17-25'lik şok! O bakanı 'TV'ye çık, Erdoğan'ı suçla' diye kim, nasıl tehdit etti?

17-25 Aralık operasyonuna ilişkin şok edecek perde arkası... Erdoğan Bayraktar, canlı yayına bağlanarak Recep Tayyip Erdoğan'ı da suçlayarak 'İstifa ediyorum. Erdoğan da istifa etmeli' açıklaması yapmaya kim, nasıl zorladı? Haber Platosu'nun özel haberi

  • 19120
Youtube Kanalı
Youtube Kanalı
Abone Ol
17-25'lik şok! O bakanı 'TV'ye çık, Erdoğan'ı suçla' diye kim, nasıl tehdit etti?

(HABER PLATOSU - ÖZEL)

 

17 Aralık-25 Aralık darbe girişimi sırasında Erdoğan Bayraktar'ın, canlı yayında Erdoğan'ı suçlayarak "İstifa ediyorum. Başbakan da istifa etmeli" açıklamasını yapmasının perde arkasını Haber Platosu aralıyor.

İşte o sıcak günün hikayesi...

17 Aralık operasyonunun 8 gün geçmişti ki AK Parti hükümeti bu kez 25 Aralık operasyonu ile sarsılıyordu.

Sadece Ankara değil tüm Türkiye toz dumandı... Ne oluyordu? Kim kime ve kimler adına operasyon çekiyordu? 

Devlet adamları başta olmak üzere tüm Türkiye ne olup bittiğini anlamaya çalışırken, 25 Aralık operasyonu üzerine, yolsuzlukla suçlanan bakanlardan ikisinin istifa haberi geliyordu.

25 Aralık sabahı İçişleri Bakanı Muammer Güler ve Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan bakanlık görevlerinden istifa ediyordu.

Gözler yolsuzlukla suçlanan diğer bakanlar Çevre Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar ile AB Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış'ta idi. Kamuoyu merakla bekliyordu, acaba onlar da istifa edecek miydi?

Saatler 13.08'i gösterdiğinde ilginç bir şey oluyor; Erdoğan Bayraktar, telefonla NTV canlı yayınına bağlanıyordu.

Türkiye, tarihte bir ilki yaşıyor ve bir bakan televizyon canlı yayınında görevinden istifa ettiğini açıklıyordu.

İstifasına ilişkin "basın açıklaması" dediği metni okurken, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın da istifa etmesi gerektiğini belirterek, tüm Türkiye'yi şoke ediyordu.

Erdoğan Bayraktar'ın oğlu Abdullah Oğuz Bayraktar, 17 Aralık'ta gözaltına alınmış serbest bırakıldıktan sonra yaptığı ilk açıklamada hakkındaki suçlamaları reddetmişti. Erdoğan Bayraktar da oğlunun suçsuz olduğuna inandığını belirtmişti. Şimdi ise canlı yayına çıkarak "basın açıklaması" yapacağını söylüyordu.

Gerçekten flaş bir gelişme idi, bir televizyonculuk başarısı idi...

Erdoğan Bayraktar "basın açıklaması" adını verdiği metni nerede, nasıl, kimin baskısı ile hazırladı?

Bayraktar, istifa kararını açıklamaya nasıl zorlandı?

Bayraktar, Erdoğan'ı da suçlayarak istifa etmesi gerektiğine ilişkin telkin, tehdit, baskı ile mi karşılaştı?

Bu soruların cevabını vermeden önce gelin 25 Aralık 2013 saat 13.08'e gidip, NTV ekranlarında Bayraktar, hangi ifadeleri kullanmıştı onu hatırlayalım.

CANLI YAYINDA "İSTİFA" AÇIKLAMASI

Elindeki kağıda yazdıklarını yer yer kekeleyerek, heyecanlanarak okuyan, bazı cümleleri vurgulamak için iki kez tekrarlayan Erdoğan Bayraktar şöyle diyordu:

''Ben müsaadenizle basın açıklaması şeklinde çok kısa ifadelerde bulunmak istiyorum.

17 Aralık tarihinde yapılan operasyon dosyasında şahsımı rencide edecek veya izah edemeyeceğim hiçbir husus yoktur. Ancak Sayın Başbakan'ın istediği bakanla çalışmak veya istediği bakanı görevden almak en tabii hakkıdır ve yetkisidir. 

Fakat 'rüşvet ve yolsuzluk ifadelerinin bulunduğu bir operasyon sebebiyle istifa ediniz ve beni rahatlatacak deklarasyon yayınlayınız' şeklinde tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum.

Etmiyorum çünkü, soruşturma dosyasında var olan ve yasalara uygun olarak onaylanan imar planlarının büyük bir bölümü Sayın Başbakan'ın talimatıyla yapıldı.

Bu minval üzere bakanlıktan ve milletvekilliğinden istifa ettiğimi açıklıyorum. Ancak bu milleti ve vatanı rahatlatmak için sayın Başbakan'ın istifa etmesi gerektiğine inandığımı ifade ediyor, yüce milletime saygılar sunuyorum.'' 

Bayraktar'ın açıklamalarının ardından sunucu şu soruyu yöneltiyordu: 

- 'Tarafıma baskı yapılmasını kabul etmiyorum' cümleminizi biraz ayrıntılandırmak ister misiniz. Baskının mahiyetine ilişkin nasıl baskı oldu, kendi inisiyatifiniz nedir?

Erdoğan Bayraktar, "Bugün bize iki metin gönderildi. Bir tane istifa metni bir tane de deklarasyon metni. Ama böyle bir durumda bu işin yanlış olduğunu düşünüyorum ve hayırlı olsun diyorum" cevabını veriyor ve canlı yayın sona eriyordu.

BAYRAKTAR, "İSTİFA" AÇIKLAMASI ÖNCESİ İSTANBUL'DA KİMİNLE GÖRÜŞTÜ?

Bayraktar "basın açıklaması" adını verdiği metni nerede, nasıl, kimin baskısı ile hazırladı?

Bayraktar, istifa kararını açıklamaya nasıl zorlandı?

Bayraktar, Erdoğan'ı da suçlayarak istifa etmesi gerektiğine ilişkin telkin, tehdit, baskı ile mi karşılaştı?

İşte Haber Platosu farkı ile bu soruların cevabı.

 

O GÜNÜN HİKAYESİ

 

AK Parti kulislerindeki söylenti şu:

Erdoğan Bayraktar, Fetullah Gülen'in üst yöneticilerinden biri tarafından İstanbul'a görüşmeye çağrılır.

Bayraktar bu çağrıya uyar.

Görüşmede kendisine özetle şu tehdit yapılır:

- Bakın Sayın Bakan!... Şu dosya ile ilgili şu sıkıntı var, bu dosya ile ilgili bu sıkıntı, şurada şu var, burada bu var! Eğer tüm bu  dosyaları yargıya taşınırsa gün yüzü göremezsiniz! Bizi dinleyin, gidin torunlarınızı sevin!

Bakan Bayraktar, panikle sorar:

- Peki ne istiyorsunuz benden?

"Paralel" üst aklın üst düzey temsilcisi şu cevabı verir:

- Televizyonda canlı yayına bağlanacaksınız. Size yönelik suçlamalarda sizin bir hatanızın bulunmadığını bir suç varsa bunun emrini verenin Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olduğunu söyleyeceksiniz. Bakanlık görevinden istifa ettiğinizi ancak Erdoğan'ın da istifa etmesi gerektiğini söyleyecek ve kenara çekileceksiniz!

Görüşmenin ardından Bayraktar makam arabası ile İstanbul'dan Ankara'ya dönmek üzere yola çıkar.

Bolu'ya geldiğinde makam aracını durdurur şoförü ve korumayı dışarı çıkarıp, cebinden "istifa mektubu" dediği yazıyı çıkarır, telefonla NTV canlı yayınına bağlanarak malum çıkışı yapar.

Bu konuyla ilgili cevaplanmaya muhtaç başka sorular da var.

Örneğin; 

- Canlı yayına çıkacağı kanalı Bayraktar mı belirledi?  Bu yönde de bir telkin ya da baskı ile karşılaştı mı?

- Bayraktar'ın canlı yayında okuduğu "istifa mektubu"nu bizzat Paralel üst akıl yazdırıp vermiş olabilir mi?

Bu sorular da cevap bulmaya muhtaç...

Haber Platosu, 17-25 Aralık'ta "yolsuzluk ve rüşvet operasyonu" kılıfı ile AK Parti'nin ve Erdoğan'ın şahsında Türkiye Cumhuriyeti Devleti'ne ve milletine operasyon çeken görünür/görünmez güçlerin tezgahlarını gözler önüne sermeye ve AK Parti kulislerini yakından takibe devam edecek.

Bakmadan Geçme