Devlet Bahçeli'nin '17-25' ayarları…

Daha önce karşısına rakip çıkan Ümit Özdağ'ı 'CIA ve Mossad ajanı olmakla' suçlayan, bu kez de yine karşısına rakip çıkan Meral Akşener'i 'Paralelci' olmakla itham eden MHP lideri Devlet Bahçeli, '17-25 Aralık Operasyonu' konusundaki tutumunda gerçekten samimi mi?

  • 1591

(HABER PLATOSU – ANALİZ) (CEMAL İNCESOYLUER)

 

17-25 Aralık operasyonu, tıpkı 1960, 1971, 12 Eylül ve 28 Şubat darbeleri gibi Türkiye’nin tarihinde bir milattır. Devlete sızmış, istihbarat teşkilatı ve birçok kurumunda kümelenmiş bir örgütün, “paralel yapı” denemesi, 17-25 Aralık şeklinde tarihi kayıtlara geçti.

Din üzerinden güç devşiren, bir zamanlar masum, mağdur ve hizmet üzerinden yürüyen cemaat, ciddi bir güç zehirlenmesi ve dizginlenemeyen ego patlamasıyla, “kızıl elma” ülkülerini önce Türkiye sonra dünyayı yönetme şeklinde belirleyerek, bu meşum hedefleri uğruna her şeyi mubah gören bir hareket haline geldi.

İnsanların “mahrem” odalarını gözetleyen kameralarla, özel konuşmalarını dinleyen dijital kulaklarla bol bol arşiv yaptılar. Şantaj yapmaktan hiç yüksünmediler.

Çünkü, Hasan Sabbah’ın şakirtleri gibi, ölünce cennet vardı, efendilerinin şefaatları haktı ve bu dünyada yaptıkları tüm rezilliklerin, kepazeliklerin temelinde ervahları efendilerinin koltuğunun altında sırattan kanatlanarak uçmak vaadi bulunuyordu.

İslam’da tüm bunların bir izahı, tefsiri ve tevili bulunuyor muydu?

Özellikle mistisizme yaslanan tasavvuf öğretileri ile batın fırkalarında bu vaatlerin bir karşılığı bulunuyordu.

Yıllarca, AK Parti ile yakın dirsek temasında olan bu yapı, aslında alttan alta menfur planlarını devreye sokabilmek için her şeyi biriktiriyordu. Belgeler, bilgiler, kayıtlar, dinlemeler, izlemeler…

(…)

Mesela, 2011’de Başbakanlık ofisinde “böcek” bulunması, akabinde 2012’de MİT’e yönelik operasyon, aslında sadece MİT Başkanı Hakan Fidan’a yönelik bir girişim değil, aynı zamanda Recep Tayyip Erdoğan’ı hedefleyen bir tertipti. Emniyet, yargı, bürokrasi ve kısmen de askeriyede varlıkları eliyle yürüttükleri kalkışma faaliyetleri, değme illegal örgüte rahmet okutacak gizlilikte ve çaptaydı.

 

BAHÇELİ’NİN 17-25 ÇELİŞKİLERİ

 

Bu uzun girizgahtan sonra, varmak istediğim nokta, MHP’de genel başkan adayı olarak çıkan Meral Akşener hususudur.

Bir devlet adamı ciddiyeti içerisinde gördüğüm MHP Lideri Devlet Bahçeli, ne yazık ki son bir yıl içerisinde ciddi bir tutarsızlık ve savrulmanın içerisindedir.

Geçen hafta Bahçeli’nin genel başkan adaylarıyla ilgili ilginç bir açıklamasını okudum.

İsterseniz, önce MHP genel başkan adaylarını hatırlayalım: Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın.

Koray Aydın, adaylık konusunda en şerbetli ve tecrübeli bir siyasetçidir.

Her üç adayın bir sistem üzerinde anlaştıklarını biliyoruz. Bahçeli, geçmiş zamanlarda tüzüğe öyle bir madde eklemiş ki, olağanüstü kurultaylarda genel başkan ve yönetiminin seçimini mümkün kılmıyor. İşte Akşener, Oğan ve Aydın, genel başkanlığa adaylar ama, önce tüzük eşiğini atlamaları gerekiyor. Bunun için de, tüzük değişikliğini sağlayacak noter onaylı üst kurul delegelerin imzalarına ihtiyaç var. Toplam bin 200 dolayındaki delegenin yarısından bir fazlasıyla kurultayı toplayabiliyorlar.

Yine de bu iş o kadar kolay değil. Toplanan bu imzalar MHP MKYK’sında reddedilebilir, bunun üzerine yargı yoluyla kurultayı toplama süreci başlar.

Fakat, benim anladığım kadarıyla genel başkan adayları öyle kolayca pes edecek gibi gözükmüyor. Muhtemelen önümüzdeki Mart ayına kadar, yargı sürecini de aşarak, olağanüstü kurultayı toplayarak tüzük değişikliğini gerçekleştirmek üzere yollarına devam edecekler.

Zaten, tüzük değişikliğiyle birlikte, adaylar birinci tur seçimi için yarışa girecekler. Burada, Devlet Bahçeli bir sürpriz yapıp aday olmazsa, ikinci tura kalan en çok oy almış iki aday yarışacak. Şayet, Bahçeli aday olursa, bu adaylardan karşısında en çok oy alan adayın yanında olacaklar.

Yol haritaları böyle.

Ancak, Bahçeli’nin tutarsızlığından söz etmiştim.

MHP Tokat eski İl Başkanı Ümit Sarıtaşlı, önemli bir açıklama yapmıştı. Bunu da yayımlamıştık. Sarıtaşlı demişti ki, “Devlet Bahçeli 2005 yılında, Ümit Özdağ’ın genel başkanlığa aday olmasıyla ilgili olarak, Özdağ’ın CIA ve MOSSAD ajanı olduğunu söyledi.”

Bugün, Ümit Özdağ Gaziantep Milletvekili ve MHP Genel Başkan Yardımcısıdır.

Şimdi de Bahçeli, MHP Genel Başkanlığına aday olan Meral Akşener’i kasdederek, “Cemaatin ajanı” olduğunu söylüyor.

Aynı Bahçeli, 7 Haziran seçimlerinden sonra AK Parti heyetine koalisyon için öne sürdüğü 4 şarttan birisi 17-25 Aralık operasyonuyla ilgili soruşturma talebi değil miydi?

Peki, bu kalkışma bugün net olarak biliniyor ki, paralel yapının darbe girişimidir.

Cemaatin adamı olarak suçladığı Meral Akşener, koalisyon şartı olarak 17-25 Aralığı öne süren ve paralel yapının medya grubuna yapılan operasyonları ağır bir dille eleştiren Devlet Bahçeli!

17-25 Aralık ayarında olan Bahçeli, korkarım MHP’de kim kendisinin karşısında yer alırsa onu vatan hainliği ve ihanetle suçlamaktan kaçınmayacaktır.

Bu tutarsızlıkları, tarih ve arşiv kayıtları ıskalamaz.

 

CEMAL İNCESOYLUER’İN YAZILARI İÇİN TIKLAYINIZ

Bakmadan Geçme