• Haberler
  • Gündem
  • Erdoğan'dan Batı'ya veryansın: İkiyüzlü, riyakar, kirli!

Erdoğan'dan Batı'ya veryansın: İkiyüzlü, riyakar, kirli!

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, Haliç Kongre Merkezi'nde düzenlenen 5 Bin Köye 5 Bin Orman Eylem Planı ve Türkiye Çınar Yılı / 2016 Projesi ile Dünya Ormancılık, Su ve Meteoroloji Günlerini Kutlama programında konuşuyor.

  • 942

Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın konuşmasından satırbaşları şöyle:

"Nevruz coğrafyamızda tabiata duyulan sevgi ve hoşgörünün simgesi olan ortak bir bayramdır. Nevruz'u bayram olarak değil, kan dökmek olarak telakki edenleri huzurlarınızda lanetliyorum. Biz bugün burada bir bayram kutluyoruz. 5 bin köye, 5 bin gelir getirici orman kurulması ve 200 bin çınar ağacı dikilmesi eylem projesini başlatıyoruz. 

Türkiye bir süredir tarihinin en büyük ve en kanlı terör saldırılarıyla karşı karşıya. Temmuz ayından bu yana bir yandan PKK ve onunla birlikte hareket eden DAEŞ gibi terör örgütü, hiçbir ölçü tanımayan saldırılarıyla ülkemizi ve milletimizi hedef almaktadır. Verdiğimiz şehitleri ve canlı bomba saldırılarında hayatlarını kaybeden masumların acısını her zerremizde hissediyoruz. Bir yandan acımızı yaşar terörle mücadelemizi kesintisiz bir şekilde sürdürürken, hedeflerimizden kopmuyor, projelerimizi gerçekleştirmekten de geri durmuyoruz. Devlet ve millet olarak bu terör musibetinin üstesinden mutlaka geleceğiz. Bize korkmak yaraşmaz, bize korkmak yakışmaz. 

Milletimiz 1000 yıldır bu topraklarda bölücü terör örgütü gibi nice saldırının üstesinden geldi. Allah'ın izniyle bu tehdidin de üstesinden geleceğiz. Askerle, polisle, istihbaratla terör örgütleyle ve arkalarındaki güçleriyle mücadele ediyor. Biz de yeni mücadele yöntemleri gelirtirerek kısa sürede neticeye ulaşacağımıza inanıyorum. Yeter ki birliğimizi güçlü tutun. 

Bölgede istediğini elde edemeyen terör örgütleri büyük şehirlerimizde doğrudan sivil halkımızı hedef almaya başladı. Burada tüm milletime bir çağrıda bulunuyorum. Teröre karşı, terör örgütlerine karşı, ülkemizi terbiye etmeye çalışanlara karşı, Malazgirt ruhuyla, Osmanlı çınarının azametiyle, Çanakkale ve Kurtuluş Savaşı'nın azmiyle yeni bir seferberlik çağrısı yapıyorum. 

Terör örgütlerini darmadağın etmek Türkiye için kolaydır. Önemli olan tarihimize, kültürümüze, hedeflerimize güçlü bir şekilde sahip çıkarak terörün karşısında dimdik ayakta durmaktır. Bunu başarırsak ne terör örgütleri ne de arkalarındaki güçler bizi hedefimizden saptıramaz. 

Tedbiri elden bırakmadan terör örgütlerinin üzerine en şiddetli şekilde gitmeye devam edeceğiz. Tüm kamu görevlililerimizin ve herkesin yardımcısı olsun. Şehitlere rahmet ve yaralılara şifa temenni ediyorum. 

Türkiye'nin mücadelesi sadece terörle ve teröristle değildir. Terör örgütlerine çeşitli kisveler altında onları destekleyen ülkeler karşısında Batılı ülkelerin itirazlarıyla karşılaşıyoruz. Neymiş Türkiye'de demokrasi ve özgürlükler alanında sıkıntılar varmış. Biz sadece Allah'ın huzurunda rükuda eğiliriz, başka türlü eğilmek bize yakışmaz. 79 milyonun tamamıyla birinci sınıf demokrasiye layık olduğuna inanıyor, bunun için çalışıyoruz. Demokrasi, insan hakları ve özgürlükler alanındaki duruşumuzu elbette devam ettireceğiz. Biz demokrasi ile değil, terörle mücadele ediyoruz.

Buna karşılık Batının en son olarak mülteciler ve terör örgütlerine karşı nasıl sınıfta kaldığını gayet iyi biliyoruz. AB, Türkiye ile görüşme yapacak. Sayın Başbakanımız oraya gidecek. Toplantının yapılacağı binanın hemen arkasına bölücü terör örgütü çadır kurup paçavralarını asıyor. Bu AB ki, PKK'yı terör örgütü olarak ilan etmiş. Nasıl oluyor da böyle bir terör örgütüne sen orada o çadırları kurduruyor ve o paçavraları sallandırıyorsun. Bu samimiyet, bu dürüstlük mü?

1963 yılından bu yana Türkiye'yi kapısında bekleten AB, bu ikiyüzlülüğünü hala devam ettiriyor. 'Sayın Cumhurbaşkanı niçin böyle konuşuyor', diyorlar. Siz samimi olmadıkça ben böyle konuşmaya devam edeceğim. Çünkü bizim için birinci derece aslolan Türk milletinin ta kendisidir. Ama siz, biz burada terörle mücadele ederken, toplantı yapılacağı yerin yanı başına çadırları kurdurur o paçavraları sallandırırsanız bu sözleri daha çok duyarsınız.

Avrupa ülkelerini örnek alacak olsak sınırlarımızı mültecilere kapatmamız, terör destekçilerine Meclis yanında propaganda imkanı sağlamımız gerekir. Türkiye AB'nin mülteciler ile ilgili teklifini para pul için değil, sınır kapılarında aşağılanmasını, onurlarının kırılmasının önlemek için kabul etmiştir. Mülteciler arasında bir insan pazarı kurup nitelikli insan seçme gibi kurulan kotalar arka plandaki trajedileri kaldırmıyor. 3 milyon mülteciyi alırken biz böyle düşünmüyoruz. Bundan sonra AB'den beklentimiz bu insanlar için kendi ülkelerini yaşanabilir hale getirme çabamıza destek vermeleridir. 

Burada uçuşa yasak bölge ilan edelim, terörden arındırılmış bölge ilan edelim, mültecileri oraya yerleştirelim. Bir şehir kuralım. Buranın güvenliğini de koalisyon güçleri temin etsin. Suriye'de uçuşa yasak bölge ve terörden arındırılmış bölge teklifimizi kabul etmeyen ve mültecilerden şikayet eden herkes ikiyüzlüdür, riyakardır. Türkiye'ye yönelik terör tehditlerinin engellenmesi için bu plana karşı çıkanların eli kirlenmektedir. Avrupa varsın kendi özeleştirisini, kendisi yapsın, bizim burada yapacak çok işimiz var. 

Bakmadan Geçme