'Ezgi ölmesin' diye nöbetleşe uyuyorlar

Niğde'de, MPS hastalığı sonucu konuşma ve yürüme yetisini kaybeden, 14 yaşındaki Ezgi Taşkın'ın anne ile babası, kızlarının uykudayken hayatını kaybetmemesi için bir yıldır geceleri nöbetleşe uyuyor.

  • 638

NİĞDE - MUHAMMED YASİR AYDOĞAN 

Niğde'de yaşayan Bülent (43) ve Beyhan Taşkın (42) çiftinin üç çocuğundan en küçüğü 14 yaşındaki Nuriye Ezgi Taşkın, dünyada ender görülen MPS Tip 3-Bhastalığıyla mücadele ediyor.

Normal doğumla dünyaya gelen ancak geç yürüyen ve konuşan Ezgi, 11 yıl önce yeni adım atmaya başladığı sırada düşerek başından yaralandı. Hastanedeki tedavisi sırasında genetik bozukluğu bulunduğu ve tek böbreğinin olmadığı belirlenen Ezgi'ye, 8 yaşındayken dünyada ender rastlanan MPS Tip 3-B teşhisi konuldu.

Vücutta protein ve şeker depolanmasına yol açan rahatsızlık nedeniyle yürüyemeyen ve konuşamayan Ezgi, son bir yıldır da hastalığıyla akciğerlerindeki rahatsızlığın ilerlemesi ve dilinin büyümesi sonucu sık sık nefes tıkanıklığı ataklarıyla mücadele ediyor.

Anne Beyhan Taşkın, AA muhabirine, çocuğunun rahat yaşaması için yardım beklediğini dile getirerek, "Bana söylenen, bu tür hastaların 14 yaşına kadar yaşadığı. Onun rahat nefes almasını ve yaşamasını istiyorum. İhtiyaçlarını rahat karşılayabilmek, fizik tedavisini yaptırabilmek istiyorum" dedi.

"Keşke kimseden utanmasaydım"

Kızı yürüdüğü zamanlarda görünüşü nedeniyle insanların ondan kaçtığını ifade eden Taşkın, "Çocuğumu korumak istedim, annelik içgüdüsü herhalde. 'Benim sevgim ona yeter' diye düşündüm ve dışarıya çıkarmadım. Çok pişmanım, keşke çok yürütseydim, çok gezseydim, kimseden utanmasaydım" dedi.

Ezgi'nin durumun son bir yıldır daha da ağırlaştığına işaret eden Taşkın, şunları kaydetti:

"Çocuğum bir senedir solunum sıkıntısı yaşıyor. Akciğerlerinde problemleri var, bu da zatürreye çeviriyor. Eşimle 2 saat nöbetleşerek çocuğu sürekli takip altında tutuyoruz, solunumu gider, tıkanır diye. Dilde büyüme var. Dilde büyüme olduğu için boğularak öleceğini biliyoruz. Bu hastalığın maalesef sonu böyle. Açıkçası çocuğum ölür diye sabaha kadar bekliyoruz. Bir senedir aynı yatakta 3 kişiyiz, kızımın bir tarafında eşim, bir tarafında ben. Bir eli onun elinde, bir eli benim elimde. Nöbetleşerek uyusak bile sürekli temas halindeyiz. Nefesini dinleyerek, tıkandığı zaman müdahale ederek, bir senedir bu şekildeyiz. Zor durumdayız. Sürekli kaldırıp sırtını döverek, açılma olmazsa oksijen tüpüyle kendine getirmeye çalışıyoruz. O da olmadığında acile gidiyoruz. Sonrasında yoğun bakımda yatıyoruz. Doktorun takdirine göre 1-2 hafta. Bu şekilde korku içinde yaşıyorum, yaşamak denirse."

 

Bakmadan Geçme