Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

KKTC Alperenler Derneği, Lefkoşa'da 'Bir Medeniyet Tasavvuru, Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nu Anma Programı' gerçekleştirildi. BBP YİK Başkanı Hakkı Öznur, programda Yazıcıoğlu'nun dava, devlet ve siyaset adamlığını örneklerle anlattı.

  • 4989

 

(MUSTAFA TOYGAR - HABER PLATOSU)

 

KKTC Alperenler Derneği, başkent Lefkoşa’da, “Bir Medeniyet Tasavvuru Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu'nu Anma ve Anlama Programı” düzenledi.

 

Girne Kapı Elçilik Arkası Atatürk Kültür Merkezinde yapılan Dava adamı, Milletin adamı Şehit Muhsin Yazıcıoğlu” temalı anma programına ilgi büyüktü. 

 

Programa BBP YİK Başkanı Hakkı Öznur, İstanbul Alperen Ocakları Başkanı Kürşat 

 

"Siyasi yaşamında “Temiz toplum, temiz siyaset” anlayışını savundu. Daha soğuk savaş döneminde sivil toplum, sivil siyaset vurgusu yapan ilk siyaset adamı idi. Siyasette hiçbir yanlış yapmadı; politikanın hiçbir kiri bulaşmadı üzerine. O, makam ve mevkileri elinin tersiyle itmiş sonsuzluğun sahibini düşünen bir liderdi. 

 

Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

 

Şehit liderimiz, siyasette erdemi ve dürüstlüğü hep ön planda tuttu. “Çokluk içinde birlik” prensibine inanıyordu. Çoğulcu ve sivil bir anlayışı savunuyordu. Totaliter ve otoriter zihniyetlere temelden karşıydı. Siyasette hep açık ve şeffaf olmayı önerirdi. Kapalı kapılar ardında yapılan her türlü anlaşma ve pazarlıklara şiddetle karşıydı. Siyaset yapanların ancak, milli iradeden güç almalarını ve milli iradenin gereği neyse onu yapmalarını ülke ve millet için hayırlı olacağını söylerdi."

 

Yazıcıoğlu'nun, iç ve dış karanlık odaklardan emir ve talimat alanların millete değil bağlı oldukları küresel merkezlere çalışacağını vurguladığını hatırlatan Öznur, "Siyaseti makam, mevki, ikbal için değil milletine ve ülkesine hizmet için yapıyordu. Tüm siyasi yaşamı boyunca hep milletinin değer ve inançlarını savundu. O, siyasette dürüstlüğün, faziletin, erdemin timsaliydi." dedi.

 

Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

Hakkı Öznur, şunları kaydetti:

 

 

"Hiçbir çıkar ve menfaat duygusu olmadan millet aşkı ile yola çıkan şehit liderimiz Milletine asla yalan söylemedi, yanlış yapmadı, popülizme sapmadı, sağa sola yalpalamadı, politikanın fırıldaklarından olmadı, ikiyüzlü davranmadı. İhtirasları yoktu… Nefsine esir düşmedi, kimseye iftira atmadı,  Hep dik durdu, düz yaşadı, hayat çizgisinde kırıklık yok çizgisini bozmadı, istikametini değiştirmedi. İnandığı değerlere hep bağlı kaldı kendisi için bir gün yaşamadı ömrünü hayatını verdiği yüce davasına adadı. 
40 yıllık siyasi yaşamı boyunca iç ve dış mihraklarla mücadele etti, Demokrasi dışı arayışlara karşı çıktı , millî iradeyi, demokrasiyi ve hukukun üstünlüğünü savundu. hesap adamı değil, dava adamı  milletin adamı idi."

Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

 

"GLADYO, KÜRESEL ÇETELER, MASONLAR, LOBİLER VE BÖLÜCÜLERLE MÜCADELE ETTİ"

 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu NATO merkezli hasbilik, beklentisizlik akla gelir. Şehit Muhsin Yazıcıoğlu deyince ise helal bir yaşam, ilkeli, seviyeli siyaset, dik duruş, dava adamlığı, davaya adanmışlık, vefa, kadirşinaslık geliyor. 

Kendisi için bir gün yaşamadı. Ömrünü, hayatını verdiği yüce davasına adadı. Ezilenlerin, yoksulların yanında saf tuttu. Adam gibi adamdı.  Muhsin Başkan “bir lokma bir hırka” felsefesine uygun bir hayat sürmüştür. O’nun referansı Kur’an ve sünnetti. 

Şehit liderimiz Muhsin Başkan kimseden emir ve talimat almadı, dışa bağımlı olmadı, güç odaklarının önünde eğilmedi, küresel diktatörlerin, karanlık merkezlerin emrine girmedi, onlarla kirli ve karanlık ilişkiler kurmadı. 

Olay röportaj! Muhsin Yazıcıoğlu ölüme nasıl gitti? MİT'çinin şok telefonu

 

 

“BBP para babalarının ve medyanın arkasına sığınarak değil, milletin desteğiyle iktidar olacaktır. Şimdiye kadar sürdürdüğümüz temiz siyaset anlayışıyla, kimseye diyet borcumuz olmadan bu kervan yürümektedir. BBP kaldıramayacağı yükün altına girmez. Bize oy veren insanların vebalini almayız. Haksızlıkla beraber olmaktansa yalnız da olsak hakkı savunuruz” demiştir. 

Muhsin  Başkan yine şunları söylüyordu: 

“Ne loca, ne sermaye bizi asla satın alamaz. Hiçbir locanın, hiçbir kirli sermayenin bizi satın alması mümkün değildir. Hiçbir küresel, egemen, emperyalist gücün önünde eğilmedik, dik durduk dik durmaya devam edeceği. Küresel emperyalist projelere alet olmayız, taşeron olmayız.” 

Muhsin Başkan mecliste, seçim meydanlarında, çeşitli platformlarda küresel projelere, nasıl alet olmadığını, dik durduğunu, boyun eğmediğini anlatmıştır. Sosyal medyada yayınlanmakta olan Afyon – Emirdağ konuşmasında yine tarihi öneme sahip şu sözleri söylemişti: 

“Eğer, Amerika’nın İsrail lobilerinin, AB fonlarının, küresel mafyanın, Türkiye’yi sömüren sermayenin, çetelerin adamı olmayı kabul etseydim başbakan yardımcısı olurdum, başbakan da olurdum, başka şeyler de olurdum. Ama ben sizinle yürümek istediğim için tenezzül bile etmedim, etmem de. Dış güçlerin dediklerini kabul etseydim, onların projelerinde yer alsaydım, başbakan da olurdum, iktidara da gelirdik. 

Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

Ben milletin adamıyım. İktidara geleceksem milletimin desteğiyle gelirim, dış güçlerin, karanlık mihrakların desteğiyle değil. Ben sadece milletimden güç alırım, vesayetçilerden, kirli yol ve yöntemlerle siyaseti dizayn etmeye çalışan iç ve dış mihraklardan değil.” 

 

TÜRK-İSLAM DÜNYASI YOKLUĞUNU HEP HİSSEDİYOR

 

Muhsin Başkan  siyasi yaşamı boyunca dünya Türklüğüyle, İslam ümmetinin meseleleriyle her daim yakından ilgilenmiş ve onlara sahip çıkmıştır. 

Büyük dava ve devlet adamı olan bilge liderimizin milli duruşu küresel güçleri hep rahatsız etmiştir. Kıbrıs’la, Azerbaycan’la, Irak ve Suriye Türkmenleri ile Batı Trakya Türklüğüyle, Kırım Türkleri ile Doğu Türkistan’la, Çeçenistan’la, Bosna’yla, Kosova’yla vb. Türklüğün ve İslam’ın meseleleriyle ilgilenmesi, sahip çıkması mazlumların yanında yer alması bu noktada her türlü emperyalizme karşı çıkması işbirlikçilerle, mandacılarla, hainlerle mücadele etmesi küresel odakların işine gelmemiştir. 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu Türk dünyası ile de yakından ilgileniyordu. Irak ve Suriye Türkmenleri, Balkanlar’daki soydaşlarımız onu 12 Eylül 1980 öncesi Ülkücü gençlik liderliği yaptığı dönemde dünya Türklüğünün meseleleri ile ilgili düzenlediği toplantılardan yapmış olduğu konuşmalardan ve açıklamalardan biliyor ve tanıyordu. 

29 Ocak1993’te BBP’yi kurduktan sonra da Türk – İslam dünyasının meseleleriyle yakından ilgilenmeye devam etti. TBMM’de sorunları dile getirdi.  Bu yüzden, Türk dünyasında da çok sevilen, güvenilen siyaset ve devlet adamıdır. Kıbrıs’la, Balkanlar’la, Kafkasya’yla, Ortadoğu’yla yakından ilgilenen milli bir liderdi. 

Dünyadaki gelişmeleri yakından takip ederdi. Dış politikayı çok iyi bilirdi. Milli ve yerli duruşu milli meselelerdeki tavizsiz ve cesur duruşuyla coğrafyamızda birçok kirli oyunları bozmuş bilge bir liderdir. Küresel emperyalistler, dünya kapitalist – emperyalist sistemi, terör rejimi İsrail, Almanya, İngiltere Rusya, Çin vb. ülkeler O’nun milli duruşundan, Türk – İslam coğrafyasıyla yakından ilgilenmesinden rahatsız olmuşlardır. 

 

  Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

Yunanistan tarihi boyunca doğuya doğru yayılma politikasından ve ENOSİS’ten asla vazgeçmedi ve vazgeçmez de.Yunanistan’ın ENOSİS olarak helenizmin bir parçası kabul ettiği Kıbrıs’ta kirli oyunları ve emelleri yüz yıldır sürmektedir. ABD ve İngiltere destekli Yunanistan Kıbrıs’ı hep Yunanistan’a bağlamak istemiştir.Türkleri Kıbrıs’tan atmak istemiştir.Yunanistan her zaman EOKA gibi terör örgütlerine Rum cinayet şebekelerine destek vermiştir ve destek vermeye de devam etmektedir.1950’lilerden günümüze binlerce Türk,Yunanistan destekli Rum çeteler tarafından şehit edilmiştir. 

Muhsin Yazıcıoğlu her Türk Milliyetçisi gibi Türk dünyasıyla çok yakından ilgiliydi. 12 Eylül 1980 öncesi Ülkücü gençlik lideri olarak Kıbrıs’la ilgili çok sayıda toplantıya katıldı. Kıbrıs Türküne destek amacıyla Ülkü Ocakları’na diğer ülkücü kuruluşlara mitingler, toplantılar yaptırdı. Yunan ve Rum çetelere karşı “Kıbrıs Türk’tür, Türk kalacaktır” adıyla yapılan milli gösterilerde konuşmalar yaptı.  

Şehit Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu,İngiliz – Yunan tezi olan  “Birleşik Kıbrıs”, “federal Kıbrıs“ gibi çalışmaların Türkleri haritadan silme planları olduğunu defalarca söylemiştir.  Kıbrıs’ı  Helen adası, Ortodoks adası,  ve Yunanistan’a bağlama çalışmalarının arkasında haçlı çetelerinin olduğunu ifade etmiştir.   

12 Eylül 1980 sonrası da Kıbrıs meselesiyle ilgisini devam ettirdi. Özellikle AKP’nin iktidara geldikten sonra AB’ye uyum sağlama adı altında Kıbrıs Türküne zarar veren Yunan ve Rum tezlerine yakın politikalarına hep karşı çıktı. Kıbrıs’a birçok kez gitti. Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş’la diğer milliyetçi kuruluşlarla defalarca görüştü. 

 Kıbrıs meselesini her zaman yakından izlemiş ve destek vermiştir. Denktaş  ve  bir çok KKTC mensubu BBP liderini Kıbrıs Türklerine ve Kıbrıs davasına verdiği büyük destekten dolayı teşekkür etmişti. 

 

KIBRIS DAVASINA DESTEK İÇİN BİRÇOK KEZ KIBRIS'A GİTTİ

 

 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu yedi milletvekili ile Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni ziyaret etmiş ve burada yapmış olduğu görüşme ve temaslarla ilgili Meclise bilgi vermişti. Üç gün süren temaslarının ardından edindiği intibaı ve görüşlerini 28 Ocak 1993 günü Meclis’te gündem dışı konuşma yaparak anlatmış ve şunları söylemiştir: 

“Ciddi bir durumla karşı karşıyayız. Aynen Girit Adasında yapıldığı gibi, safha safha, Kıbrıs da masada kaybedilmek üzeredir ya da kaybettirilmek istenilmektedir. 

Bunun için Kıbrıs'a gittik; Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Sayın Denktaş, Millet Meclisi Başkanı Sayın Hakkı Atun, Başbakan Derviş Eroğlu, Dışişleri Bakanı Vekili ve Türkiye Cumhuriyeti Büyükelçisi Sayın Cahit Bayar, kuvvet komutanlarımız, siyasî parti temsilcileri ve Kuzey Kıbrıs Türk Kurum ve Kuruluşları Koordinasyon Kuruluyla ayrı ayrı görüşmeler yaptık; Güzelyurt ve Karpas bölgelerini gezdik ve halkla temaslarda bulunduk. 

Gezimiz boyunca edindiğimiz intiba şudur: Kıbrıs Türkleri 1974'te elde ettikleri haklarından asla taviz vermek istememektedirler ve tek endişeleri, Türkiye'nin, siyasî olarak bu zamana bu kadar yürütmüş olduğu kararlılığını devam ettirip ettirmeyeceği konusudur.  

Türkiye Cumhuriyeti Devletinden sonra, ikinci Türk Cumhuriyeti Devleti olarak bayrağı yükseltilmiş olan Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetinin yaşatılması, bizim için ve dünya Türklüğü açısından büyük bir önem arz etmektedir. 

Kıbrıs'ta verilecek taviz, gelinmiş olunan noktadan geriye atılacak olan adım, bütün yeni doğan Türk cumhuriyetlerine de kötü örnek olacağı için, bu noktada, bu kararlılığın, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kararlılığının, diğer Türk cumhuriyetlerine de büyük güven vereceği inancındayım. 

Türkiye ve Kıbrıs Türkünün müşterek olarak ve kanıyla çizdiği haritadan asla taviz verilemez. Kuzey Kıbrıs Türk cumhuriyetinde Kıbrıs Türkünün egemenlik ve hür yaşama hakkından asla vazgeçilemez; Türkiye'nin garantörlüğünden vazgeçilemez. 

Değerli milletvekilleri, Kıbrıs, toprağıyla, coğrafî durumuyla, üzerinde yaşayan Müslüman- Türk varlığıyla bizim için büyük bir değerdir. Bunu, basit maddî ilişkilerle değerlendirmek yanlıştır ve Türkiye'de birtakım maddî meseleler gündeme getirilerek Kıbrıs davasından taviz verilmesi gerektiğini ifade eden beyanlar, Kıbrıs'ta yaşayan kardeşlerimizi büyük ölçüde rahatsız etmektedir ve morallerini bozmaktadır.  

 

 KÜRESEL İBLİSLERİN 'ANNAN PLANI'NA KARŞI ÇIKTI

 

 

Muhsin Başkan  2003 yılında küresel iblislerin ve işbirlikçilerinin Annan planını hayata geçirme çabalarına karşı çıkmıştır. Her zaman Kıbrıs meselesinde Kıbrıs Türkünün yanında oldu. Kıbrıs meselesinde ABD, AB tezlerini savunan Yunan- Rum ağzıyla konuşan gayri – milli zihniyetlerle kararlı bir şekilde mücadele etti. “AB’ye gireceğiz” diyerek, Kıbrıs’ın “pazarlık” konusu yapılmasına karşı çıktı.  

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu, AKP hükümetinin Annan’a Kıbrıs’la ilgili olarak altı imzalanmış boş çek verdiğini söylüyordu. “Kıbrıs’la ilgili olarak bu hükümet maalesef altı imzalanmış boş çek veriyor. Üzerine istediğiniz kadar yazabilirsiniz diyor. Kıbrıs milli bir davadır. Üzerimizden atacağımız bir yük değil, taşımamız gereken şerefli bir külfettir” diyordu. 

Yazıcıoğlu, “Öncelikle hükümetin Annan’a bu kadar fazla güven duymuş olmasını anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum. Annan bizim neyimiz, bu kadar neden güveniyorsunuz?” diye konuşmuştur 

 

"KIBRIS İKİNCİ GİRİT OLMAYACAK"

 

Muhsin Başkan bir çok kez KKTC’ye  gitti. Muhsin Başkan, 27 Mart 2004 yerel seçimleri dolayısıyla düzenlenen mitinglerde “Kıbrıs’ın masada kaybedilmesine müsaade etmeyeceğiz. Kıbrıs ’ta millet adına direniyoruz ve direnmeye devam edeceğiz.” diyordu 

BBP lideri, milli şuura sahip bir siyasetçi olarak Kıbrıs’taki gelişmelerden endişe duyduğunu belirterek, “Çünkü bundan 100 yıl önce Girit diye bir Türk adası vardı. Biz galip devlet olduğumuz halde masadan referandum kararı çıktı ve Girit, Yunanistan’a bağlandı. Şimdi orada bir Girit var ve üzerinde Türkler yaşamıyor” diye konuşmuştu. 

Kıbrıs’taki, Girit’teki duruma düşülmemesi gerektiğini vurgulayan Yazıcıoğlu, “Avrupa sevdası Kıbrıs’ın masa başında elimizden gitmesine sebep olabilir” dedi. Türk milletinin kolay taviz vermeyeceğini göstererek, masada karşı tarafın elini ve dilini kilitlemek istediklerine dikkat çeken Yazıcıoğlu, “Sürekli olarak Türk milletinin menfaatleri için masaya oturanların elini zayıflatmak onların iradesini kırmak için adeta bir kampanya başlatıldı. Büyük bir lobi faaliyeti var ve bu lobi faaliyetine de sanki hem bazı iktidar çevreleri hem bazı satılmış kalemler destek veriyor” diye konuştu. 

Muhsin Yazıcıoğlu yine referandum öncesi yaptığı konuşmada: “Kıbrıs Türk Milleti için çok önemlidir. AKP iktidarı AB’ne gireceğiz diye Kıbrıs’ı pazarlık masasına getiriyor. Siz Kıbrıs’ı AB’ne girmek için feda etseniz de AB Türkiye’yi almayacak. Kıbrıs’taki Türk ordusuna işgal ordusu diyen Türk ordusu Kıbrıs’tan defolsun diyen AB emperyalizmidir. Avrupa’nın niyeti açık, Kıbrıs’la yetinmeyecek, Ege’nin Yunan gölü olmasını isteyecekler. Heybeliada Ruhban Okulu’nu açtırıp Megola İdea’ya bir adım daha yaklaşacaklardır. Sözde Ermeni soykırımını kabul ettirip önce tazminat sonra toprak isteyeceklerdir. Yine de Türkiye’yi Avrupa Birliğine sokmayacaklar. İktidardaki tüccarlar bunu görmüyorlar mı?” demiştir. 

24 Nisan 2004 tarihinde yapılan Annan Planı referandumunda Rumların yüzde 75’e yakın oyla “HAYIR” demeleri gerçekte bizi birçok kayıptan kurtardı. Bunların içinde en önemlileri devletimizi, egemenliğimizi, Türkiye’nin garantörlüğünü ve Türk ordusunun adadaki varlığını ve bizlere verdiği korumacılık görevini kaybetmedik.  

Yazıcıoğlu, 18 Ekim 2004’te Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’a, yaptığı görüşmede özellikle Kıbrıs, Irak ve AB ile ilgili kaygılarını aktarmış ve kendisini uyarmıştır.  

 

Olay röportaj! Muhsin Yazıcıoğlu ölüme nasıl gitti? MİT'çinin şok telefonu

 

HOCALI KATLİAMI SONRASI AZERBAYCAN'A GİDEN İLK LİDER

 

Şehit liderimiz Hocalı Katliamı Sonrası Azerbaycan’a Giden Tek Liderdi. 26 Aralık 1992’de Hocalı katliamı olduğunda Ermenistan’a ve onun hamisi olan Rusya’ya en sert tepkiyi koyanların başında o zaman Sivas milletvekili olan Muhsin Yazıcıoğlu gelmiştir. 

Ermeniler Hocalı'da katliam yaparken, Karabağ'ı işgal ederken, TBMM'de gür bir seda ile Azerbaycan'ın haklılığını haykıran, Azerbaycan Türkünün sesi soluğu olan yine Muhsin Yazıcıoğlu idi. 

Muhsin Yazıcıoğlu hem mecliste, hem meydanlarda Azerbaycan Türküne sahip çıkmış hatta BBP kurulduktan kısa bir süre sonra Azerbaycan’da cephede savaşan Azerbaycan Türkünün yanına koşmuştur, yaralı askerleri hastanelerde ziyaret etmiştir. Şehit düşen Azerbaycan Türkü kardeşlerimizin evlerine taziye ziyaretinde bulunmuşlardır. 

Muhsin Yazıcıoğlu ve beraberindekiler cepheden Bakü’ye gelerek büyük lider Azerbaycan Cumhurbaşkanı Ebulfez Elçibey’le görüşmüşlerdir. Her iki lider bu görüşmede çok duygulanmışlardı. Mecliste Azerbaycan Meselesini dile getirmişti. 

 

BOSNA DAVASINA YİNE ÖNCE O SAHİP ÇIKTI

 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu Bosna ve Kosova meselesinde tarihi rol oynamıştır. Bosna ve Kosova Müslümanları bu gün hala Muhsin Yazıcıoğlu’nun 1992 – 2001 yılları arasında kendilerine nasıl sahip çıktığını, Sırp Faşizmine ve destekçileri Haçlı ruhuna sahip AB’ye meydan okuyarak tarihi bir duruş ortaya koyduğunu hala konuşurlar. Zor zamanlarda savaşın acımasızca sürdüğü o yıllarda Bosna’ya, Kosovo’ya giden tek lider Muhsin Yazıcıoğlu idi. 

Sırp katillerin destekçisi BM ye ve emperyalist İngiliz Dışişlerine en sert tepkiyi koyan yiğit adam Muhsin Yazıcıoğlu idi. Siyasetteki tek amacı, milletine, ülkesine ve davasına hizmetti. Muhsin Yazıcıoğlu 1990’ların başından itibaren Bosnalı Müslümanlarla da çok yakından ilgilenmişti. O süreçte. Sırp katliamları yaşandığında en sert tepkiyi koyanların başında liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu vardı. 

1992 – 1995 arasında 250.000 Bosnalı Müslüman dünyanın gözü önünde ve Avrupa'nın göbeğinde sistematik bir soykırıma tabi tutulmuştur. Tarihin gördüğü en büyük katliamlardan birini tüm dünyanın seyirci bakışları arasında Srebrenitsa da yaptılar. 1995 yılının yaz ayında 2. Dünya Savaşı’ndan sonra meydana gelen en büyük toplu soykırıma uğradılar. Sırplar topladıkları ve günlerce sistematik işkenceden geçirdikleri Bosnalı Müslümanları, evlatlarının kardeşlerinin gözleri önünde öldürdükten sonra, cesetlerini yine onlara gömdürdüler. Bosna Savaşı'nın bu en kanlı olayı “Srebrenitsa Katliamı” olarak adlandırılmıştır. 

Muhsin Yazıcıoğlu o zamanki ismi Nizam – ı Alem Ocakları olan gençlik teşkilatına “Bütün yurtta Bosna ile ilgili yürüyüşler ve mitingler düzenleyin. Bosna Müslümanlarının sesini bütün dünyaya duyurmalıyız” talimatı verdi. Bosna ile ilgili hem BBP teşkilatları hem gençlik teşkilatı Nizam-ı Alem Ocakları büyük kitlesel gösteriler yaptılar. 

 

TEK SÖZÜ İLE MİLYONLAR BOSNA İÇİN HAREKETE GEÇTİ

 

BBP ve Nizam-ı Alem gençliği BM önünde BM’yi, ABD ve AB’yi Sırp Faşist çeteleri protesto eden gösteriler yapmıştı. Ankara’da meclisin önünde son bulan Sırpların, Batı dünyasının, duyarsız BM’nin de protesto edildiği yaklaşık 50 bin civarında insanın katıldığı Sırp zulmünü telin eden gösterinin öncülüğünü yine Nizam – ı Alem Ocakları yapmıştı. Bu gösteri, büyük ses getirmişti. Muhsin Yazıcıoğlu Haçlı faşist Sırp katiller için, çeteler için“20. asrın Ashab – ı Uhdud’u Sırplar” diyordu. 

Muhsin Yazıcıoğlu Bosna Hersek’teki katliama ve Çeçenistan’da yaşanan olaylara ilişkin 30 Kasım 1994 günü gündem dışı bir konuşma yaparak BM ve AB’yi sert bir şekilde  eleştirmiştir. 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu Bosna’da Müslümanları katleden, Sırp çetelerin hamisi olan, İngiltere’nin Dışişleri Bakanı Malcolm Rifkind’in, 6 Eylül 1995 günü, Türkiye’ye yaptığı ziyarete tek tepki koyan liderdi. Bosna’nın doğusunda, Müslüman Boşnak nüfusun yoğun olduğu Mostar, Gorazde, Zepa, Tuzla, Srebrenica’nın Sırplara verilmesini öngören İngiliz planın baş mimarı Rifkind’ine “Defol git Türkiye’yi terket” diyen milli bir liderdi. 

Muhsin Yazıcıoğlu DYP – CHP hükümetini “Bu Sırp canilerin hamisini niye Türkiye’ye davet ettiniz” diye eleştirmişti. Yazıcıoğlu, İngiliz emperyal siyasetlerin devam ettiğini, İngilizler’in Balkanlar’la, Ortadoğu’yla ilgilendiği gibi ülkemizle de yakından ilgilendiğini, Türkiye’yi istikrarsızlaştırmak için her türlü karanlık oyunu oynadığını her zaman ifade etmiştir. İngilizler ve diğer emperyalistler Muhsin Yazıcıoğlu’nun milli ve yerli duruşundan rahatsız olmuşlardır .Bosna Müslümanlarına yardım ettiği için AB ülkeleri, Muhsin Yazıcıoğlu’nun milli duruşundan hep rahatsız olmuştur. 

 

KOSOVA DAĞLARINA ÇIKTI

 

Liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu Kosova ile de yakından ilgiliydi. Kosova'daki Türkler onu bir bilge lider olarak görüyordu. Kosova'nın zor yıllarında, Muhsin Yazıcıoğlu, Bosna Müslümanlarına yardım ettiği gibi onlarında yardımına koşuyordu. 

Muhsin Yazıcıoğlu Türkiye Cumhuriyeti devletinin bir parlamenteri olarak “Ben Kosova’ya gidip, bütün dünyanın gözlerini ve dikkatlerini oraya çevireceğim” dedi. Karayolu ile giriş çıkış yapılamıyordu. Bu durumda helikopterle gitmesi gerekmişti. BM, Muhsin Yazıcıoğlu’nun oraya gideceğini dışişlerinden öğrendiğinde “Gitmeyin, Sırplar helikopterinizi düşüreceğini açıkladı, biz de sizi koruyamayız” diye telkinle karışık tehditte bulunmuşlardı. 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu baskıya ve tehdide aldırmadan yanında BBP Çorum Milletvekili ve BBP Genel başkan yardımcısı Hasan Çağlayan ile Arnavutluk üzerinden Kosovaya gitmiştir. Arnavutluk  ziyaretinde Cumhurbaşkanı ve 6 siyasi partinin başkanlarıyla Kosova temsilciliği ile Kosova Eğitim Bakanı ve Kosova Kurtuluş Ordusu’nun oluşumunu sağlayan Ahmet Krasniçi ile görüşmüştür. 

Savaşın en kızgın anlarında Muhsin Başkan 31 Ağustos 1998 tarihinde doğrudan doğruya Kosova’ya gitmek imkanı olmadığı için Trapoya bölgesine kadar ulaşarak bizzat yerinde bazı incelemelerde bulundu. mültecilerin kampına girdi. Orada eski bir helikopter kiraladı. Pilot bunun çok tehlikeli olduğunu, Sırplar'ın kendilerini yüzde 90 vurabileceğini söylemiş. Ama Muhsin Başkan belindeki tabancayı çıkarıp, 'Sırplar bizi yüzde 90 vurabilir; ama sen bizi götürmezsen bu tabanca yüzde yüz vuracak' demiştir.  

Döndükten sonra mecliste 8 Ekim 1998 günü bir konuşma yaptı. Kosova kriziyle ilgili olarak oluşturulabilecek çok uluslu müşterek güce katılmak üzere Türk silahlı kuvvetlerinin yurt dışına gönderilmesine izin verilmesine ilişkin başbakanlık tezkeresi üzerindeki görüşmelerde yaptığı konuşması aynen şöyleydi:“Kosova’da tarihin yüzünü kızartacak bir soykırım ile karşı karşıyayız. Türkiye Kosova’ya karşı insani görevini yapmalıdır. Kosova’ya yardım koridoru oluşturulmalıdır. Kosova’nın bağımsızlığını tanımalı ve savunmalıyız. Türkiye, Türk dünyasını ilgilendiren gelişmelere seyirci kalamaz. İç siyasi çekişme bir kenara bırakılmalı. Dünya, Bosna ve Çeçenistan’da olduğu gibi Kosova’yla da ilgilenmiyor. Ermeni diasporasının küresel yalanlarına destek veren ABD ve Batı, Sırp zulmü altında inim inim inleyen Bosna ve Kosova’daki insanlarımızın dramına seyirci kalmaktadır. Balkanlar’da yaşanan katliamlar, Bosna’da ve Kosova’da yapılan soykırımlar bir vahşettir. Haçlı ruhuna sahip Sırp çeteler masum insanlara baskı ve zülüm yapmaktadır.” 

Muhsin Yazıcıoğlu dünya kamuoyunun gözlerinin Kosova’ya çevrilmesinde etkili olan bir Türk lideriydi ve BBP lideri Yazıcıoğlu’nun gayretleri sonrasında cinayetler, vahşetler durduruldu. Kosova dünya gündemine girdi. Sırp faşist çetelerin ilerlemesi durduruldu.  

 

YAZICIOĞLU: KERKÜK TÜRK'TÜRK TÜRK KALACAK

 

Şehit liderimiz Muhsin Yazıcıoğlu ABD’nin 20 Mart 2003’te Irak’ı işgaline karşı çıktı. Büyük Birlik Partisi (BBP) 4 Temmuz 2003 tarihinde, Irak’ın Süleymaniye kentinde Türk askerlerinin başına çuval geçirilmesinin yıl dönümü dolayısıyla 4 Temmuz 2006 yılında Ankara’da “Çuvallatan iktidar” konulu bir panel düzenledi.  

Birlik Akademisi’nin düzenlediği “Çuvallatan İktidar” konulu panelde genel değerlendirmeyi yapan BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu, “4 Temmuz kara gündür ve unutulmayacaktır” diyerek başladığı konuşmasında şunları söyledi:  

“4 Temmuz’da Türk askerlerinin başına geçirilen çuval küresel diktatörlerin başına mutlaka geçirilecektir. Hem çuvalı geçirenlerden hem de geçirtenlerden, hem çuvallayanlardan hem de çuvallatanlardan bu hesap sorulacaktır. 

Süleymaniye’de Türk’ün başına çuval geçirildi, sessiz kalındı. Ardından tezkere olayından sonra yine elçiliğimizi korumak üzere gönderilen Türk polislerinin önü kesilip onlara operasyon yapılırken sessiz kalındı. Süleyman kardeşimiz başı eğdirilmek istendiğinde ‘Türk’ün başı eğilmez’ diye başını kaldırdığı için ‘başını eğmeyen Türk’ün başını kesilir’ diyen peşmerge it oğlu itlerine ve Süleyman’ın başını keserken sessiz kalan iktidardan hesap sormak bizim görevimizdir. Buna mecburuz. Bu çuval Süleymaniye’de Türk Milleti’nin başına geçirilmedi aslında iktidarın başına geçirildi. Burada da çuvallayan eğer ABD ise, küresel diktatörse buna bu fırsatı veren çuvallatan da bugünkü iktidardır. Aslında iktidar Türk Milleti’nin tarihini ve stratejik hedeflerini çuvallattı. Olmayan ama iddia edilen kırmızı çizgilerini çuvallattı. Bu çuval hala çıkarılmadı. Çuvalın hesabı mutlaka sorulacak. 

 

"AKP HÜKÜMETİNİN DIŞ POLİTİKASI İFLAS ETMİŞTİR"

 

Yine 2004 – 2006 yılları arasında ABD ve peşmerge güçlerinin Telafer’de yaptığı Türkmen katliamına Muhsin Yazıcıoğlu en sert tepki gösteren liderlerin başındaydı. 

Muhsin Yazıcıoğlu Irak Türkmenleriyle Kerkük’le ilgili toplantıların baş katılımcılarındandı. Davet edildiği toplantılara mutlaka katılır bir konuşma da yapardı. 8 Nisan 2007 yılında Birlik Akademisi olarak yine ses getiren panel düzenlemiştik. Panelin konusu Kerkük idi. Başkan bu panele çok mutlu olmuş ve katılmış bir konuşma da yapmıştı. Ankara’da Sürmeli Oteli’nde yapılan toplantıya çok sayıda davetli katılmış, dışarıda çok sayıda insan kalmıştı. Muhsin Yazıcıoğlu konuşmasına “Telefar’den Mendeli’ye selam olsun Türkmenlere, özüm Türk, sözüm Türk, canım Kerkük” diye başlamış salon yıkılmıştı. 

Muhsin Yazıcıoğlu konuşmasında ABD, AB, İsrail uşağı Mesud Barzani’nin “Türkiye’nin Kerkük’te hakkı varsa bizim de Diyarbakır’da var” şeklindeki haddini aşan sözlerine sert tepki göstermişti. Yazıcıoğlu, “Saddam’ın zulmünden koruduklarımız, kırmızı pasaport verdiklerimiz şimdi Türkiye Cumhuriyeti’ne kafa tutma noktasına gelmişlerse şapkamızı önümüze alıp düşünmeliyiz. Buna müsamaha göstermeyeceğiz” demişti.  

Türk Milletinin tarihin en önemli kırılma noktalarından birini yaşadığını belirten Muhsin Yazıcıoğlu şunları söylemişti: 

“Her anımızı değerlendirmek, yılmamak zorundayız. Son zamanlarda iktidar, konuya umursamaz yaklaşsa da Kerkük sorunu Türk milletinin sorunudur. Canımız, kanımız, iffetimiz olarak gördüğümüz Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır. Kerkük, Telafer bizim Çanakkale’mizdir. Türk Milleti Çanakkale’de Anadolu’yu korumak için nasıl bir direniş ortaya koyduysa, Türkmenler de asla yalnız değildir. 

Dünyadaki Türkler sahipsiz değildir. Irak’ta, Karabağ’da, Kıbrıs’ta ve Doğu Türkistan’daki hiçbir Türk yalnız değildir. Öldük bittik denilen dönemlerde bile Türk Milleti ani toparlanmayı başarmıştır.” 

 

"YAHUDİ UŞAĞI BARZANİ'YE EN SERT TEPKİYİ MUHSİN BAŞKAN GÖSTERDİ"

 

2001 – 2003 yılları arasında Mesud Barzani, I – KDP Genel Başkanı sıfatı ile Ankara’ya geldi. Görüşmeler yaptı. I – KDP lideri Mesud Barzani, Irak’a karşı yeni Amerikan operasyonunun gündeme geldiği 2002 yılında Irak Türkmenlerinin haklarını gasp eden, Türkiye’yi eleştiren, küstahça açıklamalarda bulunacaktı. 

16 Ağustos 2002’de bir grup I – KDP’liyi kabul ederken “Kerkük’ün tarihi bir Kürt ili” olduğunu ileri sürüyordu. I – KDP’ye ait Internet sitesinde hayali Kürdistan haritası yayınlayarak, Kerkük’ü Kürt bölgesi olarak gösteriyordu. 22 Ağustos’ta I – KDP’nin resmi organı olan Brayeti gazetesi başyazısında “Türkiye’nin operasyonu halinde, KDP güçleri, bölgeyi Türk ordusu için mezarlığa çevirecektir” diyordu.  

Barzani’nin bu açıklamaları Türkiye’de büyük tepki gördü. Birçok sivil toplum kuruluşu ve siyasiler çeşitli basın açıklamaları ve toplantılarla Barzani’yi kınadılar. Siyasiler içerisinde en sert çıkışı Büyük Birlik Partisi yaptı. BBP Genel Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu adına, bir grup parti yöneticisi 22 Ekim 2002 tarihinde önce DGM’ye ardından Cumhuriyet başsavcılığına, başvurarak Barzani hakkında bir suç duyurusunda bulundu. Halen Türk devletine ait kırmızı pasaport kullanan Mesud Barzani hakkında; “Türk Silahlı Kuvvetlerini tahkir ve tezyifden (TCK 159) hakkında gerekle tahkikatın yapılıp, yakalanıp hesap sorulması” isteniyordu. 

 I–KDP lideri stratejik maşa Barzani Musul ve Kerkük üzerine provokatif açıklamalarını sürdürmeye devam ediyordu. Eylül 2002 başlarında bir Alman dergisine vermiş olduğu bir röportajda; “Türk Askeri Kerkük’e girerse bu bölge Türk askerine mezar olur.” diyordu.

'Muhsin Yazıcıoğlu' belgeseli TRT'de yayımlayacak

 

"İYARBAKIR'DA YARGILAR, HABUR'DA ASARIM" ÇIKIŞI

 

Muhsin Yazıcıoğlu, 1993’ten beri Devlet – PKK, (MİT–PKK) görüşmelerini doğru bulmamış, “Türkiye’dePKKve terör sorunu vardır.PKKve terör örgütleri ile masaya oturulmaz, taviz verilmez ve pazarlık yapılmaz.” demiştir. Atlantik/İngiliz projesi olan “PKK açılımına” daima karşı çıkmıştır. İngiltere’nin ve terör rejimi İsrail’in, Ortadoğu’da bölücü hareketlere açık destek verdiğini,  CIA, Mossad, Batılı istihbarat servislerinin PKK ile (Kandil) ilişkileri olduğunu defalarca vurgulamıştır. 

Ülkemiz ve coğrafyamız üzerinde oynanan “küresel oyunları” defalarca anlatan Yazıcıoğlu, terörist başı ve terör örgütü ile yapılan görüşmeleri, müzakereleri ülkenin milli güvenliği açısından yanlış görmüştür 

22 Temmuz 2007 seçimlerinde Sivas’tan bağımsız milletvekili adayı olan Muhsin Yazıcıoğlu Barzaninin küstahça açıklamalarına değinerek “Bir aşiret lideri Barzani var. Kabadayılık yapıyor Türkiye'ye. Ben de diyorum ki, inşallah bir gün iktidar olursak Barzani'yi Diyarbakır'da yargılar, Habur'da asarız.”demiştir. 

Şehit  liderimiz  Muhsin Yazıcıoğlu bir gazetecinin Barzani ve Talabani ile ilgili sorusuna cevap verirken Irak Türkmenlerine değinmiş şunları ifade etmiştir.  

“1991’den beri ülkeyi yöneten iktidarları ABD İsrail uşağı Barzani ve Talabani konusunda uyardım. Rahmeti Özal’a ve birçok devlet yetkilisine ‘Bunlar Türkiye düşmanıdır, bunlar asla dost olmaz. Barzani’ye, Talabani’ye güvenmeyin’ dedim. ‘Bunların arkasında küresel emperyalistler var’ dedim.  

Hep haklı çıktım.  Türkiye Barzani’ye, Talabani’ye ‘kırmızı pasaport’ verdi. Örtülü ödenekten besledi, silah verdi, yiyecek giyecek verdi, her türlü ihtiyaçlarını karşıladı. Birçok bürokrat ve general 1992 – 1998 yılları arasında Irak’ın kuzeyine giderek Barzani ve Talabani ile görüştü TSK ihtiyaçlarını karşıladı. 

1992 – 1998 yılları arasında bunları PKK’ya karşı korudu kolladı ne oldu? Sonuçta hain hainliğini yaptı. Çekiç Güç sayesinde bölgeye yerleştiler, hakim oldular. İkinci Körfez Savaşı sonrası edindikleri güçle artık ‘Türkiye ye ihtiyacımız yok’ deyip verdiğimiz pasaportları geri iade ettiler.  Tarihi Türk şehri Kerkük’ü peşmerge şehri haline getirmeye çalışıyorlar. Dün düşmanımız dedikleri PKK ile dost oldular.  

Barzani ve Talabani ikilisi terör örgütü PKK’nın Kandil’de barınmasına izin vermişlerdir. PKK’nın buralarda kamp kurmasına destek vermişlerdir.  1990’ların ortasında TSK, PKK terör örgütünü imha edecekken Talabani denen alçak kurtarmıştı. Kahraman ordumuzun Irak’ın kuzeyindeki PKK kamplarına yönelik operasyonlarına karşı çıktılar. PKK kamplarının imha edilmesine ve terör yuvalarının dağıtılmasına engel olmaya çalıştılar. Kandil’den ve diğer örgüt kamplarından topraklarımıza sızarak karakollarımızı basan, askerimizi şehit eden, teröristlerin Türkiye’ye iade edilmesine karşı çıktılar. Türkiye’ye her türlü kötülüğü yaptılar. 

 
Çekiç Güç sayesinde bugün Irak’ın kuzeyine yerleşen tarihi Türk şehri Kerkük’ü peşmerge şehri haline getirmek isteyen Türk izini Irak’tan silmek isteyen Barzani ve Talabani ikilisi Ortadoğu’nun siyasi fahişleridirKDP, KYB, PKK hepsi emperyalizmin Truva atıdır. 

Irak’ın ABD Tarafından işgalinin hemen ardından Kerkük’te Nüfus ve Tapu Daire  kayıtlarının CIA peşmergeleri tarafından yok edilmesi, Irak Türklerinin sahneden silinmeye çalışılmasının arkasında kesinlikle ABD İngiltere ve İsrail vardır. Dış güçler ikinci İsrail’in Ortadoğu’da oluşması için Barzani ve Talabani ikilisine destek vermektedir. KDP de KYB de BOP’nin taşeronlarıdır.  

Olay röportaj! Muhsin Yazıcıoğlu ölüme nasıl gitti? MİT'çinin şok telefonu

 

"MUHSİN BAŞKAN HEP HAKLI ÇIKTI"

 

Devletin kurumları, ülkeyi yönetenler, BBP’nin verdiği terörle mücadele raporlarını ve Muhsin Yazıcıoğlu’nun çözüm tespitlerini ciddi görmüşler, etkilenmişler, ama bir türlü gereğini yapmamışlar, hatta tam tersini yapmaya devam etmekteler. 

Muhsin Yazıcıoğlu, bölücü terör örgütü PKK’nın arkasında ABD, İsrail, İngiltere, ve bazı AB ülkeleri var demiştir.  PKK’nın, stratejik bir “maşa” olduğunu, daima dile getirmiş ve terörle mücadele ile ilgili görüşlerini, tekliflerini, Cumhurbaşkanlığı yapan Turgut Özal, Süleyman Demirel, Ahmet Necdet Sezer, Abdullah Gül, şimdi Cumhurbaşkanı olan Recep Tayyip Erdoğan’a, başbakanlık ve bakanlık yapan birçok siyasetçiye ve siyasi parti liderlerine sunmuş ve çözüm önerilerini onlara anlatmıştır.

 

 

Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı
Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı
Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı
Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı
Muhsin Yazıcıoğlu yavruvatan Kıbrıs'ta anıldı

Bakmadan Geçme