Siyonistlerin zağarlarının medya düzeni

'1967 yılında Adana'nın Bahçe ilçesinin müftüsünün keçisi çalınmıştır. O zamanın Cumhuriyet gazetesi hemen haberi çarpıtmış, şöyle vermiştir: 'Müftü keçi çaldı.' Bugün Cunhuriyet gazetesi idarecileri de aynı haysiyet ve şahsiyetleriyle yollarına devam etmektedir.'

  • 1227

Bir yiğidin ardından

MUSTAFA AKGÜN/YENİ AKİT

Yeni Akit Gazetesi’nin Genel Yayın Yönetmeni ve yazarı Hasan Karakaya Bey Hakk’a yürüdü. Allah’ımız gani gani rahmet eylesin. 

Allah mahşer günü onu da, onunla aynı davayı, yani İslâm davasını güdenleri de Peygamberimizin (s.a.s.) hamd sancağının altında bir araya getirsin. Af ve mağfiretine müsteğrak kılsın. Cennetini nasip etsin, Cemaliyle şereflendirsin. Âmin.

Eskiden savaşlar er meydanlarında olurdu. Yiğitlerimiz er meydanında toplanır, düşmana karşı şehidlik iştiyakıyla, cennet kavuşmak için, Cemalullah aşkıyla savaşırlardı. Rabbimiz de onları şehidlikle, gâzilikle nasiplendirirdi.

Kosova’da Sultan Murad Hüdâvendigâr; Niğbolu’da Doğan Bey, İstanbul’un fethinde Ulubadlı Hasan; Bağdat’ın fethinde Genç Osman; Çanakkale’de Seyid Çavuş, Yahya Çavuş onlardan sadece birkaçıydı. Allah onları ve beraberindekileri şehidlikle, gazilikle lütuflandırdı.

Bu yiğitlerin haykırışları asırların derinliklerinden bugüne yankılanıp durmaktadır. İbret alma kabiliyetinde olanlara ibret olmaktadır.

Ama bugün devir değişti. Bugünün savaşlarında silahlar da değişti. 

Vahşi kapitalizmin servetleri o silahların başında gelmektedir. Bankalar dolusu dolarlar, EURO’lar bugünkü silahların başında yer almaktadır. Vahşî kapitalistler olan Siyonistler elde etmek istedikleri devletlerin yetkili kişilerinden pek çoğunu parayla satın alıp, ihanet ettirmektedirler.

Nice kişilerin iliklerine kadar işleyebilmekte, her ihaneti yaptırmaktırlar. Son birkaç yılda olan hadiseler bunun açık açık örneğidir. 

Şantaj da en çok kullanılan silahlardan biridir. Şantaj yoluyla parti liderleri bile değiştirtebilmektedir.

Bugünün basını ve medyası günümüz savaşlarında en çok kullanılan silahlardandır. Akı kara, karayı ak göstermek için her türlü yalanı söylüyor, her türlü iftirayı atıyor, her türlü hokkabazlığı yapıyorlar. Burada sadece bir örneği hatırlatmak yerinde olacaktır:

1967 yılında Adana’nın Bahçe ilçesinin müftüsünün keçisi çalınmıştır. O zamanın Cumhuriyet gazetesi hemen haberi çarpıtmış, şöyle vermiştir: “Müftü keçi çaldı.” Bugün Cunhuriyet gazetesi idarecileri de aynı haysiyet ve şahsiyetleriyle yollarına devam etmektedir.

Yukarda saydığımız bazı hususlar elbette cibilliyeti, mayası, kanı bozuk olanlar içindir.

Bugünün er meydanlarından biri yazılı basın alanıdır. Bu alanın en büyük yiğitlerinden biri yeni toprağa verdiğimiz Hasan Karakaya Bey’di.

Kalemi, değme oktan, değme kılıçtan, değme hançerden daha tesirliydi. Sanki er meydanına dalmış çakal sürülerini darmadağın ediyor gibiydi.

Onun yiğitliğiyle ister istemez Köroğlu’nun şu dörtlüğü akla geliyor:

Yiğitler silkinip ata binende 

Derelerde bozkurtlara ün olur

Yiğit olan döne döne döğüşür

Kötüler kavgadan kaçar dun olur

Hasan Karakaya da bugünün savaşını elbette usulüne göre yapıyordu. Düşmanının silahıyla silahlanıyordu. Onun kalemi çoğu İslâm düşmanını, münafığı yere seriyordu. Ama besleme sürüsü o kadar çoktu ki birini ikisini alt etse peşinden diğer sürü saldırıyordu. ABD riyakarları bitse, İsrail kalleşleri saldırıyordu. İngiliz kancıkları bitse Alman namertleri saldırıyordu.

Ne yazık ki bunların leşinden diğerleri ibret almıyordu.

Hasan Karakaya Bey için yazılacak çok şey var. Ama yerimiz dar. Yazdıklarımızla yetinmek zorundayız. Ancak şu iki noktayı hatırlatmadan geçmek mümkün değil.

Siyonistler zağarları vasıtasıyla sözüm ona pek çok yazarı, çizeri paraya boğmuş kendileri için kışkırtma vasıtası yapmışlardı. Bu zağarlar Hasan Bey’e de kim bilir hangi tekliflerle kaç kere gelmişlerdir. Ancak onların parasının Hasan Bey’in para dünyasında tedavül görmüyordu.

Bir de meşhur 312 general meselesi vardı. Yeni Akit Gazetesi’ne hem zecrî, hem iktisadî baskılar uygulamışlardı. ABD ve İsrail gibi dış düşmanlar hangi gazeteye, hangi yazara nasıl baskı uygulatacaklarını iyi biliyordu. Yeni Akit camiası o baskıya karşı aslanlar gibi, koçlar gibi mücadele etmişlerdi. 

Şimdi o generallerden kimi öldü kimi de ölümünü bekliyor. İsteseler de istemeseler de; o 312 general de, Hasan Karakaya da Hakk’ın huzuruna çıkacaklar. Hasan Karakaya merhumun vereceği cevap hazır:

“Ya Rabbî… Senin davan için dış düşmanlara karşı da, onların uzantısı olan iç düşmanlara karşı da elimden geldiği kadar mücadele ettim. Elimden geldiği kadar savaştım. Eksiklerimi, kusurlarımı affet.”

Başta 312 general olmak üzere Hasan Karakaya’ya, Yeni Akit Gazetesi’ne ve dava arkadaşlarına haksızlık yaptılar, zulüm yaptılar. Şimdi onlar da verecekleri cevabı düşünsünler. Bunların içinde ahiret hesabına inananlar varsa hesapları gerçekten zor. Ahiret hesabına inanmıyorlarsa zaten baştan kaybettiler.

Yazımızı şu dörtlükle bitirmek yerinde olacaktır:

Ömrü boşa geçenden geriye ne kalır ki 

Erlerden, yiğitlerden nice bir nişan kalır

Güzel atalarımız sözü de güzel demiş:

At ölür meydan kalır, yiğit ölür şan kalır

Allah her yiğidimizi başta Hazreti Hamza (r.a.) olmak üzere bütün şehidlerimizle birlikte haşretsin. Âmin.

 

Bakmadan Geçme