Türkiye ekonomisinde 'Özallı yıllar'

Türk siyasi hayatının en renkli isimlerinden olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye ekonomisi için kalıcı birçok projeye imza attı.

  • 2179

Türk siyasi hayatının en renkli isimlerinden olan 8. Cumhurbaşkanı Turgut Özal, Türkiye ekonomisini liberalleştirmeyi hedefleyen ve "24 Ocak Kararları" olarak bilinen geniş çaplı programın hazırlanmasında önemli rol oynadı.

Geniş olarak ele alındığında 1980-1990 yıllarında Türkiye ekonomisindeki gelişmeler "Özal Dönemi" olarak adlandırıldı. Turgut Özal'ın hem 1980 kararlarındaki rolü hem de 1983'te Başbakan olması, böyle bir değerlendirmeye kapı araladı. Özal döneminde uygulanan ekonomi politikalarının ana temasını, serbest piyasa ekonomisi, devletin ekonomideki payının azaltılması ve fiyat mekanizmasının klasik dengeleyici rolüne işlerlik kazandırılması oluşturdu.

Türkiye ekonomisinde 1980 öncesi daha çok korumacılığa ve yerli üretimin ithal ürünlerin yerine ikamesinin sağlanması hedeflenirken, 1980 sonrasında liberal politikalarla rekabete açık bir ekonomik yapıyla etkinlik, verimlilik artışı ve teşviklerle dış ticaretin artırılması, kalkınmanın sağlanması hedeflendi. Turgut Özal hükümeti de özellikle ihracatın teşvik edilmesi konusunda yoğunlaşıp bu konuda başarılı sonuçlar alırken, başta denetim sistemindeki yetersizlikler olmak üzere çeşitli nedenlerle "hayali ihracat" gibi olumsuzlar da yaşandı.

20 Ocak Kararları

Özal'ın mimarı olduğu ve "24 Ocak Kararları" olarak nitelendirilen tedbirler, ekonomik politikanın yoğun hükümet düzenleme ve kontrolünden ziyade daha etkin piyasa güçlerine, dış rekabete ve dış yatırımlara ağırlık verecek şekilde yeniden düzenlenmesine dayanıyordu. Bunun için kendi kendine yeterlilik düzeyine erişmek için koruma duvarlarının arkasında yerel endüstrilerin hızla gelişmesini öngören geçmiş ekonomik politikalardan kesin bir dönüş yaşandı. Bu kararların öne çıkan başlıkları şunlardı:

- İç pazara dönük ithal ikamesi modeli yerine ihracata yönelik sanayileşme modelinin benimsenmesi,

- Aşırı değerlenmiş döviz kuru yerine gerçekçi kur politikasının benimsenmesi ve bunu sağlamak için radikal devalüasyonlardan kaçınılması,

- Faiz hadlerini devletin değil, piyasadaki fon arz ve talebinin belirlemesi,

- Yüksek faizin yanı sıra sınırlı para kredi politikasının da iç talebi, dolayısıyla enflasyonu denetleyici bir araç olarak kullanılması,

- Fiyat denetimlerinin mümkün mertebe kaldırılması ve fiyatların arz talebe göre piyasada belirlenmesinin sağlanması,

- Kamu kesimince üretilen temel mallarda sübvansiyonların kaldırılması ya da azaltılması, böylece bu mallarda hatırı sayılır zamların çekinmeden yapılması,

- KİT reformu yapılarak bu kuruluşların karsız istihdam depoları olmaktan kurtarılması,

- Bir yandan kamu harcamaları kısılırken, diğer yandan kapsamlı bir vergi reformuyla bütçe denkliğinin sağlanması,

- Yabancı sermayeyi özendirmek için yeni önlemler alınması, bu arada devlet tekelindeki kimi üretim alanlarının da yerli ve yabancı özel sermayeye açılması.

Özelleştirmeler, KDV, vergi iadesi, döviz-alım satımı...

Özal Hükümeti döneminde devletin küçülmesi, özel sektörün ağırlığını artırmak için KİT'lerin özelleştirilmesi ilk kez gündeme getirildi. 1985'ten itibaren 244 kuruluştaki kamu hisseleri, 22 yarım kalmış tesis, 386 taşınmaz, 6 otoyol, 2 boğaz köprüsü, 103 tesis, 6 liman, şans oyunları lisans hakkı ile araç muayene istasyonları özelleştirme kapsamına alındı. Ayrıca 1988'de uygulamaya konulan halka arz yöntemiyle özelleştirilen kuruluşlar arasında Kepez Elektrik, ERDEMİR, POAŞ, Çukurova Elektrik, PETKİM, THY, TÜPRAŞ gibi kuruluşlar yer aldı.

Özal döneminde vergi konusunda gelişmelerin başında 1985'te Katma Değer Vergisi'nin (KDV) kabulü geldi. KDV'nin uygulamaya geçirilmesinin ardından vatandaş, ödediği verginin bir kısmını geri alabilmek için vergi iadesi uygulamasıyla da tanıştı.

Türkiye ekonomisinde 'Özallı yıllar'

Bakmadan Geçme