Ülkücü ve Alperenlerin ulu çınarı Ahmet Er de Hakk'a yürüdü

30 Mayıs Salı günü hayatını kaybeden, Ülkücü Hareketin fikir mimarlarından Ahmet Er son yolculuğuna uğurlandı.Ülkücü camianın ulu çınarlarından olan Ahmet Er MHP ve BBP'nin kurucularındandı.

  • 5566

(MUSTAFA TOYGAR - HABER PLATOSU)

 

30 Mayıs Salı günü hayatını kaybeden, Ülkücü Hareket'in fikir mimarlarından Ahmet Er son yolculuğuna uğurlandı.

Ülkücü camianın ulu çınarlarından olan Ahmet Er; MHP ve BBP’nin kurucularındandı.

Özellikle 1980’den sonra hayatını doğduğu yer olan Akhisar’ın Sünnetçiler köyündeki evinde, yazdıkları ile Ülkücü-Alperen gençliğe ışık saçarak geçirdi. Bu süreçte, Atası Hoca Ahmet Yesevi’nin yolundan bir milim ayrılmadan hayatını sürdürdü.

 

.

Ahmet Er'in cenaze törenine BBP Genel Başkanı Mustafa Destici ve BBP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Hakkı Öznur da katıldı. (Fotoğraf: Mustafa Toygar)

 

Ahmet Er’in cenazesi ülkücü camiayı bir araya getirdi

Doğduğu ve son 30 küsur yılını geçirdiği Akhisar’ın Sünnetçiler köyünde düzenlenen cenaze törenine; BBP Genel Başkanı Mustafa Destici, MHP Genel Başkan adaylarından Gaziantep Milletvekili Ümit Özdağ, AK Parti Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ, BBP Yüksek İstişare Kurulu Başkanı Hakkı Öznur, BBP’li yöneticiler, Ülkücüler, Alperenler ve vatandaşlar katıldı.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Binali Yıldırım’ın da Ahmet Er’in ailesini arayarak taziyelerini bildirdiği öğrenildi.

 (Fotoğraf: Mustafa Toygar)

 

Atası Hoca Ahmet Yesevi gibi yaşadı

Ahmet Er’in ailesi Horasan’dan gelen, Anadolu’nun fethine iştirak eden Türk Boyları’ndandır. Geçmişten günümüze kadar gelen bilgilere ve rivayetlere göre soy kütüğü Hoca Ahmet Yesevi’ye oradan da İmam-ı Ali Rıza’ya uzanmaktadır.

 

 (Fotoğraf: Mustafa Toygar)

 

İlkokulu doğduğu köyde, ortaokulu Akhisar’da tamamlamıştır. 1947 yılında Işıklar Askeri lisesinden, 1950 yılında Kara Harp Okulundan jandarma teğmen olarak mezun olmuştur.

27 Mayıs 1960 Harekâtı içinde de yer alan Ahmet Er, Milli Birlik Komitesi Üyesi olarak hizmet etmiştir. Daha sonra 38 kişilik Milli Birlik Komitesi üyeleri arasında meydana gelen ihtilaf sonucu yurt dışına gönderilen ONDÖRTLER grubu arasında yer almış ve 13 Kasım 1960’da Libya Büyükelçiliği Devlet Müşavirliğine atanmıştır.

 Yıllar öncesinden bir kare... Merhum Abdürrahim Karakoç, Lütfi Şehsuvaroğlu Ahmet Er'i hasta yatağında ziyarette. (Fotoğraf: Mustafa Toygar)

 

1962’de yurda dönmüş ve doğduğu köye yerleşmiştir. 31 Mart 1965’de Muzeffer Özdağ, Düdar Taşer ve Alparslan Türkeş ile birlikte siyasete atılmış, CKMP’ne girmiştir.

CKMP’nin 1969 Şubat’ında MHP’ne dönüşünden 12 Eylül 1980 darbesine kadar MHP Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Genel Başkan Yardımcılığı görevlerinde bulunmuştur. 12 Eylül darbesinde başta Alparslan Türkeş olmak üzere Ahmet Er de birçok MHP’li yöneticilerle birlikte tutuklanmıştır. 12 Eylül Mahkemelerinde fikrinden ve inançlarından asla taviz vermemiş, darbecilere boyun eğmemiştir.

Beraat ettikten sonra uzun süre siyasetin dışında kalmıştır. Bu zaman zarfında ilmi ve fikri sohbetleri ve konferanslarıyla milliyetçi ve ülkücü gençliğin yetişmesine yardımcı olmuştur.

29 Ocak 1993’te Muhsin Yazıcıoğlu’nun başkanlığında, BBP’nin kuruluşunda yer almıştır. Sağlığı elverdiği sürece BBP Genel İdare Kurulu Üyeliği ve Yüksek İstişare Kurulu Başkanlığı yapmıştır. Vefatına kadar da BBP YİK Onursal Başkanlığını ifa etmiştir.

 Yıllar öncesine ait bir başka kare daha... Merhum Abdürrahim Karakoç, Lütfi Şehsuvaroğlu, eski BBP Genel Sekreter Yardımcısı Em. Alb. Zafer Tüter ve Mustafa Toygar, Ahmet Er'i ziyarette

 

Özellikle 1980’den sonra, doğduğu köye yerleşmiş ve ölene kadar da Atası Hoca Ahmet Yesevi’nin yolunda, ona benzer bir hayat yaşamıştır.

Bu süreçte pek çok kitap ve risaleler yazmış, konferanslar vermiştir. Günlük politikaların dışında kalmış, gönül adamı olarak inancından zerre taviz vermemiştir.

Alparslan Türkeş de Muhsin Yazıcıoğlu da her fırsatta onu ziyaret eder fikirlerini alırdı.

Merhum Abdürrahim Karakoç, Lütfi Şehsuvaroğlu, eski BBP Genel Sekreter Yardımcısı Em. Alb. Zafer Tüter ve eski BBP Genel Başkan Yardımcısı Em. Kur. Alb. Atila Şimşek, Ahmet Er'i ziyarette (Fotoğraf: Mustafa Toygar)

 

Ahmet Er, BBP Yüksek İstişare Kurulu Onursal Başkanıydı

 

Ahmet Er, BBP Yüksek İstişare Kurulu Onursal Başkanıydı. BBP  Yüksek İstişare Kurulu ( YİK )Başkanı  Hakkı Öznur da, vefat dolayısıyla bir taziye mesajı yayınladı.    

Hakkı Öznur’un mesajı:

"İnnâ lillâhi ve innâ ileyhi râciûn"

Camiamızın ve aziz  milletimizin başı sağ olsun

 

Hakkı Öznur Ahmet Er'i son günlerinde de ziyaret etmişti.

BBP  “Yüksek İstişare Kurulu” Omursal Başkanı muhterem dava büyüğümüz, ağabeyimiz Ülkücü hareketin fikir mimarlarından Ahmet Er ağabey, Rahmeti Rahmana kavuşmuştur.

90 yıllık ömrünü Türk- İslam Ülküsüne vakfetmiş Kuran ve Sünnet çizgisinde hayat sürmüştür. Her zaman dik durdu, düz yaşadı, İnandığı yüce değerlere hep bağlı kaldı.  Alperence bir hayat sürdü.  

Milli ve yerliydi.  Dava adamı idi. Referansı Kur’an ve sünnetti. Fikri ve siyasi yaşamında hep milli ve İslami değerleri savundu. İnandığı hak yolda inançla, azimle ve kararlılıkla yürüdü. İnandığı hak davadan asla taviz vermedi. 

Davamızın fikir mimarlarından olan Ahmet Er büyüğümüz 1969’da “Muhammedi Nizam” demiştir. Türk- İslam sentezi değil, “Türk- İslam ülküsü” demiştir. “Davamızın adı Nizam-ı Alem İlay- Kelimetullah davası” demiştir.

“Biz gayemizi; İlay-ı Kelimetullah için Nizam-ı âlem Ülküsü diye tercih ettiğimize göre kaynağımız Kur’an olacaktır” demiştir.

Dava adamı Ahmet Er ağabey sisteme muhalifti. Ülkücüydü. Her zaman önce ahlak ve maneviyat vurgusu yapmıştır. 

Bir iman ve gönül adamı hak dostu olan muhterem büyüğümüz Ahmet Er bu kutlu ve mübarek yolda büyük çileler çekmiş, bedeller ödemiştir.

Büyük bir fikir ve dava adamı olan gönül insanı, güzel insan,  dava büyüğümüz Ahmet Er siyasi yaşamı boyunca zulme rıza göstermemiş, zalimlere boyun eğmemiştir.

Ahmet Er büyüğümüzün Ülkücü hareketin siyasal olarak ortaya çıkışında ve ülkücü hareketin fikri ve siyasi gelişiminde tarihsel rolü ve etkisi büyüktür. Ülkücü gençliğin ve kadroların milli ve İslami şuurla yetişmesinde çok büyük katkısı vardır.

Dava büyümüz Ahmet Er,  12 Eylül 1980 darbesi sonrası cuntacılar tarafından tutuklanmıştır. Darbeci çeteyi ve darbecileri Mamak mahkemelerinde perişan etmiştir.   Yapmış olduğu tarihi savunması ve dik duruşu hala konuşulmaktadır.

Ahmet Er deyince Nizam-ı Âlem ülküsüne adanmış bir ömür ve Allah ve peygamber sevdası ile dolu bir yürek karşımıza çıkıyor.

Büyük dava ve fikir adamı Ahmet Er bütün ömrünü, bütün varlığını Kur’an’a bağlayan bir dava adamı idi. Davasını Kur’an’la anlatan, ülküsünü iliklerine kadar yaşayan bir Kur’an ve Peygamber sevdalısıydı.

Ahmet Er her zaman  “Allah’a, kitabı Kur’an’a ve Resul-i Zişan’ına (s.a.s.) ölesiye bağlılık, samimiyet ve ihlâs şiarımız olmalıdır” derdi

Partimizin kurucularından olan partimizde genel Başkan yardımcılığı görevi de yapmış olan BBP YİK Onursal Başkanı dava büyüğümüze Cenabı Allah’tan rahmet dileriz. Ruhu şad, mekânı cennet olsun.  Ailesinin, camiamızın ve aziz milletimizin başı sağ olsun.

 

Son 30 yılında Ahmet Er’in yanından hiç ayrılmayan Manisa Milletvekili Selçuk Özdağ da bir makale kaleme aldı

İşte o makale:

Bir büyük devlet-millet adamını kaybettik. Devlet adamıydı, müthiş bir devlet şuuruna sahipti. Bu ülkenin çatısından bir kiremit düşse acısını ilk o duyardı. Millet adamıydı, milletinin bütün özellikleri onda tecessüm etmiş, onda somutlaşmıştı.

 

Ahmet Er Ağabey'den bahsediyorum. Onu Manisa Spor Akademisi'ne başladığım 1975 yılında tanıdım. O tarihten bugüne ağabey-kardeş ilişkimiz hiç kesilmedi. İçinden çıkamadığımız, cevabını bulamadığımız sorularda kapısına koştuğumuz ender kişilerden biriydi. Hesapsız, çıkarsız, menfaatsiz bir Allah ve vatan adamıydı. Onun için ne sorarsak soralım  bize  doğruyu,gerçeği söyleyeceğini bilirdik.

Şahsi hayatından daha önemli olan o hayata bağlı olarak Türk Milliyetçileri içinde ifa ettiği misyondu. Milliyetçiliği İslam'la mecz etmiş bunu da şahsında bütünleştirmiş bir insandı. Ömrü boyunca Türk milliyetçilerinin bu çizgide yürümesi için mücadele edip durdu. Son nefesine kadar evini İslam'ı ve Türklüğü anlatan bir telkin kürsüsü gibi kullandı.

Çok fedakar bir ailesi vardı, annemiz Türkiye'nin her yerinden gelen insanlara yüksünmeden hizmet eder, bundan asla şikayetçi olmazdı.

CMKP'de başayan siyasi hayatı MHP ve BBP'de devam etti. Çizgisini hiç bozmadı hep bir Alperen olarak kaldı. Makam mansıp peşinden koşmadı. Çocuğu yaşındaki insanlar milletvekili yapılırken "Ben de isterim!" demedi. Milliyetçilik en çok ona yakışmasına rağmen himmetini böyle bir amaca teksif etmedi. Allah ve Resulu davasının mütevazi ama samimi bir takipçisi oldu.

İnsanları yüzünden, simasından tanırdı. Bana -yüz tanıma özelliği verildi- derdi. Manevi bir hayatı, içsel bir boyutu vardı. Bizim değer verdiğimiz bir çok insana şüphe ile bakar, sonra da şüpheleri doğru çıkardı.

MHP'de Ahmet Er çizgisi devam ederken ülkücüler hiç bir yere savrulmadılar. Çünkü MHP kadrosu, politikası tabanının hem milli hem İslam'i ihtiyaçlarına cevap veriyordu. Taban MHP'yi sadece siyasi bir hareket olarak görmüyor aynı zamanda Türkiye'yi dönüştürecek ahlaki bir hareket olarak görüyordu. O çizgi MHP'de kaybolunca gençler Ocaklarda, partide tatmin olamaz oldular, cemaatlere, tarikatlara savrulup gittiler.

Mustafa Toygar'ın yazısının tamamını okumak için tıklayın.

 

Bakmadan Geçme