Aydın Keskin

AYŞE'NİN TATİL MESELESİ

Aydın Keskin

  • 1667

Ayşe artık tatile çıkamıyor. 

Eskiden yeter ki kafasına koymasın ta Viyana’ya bile tatile giderdi. 

O günlerde, Ayşe’yi en son  tatile çıkartan “Milli İradenin” ikisi de Hak’kın rahmetine kavuştu..

Kabul edelim ya da etmeyelim, benimseyelim ya da benimsemeyelim Ayşe’nin tatile çıkması için oluşturulan en gerçekçi birleşim-koalisyon bu idi. 

Birisi Cumhuriyetin kurucu kadrosu ve zihniyeti yani  altı oku, diğeri ise bu toprakların hakiki değerlerini temsile namzetti.

Böyle bir koalisyon, tatil için gerekli adımları atmak üzere bir araya gelmiş ve sonuçlandırmıştı..

Cumhuriyet Tarihinde ilk kez ve bir daha gerçekleşmesi çok zor gibi görünen kararlılıkla o tarihi parola seslenildi; “ Ayşe tatile çıkabilir” ve  Ayşe tatile çıktı.

Ancak, bunun Doğu ile Batının Çanakkale’den sonra ilk kez bir birbirleri ile karşı karşıya gelmesi olarak algılanmasında geç kalınmadı. Ya da bu durum bilinçli olarak gözlerden kaçırılmadı. 

Batı bunu haklı   bilinç altı ve tarihi kod okumaları ile bir “Haçlı Savaşı” olarak yorumladı ve gereğini yaptı.. 

Doğu ise zaten yenilmiş ve ezilmiş bir ruh haleti ile hesaba kitaba sığmaz bir hamle yapmakta her zamanki gibi cesaretli davrandı. Bu Doğunun gözü karalığı ile açıklanabilir bir haldi yani. 

Anlatmak istediğim; 

O zamanda bile aslında ne kadar zor idi böyle bir koalisyonu kurmak...

Sonuç mu; Kıbrıs Barış Harekatı ..

Yetmez mi!

...

Şimdi Ayşe’nin vazgeçtik tatil meselesinden, kendisinden izinsiz ve kendisinin koyduğu ölçülerin dışında  sokaklarda yürümesine bile tahammül edemez bir saldırganlıkla tarihten miras aldığı misyonunu devam ettiriyor. 

Ayşe akıl almaz bir şeklide değişiyor, tanınamaz hale geliyor.

Ayşe’nin bu kimlik erozyonu, kişiliksiz bir şekilde ne yaptığını bilmez hal ve davranışlarını elbette batının tecavüzünden korkan bir haleti ruhiyeye bağlamak mümkündür.

Oysa şimdiye kadar kendimize oluşturacağımız güvenli bir kültürel koridor ile bu durumu dengeleyebilir, hiç olmazsa yozlaşmanın ve erozyonun önüne geçebilirdik.

Dikkat edilirse batı müdahiline  karşı alınacak tedbiri tank veya top olarak ifade etmiyor ya da edemiyoruz. 

Çünkü o alandaki yenilgimizin telafisi bir çırpıda üstesinden gelinebilecek türden bir şey olmaktan çok uzaktır. 

Asker Millet.. Gaza Millet olmayı çoktan unuttuk bile..

19.yüzyılın başında dünyanın sayılı donanmasına sahip olan ve 1930 larda uçak fabrikası kuran biz değil mi idik..

Ayrışımlar çok üzdü ve çok gerdi bizi çook..

Diyorum ki;

Keşke Milli Mutabakat Hükümeti kurabilseydik , o da mı olmadı seçim hükümetinde  hep beraber olamazmıydık?

....

Mesele ne yazık Ayşe’nin tatil meselesi olmaktan ziyade Ayşe’nin yeniden Millileşme meselesi haline gelmiştir.

Kendine güveni kalmayan dolayısıyla hiç kimseye güvenemeyen insanların oluşturduğu topluluklar yığını olan Türkiye’nin çok hızlı bir şekilde “Toplum-millet’’ olabilme hal çareleri bulunmalıdır demek istiyorum.

Millet olabilmek için en büyük değerimiz olan islamı;önce biz anlamalı ve yaşamalıyız ki anlatalım ve yaşatalım..

Bizden ileri İrfan sahibi millet olalım..

Mesela;İslamın Hakim milleti değil "Sancaktar Milleti" yani hizmetkarı  olsak Selçuklular gibi ..

Osmanlı olmak bu topraklardan öte Romaya doğru yol almaktır..

Çünkü; Şimdilerde Kızıl elma, Elma şekeri oldu ise bunu yeniden tanzinleme adına selçuklu modelini inceleyelim diyorum..

Keza ortadoğuda osmanlı ruhunu istemeyenler hala çoğunlukta iken, gökyüzünde hilale bakmayalım derim..

Biz Osmanlıyı anlayamamış ve anlatamamışken bu ruhu nereye verebiliriz ki..

Osmanlı Mazisi ile övünen iki ortak akıl masaya dahi oturamamışken..

...

İslam öncesi Bizlerin millet kavramından uzak birliktelikler halinde yaşadıklarını anlamak gerekmektedir.. 

Milli reflekslerin üst olduğu bu vakitlerde; Necip Fazıl’ın “ Bilinmelidir ki Türk Müslüman olduktan sonra Türk’tür” sözünü pergelimizin sivri ucu haline getirerek çizeceğimiz daire bütün İslam ve Doğu coğrafyasını kapsayacak büyüklükte bir alan açacaktır.

Ayşe’nin İnancını net ortaya koyarak;Kimlikleşme, Ülküleşme ve Millileşme meselesi vardır. Bu meseleyi görmeden atılacak olan her adım daha fazla yok olmak, kaybolmak ve tükenmek anlamı olacaktır.

Saygılarımla

 

Yazarın Diğer Yazıları