Aydın Keskin

Sürmeli Yar Sürmeli...

Aydın Keskin

  • 1649

Yüzümüzü maske gibi saran hayatın tüm olumsuzluklarına inat, soğuk ve aldatıcı bir yıl sonuna doğru  kendimize doğru bir biraz üşüyerek yürüyüşe ne dersiniz…?

Hiç soruyor muyuz kendimize "Bu gidiş nereye"diyerek..

Etrafımızdaki herkes naz makamında olduğundan kapıları sürgülü yani sürmelidir.. 

Vakit Seher olsun..

O naz makamıdır çünkü..

Aynı zamanda kendimize de naz ve de niyaz makamıdır yani namaz makamı.

 

Keşke hepimiz Namaz ile Ruhumuzda derin bir yürüşüye dalsak ve etrafımızdaki herkese bu duyguyu sarabilsek..

Bırakınız siyaseti, ocuyu, bucuyu,şucuyu.. Ruhumuzu saran her ne ise artık! Bırakınız...

Zor mu.. ?

Hemde çok zor..

İsteklerimiz ve hırslarımız bizi kuşatmışken..

 

****

Hayatın telaşı; o kadar sarhoş edici, yok edici, yıkıcı ve yakıcı ki

Unutuyoruz kendimizi..!

Kendimizden başka hiç bir şey yok..

Her şey sahici bir yalanlık içinde sanki..

Aldattığımız  ve aldandığımız kendimiz den başka bir şey de değil aslında..

 

***

Yaşamın  muradı ve yeryüzünde gelip geçmiş bütün  insanlığın gayesi nedir?

Ümitle, sabırla, tutkuyla beklenen ve istenen, varılacak olan?

Beklenen nedir, özlenen ne?

Düşünüyor muyuz?

Hayır...

Az güler çok ağlardık eğer düşünse idik..

Dünyanın nereye gittiğini..

 Zalimlikleri..

Kendi içimizde kaybettiğimiz duygularımızı bile bilmiyoruz..

Yaratıcı"nın bize müjdeci ve uyarıcı  bir yaşam yolculuğu rehberi/klavuzu  olarak gönderdiği Yüce Kitabı bir kere dahi sahiden okuduk mu?

Eyvah ki ne eyvah!! 

....

 

İnsanın yeryüzündeki arayışının en kestirme anlamı ve tanımını  üstad Necip Fazıl "Huzuru aramak" olarak ifade ediyor.. 

Ve "mutlak huzur mümkün değildir" diyerek devam ediyor.. 

Nasıl ki Mutlak tevhidin mümkün olmadığı gibi… 

 

“Bu kapıdan kol ve kanat kırılmadan geçilmez. 

Eşten, dosttan, sevgiliden ayrılmadan geçilmez.

Zehirle pişmiş aştan yenilmeden geçilmez..” 

diyen Üstad Necip Fazıl Kısakürek  meramımıza tercüman olsun..

Yukarıdaki dizeler de Hakk’a ulaşabilmenin metodunu gösteriyor bizlere aslında...

....

 

Keşke diyorum..

Bir Ata binsek bu hayatı da hızlıca gecsek,

yaşam yolunda yürürken düşünmek yorucu çünkü...

At ötelere geçmenin de bineğidir bir nevi..

Efendimizin Miraca çıkar iken bindiği Burak gibi bir binek öteler..

Aynı zamanda at, ölümsüzlüğe erişmenin de bineğidir.. 

Yani ölümün bineği, yani tabutun..

“ Ölüm ölene bayram, bayramda sevinmek var/ oh ne ala bayramda tahta ata binmek var..”  

Aşk, ölümsüzlüğün yegane yoludur.. Biliyoruz ki aşıklar ölmez.. 

Ölenler:Kadın,Para,Makam aşkı adına vakit kaybedenler...

Ayağımız tökezleyip düşmeden  bir yıl daha geçiyor..

 

Sürmeli yar sürmeli…..

Yazarın Diğer Yazıları