Cemal İncesoyluer

Fırsat kaçırılmayacak kadar güzeldir…

Cemal İncesoyluer

  • 1420

 

 

Makyavel’den bu  alıntı, MHP Lideri Devlet Bahçeli’nin sosyal medya paylaşımında yer aldı. Yani Makyavel, “fırsat kaçırılmayacak kadar güzeldir” diyordu. 

 

Karşı ve hayırcı medyanın klişeleşen ifadesiyle, AK Partiye yakınlığı bilinen Hürriyet Gazetesi yazarı Abdülkadir Selvi’nin önceki gün ki yazısı referans alınarak, referandumda “hayır oyunun” çıkacağı sonuca ulaşılıyor. Abdülkadir Selvi, iyi bir gazeteci arkadaşımızdır. Uzun süre Yeni Şafak gazetesinin Ankara Temsilciliğini de yaptı. Bundan dolayı kendisiyle halef-selefte sayılırız. 

 

Selvi, Başbakan Binali Yıldırım başkanlığındaki bir toplantıyı anlatıyor yazısında. Ve şöyle bir cümle kuruyor:  Mevcut tablo masaya yatırılıyor. Öyle yüzde 60-70 oranları havada uçuşmuyor. Tam aksine gerçekçi tahliller yapılıyor. Hatta biraz endişeli ve kaygılı bir hava esiyor. “Referandum garanti değil. Çok iyi bir kampanya yürütmemiz lazım” deniliyor. 

Yazı kaygı ve referandum garanti değil cümlelerinin ardından, mevzuyu biraz daha açmak istediğini söylüyor Selvi. “Referanduma ilişkin kaygılı değerlendirmeler yapılıyor” dedim. Biraz açmak istiyorum.  “AK Parti’nin oy oranı yüzde 49. Referandumda bunun yüzde 40’ının oy vermesini beklememiz lazım. 1 Kasım’da ülkede istikrar olsun, ekonomik kriz olmasın, Türkiye beka sorunu yaşanmasın diye AK Parti’ye oy veren bir kesim var. Bunların oranı yüzde 9’a ulaşıyor. Bunlar, başkanlık sistemine karşılar” diyorlar. 

Ve yazının ortalarında birde MHP değerlendirmesi yapılıyor, deniliyor ki:  “Bahçeli, Anayasa oylamasında Meclis’te oturarak grubuna büyük ölçüde hâkim oldu. Beklenenin dışında fire olmadı. Ancak tabanda durum farklı. MHP tabanında Meral Akşener’in de belirli ölçüde bir hâkimiyeti var. MHP’nin oy oranı yüzde 12. Referandumda evet oyu vereceklerin oranı yarı yarıya olur.” 

Buraya kadar tamam. Abdülkadir Selvi’nin bir toplantıdan yola çıkarak yaptığı değerlendirmeler bunlar. Selvi’nin salt 7 Haziran seçimlerini baz alması, ondan önceki seçimlerde AK Parti’nin %49 dolaylarındaki oy oranını hatırlamaması, kendi tercihidir. İnsanlar AK Parti’ye sadece 1 Kasım seçimlerinde %49 oranında bir destek vermedi ki. Ondan önceki genel seçimler, yerel seçimler, cumhurbaşkanı seçimi ve referandumlara göz atıldığında, daha sağlıklı değerlendirme yapılabilir. Ayrıca Selvi’nin bu tespitleri, yani referandumun “çantada keklik” olmadığı da bir gerçek. 

 

Ancak, referandumdaki hem kampanyalar, hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın meydanlara inmesi durumunda, bütün beklenti ve hesapların altüst olacağı da ayrı bir gerçektir. Selvi’nin de dediği gibi, sürükleyici unsur Erdoğan’dır. 

MHP’NİN TAVRI BAHÇELİ’DEN GELİYOR

 

Tamda bu yazıdan sonra MHP Lideri Dr. Devlet Bahçeli’nin sosyal medyadaki paylaşımları peşpeşeleniyor
MHP Lideri Bahçeli "Münkir ile mümin yan yana gelmez; ama yalanla doğruyu aynı kazana atıp Türkiye'yi ateşe vermek isteyenler hep diz dize, yanak yanağadır. MHP'li görünüp, ülkücü kisvesinde dolaşan küçük bir sözde muhalif azınlık kişisel heves ve hedefleri için olmadık oyunlar içindedir. Bunlar; fitne çağcılar, elinde ülkücü kanı bulunan aydınlıkçılar, Kandil beslemeleri, FETÖ'cüler, çeyrek aydınlar, CHP ve HDP'yle birliktedir” diyor.

 

Zehir zemberek açıklamalarda bulunan MHP Lideri Bahçeli, ülkücüler üzerine yeni bir oyun kurulmaya çalışıldığına ilişkin tespitler yapıp, bu oyunun tutmayacağına ilişkin çarpıcı ifadeler de bulunuyor ve diyor ki:  Türk milletinin şaşmaz ve isabetli iradesi bir kez daha tecelli edecektir. Bu anı sabırla beklemeliyiz. Bahçeli’nin başından beri çizgisinde bir sapma olmadı. Bunu bütün Türkiye biliyor. Bahçeli’nin sert, çarpıcı, MHP tabanı ve hassaten ülkücüleri birleştirici açıklamalar, referandum da MHP’nin nasıl bir kampanya yürüteceğine dair ipuçları da veriyor. 

 

Anayasa değişikliğindeki maksat yürürlükteki hükümet etme sistemini tıkayan, kırılmasına ve dağılmasına neden olabilecek engelleri aşmaktır. Söz ve yetki Türk milletinindir” sözleriyle sosyal paylaşımda uzun paylaşımlarda bulunan MHP Lideri Devlet Bahçeli, şu tespitleri yapıyor: 

 

Egemen olan millet, bizzat kendi kader ve geleceği hakkında karar verecektir. Peki, rahatsızlık niyedir? Toplumdaki değişim dinamiklerini fark eden siyaset aklının devlete kişilik kazandıran hukuki çerçeveyi belirlemesi doğal, hatta zorunludur.

 

Kaldı ki bunun nihai onay mercii Türk milletidir. Çareyi vesayet odaklarında, yabancı güçlerin emellerinde değil, millette gördük. Bunlar diyor ki, MHP'nin tabanı ile tavanı farklı düşünüyor! Dün söylenenler bugün inkar ediliyor, keskin dönüşler oluyormuş.

 

Tekrar hatırlatıyor, yeniden söylüyorum: Biz de taban yoktur, dava arkadaşlarımız vardır. Biz de tavan yoktur, ülkücü şuur hakimdir. Münkir ile mümin yan yana gelmez; ama yalanla doğruyu aynı kazana atıp Türkiye'yi ateşe vermek isteyenler hep diz dize, yanak yanağadır.

 

MHP'li görünüp, ülkücü kisvesinde dolaşan küçük bir sözde muhalif azınlık kişisel heves ve hedefleri için olmadık oyunlar içindedir. Bunlar; fitne çağcılar, elinde ülkücü kanı bulunan aydınlıkçılar, Kandil beslemeleri, FETÖ'cüler, çeyrek aydınlar, CHP ve HDP'yle birliktedir.

 

Kaos, kaçırılmayacak bir fırsat olarak görülüyorsa, referandum da bir bahane olacaktır. Demokratik uygulamadan kaotik ortam çıkarmak; temelinde hükümet etme ve sistem değişikliğinden ibaret olan 18 maddelik anayasa değişikliğine “rejim değişikliği” demek, anlaşılır bir mevzu değil. 

 

Mesela, cumhuriyet ve demokratik hukuk devleti anlayışından vaz geçilip, bir Monarşi mi getirilmek isteniyor? İşte bunların izahını yapamayan “hayır cenahı”, kampanyalarını bu anayasa değişikliği yerine; “yoksulluğu, işsizliğe, savaşa hayır” gibi sloganlar öngörülüyor. 

 

Abdülkadir Selvi gibi düşünmüyorum. Her seçimde mutlaka risk vardır ve kolay değildir. Lakin, referandum da bıçak sırtı gibi evet-hayır yok. Açık ara ile halkın “evet oyu” olacağını düşünüyorum.

Yazarın Diğer Yazıları