Cemal İncesoyluer

Pelikan Dosyaları ve Reis…

Cemal İncesoyluer

  • 1370

Artık, kendi gündemimize dönüyoruz. Pelikan Dosyalarının ilki yayımlandığında, deyim yerindeyse özellikle AK Parti’de deprem oldu. Peşinden ikinci ve üçüncüsü geldi. Müellif üzerine bir hayli kafa yoran medya müfettişleri, Cemil Barlas ismini telaffuz ettiler.

 

Cemil Barlas “Ben değilim” dedi ama, nedense kimse buna inanmadı. Şimdi, ülkenin rutin gündemine yeniden döndüğümüze göre, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra “Pelikan Dosyalarında” yer alan iddialara yeniden göz atmak gerekiyor. Çünkü, FETÖ ile mücadele konusunda yeterli eforun sarf edilmediği, hatta bu örgütün yayın organlarından Taraf gazetesiyle ilgili ünsiyet dahi kurulduğu söz konusu dosyalardan anlıyoruz.

 

Pelikan Dosyalarının yayınlanmasından sonra salt Hoca Ahmet Davutoğlu gitmedi, kendi medyasını kurmak hevesiyle bir çok gazeteci-yazar da bu depremde gömüldüler. Bir zamanların muteber gazeteci ve yazarları, şimdi Hocanın omuz verdiği “Karar” isimli gazete ve sitesinde buluştular. Mehmet Ocaktan, Mustafa Karaalioğlu, Yusuf Ziya Cömert, Hakan Albayrak, İbrahim Kiras gibi isimler bir aradalar. Akif Beki ile Abdülkadir Selvi gibi önemli yazarlarda Hürriyet gazetesinde. Etyen Mahçupyan, Ceren Kenar, Yıldıray Oğur gibi isimler de bu orkestrada rol alırlar.

 

Ortak özellikleri, 7 Haziran öncesinde başlayan Troykanın yanında olmak ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a karşı muhalif duruş sergilemek. Pelikan Dosyalarına göre, Troyka olarak belirlenen isimler; Abdullah Gül, Ahmet Davutoğlu ve Bülent Arınç’tan müteşekkil.

 

AK Parti’nin ilk olağanüstü kongresinden önce yapılan temayül yoklamasında, partinin genel başkanı ve başbakanlık için 1-Abdullah Gül 2-Binali Yıldırım 3-Ahmet Davutoğlu şeklinde bir sıralama belirlenmesine rağmen, Reis Hoca Davutoğlu’nu tercih etmişti. Partideki ilk by pas girişimi, 7 Haziran genel seçimlerinde milletvekili sıralamasında yapıldı. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Tahran gezisini fırsat gören Troyka, hazırlanan listede büyük değişiklik yaparak, YSK’ya son dakika da listesini yetiştirebilmişti. Böylece, AK Parti 14 yıllık kuruluş tarihinde, 7 Haziran seçimlerinde ilk hezimeti yaşadı. Yüzde 41’lik oranla, bu seçimde tek başına iktidara veda etti.

 

Hikaye uzun. Pelikan Dosyalarında, AK Parti’deki operasyona ilişkin önemli bilgileri tek tek yazılmış. 15 Temmuz darbesiyle birlikte, partiye operasyon çekmek isteyenler, yeniden sahne almaya çalıştı. 11. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül’ün nedametini, o gecedeki dik duruş ve açıklamalarından anlıyoruz. Lakin, Troykanın diğer isimleri için hala büyük “güven erozyonu” olduğu çıplak bir gerçek.

 

Ali Sarıkaya, Osman Sert, Taha Özhan, Hatem Ete ve Ertan Aydın gibi Hoca’nın danışmanları, eğitimli ve iyi yetişmiş isimlerdi. Dolayısıyla, Ahmet Davutoğlu’nun kafasına “Reise operasyon” fikrini, bunların empoze ettiği iddia ediliyor. Ki, sonuçların izini sürdüğümüzde, bu iddianın doğruluğu yönünde hiç kuşku yok.

 

Bugün 15 Temmuz darbe girişiminden sonra 17-25 Aralık girişiminin de FETÖ tarafından tertiplenen bir darbe girişimi olduğunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. O tarihle ilgili Pelikan Dosyasında şunlar yazılıyor:

"17-25 Aralık üzerinden 4 bakanı Yüce Divan’a gönderme oylaması sırasında bir konuşma bahanesiyle İngiltere’ye gitti, meclis grubunun başında durup liderlik etmedi. Ardından Davos’a gitti. Ordan da New York’a sermaye gruplarıyla buluşmak için geçti. Davutoğlu’nun ABD ziyareti hakkında soru sorulan Beyaz Saray yetkilisi bile 'Türk Başbakanı’nın burda olduğuna dair bilgimiz yok' dediği bir geziydi bu.”

 

Bugün biliyoruz ki, 17-25 darbesindeki hedef Reis’ti. Söz konusu bakanlara açılacak Yüce Divan yolunda, esas hedef Reis’ti ve adım adım Erdoğan’a kurulan kumpas, ne hazindir ki kendi elleriyle kurduğu parti içinden ve kendisinin atadığı başbakandan geliyordu.

 

Pelikan Dosyasına bir kez daha dönüyoruz: “Hoca, Reis’in 10 seneden fazladır ince ince işlediği Çözüm Süreci'nin kaymağını yemek ister. Dolmabahçe’de HDP’lilerle Yalçın Akdoğan, Efkan Ala ve Mahir Ünal bir araya gelir. Dolmabahçe açıklamasına dışarıdan bakınca çok pozitiftir. PKK baharda silah bırakmaya davet edilecektir falan. Fakat asıl konuşan taraf HDP’dir. Başta Sırrı Süreyya olmak üzere, HDP ekibi sazı eline almıştır artık. Çözüm Süreci'nin gidişatını onlar belirler hale gelmiştir. Şartları onlar tayin eder olmuştur. O kadar ki Apo’yla sivil akillerin buluşturulmasına bile karar vermişlerdir. Görüşmeleri yürütenler de bu talebe tamam demiştir.”

 

Hoca, AK Parti’de ipleri ele geçirmek adına operasyon üstüne operasyon yaparken, belli ki FETÖ’de 15 Temmuz’a hazırlanıyordu. Oysa, özellikle dış politikadaki bütün teorileri çöken Ahmet Davutoğlu, “Yanlış yaptım-yanıldım” gibi insani ifadeleri söylemekten uzak bir kibirle, Türkiye’nin dört bir yanını ateş çemberine almaktan ve “değerli yalnızlık” adını verdiği fantastik bir anlayışla hatalarını devam ettirmekten geri durmuyor. Ego, kibir, enaniyet ve modern ifadeyle narsistlik bütün yapıya sirayet etmiştir. Hoca ve çevresi, yaptıkları tartışılmaz-sorgulanamaz tavrı içerisindedir.

 

Ve bugün… Bugün AK Parti’nin önündeki sorunlar daha da büyüktür. Salt FETÖ, PKK, PYD ve DAİŞ gibi eli kanlı terör örgütleriyle etkin mücadele, iktidarın tek derdi değil. Kuruluşundan bugüne kadar parti içine sızmış kripto FETÖ’cülerin ayıklanması çok önemli. Bütün partilerden daha çok, AK Parti bünyesinde FETÖ’cülerin olduğunu söylemek kahinlik değil. Bir prizma keyfiyeti içerisinde, en üst yöneticilerinden, mahalle temsilcilerine kadar AK Parti ciddi bir ayıklanma sürecini başlatmak zorundadır. Aksi takdirde, yeni 15 Temmuz denemelerini yaşayabilir.

 

Bunun yolu da bir erken genel seçimden geçiyor. Mart-Nisan 2017 tarihinde yapılacak bir erken seçimle, hem FETÖ ayıklanması, hem de parti içindeki operasyon heveslisi güruhun da kökü kazınabilir. Aksi takdirde, halk nezdinde hiçbir özgül ağırlığı olmayan birtakım siyasetçiler, yine orada-burada kumpas ve tertip peşinde koşarlar.

 

Reis’e bu ülkenin ihtiyacı var. 15 Temmuz’da bunu çok daha iyi anladık…

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları