Dr. Vehbi Kara

Afrin Operasyonu ve İslam Hukuku

Dr. Vehbi Kara

  • 741

İslam kelimesi “silm “kelimesinden gelir. Sulh, sükûnet, barış, mutluluk ve refah anlamındadır. Selam kelimesi de aynı kökten gelir. O halde “İslam barış dinidir” denilse yanlış olmaz. İslam kelimesini Rabbimizi tanıyarak iman etmek ve ona ibadet etmek şeklinde de anlayabiliriz.

Selamı yaymak aynı zamanda İslam’ı yaymak demektir. Sonuç olarak bu sayede insanlığın barış huzur ve esenliği için gayret edilmiş olur. "Selamı yayınız Hadis-i Şerifini" bu şekilde de anlayabiliriz.

Türk denizcileri karada denizde daima “Allah selamet versin” sözünü kullanır. Özellikle köprü üstüne çıkarken veya vedalaşırken hep bu cümle söylenir. Selamet, barış esenlik sakin deniz anlamındadır. İnşallah denizcilerin bu temennisi bütün insanlığın dileği olur.

İslam’ın temel ilkeleri Afrin Operasyonunda da geçerlidir ve uygulanmadığı takdirde insanı vebal altına sokar. O dehşetli Ruz-i Mahşerde herkes yaptıklarından mesul tutulacaktır. İslamiyet, barış zamanı ehli kitap veya dinsiz dahi olsa hukuklarını muhafaza ederken, operasyon esnasında sadece saldırgan olan teröristlere şiddetle mukabeleyi caiz sayar yani kabul eder. Bunun da şartları ve sınırlamaları vardır.

İslam’da öncelikle operasyonun gerekçeleri sorgulanır. 40 yıldan beri devam eden PKK terörü Afrin bölgesinden gelen saldırılar nedeni ile yıllar öncesinden beri vardır. Fakat harekete geçmenin önünde büyük devletler bulunduğu için ertelenmek zorunda kalınmıştır. İşte bu yazımızda “Afrin harekatı” ile alakalı İslam hukuku açısından bir değerlendirme yapalım:

1. Haklı olmak: Kuran-ı Kerimdeki mücadelenin en önemli sebebi, düşmanın saldırı ve zulmüdür. PKK Terör örgütü 40 yıldır Irak ve Suriye üzerinden ülkemize saldırmaktadır. İşte bu örgüt Müslümanların yurtlarını basar, hicrete zorlar, can, mal ve din ve namus güvenliğini tehdit ederse, bu durum; onları ortadan kaldırmayı zorunlu ve mecbur kılar. Kuran’a göre, PKK’nın ortadan kaldırılması gerekçesi makul ve haklıdır. Esasen “istila”, “sömürü” ve “tecavüz” için yapılan savaşları tanımayan İslam dini ( Bakara Sûresi, 205 ; Nisa Sûresi,94 ; Kasas Sûresi,83 ; Şura Sûresi,41-42) burada Müslümanların can ve mal güvenliğini sağlamak, hak ve hürriyetlerini korumak, İslam’a ve İslam ülkelerine yönelik saldırıları önlemek amacıyla başvurmayı meşru görmektedir.

2. Adalet ilkesi: Adalet ilkesi, cihat fiilen başladığı zaman uygulanacak bir konudur. Bu ilkeye göre, Afrin Operasyonunda PKK’ya yönelik olarak fazlasıyla yapılmıştır. Çünkü PKK örgütü silahlı çatışmayı bırakarak yurt dışına çıkmayı kabul ettiği halde bunun aksine hareket ederek terör saldırılarına devam etmiştir. Bu durumda PKK’nın hem yurt içinde hem de yurt dışında ortadan kaldırılma zorunluluğu doğmuştur. Nitekim operasyon esnasında çocuklar, kadınlar, yaşlılar, yatalak hastalar, mecnunlar, sakatlar titizlikle korunmaya çalışmaktadır. PKK örgütü sivilleri canlı kalkan olarak kullandığı için ordumuz kendisini de riske atmak pahasına da olsa çok yavaş hareket etmek zorunda kalmıştır. Aksi takdirde bir günde operasyon başarı ile bitirilebilirdi.

3. Aşırılıktan kaçınmak: Afrin operasyonunda insanî değerlere çok önem verilmektedir. Operasyon anında, dehşet ve vahşeti sergileyen hiçbir harekete fırsat verilmemiştir. Ele geçirilen teröristler tutuklanarak kamplara götürülmüş temiz giysiler verilerek gıda ihtiyaçları karşılanmıştır. İslam hukukunda saldırıya ancak misli ile mukabele edilir; aşırı gitmek suçtur. Kur’an-ı Kerim, düşmanla yapılan yüz yüze mücadelede bile, aşırı gidilmesini yasaklar. Bu husus, şu ayet-i kerime ile beyan burulmuştur: “Size karşı savaş açanlara, siz de Allah yolunda savaş açın. Sakın aşırı gitmeyin, çünkü Allah aşırı gidenleri sevmez” (Bakara Sûresi,190)

Nitekim bir başka ayette de şöyle buyrulur:“ Kim size saldırırsa siz de ona misilleme olacak kadar saldırın. Allah’tan korkun ve bilin ki Allah muttakilerle beraberdir” (Bakara Sûresi, 194)
Peygamberimiz savaşa gönderdiği komutanlara şu talimatı veriyordu, “Allah’ın adıyla yola koyulun. Allah yolunda mücadele verin. Savaştığınız insanlarla aranızda bir anlaşma var ise ona riayet edin. Haddi aşmayın, meşru savaş esnasında öldürdüğünüz insanlara müsle (cesetlerine saygısızlık edip burnunu kulağını kesme) yapmayın, çocukları, yaşlıları, kadınları, ibadethanelerdeki insanları öldürmeyin” (Müsned, 1/300; Ebu Davud, Cihad 82; Sünen-i Kübra, 9/90),

Hz Ebu Bekir de Suriye’ye gönderdiği Hz Üsame’ye şu talimatı vermiştir; “Ey Üsâme! İhanet etmeyin, haksızlık etmeyin, mal yağmalamayın, (meşru öldürmenin dışına çıkıp) müsle yapmayın (müsle=ölü cesedin azalarına dokunmak); çocuk, yaşlanmış, ihtiyar, kadın öldürmeyin, hurmalıkları kesip yakmayın Meyveli bir ağacı da kesmeyin Yemek maksadı olmaksızın davar, sığır, deve öldürmeyin. Yol boyu mâbedlere çekilmiş insanlara rastlayabilirsiniz, onlara dokunmayın, ibadetlerine karışmayın ” (İbnü’l-Esir, 2/335).

Yine Peygamber Efendimiz (asm) Müslüman’ın karşısına silahlı kadın askerler ile çıkmayan kadınların öldürülmesini yasaklamıştır (Buhari, Cihad 147). Bununla birlikte çok sayıda kadın, PKK örgütü tarafından silahlandırıldığı ve askerlerimize saldırdığı için bunları öldürmek meşrudur.

İslam, esirlere iyi muamele edilmesini emreder. Müslümanlar esirleri yedirmekle, aç ve susuz bırakmamakla mükelleftirler. Bu görevi de Allah rızası için yaparlar.(Bakara Sûresi,177;Enfal Sûresi,69,70,71;Muhammed Sûresi,4; İnsan Sûresi, 8,9,10,11,12)

İslam’da çatışma hukukuna bina edilen daha böyle inceliklerle dolu çokça tafsilat vardır. Şimdi kabaca çerçevesini çizdiğimiz bu perspektiften bakarak ve bir örneği ele alarak şiddete karşı nasıl davranılması gerektiği üzerinde duralım.

Öncelikle altını çizmek gerekir ki; Ekseriyeti Müslüman olan ve İslam’ın sancaktarlığını yapan güzel ülkemiz, hem soğuk hem sıcak savaş şartlarında, ümmetin umudu olan vatanımıza göz koymuş din düşmanları tarafından her daim taarruz altındadır.

Tüm dünyanın algısını ve anlayış biçimini “Müslüman teröristtir ” fikrine yöneltmeye çalışan “11 Eylül ikiz kuleler” senaryosuna karşı uyanık olunmalıdır. İslam’ı yeterince tanımayan dünya kamuoyunu aldatılmıştır. Zira bir Müslüman ancak saldıran bir askeri veya teröristi öldürür, kadınlar, çocuklar, yaşlılar veya savaşa dâhil olmayan ilgisiz masumları öldürmez. Böylesi bir eylemden asla keyif almaz.

FETÖ, PKK, MLKP gibi fare ve sivrisinek misali oluşumların itlafı halinde bile marazlı bir haşereden kurtulmakla sevinmek anlaşılabilir lakin bundan sadistçe bir keyif almak insandaki İslami bir hassasiyet değil tam aksine zulüm ve zalimlikten gelen bir duygudur. Allah hepimizi böyle bir zulümden muhafaza etsin…

 

Yazarın Diğer Yazıları