Dr. Vehbi Kara

Çilekeş askerler neden unutuldu?

Dr. Vehbi Kara

  • 619

15 Temmuz 2016 darbesini hazırlayan taşlar daha 28 Şubat 1997 Post-modern darbesi ile hazırlanmıştı. 1960’tan beri devam eden kesintisiz darbe süreci ile birlikte FETÖ lideri yalancılığın ve aldatıcılığın kitabını yazmış ve uygulamaya sokmuştu.

Ordu içine sızan Fetocular; dindar askerlerin namaz kılmalarını “Donkişotlukla” suçluyor eşleri başörtülü olan askerlerin ordudan atılacağını söyleyerek insanları kendi saflarına çekiyordu. Bu arada siyasi partiler ve sivil toplum örgütleri, bu sinsi planın aracı olup Feto’ya övgüler dizip, örgütün palazlanmasına yardım ediyordu.

Bu yıllarda savaş gemilerinde ve karargâh birliklerinde görev yapıyordum. İbadetlerini yapma konusunda baskıya maruz kalan arkadaşlarımı “Rızkı veren Allah’tır” ve “Allah bir kapıyı kapar bin kapıyı açar” diyerek inançlarından taviz vermemelerini öğütlüyordum. Daha teğmen rütbesini takar takmaz irtica soruşturmalarına maruz kaldığım için idmanlıydım. Şahsıma gelen uyarıları umursamıyordum. Ordudan atılırsan ticaret gemilerinde çalışırız diye düşünerek söylediklerimle çelişkiye düşmeden asker arkadaşlarıma moral vermeye çalışıyordum. Nitekim dediğim her şey aynen çıktı…

Bir ara başörtüsü zulmü neredeyse son bulacaktı. Komutanlar “asker adamın karısından bize ne” diyerek Güven Erkaya gibi azılı din düşmanlarına posta koymaya başlamışlardı. Tam mücadeleyi kazanmak üzere iken İstanbul Üniversitesinin İlahiyat Dekanı Yaşar Nuri Öztürk ve Feto devreye girdi. “İslam’da başörtüsü yoktur” ve “başörtüsü füruattır” diyerek yeniden din düşmanlığını körüklediler. Sonunda vicdan özgürlüğü savaşını kaybetmiştik…

Kara, hava, deniz ve jandarma komutanlıklarında aynen Feto’nun dediği gibi büyük tasfiyeler yapıldı. Binlerce asker sırf eşi başörtülü diye ordudan atıldı. Bu sayede binlerce asker FETÖ örgütünün tuzağına düşmüş oldu. Generaller, kimsenin ahlarını vahlarını dinlemeden Anayasanın 125. Maddesini yani Yüksek Askeri Şura (YAŞ) Kararlarının yargı denetimi dışında kalmasını bahane ederek zulümlerine devam ettiler. O kadar çok dindar asker ordudan atılıyordu ki yaş toplantıları uzamasın diye bu sefer binlerce askeri üçlü kararname ile ordudan atmaya başladılar.

Öyle bir dönem geldi ki YAŞ Toplantılarında sadece irtica konuşuluyor Başbakan Erbakan’a ve sonrasında da Erdoğan’a ağza alınmayacak terbiyesizlikte tutum ve davranışlar sergileniyordu. Bir general resmen basın önünde Başbakan Erbakan’a ve Suudi Kralına küfür dahi etmiş sonrasında terfi almıştı. Diğer yandan Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya, Başbakanlıktaki yemekte “burada rakı yok mu?” diyecek kadar küstahlaşabiliyordu.

Faşist General ve Amiraller, Türkiye’de unutulmayacak derecede kötülüklere ve hıyanetlere sebep olmuştu. Maalesef dünyanın hiçbir yerinde görülmeyecek kadar küstah, aşağılık ve çirkin davranışları asker üniforması içinde yaşadım, gördüm. Dostlarım bu acziyeti görünce benden uzaklaşmak gerektiğini düşünüyor arkalarını dönüyorlardı. Bu feci durumun kitabını yazarak balık hafızalı insanlara unutmamaları için gayret ettim.

O dönemde İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı (İBB) olan Recep Tayyip Erdoğan, Siirt’te bir şiir okudu diye hapse atılmıştı.  Şimdi ise dünya siyasi tarihinde emsali olmayan böyle bir suçtan dolayı hapse atılan Cumhurbaşkanı ve Ak Parti yönetimi, bu faşist darbecilerin yaptıklarını unutmuş görünüyor. Bu hafıza kaybı, ciddi bir sorun olup defalarca makalelerimde ele alarak uyarılarda bulunmayı bir borç sayıyorum…

Unutkan veya balık hafızalı insanlar şunu unutmasın ki; FETÖ örgütünü palazlandıran, dehşetli bir canavar haline getiren bu darbeci askerlerdir. Yetmedi son darbe teşebbüsünde generallerin büyük bir bölümü beklemeye geçmiş halkın direnişini görünce de saf değiştirerek darbenin büyümesini önlemişlerdir. Vatanperver askerler elbette çoktur lakin faşist bir eğitimle yetişmiş generallere bu kadar güvenmek vebaldir, hatadır, günahtır.

Peki, bu kadar acı olaylardan hiç ders çıkarmak gerekmez mi? Bu disiplinsizlik yüzünden çivisi çıkmış askeriyeyi hizaya getirmek için çaba göstermek gerekmiyor mu? Meyhaneye dönmüş ve ağır alkol buharından nefes alması güçleşmiş askeri gazino ve orduevlerine çeki düzen verilmesi gerekmiyor mu? Askeri okulları kapatarak mesele çözülecek midir?

Sadece bir misal vereyim; Deniz Harp Okulu camisi yıkılmış yerine hiç olmaz ise “dostlar alışverişte görsün” misali bir cami açılsa bahriyemiz ne kaybedecek? Askerlerin kanayan yaralarını tedavi etmek için daha ne kadar makale yazıp dert anlatacağım?

Peki, anladık; askerlikle ilgili sorunlarda yöneticiler; kör, sağır ve dilsiz pozisyonu almış. Bu gaflet kabul edilemez. Neyse, dünya böyle olsun. İyi de; Allah’ın huzurunda ne cevap verilecek? Hiç olmaz ise Ak Pati yöneticilerin de tasfiye ettiği “on binlerce dindar askeri orduda istihdam etmek, hiç aklınıza gelmedi mi?” diye sorulunca ne cevap vereceksiniz?

Haksız yere işinden gücünden edilmiş bu on binlerce aileye hiç olmaz ise gönül alma kabilinden üç beş kuruş tazminat ödense devletin maliyesi mi batacak? Balyoz kumpası nedeniyle mağdur edilen askerlere milyonlarca lira tazminat ödeniyor. Elbette ödensin tabii, buna karşı çıktığımız yok. Fakat sonuçta bu insanlar askeriyedeki görevlerine geri dönüp eski günlerine dönebilme imkânı buluyorlar. Peki bu haksız yere ordudan atılan dindar askerlerin durumu vicdanları rahatsız etmiyor mu?

Şu husus da unutulmasın. 15 Temmuz hain darbesinde sokaklara ilk çıkan ve sivil vatandaşlara askerlikle ilgili bilgileri öğreterek tankları durduran bu kahraman askerlerdir…

Hâsılı kelam, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dediği gibi Ak Parti yöneticilerinde mental yorgunluk olduğu ve birçok konuda patinaj yapıldığı çok açık olarak görülebiliyor. Fakat insanların sabrını da zorlamamak gerekiyor. Sadece dalkavukluk yapan, riyakârlığı meslek haline getirmiş insanları dinlemek yerine bir de şu cefakar vatan evlatlarını da dinleyip seslerine kulak verilse ne kaybedilir ki!

Devletin kasasından çok fazla para çıkacak diye de merak etmeyin zira bu çileli askerlerin epeyce bir kısmı ölüp gitti zaten. Ruz-i Mahşerde hesaplaşacakları günü bekliyorlar. Hiç olmaz ise sağ kalan bir kısım insanların hakkını veriniz, vesselam…

Yazarın Diğer Yazıları