Dr. Vehbi Kara

Kemal Mi Kamâl Mi?

Dr. Vehbi Kara

  • 684

Yazılarımda elimden geldiğince “Kamâl” ismini kullanırım. Çünkü her insan kendi ismiyle çağrılmak ister. Bu ise en tabii insan hakkıdır. M. Kamâl ismini “Kamâl” olarak 1935 yılında değiştirmiş ve öldüğü 1938 tarihine kadar bu ismi kullanmıştır. Hatta “Kamalizm” ideolojisi bu yıllarda dile getirilmiş sayısız kitap ve makaleye bu isimle konu olmuştur.
Bu konudaki en açık delil Anıtkabirdeki Atatürk müzesinde bulunmaktadır. Burada en son kimliği üzerindeki isminin “Kamâl” olduğu rahatlıkla görülebilir. Elbette kendisinin bir bildiği vardır. Bu konuda kendisine saygı duyulmalı kendi çağrılmak istediği isimden farklı olarak eski ismiyle hitap edenler bu yanlışlarından vaz geçmelidirler.
Elimden geldiği kadar “Kamâl” olarak yazmaya ve ifade etmeye çalışıyorum. Bazen bir eserden alıntı yaptığım zaman nokta ve virgülüne kadar değiştirilmemesi lazım geldiğinden “Kemal” ismini de kullanmak mecburiyetinde kalıyorum. Bu ise alıntıyı aynen yazmak için bir zorunluluktur.
Peki, neden Kamâl ismini kullanmıştır, bu konuda yazılmış eserlerden yola çıkarak fikir yürütmek mümkündür. Öncelikle “Ben Atatürk’ün Uşağıydım” adlı eseri ile Cemal Granda, bu konuya ışık tutmaktadır.
Eserinde “Bütün Kemaller eşektir” ifadesini bizzat M. Kamâl’in söylediğini hatta bu yüzden bazı şahısların ismini Kemal yerine Cemal yapmak zorunda kaldığını belirtmektedir. Demek ki M. Kamâl “Kemal” isminden hiç hoşlanmamaktadır.
M. Kamâl ’in ideolojisini ve hayata bakışını anlamak isteyenlerin Granda’nın bu eserini okumasını tavsiye ederim. Zira kitabın başından sonuna kadar M. Kamâl’ı ne kadar çok sevdiğini söyleyen Granda, yaşamış olduğu hatıraları çok sade ve anlaşılır bir dille ifade etmeye çalışmıştır.
Kamâl ismini kullanmaktan hoşlanmayan hatta bunu hakaret olarak düşünen birçok insan neden bu ismi kullandığını ifade etmek için şu gerekçeleri kullanmaktadırlar. Öncelikle “Kamâl” isminin Türkçedeki büyük sesli uyumuna uygun olduğunu söylemektedirler ki bu doğru değildir. Zira M. Kamâl’ın Nüfus cüzdanında Kamâl’deki ikinci “â” inceltme şeklinde yazılmıştır ki bu durun sesli uyumuna uymamaktadır.
İkinci olarak da eski dilde Kamal’ın “kale” anlamına geldiğini söylerler fakat bu da doğru değildir. Çünkü kale anlamında birçok kelime kullanılsa da asla “Kamâl” ifadesine hiçbir eserde rastlanmamıştır. Eski dilde “Kamal” ve “Kam” şamanlara verilen isimdir.
Burada mantıklı olarak söylenebilecek en doğru neden şu olsa gerektir. Kamâl, ismindeki ikinci “â” inceltme şeklinde yazıldığı için bir çok dilde bulunan ”ae” karışımı bir harf şeklinde telaffuz edilebilir. Bunu Türkçenin 29 harfi ile söylemek gerekirse “ae” şeklinde kullanırsak Kamâl ismine “Kamael” diyerek söyleyebiliriz. Bu kelime ise İbranicede “tanrının gücü” anlamına gelmektedir.
İnternet arama motorlarında “Kamael” kelimesi  “ כמאל” şeklinde ifade edilmekte ve “ Meaning: The strength of God” şeklinde ifade edilmektedir. Kuvvetle muhtemeldir ki “Kamâl” kelimesi bu manayı ifade etmektedir. Çünkü Selanik’te yaşayan Seferad Yahudilerinin kullandığı dil olan İbranice en yaygın lisanlardan bir tanesi idi. Halkın üçte biri Yahudi olduğu gibi yine büyük oranda “dönme” olarak tabir edilen “Sabetaycı” yaşamaktaydı.
Burada önemli olan kişinin soyu sopu değil nasıl anılmak istediğidir. Her insan kendisine nasıl hitap edilmesini istiyor ise onu kullanmak şarttır. Bunu hakaret olarak algılamak ise insafsızlıktır. Hele hele 5816 sayılı yasa önümüzde dururken hakaret etmek, pek de akıllıca bir iş değildir. Fakat amaç resmi tarihin eleştirilmemesi olunca her türlü faullü yumruk mubahtır. Maksat gerçeklerin örtülmesi ortaya çıkmamasıdır. Yoksa “devlet büyüklerine hakaret vs.” tamamen bu amacın örtülmesi için uydurulmuş bir kılıftır, vesselam…

 
 

Yazarın Diğer Yazıları