Dr. Vehbi Kara

Silahlı Kuvvetlerde İmaj Düzeltme ve Heykelleşme

Dr. Vehbi Kara

  • 804

15 Temmuz darbesi sonrasında kamu kurumlarında imaj düzeltme çabaları sürüyor. Lakin özellikle asker bürokratlarda “Nato Kafa Nato Mermer” olduğundan bunun çok fazla bir faydası olmayacak. Neden mi?
Dinden ve maneviyattan nasibi olmayanlar için ne kadar çaba gösterilse, alınacak yol ancak bir arpa boyudur. Düşünsenize rakı içmekten beyni sulanmış generallerle ve siyasetçilerle ne kadar doğru iş yapılabilir ki?
Deniz Kuvvetleri Komutanı Güven Erkaya’nın Başbakanlıkta sergilediği “Burada rakı yok mu?” küstahlığı, öyle kolayca sindirilebilir mi? Evet sindirdik. Cumhurbaşkanı Demirel’in “Başörtülüler Arabistan’a gitsin” edepsizliği kolayca geçiştirilebilir mi? Ama unutuldu gitti. Ya da Başbakan Erbakan ve Suudi Kralına küfür eden Osman Özbek denilen generalin yediği herze unutulabilir mi? Unutuldu, hatta bu rezil adam terfi ettirildi.
Bu liste acıdır ve çok uzundur. Asker üniforması altında bütün bu fenalıkları yaşayan birisi olarak hükümetimize çok önemli uyarılarım olacak. Eğer bu uyarılarım dikkate alınmaz ise seçim sonuçlarında karşılığı görülecektir. Yol yakın iken gözlerini dört açıp bu ikazlarımı dinlemeleri, kendi menfaatleri gereğidir.
Öncelikle heykel dikerek bir yere varılamayacağı iyi bilinmelidir. Kız ve erkekleri soyup heykelini çıkararak hem de “şehitler anıtı”  adını vermek akıl fukaralığına güzel bir delildir. Müslümanların heykelleri camilerdir. Özellikle kışlalarda yıkılan camiler onarılmalı ve yeniden inşa edilmelidir.
Deniz Harp Okulunun camisini 1932 yılında vahşice yıktılar. Sebebi Cumhurbaşkanı’nın hoşuna gitmemişmiş. Denizciliği “Boğaz’da rakı içmek” anlayışı ile bilen ve anlayan milletinden kopmuş Amirallerden başka ne yapması beklenir ki?
İyi de, ABD’de eğitim alan bu kör amiraller Annapolis’teki Amerikan Deniz Harp Okulundaki görkemli kiliseyi hiç akıllarına getirmiyorlar mı? Bizim orduevlerinde alkol almaktan beyni sulanmış general ve amiraller şunu iyi bilsin ki; askerlik bir boğuşmaktır, en kısa ifadesi ile adam öldürme sanatıdır. Eğer sen düşmanını alt edemezsen gelir o seni öldürür. Ölüm korkusu olan hiçbir asker ise doğru dürüst savaşamaz. Savaşmak için dinimizden gelen “ölürsem şehit kalırsam gaziyim” anlayışı ile başarıya ulaşmak mümkündür.
İşte imanlı bir asker ile kazanılmayacak zafer yoktur. Bin yıldan beri kendinden kat kat üstün orduları yenen bu aziz vatan evlatları, zaferleri başka nasıl kazanabilirlerdi ki? Bunu en ahmak insan dahi bilir. Fakat bizim general ve amirallerimiz bilmez. Neden?
Çünkü almış oldukları askeri eğitim dine ve dindara düşman seküler yaşam biçimini zorla dayatan bir sistem olduğu için. Hiç unutmam, bahriye mektebinde bir öğrenci bölük komutanına sormuştu “bizim okulda niye cami yok diye” Yedi bela Bahir lakaplı zavallı ne dese beğenirsiniz: “cami yapılırsa gemiler yeşil boya ile boyanır”. İşte böyle başa böyle traş.
Yedi belayı anlarım zira o da dine düşman askeri eğitimden geçirilmiş bir zavallıdır. Peki, seçim meydanlarında dinimizin öneminden bahseden, dindar oldukları için askeriyeden atılanlara haklarını vereceğini söyleyen hükümete ve Ak Parti yöneticilerine ne söyleyeceğiz? Askeriyede cami inşa etmeyi geçtim ordudan haksız yere atılanlara tazminatlarını bile vermemek için cimriliğin kralını yapıyor…
Maalesef hükümet, askeriyeyi Feto darbecilerinden alıp eski Kemalist darbecilerin eline veriyor. Ordudan dindar olduğu için atılan askerleri tövbe olsun kışlaya yaklaştırmıyor. Her yerde “Atam sen kalk ben yatam” nutuklarından geçilmiyor. Hâlbuki bilmiyorlar ki bu darbelerin asıl sebebi “ihtimaldir ki bazı kelleler kesilecektir” diyen M. Kamâl’in nutuklarıdır. Hilafetin kaldırılması için gerekirse kelleler keseceğini Meclis kürsüsünden ifade eden ve bunu kararlılıkla icra eden askerlerden hiç ders alınmamış besbelli…
15 Temmuz darbesi “Yurtta Sulh Konseyi” adı verilen Feto örgütü tarafından yapıldı. Bu isimlendirme dahi çok önemlidir. Darbeleri araştıranlar için eşsiz derecede kıymetli bir isimlendirmedir.
Darbenin daima dış dinamiklerinden bahsedildi. Neymiş ABD, CIA, Fuller ve daha birçok karın ağrısı. İyi de, bu darbenin hiç iç dinamikleri yok mu? Her 10 yılda bir kesintisiz olarak yapılan darbelerde halka tepeden bakan, Batı hayranı, tek parti diktatörlüğünün etkisi yok mudur?
Benden söylemesi. Yarın seçimden sonra kös kös bakıp “yahu biz neyi yanlış yaptık” diyen siyasetçilere ciddi bir uyarıdır, vesselam…  

 

Yazarın Diğer Yazıları