Dr. Vehbi Kara

Ticaret Gemilerinde Ramazan

Dr. Vehbi Kara

  • 643

 

Gemilerde özellikle deniz ortasında oruç tutmak geminin rotasına göre değişkendir. Çünkü seyir süresince günler uzar veya kısalır. Doğuya doğru giderken gün kısalır batıya ise uzar. İftar ve sahur vakitlerini bulunduğunuz mevkiiye göre ayrıca hesaplamak lüzumu vardır. Keza namaz kılmak içinde vakit tayini önemli olup namazın farzlarından bir tanesidir.

Güneşin doğuş ve batışını görerek hesap kitap yapmadan da oruç tutulabilse de fırtına veya havanın bulutlu olması durumlarında bu mümkün olmaz. Gemi aşçısının yemek saatini bilerek yemeği hazırlaması da önemlidir. Gemide her iki günde bir saatler ileri veya geri alınır bu durm da günlük mesai programını etkiler.

Eğer gemi limanda ve özellikle Müslüman bir ülkede iseniz Ramazan ayı aynı Türkiye’de imiş gibi güzel ve zevkli geçer. Özellikle Arap ülkelerinde hava karardıktan sonra insanlar sokaklara çıkar alışveriş merkezleri hınca hınç dolup boşalır. Gece saat bir iken cadde ve sokaklar çok yoğundur. Resmi kurumlar dışında bir çok yerde Ramazan mesaisi uygulanır.

Müslüman ülke limanlarında iftar ve sahur saatleri televizyonlardan verilir. Zaten ezan sesleri ve bizdeki gibi minarelerin ışıkları iftar ve sahur saatlerinin belirlenmesinde kolaylık sağlar. Gayrimüslim ülke limanlarında ise astronomik seyir için hazırlanan almanaklara başvurularak imsak ve iftar vakitleri hesaplanır. Zamanı; ikinci kaptan hesaplar zira günlük mesainin uygulanmasından aynı kişi yani “Chief Officer” sorumludur.

İftar ve sahur saatlerinin belirlenmesi için notik almanaklarda bulunan sivil alacakaranlık zamanı esas alır. Bu saat bütün almanaklarda her gün için belirlenmiştir. Gerçi şimdilerde bu işi yapan çok sayıda dini kurum ve kuruluş var. İnternete girerek bulunduğunuz şehir ve limanın namaz vakitlerini kolayca elde edebilirsiniz. Bu saatler yaşam yerlerine asılır ve yemek saatleri buna göre tanzim edilir.

Ticari gemilerde ikinci kaptan olduğum dönemde bu işi yaparken garantili olsun diye daima beş dakika kaloma (hata payı) koyardım. Zira küçük bir hesaplama hatası orucun iadesini gerektirebilirdi. Yani yeniden o gün için oruç tutmak zorunda kalmayalım diye böyle bir tedbir alırdım.

Gemi mesaisi günün 24 saati ve haftanın 7 günü devam eder. Tatil yoktur yani. Bu nedenle iftar ve sahur yemekleri vardiya saatlerine göre nöbetleşe yenir. Genellikle Ramazanın ilk günlerinde gemideki mürettebatın çoğu oruç tutmakla birlikte sonlarına doğru bu sayı azalır ve oruç tutanlar azınlığa düşer. Eskiden bu duruma çok üzülürdüm. Fakat daha sonra Kaptan olunca bütün sorumluluk üzerime bindiği için nedense üzülmemeye başladım.

İşte nefsin böyle gafil halleri vardır. “Emri bil maruf” yani farzları yayma konusunda her Müslüman’ın üzerine vazifeler düşmektedir. Fakat çoğu şirket talimatı ve liman yönetimleri gemide ramazan mesaisi yapmaya izin vermez. Bu durumda dinimizde bazı ruhsatlara başvurulabilir. Örneğin seferi durumda bulunanlar bu kolaylıklardan yararlanabilirler. Dört rekâtlı farz namazları iki rekât kılmak gibi. Bu şekilde kılınan namaz sünnet olduğu için daha da faziletlidir.

Oruç konusunda da bazı kolaylıklar vardır. Niyet etmeden tutulamayan oruçlar daha sonra kaza edilerek iade edilebilir. 30 yıl boyunca denizlerde çalıştım. Şükür Rabbime ki hem askeri hem de ticaret gemilerinde bir gün dahi orucumu kazaya bırakmadım. Lakin gemi mesaisi ağır olduğu için oruç konusunda ısrarcı olmamaya da dikkat ederdim.

Canları kaptana emanet edilmiş gemi ve denizcilerin, küçük bir dikkatsizlik sonucu kazaya yol açmaması için tedbir almak lüzumu vardır. Oruç nedeni ile vardiya nöbetlerini aksatan gemiciler kaza ve yaralanmalara yol açabilirler.

Rabbime sonsuz şükürler olsun ki bunca yıllık gemi hayatım boyunca ciddi bir yaralanma ve hayat kaybı gibi acı olayları Rabbim bana yaşatmadı. Haza min fazli Rabbi…

Oruç tutamayan denizcileri “nasıl olsa seferiyiz, yurda dönüp izne çıkınca telafi edersiniz” diyerek, teselli eder fakat muhakkak tutamadığı gün süresince bu borçlarını yerine getirmelerini tavsiye ederdim.

Hiçbir dönemde orucunu bozmayan denizci kardeşlerime de rastladım. Bütün zorluklara rağmen hiç şikâyet etmeyen arkadaşlarım vardı. Elimden geldiği kadar gemi mesaisini hafifleştirmeye çalışsam da zorunlu faaliyetler bu duruma çok fazla müsaade etmez. Örneğin yanaşma-kalkış manevraları esnasında yapacak bir şey yoktur. Elin adamı “yahu sen oruçsun biraz ağırdan al” demez. Kendi işine bakar.

Oruç ibadeti, Hıristiyanlık dininde de olduğu için buna çok saygı duyulmaktadır. Gerçi onların orucu bazı gıdaları ve et gibi yiyecekleri yememek şeklindedir. Müslümanların orucundan oldukça farklıdır. Ama inançlı insana dünyanın neresinde olursa olsun saygı gösteriliyor. Tecrübeyle sabittir, vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları