Mustafa Toygar

AKP için sonun başlangıcı, kavga daha yeni başlıyor… (Çok yakında AKP cadı kazanına dönecektir…) (Erdoğan, Başbakanlığı da uhdesine alıyor…)

Mustafa Toygar

  • 4262

     

       Olup, bitenleri bu kadar abartmamak gerekir!...

         

           Cumhurbaşkanı tarafından; Başbakan Ahmet Davutoğlu’na, 4 Mayıs itibariyle AKP genel başkanlığı ve Başbakanlık görevinden alındığı tebliğ edilmiştir. “En kısa zamanda (22 Mayıs) partiyi kongreye götür, genel başkanlığı ve başbakanlığı icazet vereceğimiz kişiye devret” denilmiştir. Davutoğlu da; “emredersiniz” demiş ve bu durumu basın toplantısıyla açıklamıştır.

   

         Burada garip olan ne?

 

           CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu derhal parti yönetimini olağanüstü topluyor ve basın toplantısı düzenliyor. Kılıçdaroğlu; "4 Mayıs'ta Başbakan Ahmet Davutoğlu hükümetine bir saray darbesi yapıldığını" belirterek "Demokrasiden yana olan herkes darbeye direnmelidir" diye konuşuyordu.

 

             Ana muhalefet partisi genel başkanı durumun vahametini açıkladı ya, anlı- şanlı! yazarlarımız, televizyon yorumcularımız boş dururlar mı? Efendim, Ahmet Davutoğlu 23 milyon oy almış da, bu millete haksızlıkmış da… uzun uzun yazılar, saatlerce süren televizyon yorumları, böyle bir şeyin olamayacağını, bu anti demokratik darbeye karşı direnilmesi gerektiği anlatılıyordu.

         

          “Erdoğan’ın yaptığı bu uygulama doğru mu?”  sorusuna bizim vereceğimiz cevap elbette “hayır” olacaktır. Ancak yanlış burada, bugün başlamadı ki…

           

           Gelin 20 ay öncesine gidelim. Recep Tayyip Erdoğan cumhurbaşkanlığına başlamadan önce, kendi yaptığı temayül yoklamasında, ilk sıradaki Abdullah Gül ve ikinci sıradaki Binali Yıldırım’ı eleyerek Ahmet Davutoğlu’na icazet vermiştir. Erdoğan, “benden sonra AKP’nin genel başkanı ve başbakan Ahmet Davutoğlu olacaktır” demiştir, öyle de olmuştur. O kongrede; ne Abdullah Gül, ne de hırsıyla bilinen Binali Yıldırım ne de başkası aday olamamıştır.

 

          Yani, o zaman AKP’de demokrasi vardı da bugün mü yok? O zaman her şey normaldi de bugün mü anormal?

 

            Ahmet Davutoğlu; ne Özal sonrası gelen Mesut Yılmaz, ne de Demirel sonrası gelen Tansu Çiller olamamıştır. Çiller ve Yılmaz, Özal ve Demirel’e rağmen genel başkanlıkları söke söke almışlardır. İşin özeti, Davutoğlu nasıl geldiyse öyle gitmiştir. Geliş şekline ses çıkartmayanlar, gidiş şekline de ses çıkartmaya hakları yoktur.

 

           Maalesef bizde; milliyetçi ve milli görüş çizgisindeki partilerimizin demokrasiyi pek sevmedikleri aşikârdır. CHP’de de olduğu söylenemez ama onlar hiç olmazsa görüntüyü kurtarmak için demokrasicilik oynuyorlar.

 

          Kılıçdaroğlu, 60 yıllık siyasetçi ve CHP’nin eski genel başkanı Deniz Baykal’a; “gelecek seçimde seni aday yapmıyorum” diyebilir mi? Elbette diyebilir ve o zaman Baykal milletvekili bile olamaz. Yani tüm partilerimizin yapısında anti demokratiklik var.

 

          Burada bahsetmem gerekli bir husus daha var. “Ahmet Davutoğlu 23 milyon oy aldı” deniyor. Bu doğru değil elbette, eğer doğruysa işte meydan, parti kursun seçime girsin, bakalım ne oy alacak dendiğinde, ne yapacaksınız?

 

         Çok yakında AKP cadı kazanına dönecektir

 

           Biliyoruz iktidar ortak kaldırmaz, bu kavgalar fi tarihinden başlar bugünlere kadar gelir ve sonsuza kadar da devam eder. Zirveye çıkanların, narsis duygularının da zirve yaptığını görüyoruz.

 

          Pelikan fitnesi buzdağının görünen yüzüdür. Siz ona; “dalkavukluk beyannamesi veya AKP’nin içine atılan nifak tohumu” da diyebilirsiniz. Sarayla köşk arasındaki laf taşıma, dedikodu üretme trafiği, pelikan nifaknamesinden de anlaşılacağı gibi had safhaya ulaşmıştır. Hoca’nın yanında olanlar ile Reisin yanında olanlar arasındaki soğuk savaş sürecektir.

 

          Aslında, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın yalnız adam görüntüsüne şaşmamak gerekir. Belki de gerçekten yalnızdır.  Bir tarafta dalkavuklar ordusu, diğer tarafta karşıtlar. İki taraf da menfaatlerinin peşinde koşuyor.

 

           Pelikan nifaknamesinde anlatılanların yarısı doğruysa, çok yakında AKP cadı kazanına dönecektir. Muhtemelen de AKP’nin içerisinden yeni bir parti kurulacaktır.

 

           Erdoğan’ın da, Davutoğlu’nun da etrafında o kadar çok çaylak var ki, yapacağız derken yıkıyorlar. Pelikan fitnesi, buzdağının görünen yüzü… Cumhurbaşkanını Başbakana karşı, Başbakanı Cumhurbaşkanına karşı nasıl dolduruyorlarsa, iki kader arkadaşının arasına nifak tohumu ekerek ne büyük kötülük ettiklerinin farkında bile olamıyorlar. Bunlardan bir kısmının da kullanıldığını gözden uzak tutmamak gerekir, belki bir kısmı özel görevlidir. Siz yine de “belkiyi” yok kabul edin.

 

           Kongre kararı, AKP için sonun başlangıcı olacaktır

 

            AKP’de daha önce bakanlık ve Başbakan yardımcılığı yapanların çok önemli bir kısmı Erdoğan’a muhalif kanatta yerlerini almışlardı. Bakanlıklar, sanki kendilerine tapusu ile verilmişçesine tekrar o göreve getirilmedikleri için hemen karşı tarafta yerlerini alıyorlardı. Hatta Erdoğan’ın icazetiyle; önce Başbakanlık koltuğuna, sonrasında da Cumhurbaşkanlığı koltuğuna oturan Abdullah Gül gibi, partinin kuruluşunda yer alan isimler dahi muhaliflerin safında yerini alıyordu.

 

            Pelikan fitnesinde, pek çok yazar-çizer, milletvekili, parti yönetiminde bulunan pek çok isim, hasım ilan edilmiş durumda. Özellikle parti yönetiminde olan pek çok isim, kongre süreciyle birlikte tasfiye edilecektir. Peki, bu isimlerin adresi neresi olacaktır, pek âlâ muhalefet safında onlar da yerlerini alacaktır.

 

          AKP dönemi gerçekten de; bölünmüş yolların katlanarak arttığı, yeni hava alanlarının yapıldığı, yeni üniversitelerin açıldığı, okullara bilgisayarların dağıtıldığı, boğaza yeni köprü ve tüp geçitlerin yapıldığı ve buna benzer daha pek çok şeyin yapıldığı dönem olarak anılacaktır.

 

          Ancak AKP dönemi sadece bunlarla anılmayacaktır. AKP döneminde; suç oranlarının hızla arttığı, ahlaki çöküntünün zirve yaptığı, Sanat, kültür ve edebiyatın adının dahi unutturulduğu, dini duyguların yozlaştırıldığı, hatta Erdoğan’ın peygamber ilan edildiği dönem olarak da hatırlanacaktır. Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Görmez ‘in ifade ettiği gibi bu dönemde “İnsanlığın yaşadığı en büyük sorun, insanlığın değersizleşmesidir.” tespitine gelinmiştir. İslamcıların parayla imtihanı bir felaket olmuştur. Vahşi kapitalizm ve maddiyatçılık hiç bir zaman bu dönemdeki kadar gürbüzleşmemiştir.

 

            Gülme komşuna gelir başına

 

            “MHP’ye operasyon yapalım, bu partinin içini karıştıralım sonra da, her seçimde oyları biraz daha gerileyen MHP’yi barajın altına itelim” manevraları… Alın size nur topu! gibi bir bomba!!!... Eğer, AKP’li çaylakların marifeti değilse, kesin dış güçlerin operasyonudur!!!... AKP’de nifak daha büyüyecek, koltuklarından ayrılanlar, umduklarını bulamayanlar hep muhalif cephede yerini alacaktır. AKP, bence diğer partilerden elini çekmeli, kendine bakmalı….

 

          Şu an Türkiye’de başbakan kim olacak totosu oynanıyor…

           Bence, başbakan Berat Albayrak olmalı, niçin?

           Aslında Erdoğan, Başbakanlığı da uhdesine alıyor…

            Erdoğan Nasıl bu hale geldi, dava arkadaşlarından nasıl birer birer uzaklaştı?

            Yazımıza bu konularla devam edeceğiz.

Yazarın Diğer Yazıları