Mustafa Toygar

Bir İmparatorun Çöküşü!...

Mustafa Toygar

  • 16939

        Adana’dan valizlerini hazırlayıp, İstanbul’un yolunu tuttuğunda en büyük hayali gerçekleşmişti…

       Aslına bakarsanız, O bu kadarını da hayal etmiyordu…

       Mahalle arasında maç yaparken,  Adana spor ya da Adana Demirspor formasını giymek dahi ulaşılması zor bir hayaldi…

       Hırslıydı, zeki ve akıllıydı…

       Futbolu çok seviyordu

       Bir gün Adana Demirspor formasıyla, tuttuğu takım Galatasaray’a karşı top oynamak bile rüyalarını süslüyordu…

        İşte hayal ötesi gerçekleşmiş, Adana Demirspor’dan sonra GS’a transfer olmuştu…

       Bundan gayrı GS. Formasını terletecekti.

       O bir Adana delikanlısıydı; ciddi, disiplinli, mert, biraz da otoriterdi…

      İstanbul’a yol alırken, büyükleri; “Oğlum dikkat et İstanbul adamı bozar, para ve şöhret de adamı bozar” demişlerdi…

       Ama işte; ne İstanbul, ne de para ve şöhret O’nu bozmamıştı, taa ki…

       Bu adamlığı, O’nu GS. Futbol Takım kaptanlığına kadar getirmişti.

       Adından en çok bahsettiren futbolcular arasında gazetelerde boy boy fotoğrafları çıkıyordu.

      Genç delikanlıydı, İstanbul’da yaşıyordu ve iyi de para kazanıyordu…

      Ama o hala yiğit bir Adana delikanlısıydı…

      Anlamışsınızdır, Fatih Terim’den bahsediyorum…

      Fatih basamakları birer birer değil, adeta beşer beşer çıkıyordu…

      Doğrusu şans da hep yanında oldu…

       Futbolu bıraktıktan sonra, Anadolu kulüplerinde başlayan antrenörlük serüveni; Milli Takım, GS, İtalya’nın Fiorentina ve Milan Takımlarında devam etti.

       O gayrı imparator Fatih Terim’di!...

       Milli Takım ve Galatasaray’ın kurtarıcı hocasıydı…

       İstanbul’da, Adana’da liderlik konferansları veriyordu…

       2000 yılında düzenlenen liderlik konferansları serisinde, etik değerlere bağlı lider kategorisinde kendisine ödül de veriliyordu!...

       Etik değerler…  Geleceğiz buraya, etik değerlerin nasıl ters-yüz edildiğini göreceğiz…

 

       ETİK DEĞERLERDEN, ETİK OLMAYAN UYGULAMALARA…

 

       Galatasaray’dan gönderileceğini anlayınca soluğu Futbol Federasyonunun kapısında alıyordu!...

       Ve dahi, iki takımı birlikte çalıştırmaya başlıyor, Milli Takım ve Galatasaray…

       Beklenen oluyor Galatasaray’dan gönderiliyordu, ya da “kovuluyor” mu demek lazım?

       Milli Takım Teknik Direktörlüğü için, Fatih Terim’in primlerle birlikte yıllık alacağı para, 5 milyon Euro civarında bir rakam. Yani eski lira olarak 20 trilyon Türk Lirası’nın üstünde bir rakam….

       Bu şu demek oluyor, 2016 Avrupa Şampiyonasına katılan 24 ülkenin içerisinde primlerle birlikte en çok kazanan teknik direktör bizim Fatih Efendi!...

       Tabii bu rakamları duyunca, kamuoyu ayağa kalkıyor…

        İşte ilk tiyatro o vakit başlıyor.

       Fatih Terim’den açıklama geliyor; “Ben para konuşmam, o işlere avukatım bakıyor…”

       80 milyonun; aklıyla, izanıyla, zekâsıyla resmen dalga geçiyor…

       Federasyon Başkanı Demirören; “Bu para sizin için az bile, lütfen kabul buyurun imparatorum” diye ne diller dökmüştür!...

        Yoksa para sizin için hiç önemli değil, lafı bile olmaz!...

       Milli Takımı çalıştıran, kariyerleri seni ikiye-üçe katlayan yabancı hocalar çok daha az parya imza attılar.

      O kadar para aldıktan sonra bir de dönüp, “milli ruh”, “milli görev”  nutukları atacaksın. Etik liderlik haa…

       EURO 2016 Şampiyonasında oynadıkları maçları seyrettikçe;  Fatih Terim’in hamaset dolu konuşmaları en büyük zulüm oluyordu.

       Bu para da yetmiyor, reklamlardan da epeyce para alıyor. Elbette reklamlardan ne kadar aldığı, nasıl aldığı bizi hiç ilgilendirmiyor. Ancak, sanki büyük bir milli görev yapıyormuş gibi hamaset dolu konuşması gerçekten sinir bozucu. Bu işlerin hamasetle olmayacağını dahi göremiyor.

        Bakın ne diyor Fatih Terim bir firmanın reklam filminde; “Bir formaya kaç kişi sığar, Baba Hakkı’nın ağırlığı da kırmızı beyazdır, binlerce insanın hop oturup hop kalkmasıdır. Ordinaryüsün bilgeliğini de taşır bu forma, hepimizin iyi niyetli taktiklerini de. Taçsız kralın duruşu da ay yıldızlı, bir milletin kenetlenmesi de ay yıldızlı. Bitti demeden bitmez diyen de bu arma, kaybettiğinde değil vazgeçtiğinde yenilirsin diyen de bu arma, bakamadığımız heyecanları yaşatan da bize dünyaları armağan eden de. Milli forma öyle büyüktür ki içine 78 milyon sığar, sahada bedenin oynar ama maçı kırmızı beyazın ruhu kazanır. Formaya ruhunu ver. “

       Cebini Euro’larla doldurduklarımız formaya ruhunu veremediler.

       2018 Dünya Kupası elemeleri fiyaskoyla başladı. 2016 Avrupa Şampiyonasında oynayan oyuncuların pek çoğu milli takıma çağrılmamıştı. Kötü sonuçlar gelince çağrılmayan futbolcular kurtarıcı olarak tekrar çağrılıyordu.

        Milli Takımın ayarları bozulmuştu bir defa, Fatih Terim, değil imparatorluğu en basit dirayeti bile gösterememişti. O kazandığı paraya ve kovulduğunda alacağı tazminata bakıyordu.

       Arda Turan, uçakta babası yaşındaki gazeteciye döverken ve küfürler ederken Fatih Terim de olayları görüyor. “Basının önüne çık bir özür dile bu olayı geçiştirelim” diyor. Arda Turan ne yapıyor? “Ben Milli Takımı bıraktım”  diyor.

       Türk Milli Takımını çalıştırdığın için aldığın paranın yarısına, Avrupa’nın sıradan bir ülkesinin milli takımını çalıştır, “helal olsun aldığın para” diyeceğim.

       Türk Milli Takımını, milli takım olmaktan çıkarttığın gibi, bir de bakıyoruz gazetelere ilginç bir haber düşüyor. Evet, mafyavari bir olay.

        “Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Alaçatı'da ortalığı birbirine kattı. İki damadı ve bir koruması ile birlikte damadına ait restoranın yanındaki Yüzevler'e giden Terim, hem Yüzevler'in sabihini hem de 5 çalışanını darp etti. Sandalyelerin havada uçuştuğu, yumrukların konuştuğu kavga sonrasında, yaralılar darp raporu aldı, karakola giderek şikâyette bulundu.(Fanatik 15 Temmuz 2017)”

        Sonra da dönüp; “ailemi, sevdiklerimi korudum” diyorsun.

        Devletin; polisi, savcısı, kanunu-kuralı yok mu?

        Damatların istikbalini düşünüyorsan kazandığın paralar onlara 100 yıl yeter.

       Onların seni sevdiğini düşünüyorsan, bence yanılıyorsun.  Öyle olsaydı seni son olaydaki durumlara düşürmezlerdi.

        Fatih Terim olmak çok zor ama Fatih Terim kalabilmek daha da zor…

        Federasyon Başkanı Yıldırım Demirören’in bile sabrı taşıyor.

       Nihayetinde Terim kovuluyor ama sanki kendisi istifa etmiş gibi bir hava yayılıyor. Demirören, Terim’in her isteğine; “emriniz olur paşam!!...” diyor ya, bu seferde öyle olacak zannediyor. Hem istifa etmiş gibi olacak hem de tazminat alacak.

       Demirören bu sefer, “hayır, tazminat yok” diyor.

       İşte o zaman öğreniyoruz ki, Fatih Terim kovulmuş.

       Çünkü Terim feryadı figan ediyor, “ben kovuldum tazminatımı isterim” diye. Neticede bugünlerde Federasyonu mahkemeye veriyor. “Her vatandaş gibi benim de hakkımdır mahkemeye gitmek” diyor.

         Bir defa bunu söyleyerek, zaten sıradan biri olduğunu kabul ediyor.

         İkincisi, kimin haklı olduğuna mahkeme karar verecektir. Ancak kanuni olan her zaman ahlaki değildir. Eğer o parayı alırsan, kazanmadan, alın teri akıtmadan alacağın için, İslami olarak helal da değildir.

        Fatih Terim, liderlikte “etik değerler” ödülü aldı ya, ya tazminattan vazgeçecek ya da o ödülü iade edecek.

        Statlara verilen "Fatih Terim" isimleri de değiştirilmelidir. Daha başarılı değil, daha örnek kişilerin ismi verilmelidir.

 

 

Yazarın Diğer Yazıları