Mustafa Toygar

İmparatorluk dönemi bitmedi mi? (Milli Takım, Demirören – Terim ikilisinin çiftliği değildir)

Mustafa Toygar

  • 2576

 

         Futbol, 80 milyonluk Türkiye’nin; ana spor dalı, en büyük eğlence kaynağı ve bir milyar Doları aşan bütçesiyle dev bir sektör.

        Evet, futbolumuzu yöneten bir Futbol Federasyonumuz var, tıpkı diğer ülkelerde olduğu gibi.

        Futbol Federasyonu Yönetimi, Avrupa’da olduğu gibi bizde de seçimle geliyor. Ama ne seçim!... Büyük ekseriyetini Süper Lig Futbol Kulüplerinin teşkil ettiği delegasyon; “Sizi seçiyoruz ama bize fazla karışmayın, hobinizi mi, egonuzu mu tatmin edersiniz bilemeyiz. Bir de Milli Takımı veriyoruz ki boş vakitlerinizde onunla meşgul olabilirsiniz” dercesine bir seçim yapıyorlarmış gibime geliyor..

        Türk Futbolu adına o kadar güzel statlar yapılırken, çok büyük paralar harcanırken niçin ileriye gideceğimize geriye gidiyoruz?

        Türk Sporuna, Türk Futboluna hayatını adayacak, projeleri olan ehil insanlara ihtiyacımız var. Böylesi insanları işin başına getirsek dahi kurumsallaşma olmadan netice almak mümkün değildir.

        Spor Bakanımız; “spor özerktir” diyor, maşallah neredeyse hiçbir şeye karışmıyor. Sayın bakana şunu hatırlatmakta fayda var; Bu ülkenin yüzde 70’ini genç nüfus teşkil etmektedir. Hâlbuki Avrupa’da tam tersi bir durum var. Onlarda yüzde 30 genç nüfusa rağmen spora daha çok önem veriliyor, kurumsallaşma çok üst seviyededir.

        Spor Bakanlığı sporu, kulüplere (birçoğu) egolarını tatmin etmek üzere başkan olan insanların yönetimine bırakamaz. Spor Bakanlığının, önemsiz ve rahat bir bakanlık gibi bir görüntüsü var. Hâlbuki Milli Eğitim bakanlığı kadar önemli bir bakanlıktır.

        Spor Bakanlığı yöneticilerinin; sporun her alanında projeler üretmek ve kurumsallaşmayı sağlamak için 24 saat çalışmaları dahi yetmeyecektir.

       Sporun pejmürde hali, milyarlarca lira harcanarak yapılan güzelim statları da içi boş beton yığını haline dönüştürecektir.

 

        Fatih Terim-Yıldırım Demirören çifti Türk futboluna irtifa kaybettiriyorlar

 

        Sorun, Fatih Terim değildir elbette.

        Fatih Terim’in kariyerine de insanlığına da kimsenin bir şey söylemeye hakkı olduğunu düşünmüyorum. En azından biz, konuyu kişiselleştirmenin, sorunu ötelemekten başka bir işe yaramayacağını biliyoruz. Fatih gider, Ahmet-Mehmet gelir ama netice değişmez.

        Kurumsallaşma olmadan, doğru-düzgün bir sistem oturtmadan, en azında bu konularda başarılı olan ülkeleri örnek almadan olmaz…

         Sporun birçok faydası vardır, beden ve ruh sağlığı başta olmak üzere. Aynı zamanda ülke gençliğini zararlı alışkanlıklardan uzak tutmanın da bir aracıdır.

        Yüzde 70’i genç nüfus olan bir ülkenin yöneticileri, sporu, hobilerini tatmin etmek üzere gelen kulüp yöneticilerine terk edemez.

        Yıldırım Demirören, Beşiktaş spor kulübünün başkanlığını yaptı. Orada nasıl başarılı oldu ki! Futbolun patronluğuna getirildi.

        Dalga geçer gibi; “Sen Beşiktaş’ı batırdın, bu işleri iyi yapıyorsun, seni Federasyon Başkanı yapalım da hepten Türk futbolunu batır” demek gibi bir şey…

       Demirören’nin babası Türkiye’nin büyük iş adamlarında biridir ve muhtemelen de şirketlerinden oğlunu uzak tutmaya çalışıyordur. “Git hobilerini tatmin et ama şirketlerimi batırmaya kalkışma!” demiş olabilir!

       Yıldırım Demirören’nin Türk Futbolunu yönetme konusunda bir projesi var mı? Futbol yönetimi konusunda bilgi ve becerisi nedir? 5 yıldır Federasyon Başkanı olarak başarısı var mıdır?

        Türk Futbolu Demirören’e ihale ediliyor ya, O da Fatih Terim’e ihale ediyor.

        Fatih Terim’e; “imparator” dendikçe kendini gerçekten de imparator zanneden biri haline dönüşüyor.

        Terim sadece Milli takım teknik direktörü değil, federasyonun aldığı kararlarda en etkili isim. Kulüplerin kaderini etkileyecek kararlarda dahi, Terim’in düşünceleri önemli.

       Yani, federasyon adeta tüm yetkilerini Fatih Terim’e devretmiş gibi!...

“Eti senin, kemiği benim” ilkel anlayışı ile Türk Sporunun lokomotifi olan futbolu bir yere götüremezsiniz.

        Birçok ilçemizin nüfusundan daha küçük olan İzlanda’ya 2-0 yenilmişiz kimin umurunda ki…

       Ama Avrupa’nın en pahalı teknik direktörüne sahibiz.

       Avrupa’nın ilk 24’üne kaldığımız için, Avrupa şampiyonu olan ülkenin futbolcularından daha çok pirim alan oyuncularımız var…

         24’e kaldığımız için düğün-bayram yaptık ya, Avrupa’dan ufak devletçikleri çıkartırsanız, 24 devlet yok bile… Ama ne oldu, guruptan çıkamadık bizi evimize postaladılar.

        Türk Sporu adına, Türk gençliği adına, gayrı bu işe devlet el atmalı… Kurumsal bir yapı oluşturulmalıdır. Demirören-Terim çifti ile başarı beklemek hayalperestliktir. Turnuvaya başlarken Dünya şampiyonasına gidemeyeceğimiz belli oldu bile.

 

        Fatih Terim’e teşekkür edelim ve….

 

        Fatih Terim’e, Türk futboluna katkılarından dolayı bir teşekkür plaketi verelim ve vedalaşalım.

         Galatasaray Spor kulübünde, çok büyük başarılara imza atmasına rağmen nasıl kovulduğunu biliyoruz. Terim’in, bu saatten sonra Türk futboluna ancak danışman olarak katkı sağlaması mümkün olabilir.

        Terim’in imparator mantalitesi ile Türk Futbolunu ileriye götürmek adeta imkânsızdır. Üstelik “Fatih Terim” ismine dahi ne kadar zarar verdiğinin farkında bile değildir.

          İzlanda-Türkiye maçı sonrası basın toplantısında, psikiyatristler Fatih Terim’in ruh halini incelesinler; sözlerini, mimiklerini, dudak hareketlerini mercek altına alsınlar. Görülecektir ki, başarısızlıklar ve devamında gelen eleştiriler Terim’in ruh sağlığını ciddi şekilde tehdit ediyordur.

       Fatih Terim’e yüksek müsaadeleri! ile birkaç sualimiz olacak:

       Arda Turan, Selçuk İnan, Burak Yılmaz gibi milli takımın çok önemli, 8-9 oyuncusunu milli takıma çağırmadınız. Basın toplantısındaki ifadelerinizden onları cezalandırdığınızı anlıyoruz. Onları niçin, hangi kriterlere göre cezalandırdınız?

         Avrupa şampiyonasında, diğer ülkelerin milli takım kamplarında futbol konuşulurken, bizim milli takım kampında niçin pirim kavgası yapılıyordu? Prim kavgasının sorumlusu kimlerdi?

       Türk Milli takımı, zor bela başka takımların aldığı neticeye de bağlı olarak Avrupa’nın 24 takımı arasına katılması gerçekten büyük başarı mı? Fatih Terim’in vizyonu bu mu? Bizim oyunculara, gruplara kaldı diye, Avrupa şampiyonu olan ülkenin oyuncularından daha fazla pirim dağıtmak doğru muydu ve bu kimin fikriydi? Bu durum oyuncuların kafasını para ile karıştırıp, milli duygularını dumura uğratmak değil midir? Buna hakkınız var mı?

         Avrupa’nın en pahalı Milli Takım Teknik direktörü Fatih Terim aldığı paranın ne kadarını hak ediyor? Milyon Dolar’ları cebe indiren bir teknik direktörün; “milli görev yapıyorum” demeye hakkı var mı? Milli Takım adına ne gibi fedakârlık yaptınız ki? Başaramadığınız ve başaramayacağınızın anlaşılmasına rağmen hala istifa etmemiş olmanız bile profesyonelce, alacağınız parayı düşündüğünüzü göstermiyor mu? Hadi istifa ederek bir kere olsun fedakârlık yapın.

        Bu cezalandırdığınız oyuncular, vatan hainliği mi yaptılar? Yaptıysalar Türk Milleti olarak bunu bilmek durumunda değil miyiz? Yok, sizin egonuza zarar verdi isler yine cezalandırın! Ama bunun da bir kriteri olmalı değil mi? Mesela; 3 maç- 5 maç ya da müebbet diyebilirsiniz. Sizce de kuralsızlık kaos doğurmaz mı? Türk Milletinin, cezalandırdığınız oyuncuların suçlarını öğrenmeye hakkı yok mu?

          Spor yazarları her milli maç öncesi, papatya falına mı bakacaklar; “Arda’yı milli takıma çağıracak- çağırmayacak” diyerek… Mesela; “Şu futbolculara, şu kuralları ihlal ettikleri için 3 maç, 5 maç ceza verdim” demiş olsaydınız her maç öncesi bu konular konuşulur muydu?

        Ukrayna maçı sonrası; “Bu konular oyuncularımı olumsuz yönde etkiledi ve kötü oynadık” dediniz. Fatih Terim’in eskiden böyle kaçışları var mıydı? Çağrılmayan oyuncuların yerine çağrılanların bunu bir fırsat bilerek daha iyi oynamaları gerekmez mi?

        Türk Futbolu adına bir projeniz var mıydı? Var ise niçin bugüne kadar hayata geçirmediniz?

        Soru çok ama son bir soru; Türk Milli Takımının bir oyun sistemi, felsefesi var mıdır?

 

 

 

 

Yazarın Diğer Yazıları