Mustafa Toygar

KUDÜS'TE EZANLAR SUSMAYACAK!

Mustafa Toygar

  • 6873

BBP YİK BAŞKANI HAKKI ÖZNUR: KUDÜS’TE EZANLAR SUSMAYACAK  

BBP “Yüksek İstişare Kurulu” Başkanı Hakkı Öznur terör rejimi İsrail’in Kudüs’le ilgili kirli emellerini ve Filistinli Müslümanlara yaptığı zulmü kınayan bir açıklama yayınladı.

 

Harem-i Şerif'te cuma namazı kılınamamasını ve İsrail güçlerinin cuma namazı için toplanan Filistinli Müslümanlara uyguladığı şiddeti sert bir şekilde eleştirdi.

 

Ülkücü fikir ve siyaset adamı BBP YİK Başkanı Hakkı Öznur’un açıklamasının tam metni:

 

KUDÜS TÜM İSLAM ÜMMETİNİ İLGİLENDİREN BİR DAVADIR

 

Terörist İsrail’in Mescid – i Aksa’ya yönelik haksız ve hukuksuz saldırıları ne yazık ki bitmek bilmiyor. Müslümaların ilk kıblesi ve peygamberlerimizin mübarek mirası Mescid-i Aksa ve Kudüs çok tehlikeli gelişmelere gebe. Siyonistlerin belirledikleri program doğrultusunda giderek daha pervasızlaştıkları ve daha önce "Bu kadarına cesaret edemezler!" diye tahmin edilen adımları birbiri ardına attıkları görülüyor.  

 

Kudüs’te ezanın yasaklanması, Mescid – i Aksa'nın ibadete kapatılması, ardından kapılarına metal arama dedektörlerin yerleştirilmesi, Mescid – i Aksa’ya girmek isteyen Filistinlilere yönelik hunharca saldırılar terör rejimi İsrail’in Kudüs ile ilgili planlarını göstermektedir.

 

İşgal rejimi Kudüs’ü adeta bir askerî karargâha dönüştürdü. Son iki haftada terörist yaftasıyla Filistinli bacılarımız infaz edildi, 14 Temmuz günü Mescid – i Aksa’nın avlusunda üç Filistinli genç, işgalci İsrail askerleri tarafından kurşun yağmuruna tutularak şehit edildi. Ardından Müslümanların ilk kez Mescid-i Aksa'da Cuma Namazı kılmasını engellediler. 21 Temmuz günü Yine Cuma namazının kılınmasını engellediler.

 

Siyonist işgal rejimi Mescid-i Aksa’yı bazı vakit namazlarında kapattıysa da Cuma namazına kapatma cesareti gösterememişti.

 

Mescid – i Aksa’yı ibadete kapatan işgalci rejim, Filistin’i işgal ettiği 1948 yılından beri ilk kez Mescid-iAksa’da Cuma namazı kılınmasına engel olmuştur. İsrail polisinin kapılarda dedektörlerle arama yapması, Müslüman kardeşlerimize ses bombası ve plastik mermiyle müdahalede bulunması Siyonist  rejimin  vahşi yüzünü bir kez daha göstermektedir.

 

Filistinli kardeşlerimiz, canları pahasına Mescid – i Aksa’yı koruyorlar. Üzerlerine kurşun yağıyor, yerlerde sürünüyorlar. Ama yine de Mescidi Aksa’ya girmenin yolunu arıyorlar.

 

Harem – i Şerif’in Müslümanların girişine kapatılması uygulamasında dikkat çekici bir planın uygulanmakta olduğu görülmeli. 2012’de toplam 3 kere, 2013’te ise 8 kere kapatılan Harem-i Şerif’e bu yıl şimdiye dek tam 80  kez Müslümanların girişi engellendi. Yani yaklaşık dört günde bir Harem’in kapatıldığı görülmekte. Bu seyir böyle devam ettiğinde Harem-i Şerif’in önce daha uzun sürelerle ve ardından da bütünüyle kapatılması hiç de sürpriz olmayacaktır.

1967 yılından beri defalarca Mescid-i Aksa’da kan döken, namaz kılınmasını engelleyen, belli bir yaş aralığındaki Filistinlileri Mescit’e sokmayan, kirli postallarıyla Mescit’i kirleten Siyonist rejim, Mescit’i tamamen ibadete kapatmak için kirli planlar yürütmeye devam etmektedir.

 

SİYONİST KÖPEKLER KİRLİ  VE KANLI POSTALARIYLA MESCİD- İ  AKSAYA GİRDİLER

Terör rejimi İsrail 18 Temmuz 2014 yılında Müslümanların ilk kıblesine saldırmış 47 sene sonra  ilk defa Siyonist İsrail askerleri, o kirli ve kanlı postallarıyla Mescid – i Aksa'ya girmişti.

Bir grup Yahudi’nin sabah saatlerinde Megarib kapısından içeri alınmasını protesto eden Filistinlilere saldıran Siyonist askerler Mescid – i Aksa’nın içine girerek işgali bir adım daha öteye taşımış olmuşlardı.

İsrail güvenlik güçleri Mescid-i Aksa avlusunda protesto gösterisi yapan Müslümanlara ateş  açmıştı ardından  İsrail yönetimi, Kudüs'te 50 yaş altı erkekler ve 40 yaş altındaki kadınların Mescid-i Aksa'ya girişini yasaklamışlardı.

Mescid – i Aksa’ya kilit vurup, necis postallarıyla içeriye girip Kur’an – ı Kerim’leri ayaklar altına almışlardır. İsrail askerleri Harem’i çiğneyip mescidin daha önce psikopat-Mesihçi bir Avustralyalı tarafından yakılan minberine kadar girmişti. 

1967 yılından beri ilk defa, Katil İsrail'in zalim askerlerinin, Müslümanların ilk kıblesi olan bu kutsal mekan Mescid – i Aksa külliyesinin ana mihrabının bulunduğu Kıble Mescidi'nin içinde, mihrap ve minberin yer aldığı bölgeye postallarıyla girdiği görülmüştür.

1994'te El – Halil'de, İbrahim Mescidi'nde yapılan olay burada da tekrarlanıyor. Önce katliam yapıldı, sonrasında çıkan olaylarda cami kapatıldı. Daha sonra cami açıldığında, yarısının Yahudiler için mabede dönüştürüldüğü görüldü. Bu tür gelişmelerle, Mescid – i Aksa'da yapılmak istenenler oldu – bittiye getirilmek isteniyor. 

Doğu’da Kur’an yakan kafir PKK ile Siyonist İsrail’in düşüncesi aynı. Zalimlerin ve kâfirlerin zulümleri her zaman aynı noktada birleşmektedir. Aynı noktada örtüşmektedir. Doğu’da Kur’an yakan ve çiğneyen zihniyetler ile Mescid-i Aksa’da Kur’an’ı yakan ve çiğneyenlerin zihniyetleri, düşüncesi, maksadı aynıdır.

Siyonistler, İslam’ın kutsallarına dokunacak provokatif eylemlerine devam ediyorlar Siyonist vahşet ve kural tanımazlık hiç değişmiyor.

Siyonist köpekler adeta Müslümanlar ile alay edercesine, hakaret edercesine, dalga geçercesine en mahrem / kutsal yerlerimizi kirli postalları ile kirletmektedir.

KUDÜS YAHUDİLEŞTİRİLMEK İSTENİYOR

İsrail, Doğu Kudüs'ü işgal ettiği Haziran 1967'den bu yana Mescid-i Aksa'ya yönelik ihlallerini sürdürüyor. Söz konusu ihlallerin en çok yaşandığı ve tehlikeli aşamaya vardığı yıllar 2014, 2015 , 2016 , 2017 oldu.

İsrail, 1967'de Kudüs'ü işgal ettikten hemen sonra gerekçe belirtmeden Mescid-i Aksa'nın olduğu muhitte geniş kazı çalışmaları başlattı. Avustralyalı Yahudi Dennis Michael Rohan, 21 Ağustos 1969'da Mescid-i Aksa'ya saldırarak, mihrabını ve bin yıllık minberini yaktı.  Bugüne kadar yapılan çeşitli tadilatlara rağmen söz konusu saldırının Mescid-i Aksa'da bıraktığı tahribatın izleri yok edilemedi. 2015 yılı içinde 11 bin 472, 2016 yılında yaklaşık 14 bin Yahudi yerleşimci ve yine  2017 yılında ise  5000   civarında  Siyonist fanatik  Yahudi  Mescid-i Aksa'nın avlusuna girdi.

Siyonist rejim, ilk kıblemiz olan Mescid – i Aksa’nın yıkılmasını bile göze alarak, Filistin topraklarında terör estirmeye devam ediyor. Kudüs bütünüyle Yahudileştirilmek isteniyor. Kudüs’ü bütünüyle Yahudileştirme ve Mescid – i Aksa’yı yıkıp Haremi Şerif bölgesinde Siyon Tapınağı inşa etme faaliyetine hız verdikleri anlaşılıyor. Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa'nın bugün siyonistlerin kirli ayaklarıyla çiğnenmiş olması, Müslümanlar için zuldür, zillettir.

TERÖR  REJİMİ  İSRAİL KUDÜSÜ BAŞKENT YAPMAK İSTİYOR

Bölgedeki etnik kavgaların, mezhep savaşlarının ve tüm terör olaylarının kışkırtıcısı İsrail’dir. İlk kıblemiz olan Mescid – i Aksa’nın, İsra ve Mirac’ın şehri olan Kudüs’ün işgali kabul edilemez. 

Şu an kutsal şehirde meydana gelen hadiseler kuşkusuz ‘Kudüs Savaşı’dır. Tam anlamıyla bir Kudüs mücadelesidir. Bu savaş da birçok şekilde devam ediyor.

2014 yılında Mescid – i Aksa saldırısının ardından Başbakan Netanyahu, “Kudüs 3 bin yıldır Yahudilerin başkentidir. Kudüs için savaşıyoruz. Uzun bir savaş olabilir ancak galip geleceğimize eminim. Müslümanların ilk kıblesinin yerine Yahudi tapınağı yapacağız”  demişti. Siyonist liderler her fırsatta Kudüs'ün İsrail'in başkenti olacağını söylemekteler.

Siyonistler, yerleşimci politikasıyla Filistinlileri evlerinden, yurtlarından çıkararak Kudüs’ü Yahudileştirme ve arkeolojik kazı adı altında Mescid-i Aksa’yı yıkıp yerine Siyon Tapınağı inşa etme planlarını adım adım uygulamaktadır. İsrail İç Güvenlik Bakanı Siyonist  Gilad Erdan’ın, “Mescid-i Aksa bizim elimizde. Açılıp kapanması konusunda ilk ve son söz İsrail’e aittir. Mescid-i Aksa ve çevresini de kapsayan mekânın efendisi İsrail’dir.” şeklindeki sözleri bu gerçeği ortaya apaçık ortaya koymaktadır.

 

MESCİD-İ  AKSA İÇİN İSLAM DÜNYASI  AYAĞA  KALKMALIDIR

Kudüs, İslam ümmetinin onurudur, şerefidir. Tertemiz geçmişi ile bizler için korunması gereken mabedimizdir. Kudüs, tüm Müslümanların harem-i izzeti ve namusudur. Kudüs'e sahip çıkmak her Müslümanın görevidir.

Kudüs, risaletin beşiği ve Mescid-i Aksa, miracın beşiğidir. Mescid-i Aksa tüm Müslümanların, ortak davasıdır. Mescid-i Aksa, alınların secdeyle buluştuğu, gönüllerin Rab ile buluştuğu ilk kıblemiz... Mescid-i Aksa, Müminlerin haykırışı, Müminlerin niyazı...

Ey müminler; ilk kıblemiz işgal altındadır. Aksa'ya sahip çıkmak sorumluluğu İslam ümmetinin omuzlarındadır. İslam dünyası, İsrail’in Aksa’yı bölme planının karşısında durmalıdır. Müslümanlar, bu ihlallere sessiz kalmamalıdır.

Dünya ne kadar sessiz kalırsa kalsın bilsinler ki her Müslümanın kalbinde, zihninde Mescid – i Aksa yaşar. Kudüs bize Hz. Ömer’in, Yavuz Sultan Selim’in, Kanuni Sultan Süleyman’ın emanetidir...

Mescid – i Aksa bizim için kutsal. Hem de iki kere kutsal. Hem ilk kıblemiz, hem de İsra’nın gerçekleştiği makam olarak özel bir anlamı var bizim için  Mescid – i Aksa biz müminlere Allah’ın yeryüzündeki emanetidir. Bu emanete sahip çıkmak boynumuzun borcudur. Allah (c.c) Kur’an’ı Kerim’de Mescid-i Aksa’yı bir ayette zikretmiş. Yani Mescid-i Aksa Kur’an’ın bir ayetidir. Onun için ona yapılan saldırılar Kur’an’a ve İslam’a yapılmıştır.

Yeryüzünün en faziletli mekânları camiler, camilerin de en faziletlileri Mescid-i Haram, Mescid-i Nebevi ve Mescid-i Aksa’dır.

Yüce Allah Kur’an-ı Kerim’de, Mescid-i Aksa’dan adıyla söz etmekte, bu mescidin ve etrafının mübarek kılındığını bildirmektedir. Mescid – i Aksa’nın fazilet ve ehemmiyeti hakkında, birçok hadisi şerif de bulunmaktadır. Resulullah (sav) bir hadisi şerifinde şöyle buyurmuştur: “Yolculuk ancak şu üç mescidden birine olur: Benim şu mescidime (Ravza-i Mutahhara), Mescid-i Haram’a ve Mescid – i Aksa’ya.

Mescid – i Aksa aynı zamanda Müslümanların ilk kıblesidir. Bu özelliğinden dolayı da İslâm’da ayrı bir öneme sahiptir. Buhari ve Müslim’in rivayet ettiklerine göre Bera ibnAzib (ra) şöyle söylemiştir: “Resulullah (sav) Beyti Makdis (Mescidi Aksa) tarafına on altı ya da on yedi ay namaz kıldı. Resulullah (sav) Ka’be tarafına namaz kılmayı arzuluyordu. Yüce Allah da şu ayeti kerimeyi indirdi: ‘Yüzünü göğe doğru çevirip durmanı görüyoruz. Seni hoşnut kalacağın kıbleye doğru yönelteceğiz. Artık yüzünü Mescid-i Haram tarafına çevir. Ve her nerede olursanız olun, yüzünüzü onun tarafına çevirin.”(Bakara; 144) 

Kudüs, İslâm’da özel bir yere ve kudsiyete sahiptir. Zaten adı da bu yerine ve kudsiyetine işaret eder. Müslümanların ilk kıblesi olan Mescid – i Aksa’yı bağrında barındırması ve Resulullah (sav)’in isrâ ve mirac mucizesine şâhit olması, bu üstünlüğünün sebeplerinin başında gelir. Yüce Allah, Kur’anı Kerim’de şöyle buyurur: Kulunu, kendisine birtakım ayetlerimizi göstermek için bir gece Mescid – i Haram’dan çevresini mübarek kıldığımız Mescid – i Aksa’ya yürütenin şanı pek yücedir.” (İsra; 1)

SİYONİZM’E KARŞI MÜCADELE ÜMMETİN    MESELESİDİR

 

Korsan devlet İsrail, “arkeolojik çalışma” bahanesiyle yıllardır Mescid-i Aksa’nın altına tüneller kazmakta, Mescid-i Aksa’nın altını oymaya devam etmektedir. Mescid-i Aksa’nın bu çığlığına asla sessiz kalamayız.

Büyük şeytan Amerika ve Siyonist İsrail'in planlarının bozulması, İslam dünyasının atacağı adımlara bağlıdır.  İslam dünyası buna sessiz kalmamalı. Yoksa bir gün elimizde ne Mescid-i Aksa kalır ne de Kubbet’üs-Sahra….

Kudüs semalarından ezanın susturulmasına izin vermeyeceğiz.  Kudüs ve Mescid-i Aksa sadece Filistinlilerin değil, tüm ümmetin sorunudur. Mescid-i Aksa ve Kudüs, bir ümmet ve aynı zamanda bir insanlık meselesidir.

YAHUDİ CEMAATİ TERÖR REJİMİ İSRAİL’İ HİÇ KINADI MI!

Alperenler, her zaman Türklüğün ve İslam ümmetinin meseleleri ile ilgilenmiş ve ilgilenmeye devam edecektir.

Antiemperyalist, antisiyonist hareket olan Alperen hareketinin kutsal ocağı Alperen Ocaklarımızın İstanbul’daki mensuplarının terör rejimi İsrail’i protesto için demokratik bir eylem yapmışlardır.

Bu İsrail karşıtı gösteriden dolayı hemen  harekete geçen şer güçler Alperenlerimize hakaret ve iftiralarda bulunmuşlardır.
Türkiye Hahambaşılığı Vakfı’ “Bu akşam Neve Şalom sinagogumuz önünde yapılan provokatif gösteriyi kınıyor, ilgili makamlardan gereğinin yapılmasını bekliyoruz”   açıklaması yaptı.

Türk Yahudi Toplumu, Cemaat Vakıfları ve Şalom Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni İvo Molinas   Twitter’den yaptıkları paylaşımda Alperenlere  iftirada bulunan mesajlar  paylaşmıştır.

Yine terör rejimi İsrail’e bağlı  http://www.salom.com.tr/  internet sitesinde “İsrail’de Tapınak Tepesi’nin girişine konan metal detektörlerini protesto etmek için Şişhane’deki Neve Şalom Sinagogu önüne gelen bir grup Alperen ocağı üyesi, Yahudi Toplumunu tehdit etti.”  Şeklinde bir provokatif  haber  yapılmıştır.

Ermeni  sitesi http://www.agos.com.tr/ “ İstanbul’da bulunan Neve Şalom Sinagogu’na dün akşam Alperen Ocakları taşlı saldırıda bulundu”  diyerek  provokatif  haber  yapmıştır.

Yahudi cemaati   ibadet özgürlüğünü savunan Alperenlere  söz söyleyeceğine, gitsin  Müslümanların ibadetini engelleyen   şiddet  uygulayan İsrail’i  kınasınlar.  İsrail  aleyhine bugüne kadar tek  satır açıklama  yapmadılar.

Türkiye Yahudi Cemaati hahambaşısı Rav İsak Haleva  İsrail'in Mescid-i Aksa'da yaptığı saldırı ve engellemeler  kınamış mı? Hayır!

Sinagog önünde yapılan eyleme "biz de Türk vatandaşıyız" diyerek tepki gösteren Yahudi Cemaati terörist  İsrail  aleyhine  İsrail  konsolosluğunun önünde bir eylem yapsın da görelim.
İsrail yanlılar, yandaşları, muhibleri  bir kez olsun  terör  rejimi İsrail’i kınamamışlardır. Filistinli Müslümanlara 70 yıldır zulmeden  katliamlar yapan topraklarını işgal eden yakan, yıkan, terör  rejimi İsrail’i  asla  kınamamışlardır.

Müslümanların ibadetlerini engelleyen sivil masum insanları  hunharca katleden, ezanı  yasaklayan cuma namazını engelleyen terör rejimi Siyonist İsrail’i  hiçbir zaman  kınamamışlar, hep destek  olmuşlardır.

PKK terör örgütüne destek veren Irak’ın kuzeyinde İkinci İsrail projesine destek veren Irak ve Suriye’nin kan gölüne dönmesinde rolü olan  terörist İsrail aleyhine tek bir açıklama yapmamışlardır.

Alperenler Sinagog’a  saldırmış gibi  bir provokatif  hava vermeye  çalışıyorlar. Bu doğru değildir. Alperen hareketi şiddeti  reddeden  ve karşı çıkan  demokratik sivil bir harekettir.

Terör rejimi İsrail’in ve onun yerli işbirlikçilerinin yiğit Alperenlerimizin antisiyonist eyleminden rahatsız olmaları gayet doğaldır. Siyonistler ve yerli işbirlikçiler şunu iyi bilsinler ki, Alperenler her zaman her yerde  İslam düşmanlarını, küresel müstekbirlerini ve onların işbirlikçilerini rahatsız etmeye devam edeceklerdir.

İftira, saldırı,  tehdit Alperenlere sökmez!  Alperenler provokasyon yapmaz!  Provokasyonlara da gelmez!

ALPERENLER, DİN VE İBADET ÖZGÜRLÜĞÜNE DAİMA  SAYGILIDIR

Alperenler her zaman  hukuk çerçevesinde  hareket etmiştir, etmeye de devam edeceklerdir. Alperenler başka dinlere mensup insanların ibadet hürriyetine ve ibadethanelerine halel getirecek bir iş asla  yapmazlar.

Herkesin inanç hürriyetini ve ibadethanelerinde serbestçe ibadet etmelerini teminat altına alan  bir  milletin evladıyız.

İslam ibadet yerlerinin hedef alınmasını yasaklamıştır. Unutmayalım haklı bir mücadelenin haklı olması kadar haklı bir zeminde doğru yürütülmesi de son derece önemlidir.  İsrail  karşıtı  gösteriler mutlaka  İsrail  büyükelçiliğinin  veya İsrail  konsoloslukları önünde olmalıdır. Bu gösterilere , toplumun bütün kesimlerinin katılması sağlanmalıdır.

Bizim  tarihimizde  medeniyetimizde dinlere ve ibadethanelere hoşgörü  ve saygı vardır.

AKP Ankara’da Gazze edebiyatı yaparken şehit liderimizin yolunda giden partimizin bir grup yöneticisi 2012 yılında da Gazze’ye gitmiş, İsrail bombardımanı altındaki kardeşlerimize destek vermiştir. Büyük Birlikçileri ve Alperenleri  ayakta tutan ve onları asla pes ettirmeyen tek şey iman ve inançtır.

MUHSİN BAŞKAN, LÜBNAN SINIRINDAYKEN AKP  YÖNETİCİLERİ YA TEL AVİV’DE YA WASHİNGTON’DAYDILAR

Şehit lider Muhsin Yazıcıoğlu, İslam dünyasında yaşananlara hiçbir zaman kayıtsız kalmamıştı. Her zaman ezilen, zulme uğrayan Müslümanların yanında yer aldı. Zulme uğrayan mazlum ümmetin derdiyle hep ilgilendi. İkinci Dünya Savaşı sonrası Batı emperyalizminin desteğiyle Filistin’i işgal eden, yakıp yıkan terör rejimi İsrail’e en şiddetli tepkiyi koyan liderlerin başında Muhsin Yazıcıoğlu gelmekteydi.

Terör devleti Siyonist İsrail’in Temmuz 2006 ortasında Lübnan’ı işgaline ve yapmış olduğu hunharca katliamlara sessiz kalmayan ve BBP yöneticileri ile Lübnan sınırına giden yine Muhsin Yazıcıoğlu’ydu. 

Terörist İsrail, Lübnan’ı işgal ettiğinde, kan döktüğünde Lübnan sınırına giden ve  “katil İsrail  Filistin  topraklarından, Lübnan topraklarından defol” diyen ve Siyonizme   meydan okuyan, Lübnanlı Müslümanların yanında olan tek hareket  Alperen  hareketiydi.

Şehit liderimiz Lübnan sınırında  şu sözleri söylemiştir:

 “Terörist İsrail, işgal ettiği topraklardan çekilerek, cinayetlerine son vermeli. Eşkıyanın bile insani değerlere saygısı varken, bunlar sabi bebeklerin yaşam hakkına saldırıyorlar. Eşkıyayla düzeyli bir ilişki kurulamaz, eşkıyalık meşru görülemez. İsrail ile ilişkilerin derhal kesilmesi gerekir. Kundaktaki emzikli bebekleri bile katletmekten çekinmeyen bir devlete devlet diyemeyiz. Bütün insanlığı Filistin’e ve Lübnan’a yardıma davet ediyorum.”

 

SİYONİST KATİL ŞİMON PERES’İ AKP TBMM’DE KONUŞTURDU, ALKIŞATTI MUHSİN YAZIOĞLU İSE PROTESTO ETTİ

İsrail’in 9. Cumhurbaşkanı Siyonist terörist Şimon Peres, AKP hükümetinin davetlisi olarak gelmiş ve 13  Kasım 2007 günü TBMM de Milletvekillerine hitap etmişti. İsrail’in terörist başkanı Şimon Peres’ in TBMM’deki hitabı, bir Yahudi’nin hitabı noktasında Türkiye’de ilk olacaktı.

AKP Hükümeti’nin Şimon Peres’i alkışlatma çabası karşısında Muhsin Yazıcıoğlu, İslam düşmanı Siyonist terörist Şimon Peres'in  TBMM'de konuşma yapacak olmasını eleştirerek şu tarihi sözleri söylemişti:

“Mazlum milletlere özgürlük önderliği yapmış olan TBMM'nin terörle özdeşleşmiş bir kişinin konuşmasına sahne olması TBMM'nin misyonuyla bağdaşmıyor. Filistin'de yapmış olduğu katliamların kanı daha kurumamış, Kana'da mavi emzikli bebeğin fotoğrafları daha gözlerimizin önündeyken, İsrail Cumhurbaşkanının TBMM'de konuşma yapacak olması millet vicdanını yaralamaktadır. İnsanlık duygularımızı rencide etmektedir. Ben İsrail Cumhurbaşkanı'nın Kana'da katlettiği bebeğin mavi emziğini takıp, konuşmasına, tüm insanlıktan özür dileyerek başlamasını tavsiye ediyorum. O katilin konuşması sırasında Meclis'te olmayacağım.”

Muhsin Yazıcıoğlu, Kendisiyle yapılan bir söyleşide yine, neden Mecliste olmadığını şu sözlerle anlatmıştı: 

 “Ben bunun farkında olduğunu gösteren bir simge olarak TBMM’de maalesef tek başıma kalarak bir tepki gösterdim. Kana’da simge haline gelmiş olan mavi emzikli bebeği hatırlıyoruz. Ben de Şimon Peres’in Ortadoğu’da dökmüş olduğu kanları hatırlatmak için, ağzına mavi bir emzik alarak TBMM’ye gelse ve önce insanlıktan özür dilemesini istedim. Bugüne kadar yapmış oldukları, Filistin halkına karşı yaptıkları, dünyada yürüttükleri fitneden ve yapmış oldukları bu katliamdan dolayı özür dileyip konuşmasına başlasa TBMM’nin misyonuna daha uygun olmuş olurdu dedim.”

SİYONİZM  DÖKTÜĞÜ KANDA  BOĞULACAKTIR

 Bütün dünya şunu unutmasın ki; kan gölünde şahadet parmağını kaldırarak tekbir getiren Filistinli Müslüman’ın tavrı asla unutulmayacaktır.  Filistinlilerin bu tavrı Siyonizm  ve emperyalizme karşı asil ve soylu duruşunun ifadesidir. O şahadet parmağı nesillerden nesillere Allah yolunda can verilmesi için kutlu bir çağrıdır. O parmak Rabbine teslim olmuş, Allah yolunda mücadele eden İslam serdengeçtilerinin, İslam’a ve Resullullah’a bağlılığının, iman ve direnişin sembolüdür.

Allah’ın izniyle, şahadet parmağı inmeyecek, Siyonizm mutlaka yenilecektir. Bu Ümmet ise tekbir getirerek, şahadet parmağını havaya kaldıran Filistinli Müslümanları asla unutmayacaktır.

İzzet ve şerefi olan herkes gibi, Mescid-i Aksa’ya yönelik saldırılarını sürdüren katil devlet İsrail’i lanetliyor, Filistinli şehitlerimize Allah’tan rahmet diliyoruz.

KUDÜS   ESARET ALTINDA

Kudüs  esaret altında  Terör örgütü İsrail’in Kudüs’ten ve işgal ettiği topraklardan sökülüp atılacağı günler çok yakındır.

Siyonistlerle mücadelede tek yol,   Ortadoğu’da var olan bu kanser tümörünü İsrail’i  tarih sahnesinden silmektir

İşgalci İsrail işgal ettiği tüm Filistin topraklarını terk etmelidir.

-Mescid-i Aksa derhal ibadete açılmalı, Mescid-i Aksa başta olmak üzere Kudüs’teki tüm kutsal mekânlar Filistinlilerin sorumluluğunda saygı içerisinde korunmalıdır.

-Filistinlilere yönelik suç işleyen her İsrailli yargılanarak cezalandırılmalıdır.

TERÖRİST İSRAİL  KAN DÖKMEYE DEVAM  EDİYOR

İşgalci İsrail  sivil Müslümanları, kadınları, çocukları vahşice katletmeye devam ediyor  Siyonist İsrail, Ortadoğu da terör estirmektedir. Zaten İsrail deyince akla kan ve gözyaşı gelmektedir. Şöyle bir geçmişine bakarsak Deir Yasin Sabra, Şatilla, Beyrut katliamları ve Gazze ile vahşet halkaları bir birine ekleniyor.

1948’den beri masum Filistin halkının üzerine 70  yıldır bombalar, füzeler, roketatarlar, kurşunlar yağmaktadır.

İsrail’in temelinde terör vardır, terörizm vardır. Sabotaj ve suikastlar vardır. Katliam ve soykırım vardır, var oğlu vardır...

Biz İsrail'in güvenlik kavramından ne anladığını iyi biliyoruz. Mescid-i Aksa'da son zamanlarda yaşananlar, İsrail'in yürüttüğü kirli savaşın en önemli halkasıdır.

1948’den beri Filistin topraklarını işgal eden, katliamlar yapan Siyonist terör rejimi 2014 yılının Temmuz ve Ağustos aylarında, Batı Şeria ve Gazze Şeridi’ne karşı sivil, kadın ve çocuk ayrımı gözetmeksizin gerçekleştirdiği saldırılar sonucunda 1483’ü sivil, toplam 2205 Filistinli hayatını kaybetmiştir. 11 binden fazla Filistinli yaralanmıştır. Ölenlerin 521’i çocuk, 283’ü kadındır.

Siyonist İsrail’e karşı yapılan intifadalar yapılmıştır. 2 Ekim 2015’te başlayan Kudüs İntifadası’nın başından bu yana şehit olan Filistinli sayısı 338. Öte yandan 2017’nin başından bu yana 65 Filistinli şehit oldu.

AKP – İSRAİL İLİŞKİLERİ RESMEN DEVAM EDİYOR

Londra’da terör rejimi İsrail ile görüşen AKP hükümetidir. İsrail ile ilişkileri tekrar rayına koymak isteyen AKP hükümetidir.

Mavi Marmara şehitlerini unutanlar, Gazze’yi kaderleri ile baş başa bırakanlar şimdi İsrail rejimi ile kapalı kapılar arkasında “kirli işler” çeviriyor.

8 yıl önceki “One Minute” çıkışı artık tarih oldu. Yahudi lobisi temsilcileri, basına kapalı bir davetle Erdoğan tarafından sarayda ağırlanı. İsrail’le arayı düzeltmek için temaslar hızlandı.

Yahudi lobisinin de Türkiye-İsrail ilişkilerini düzeltmek için girişimleri olduğu biliniyor. Bu günlerde İsrail ile ilişkilerin olumlu yönde geliştiği yolundaki haberler, bu genel trand ile bağlantılıdır.

Yazarın Diğer Yazıları