Mustafa Toygar

Terörle mücadelede en büyük handikap, istihbarat noksanlığı!...

Mustafa Toygar

  • 3003

 

      

           Görünen o ki teröre daha çok kurban vereceğiz…

         Eski bakan ve başbakanlar, terör ve anarşinin zirve yaptığı bu gibi durumlarda yaptıkları meşhur bir açıklama vardı: “Bunlar, anarşinin- terörün son çırpınışlarıdır!...” 

         Ancak devleti yönetenlerin dilleri bunu söylerken, icraatlar çok farklı oluyordu. Toplumun sabrı taşınca, yönetimler terör örgütlerine taviz vermeye, terörle mücadelede işi gevşetmeye başlıyorlardı. Zaten terör örgütlerinin de bu tür eylemleri, dünyanın her tarafında bu maksada matuftur.

         Terör örgütleri çok güçlü olduğu zamanlarda bu tür eylemlere pek başvurmazlar. Zira terör örgütlerini alenen destekleyenler bu gibi kahbece eylemlerde geri çekilmek zorunda kalırlar. Malum 7 Haziran Seçimleri öncesi; Avrupalı dost bildiğimiz düşmanlarımız ile içerdeki; sözde akademisyen, yazar, sanatçı kisvesi altındaki hainler terör örgütü mensuplarını, “özgürlük savaşçısı” olarak niteleyip alenen desteklemediler mi?

         Umarız ve temenni ederiz ki terör örgütleri ile sürdürülen mücadele bir devlet politikası olarak; ısrarla, kararlılıkla, taviz vermeden ve sabırla sürdürülmelidir.

 

         Son Havalimanı Saldırısı, istihbarat zafiyetini gösteriyor

 

         Daha evvel de istihbarat konusunda çok yetersiz olduğumuzu yazdık ancak değişen bir şey olmadı. 3-4 bakanlığın toplam bütçesi kadar bütçesi olan, elinde son model cihazlar bulunan ve bir ordu besleyen Milli İstihbarat Teşkilatı bu tür eylemleri önlemelidir. Bu hususta bir zafiyet olduğu çok açıktır.

         Üstelik emniyet istihbaratı, jandarma istihbaratı ve silahlı kuvvetler istihbaratını da dâhil ederseniz, bu millet istihbarat birimlerine çok önemli bir bütçe ayırdığını söyleyebiliriz. Peki, Türk Milleti bu kadar büyük bütçeyi bu istihbarat teşkilatlarına niçin tahsis ediyor? Bu tür eylemleri önceden haber alıp, güvenlik birimlerine aktarsın diye değil mi?

         İstihbaratın görevi, eylem vukuu bulduktan sonra eylemcileri deşifre etmek değildir. Zaten terör eylemlerine duyarlı ortalama bir vatandaş; eylemin türüne, yapılış şekline ve nerede yapıldığına bakarak kimin yapmış olabileceğini rahatlıkla tahmin edebiliyor.

         Havalimanı saldırısından hemen sonra oğlum; “baba bu saldırıyı IŞİD yapmıştır” deyiverdi. Bu ülkenin çoğunluğu terör uzmanı oldu da, devlet hala aynı yerde duruyor.

         Devleti yönetenlerin görevi her terör saldırısından sonra; teröre lanet yağdırmak, ölenlerin arkasından ağıt yakmak ve ölenlerin-yapanların kimliğini açıklamak değildir.

        Terör eylemlerinden hemen sonra güvenlik önlemleri arttırılıyor bir süre sonra, “tamam bir şey olacağı yok” diye düşünülüyor olacak ki, savsaklanmaya başlanıyor.

        Öyle bir güvenlik önlemi ki, evlere şenlik… Büyük alışveriş merkezlerine çakı ile dahi giremiyorsunuz. Ancak o alışveriş merkezlerinde her türlü kesici, delici malzemeler de satılıyor.

          Ne yapmak gerekiyor? Bu konuda çok yazdığımız için uzatmak istemiyorum. Son rakamlar bu eylemin de 41 cana mal olduğunu gösteriyor. Yakınlarına başsağlığı diliyoruz.

TERÖR VE ÇÖZÜM ÖNERİLERİ.... OKUMAK İÇİN TIKLAYINIZ

 

  

       

Yazarın Diğer Yazıları