Mustafa Toygar

Türkiye, Suriye mi oluyor? (İçimizde düşman besliyoruz)

Mustafa Toygar

  • 2594

          Ankara’nın göbeğinde patlayan canlı bombalar, İstanbul’un göbeğinde patlayan canlı bombalar…

          Çocuk, genç yaşlı, kadın demeden masum yüzlerce vatandaşımız şehit ediliyor.

          Güneydoğu’dan şehit haberi gelmediği gün olmuyor. Bugün de; 7si Diyarbakır’dan, 2’si Nusaybin’den 1’i Hakkâri’den 10 şehidimiz var. Rabbim mekânlarını Cennet eylesin, başta yakınları olmak üzere Türk Milletinin başı sağolsun.

         Hükümet hala dokunulmazlığın kaldırılması ile alakalı fezlekelerle uğraşa dursun, vatandaş tedirgin, her geçen gün umudunu kaybediyor. Sokaktaki vatandaşın birbirine sorduğu soru; “Türkiye, Suriye mi oluyor?”

            Türkiye’yi, Suriye’ye çevirmeye çalışanlar var ve bunlar maalesf, Türk milletini temsilen TBMM’de bulunuyorlar.

 

          Türkiye, iki kesimli bir devlet görüntüsü verir oldu

 

           HDP, gayrı iyice Türkiye Cumhuriyeti devletine meydan okur oldu. Türkiye, iki kesimli bir devlet görüntüsü verir oldu. Oldu olacak, 1974 öncesi Kıbrıs Cumhuriyetine döndürün Türkiye’yi!

         Biliyorsunuz, 1974 öncesi Kıbrıs’ta iki kesimli bir devlet vardı. Meclisin 15 milletvekili Türklerden, 35 milletvekili ise Rumlardan oluşuyordu. Cumhurbaşkanı Rum, yardımcısı Türk’tü. Tabi bu durum 14 yıl sürdü, 1974’de Türkiye’nin yaptığı “Barış Harekâtı” ile bugünlere geldik.

         1974 öncesi Kıbrıs’taki bu duruma rağmen, Rum ya da Türk vekiller alenen Kıbrıs Cumhuriyeti Devletine düşmanlıklarını göstermiyorlardı.

          Bugün, Türkiye Cumhuriyeti Devletinin Meclisinde, Türk Milletini temsilen bulunan HDP’li vekiller alenen Türk Devletine savaş açmışlar ve alenen düşmanlıklarını haykırıyorlar. Devlet içinde ayrı bir devlet, üstelik devlet içinde düşman tarafında bir devlet gibi görüyorlar kendilerini.

        Ankara’daki son iki bombalı terör saldırısında, 70’ yakın vatandaşımız hayatını kaybediyor. Her iki saldırıdan sonra Mecliste grubu bulunan partilerce terörü kınayan ortak bildirge yayınlanmak isteniyor. Ancak her iki bildirgeyi de sadece; AKP, CHP ve MHP gurup başkan vekilleri imzalıyor. HDP; Türk Milletinin, hatta tüm insanlığın duygularına tercüman olan bu bildirgeye imza vermediği için, TBMM’nin değil de, 3 partinin ortak bildirgesi olarak yayınlanabiliyor.

         Peki, bu ortak bildirgede ne deniyor; "Birlik ve bütünlüğümüze, huzur ve güvenliğimize yönelik insanlık dışı terör saldırılarını şiddetle kınıyoruz. Terör ve şiddet hiçbir zaman hedefine ve amacına ulaşamacayacaktır." 

         İnsaf, bu bildirinin neresine karşısınız? Birlik ve bütünlüğümüze mi, huzur ve güvenliğimize mi, insanlık dışı terörün kınanmasına mı, yoksa terör hedefine ulaşamayacak dendiği için mi bu bildiriye karşısınız?

 

         Türkiye düşmanını kendi elleriyle besliyor?

 

          Teröristler için, hatta canlı bombalar için taziye çadırı kurmalar, terörist cenazelerinde belediyelerin (HDP’li) imkânlarının kullanılması, HDP’li vekillerin terörist cenazelerine katılması olağan hale geldi. Ancak, HDP eş genel başkanı ve vekillerinin; asker, polis ve vatandaşlardan teröre kurban edilen şehitlerimize ne bir taziye, ne de cenazelerine katılmaları söz konusu olmuyor.

          Hatta HDP’liler teröristlerin etkisiz hale getirilmelerine çok üzülürken, terör kurbanı şehitlerimize sevindiklerini hissettiriyorlar.

         İşin hülasası Türkiye Cumhuriyeti Devleti, içerisinde kendi düşmanını besliyor. HDP hiçbir zaman PKK’nın siyasi kanadı olduğunu inkâr etmedi, kendini PKK’dan soyutlamadı. Terör örgütünün temsilcileri TBMM’de kimi temsil ediyor? Fiilen terör örgütü PKK’yı temsil ediyor denirse yanlış mı olur? Peki, bu anayasaya aykırı değil mi?

          Dünyada, kendi düşmanını besleye bir başka ülke var mıdır? Cumhurbaşkanı, haklı olarak Belçika’yı eleştiriyor, Özdemir Sabancı’nın katilini iade etmiyor diye.

          Cumhurbaşkanı, ABD’de bugün yaptığı açıklamalarda bakın ne diyor;  “…bizde güçlü bir işadamımızı öldüren bir terörist şu anda Brüksel'de elini, kolunu sallaya sallaya dolaşıyor. 10 yıl oldu biz kendisini istedik ve bu isim hala bize teslim edilmedi, teslim edilmiyor. Bunu kendileriyle bir araya geldiğimizde söylediğimizde aldığımız cevap şu 'Biz özgürlüklerden yanayız', bu nasıl özgürlük? Teröriste özgürlük olur mu? Peki, o öldürülen insanın hakkını kim alacak, kim savunacak? Nasıl bir özgürlük bu?”

          Peki, Türkiye ne yapıyor, demokrasi adına diyerek terör destekçilerini beslemiyor mu? Aynı şey değil mi?

 

          Teröristleri HDP’li vekiller mi koruyor

 

           16 Mart 2016 tarihli Yeni Akit gazetesi bir iddia ortaya attı; “Teröristleri HDP’li vekiller mi koruyor” Y. Akit gazetesi bu başlık altındaki iddiasının gerekçelerini de sıralıyor. Esasında, HDP’li sözde vekillerin teröristleri koruduğu, hatta onlardan emir aldığı, yardım ve yataklık ettiği iddiadan öte bir vakıa…  Sadece Türkiye değil, tüm dünya; HDP’li vekillerin Türk Devletine düşman, malum terör örgütüne dost olduğunu da biliyor, görüyor.

           Nereden biliriz, HDP’li vekillerin Milletin değil de terör örgütü PKK’nın vekilleri olduğunu? Binlerce örnek verilebilir ancak sondan başlayarak bir tek örnek verelim. Diyarbakır'ın, operasyonların tamamlandığı ancak sokağa çıkma yasağının devam ettiği Sur İlçesi'ndeki çatışmada öldürülen, terör örgütü PKK'nın Sur sorumlusu 'Çiyager' kod adlı Cihat Türkan, Batman'da toprağa veriliyor. Cenaze törenine HDP'li Batman Milletvekili Mehmet Ali Aslan ile Siirt Milletvekili Besime Konca da katılıyor. Havai fişeklerin patlatılmasının ardından, burada bir konuşma yapan HDP Batman Milletvekili Aslan, üzüntüsünden dolayı konuşmakta zorluk çektiğini belirterek "Biz bu direnişi gösteren gençlerimizle, halkımızla gurur duyuyoruz, Allah rahmet etsin." diyor.

          Daha sonra Kürtçe konuşan HDP Siirt Milletvekili Besime Konca da "Biz şehidimizi yaşatacağız. Onun yolunda yürüyeceğiz" diye konuşuyordu. Evet, milletvekili makamında, PKK’nın Sur sorumlusu terörist Cihat Türkan’ın yolunda….

          17 Şubat’taki saldırının ardından AK Parti Gaziantep milletvekili Şamil Tayyar katıldığı canlı yayındaki ifadeleri tüyler ürpertici; “HDP'li bir vekil TBMM çatısı altında canlı bomba eylemi yaparsa bunu kim önleyebilir” diyerek Meclis'te güvenlik önlemlerinin artırılmasını istemişti.

 

         Bu iddiaların hiç biri boşuna değildi:

 

          Ankara saldırılarında HDP’lilerin PKK’lı teröristleri koruduğu ve onlara destek verdiği iddiasına temel oluşturan bir olay da 2015 Temmuz ayında Şanlıurfa’da yaşanmıştı.

          Terör örgütü PKK'ya giden silahları almak için Şanlıurfa Ceylanpınar'a gelen kuryeyi HDP milletvekili Faysal Sarıyıldız'ın ilçeye özel aracıyla getirdiği ortaya çıkmış, Sarıyıldız'ın aracından inerek silahları almak için giden kurye, polis tarafından yakalanmıştı.

          Silahları teslim etmek üzere getiren diğer şüpheli de polis tarafından silahlarla birlikte gözaltına alınmıştı.

         Zanlıların gösterdiği aracın yanına gelen polis Faysal Sarıyıldız ile karşılaşmış, milletvekili olduğunu söyleyen Sarıyıldız dokunulmazlığı nedeniyle gözaltına alınamamıştı.

           Kendine düşman teröristleri; büyük bir özenle, mevki makam vererek, konforlu bir hayat sunarak hangi devlet besler. Bu HDP’li vekilleri; polis, asker, ya da Kürt halkından bir vatandaşın cenazesinde gören oldu mu?

         Uzatmayalım, Ulu Hakan Abdülhamit’imiz yoksa da, en azından Tansu Çiller gibi yiğit ve cesur bir başbakana ihtiyacımız olduğu çok açık.

         “Demokrasicilik” oynayacağız diyerek Türkiye’nin güvenliğini kimse tehlikeye atamaz.

Yazarın Diğer Yazıları