Mustafa Toygar

Ülkücü Hareketin Yeniden Dirilişi Durdurulamaz…

Mustafa Toygar

  • 3895

MHP'de kongre süreci mahkeme kararıyla tedbiren durduruldu. Bu işe en çok sevinen AKP’liler ve muhtemelen Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmuştur. Durum çok açık, yapılan anketlerde, Devlet Bahçeli partinin başında kalırsa, MHP barajın sınırında gözüküyor. Ama Meral Akşener genel başkan olduğunda ise MHP 2nci parti konumunda gözüküyor.

AKP,  Anayasa teklifini tek başına hazırladı. Niçin, AKP sürekli anket yaptırıyor, MHP’nin yüzde 8-9lara düşmesini bekliyor. Muhtemelen de sonbaharda bir erken seçim görünüyor. AKP’nin tüm planları, MHP’nin barajın altında kalması üzerinedir. Başkanlık ve Anayasayı istedikleri gibi değiştirme hayalleri MHP’nin barajın altında kalması üzerinedir. Anayasa değiştirildikten, başkanlık sistemi getirildikten sonra da geçmiş olsun diyeceğiz. Başkanlık sistemi mile birlikte, Türkiye iki buçuk partili sisteme dönmüş olacaktır. Bu iki buçuk partinin içinde maalesef MHP yoktur.

Çok büyük oyun oynanıyor. Ülkücü irade çok dikkatli aynı zamanda gayretli ve akıllı olmalı. MHP’ye kilit vurulmak isteniyor.

Ülkücü camia gereğini yaparsa diriliş yakındır. Diriliş derken söylemek istediğimiz; Ülkücü Hareketin, ülkenin kaderinde söz sahibi olmak için yeniden kıyama durması, üzerindeki ölü toprağını silkelemesinden bahsediyoruz. Üçler, yediler, kırklar, geliyor Bozkurtlar diyebileceğimiz bir rüzgâr esintisidir gökyüzünün hali… Güneşin; yılgın, bunaltıcı, bazen yakıcı halinden eser yok, tam aksine bahar sabahının gülümseyen yüzü var halinde. Kuş uykusu bitmiş de baharla birlikte güneş; ısıtan, okşayan, gülümseyen yüzünü gösteriyor gibi…

Meral Akşener arkasına rüzgârı almış geliyor. Adım, adım Anadolu’yu geziyor, parti teşkilatları ile buluşuyor. Adeta, O. Yüksel Serdengeçti misali haykırıyor; “Bırak şu gafleti, bırak uykuyu

                 Arkadaş: Gel dolaş Anadolu’yu

                 İnönü, Sakarya, Gelibolu’yu:

                 Ne ulvi, ne kutsi yerler görürsün” diyor.

Partililerin, ülkücülerin Akşener’i karşılamaları, başbakanlarını karşılar gibi… Sanki yarın seçim olacak da, MHP iktidara gelecek gibi.

Kimileri burunlarını kıvırıyor; “Meral Akşener Ülkü Ocaklarında mı yetişti ki? Daha önce Doğru Yol Partisinde değil miydi?” O zaman sormak gerekir; hiç MHP’de görev yapmamış olan, Merhum Ayvaz Gökdemir mi Ülkücü, Şevkat Çetin mi? hatta Devlet Bahçeli mi diye sormak gerekir.   MHP’ye gidip üyelik kaydı yaptıran herkes ülkücü ama Ülkü Ocaklarının efsane genel başkanı Şehit Muhsin Yazıcıoğlu ülkücü değil, öyle mi? Türkeş sonrası maalesef iki şey yapılmak istendi: Birincisi ülkücülüğün içi boşaltılmak, ikincisi de Başbuğ Alparslan Türkeş’in adı unutturulmak istendi. Burada ülkücülüğün tanımını yapacak değiliz. Ülkücülüğü; Alparslan Türkeş’ten Gali Erdem’e, Nevzat Kösoğlu’ndan Muhsin Yazıcıoğlu’na kadar, ülkücülüğün lider kadrosunda bulunan, fikri alt yapılarını geliştiren aydınlar tanımlamışlardır.

Geçmişe çok kısa bir yolculuk yapalım, 18 Nisan 1999 milletvekilliği seçimleri… Seçim sonuçları MHP adına tarihi bir zaferdi. Hatırlayalım, bu seçimler de: DSP: 136, MHP: 129, FP: 111, ANAP: 86, DYP: 85 milletvekilliği çıkartmıştı.

Aslında MHP’nin çıkarttığı 129 milletvekilliği, 129’dan çok çok daha önemliydi. MHP meclise giren 4 sağ parti içerisinde birinci partiydi. Bu öyle bir fırsattı ki;  FP, ANAP ve DYP’si, MHP ile koalisyon kurmak için can atıyorlardı. Yani, altın tepside başbakanlığı MHP genel başkanına sunuyorlardı. Dahası, yaklaşık bir yıl sonra yapılacak cumhurbaşkanlığı seçiminde de, Devlet Bahçeli ya da göstereceği aday cumhurbaşkanı oluyordu.

Cumhurbaşkanlığına kadar çıkan MHP’yi, top - tüfek yıkabilir miydi? Bugün AKP’nin yerinde MHP olmaz mıydı?

MHP o gün ne yaptı, Rahşan Ecevit’in hakaretleri eşliğinde, DSP genel başkanı Bülent Ecevit’in Başbakanlığında kurulan; DSP+ANAP+MHP hükümetinde 3ncü parti konumunda yer aldı. İç işleri bakanlığı, dış işleri bakanlığı, milli eğitim bakanlığı ve maliye bakanlığı gibi çok önemli bakanlıklar, DSP ile ANAP arasında paylaşıldı.

Devlet Bahçeli, ne milliyetçilikten ne de ülkücülükten bahsetmiyordu. MHP bundan sonra merkez sağ parti diyordu. Çok uzatmak istemiyorum, neticede 2002 de yapılan seçimlerde millet MHP’yi barajın altında bıraktı.

Son söz , yargıya güvenmek istiyoruz.

Yazarın Diğer Yazıları