Semih Gündüz

Makam, mevki, hepsi yalan, aslolan, olsan adam

Semih Gündüz

  • 1733

Üniversite yıllarında hayata pembe ufuktan bakılır. Sabahlara kadar muhabbetler, devleti kurtamalar, bitmez. Üniversite yılları hoştur.

Bir siyasallı okula en az "vali" olayım diye başlar, "kaymakam" olsam yeter diye devam eder, son sınıfta okul bitsin diye bakar. Okul bitince, bir okul daha okur. Bu okuma, gerek sınavlar öncesi çalışmalar, gerekse işe başlayınca yeterlik sınavına kadar 2 veya 3 yıl boyunca çalışmalardan oluşur.

İşe girildiğinde, senin işin iyi ya benimki diye muhabbet devam eder. Bazı kurumlar daha iyi görülür. Oraya gideyim diye çaba sürer. Yeniden yeniden sınavlar...

Gerçi hayat sınavdır. Bunlara sınav denilmez, hayat sınavının yanında.

İlerleyen yıllarda önce birinci derece, varsa "baş" ünvanını alabilme, amaçtır. Sonrası idari görevler. Ya olur ya olmaz. Aynı görevden ayrılıp gider, olamayanlar.

Bu yaşam tarzı, gerek Ankara'nın gerek Bakanlıkların ifadesidir. Bir yandan siyasi etkiler, bir yandan bürokrasi.

Artık, tam bir memur olmuşsundur. Buna rağmen, vali olan, daire başkanı, genel müdür yardımcısı, genel müdür olan, üsttedir.

İçinde olmasam da, en azından askerlik yaptığımdan, günceli, geneli takip ettiğimden; subaylık ta astsubaylık ta böyledir. İki sınıftır. Subay ve astsubay.

Makamdan, mevkiden baktınmı, astsubay asttır. Subay subaydır. Misafirhaneleri, sosyal tesisleri bile ayrıdır. Gerçi lojmanlar iç içedir. Belki farklı olan yerler de vardır.

İşte, yaşamın, devletin rengidir, bunlar.

Üsttekiler, alttan değerlendirilir. Tavırlar ona göre belirlenir. İyilikleri, kötülükleri arkadaş muhabbetlerinde konuşulur. Üsttekinin bir küçük iyi yönü, çok ileri derecede payedir.

Gerçekten iyi amirler vardır. Devleti, milleti sayan ve seven amirler.

Bu tablo, devlet olmanın, kariyer basamaklarının görüntüsüdür.

Buna rağmen, altta kalmak sorun mudur? İmkansızlık mıdır? Kariyersizlik midir? Liyakatsizlik midir? Eksiklik midir?

Elbette değildir.

Önemli olan adam olmaktır. Atalarımızdan gelen sözde de öyle değil midir; "... olacağına, adam olaydın ya."

Adam olmak, Ömer HALİSDEMİR olmaktır. Kariyer budur. Makamı şehadettir. Liyakat budur. Şehadetine görev bilinci ve yeterliliği vardır.

Şimdi, kaldı mı makam, mevki. Makam da yalan, mevki de yalan, var biraz sen de oyalan.

Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Yazarın Diğer Yazıları