Semih Gündüz

Ne Ergenekon Ne Balyoz, Düşmanlıkta İlk Raund 1992, Kumpas 2000

Semih Gündüz

  • 3199

FETÖ Terör Örgütü'nün bir örgüt olduğu, kendine engel olan unsurları hiç acımadan hedef haline getirip yok ettiği, kumpaslar kurarak kendine yer açtığı, artık herkesin bildiği bir gerçek.

 

Kumpas denince akla Ergenekon ve Balyoz gibi kumpaslar geliyor. Ancak, Fetö elebaşı Fetullah Gülen hakkında ilk tespit 1992 yılında ortaya konulmuş. Şimdi merhum olan SUKUTİ MEMİOĞLU 1992 yılında elebaşı ve müridleri ile anlayışları ve gördükleri rüyalar üzerine bir yazı yazıyor.

Sukuti MEMİOĞLU

Merhum gazeteci yazar Sukuti MEMİOĞLU

 

Gülen hakkındaki yazının başlığı "MİSTİK HEZEYANLAR VE YENİ BİR KUTBU AZAM”. Bu yazı Tevhid Dergisi'nde yayınlanıyor. (Not: İktibas Dergisi de bu yazıyı o tarihlerde alıntılayarak yayımlıyor. 15 Temmuz'dan sonra da İktibas Dergisi bu yazıyı yeniden yayımlıdı. Bu derginin Ağustos 2016 sayısına ulaşarak okuyabilirsiniz.)

 

Gülen durur mu? Tevhid Dergisi'ne noterden ihtar gönderiyor. Yazıyı tekzip ediyor. Merhum MEMİOĞLU ise hem tekzibi hem de tekzibe cevabını yayımlıyor. MEMİOĞLU'nun bu cevabı çok ağır eleştiriler içeriyor.

 

O zamanlar bu ifadeler bir çok insan tarafından da ağır olarak nitelendiriliyor, ancak her geçen gün ifadelerin doğruluğu ortaya çıkıyor.

Ne Ergenekon Ne Balyoz; Düşmanlıkta İlk Raund 1992, Kumpas 2000

Sonrası mı? Yıllar sürecek bir düşmanlık ortaya çıkıyor. Olayın ucu taa Sayın Cumhurbaşkanımız ERDOĞAN'ın dinlenilmesine kadar gidiyor. Ama dinlemeden öncesi de var!

 

Yıl 1997. O zaman Selam Gazetesi yayın hayatını sürdürüyor. Bu gazetenin 28 Şubat altında kaldığı, bu nedenle kapatıldığı bilinse de; asıl Fetö tarafından hedef haline getirildiği, operasyon yapıldığı sonraları anlaşılıyor. Şöyle ki;

 

31 Ağustos 1997 tarihli Selam Gazetesi'nin manşeti söyle.

 

 

Yani 2 Eylül 1997 tarihinden itibaren Fethullah Gülen hakkında bir yazı dizisi başlıyor, Selam Gazetesi'nde. Başlık ise; "DİN VE DEVLET ARASINDA FETHULLAH GÜLEN".

Bu yazı günlerce dizi halinde Selam Gazetesi'nde devam ediyor. Yazar ise yine "SUKUTİ MEMİOĞLU".

 

Fetö, Selam Gazetesi'ne ve MEMİOĞLU'na bu kez ihtar göndermiyor. Durum bu kez daha vahim.

 

Gazete başlıkları, daha yargılama yapılmamışken atılıyor. Buna göre; tüm suçlular bulunmuş ve faili mechul cinayetler aydınlatılmış. Ancak yazının devamını okuyun, neler oluyor görün.


 

Zaman Gazatesi'nin manşeti olan bu olay, o dönemde diğer gazetelerin de başlığındaydı. Olan biten şuydu. Uğur MUMCU kimliği belirsiz melun ellerin hedefi olmuş, Ankara'da suikaste uğramış, ebedi aleme intikal etmişti. Fail veya faillerin kim olduğu belli değildi. Ancak, amacın ülkeyi karıştırmak olduğu açıktı.

 

Bu ortamda Selam Gazetesi sahibi ve bir kısım yazar ve çalışanları "Umut Operasyonu" denilerek tutuklanıyordu. Daha Mahkeme kararı bile yokken hepsi suçlu ilan edilip, gazetelerde katiller diye manşetler atılıyordu. Şüpheliler işkence görüyor, yıllarca tutuklu kalıyordu. Tutuklananlardan biri de Abdulhamit ÇELİK'ti. Hem de -o dönem iddia edildiğine göre- asli faildi.

 

Fotoğraf: Abdulhamit ÇELİK

Soruşturma başlamış, tutuklamalar yapılmış, gazetelerde, tüm yayınlarda suçlular bulundu denilmiş, bunlar ilan edilmişti. Ancak, gerçekten gerçek suçlular bulunmuş muydu?

 

Unutulan bir şey vardı. Tüm kayıt ve belgeler cinayeti Selam Gazetesi çalışanlarına yüklemeye çalışsa da; suikast günü Abdulhamit ÇELİK'in İstanbul'da düğünün olduğu, şüphelilerin/sanıkların Abdülhamit ÇELİK'in düğününde oldukları ortaya çıkıyordu, operasyonun sonrasında.

 

Daha sonra sanıklar cinayetten değil, örgüt kurmaktan ve başka suçlardan ceza alıyorlardı. 17 Aralık darbe girişimi geldiğinde ise; Yargıtay 9. Ceza Dairesi bu kez yine Selam Gazetesi'ni yine hedef alıyordu.

 

1992'de Tevhid Dergisi'nde yayımlanan bir yazı dolayısıyla Fethullah Gülen'in ihtarı ile tanışan Sukuti MEMİOĞLU, bu kez 1997'de Selam Gazetesi'nde benzeri bir yazıyı kaleme alıyor, 2000 yılında ise bu yazıyı yayımlayan Selam Gazetesi külliyen hedef haline geliyordu.

 

Olayın ilginç tarafı, Uğur MUMCU'yu katletti diye tutuklanan Selam Gazetesi yazar ve çalışanları, Uğur MUMCU'nun ağabeyi Ceyhan MUMCU tarafından da suçsuz görülüyordu. Henüz 15 Temmuz olmamışken, Ceyhan MUMCU Akit Gazetesi'ne (9 Şubat 2016'da) demeç vererek, açıkça bunu belirtiyordu.

 

Başka bir ilginç yan da; yıllar sonra Sayın Cumhurbaşkanımızın telefonları dinlendiğinde operasyonun adı yine Tevhid Selam Operasyonu'ydu.

 

Bu ismin kullanılmasını iki yönü vardı. Fetö taa 1992 ve 1997'de başlayan zihni kaydını, saldırısını ve düşmanlığını hala sürdürüyordu. Tevhid Dergisi'ni ve Selam Gazetesi'ni unutamamıştı. Operasyonların adı "Selam Tevhid" olarak belirleniyordu.

 

Fetö'nün 2000'li yıllardaki Selam Tevhid Operasyonu'nun başarılı olması, Selam Gazetesi sahibinin, yazar ve çalışanlarının bu süreçte yıllarca cezalanadırılması, hapiste kalmaları unutulmamıştı. Fetö'nün başarılı olduğu bu operasyon devam ettirilmek isteniyordu.. ancak, çember genişletilmiş, başkaları da sanık sandalyesine oturtulmak isteniyordu.

 

Selam Gazetesi mağdurlarının sıkıntıları hala devam ediyor. 18.01.2017 tarihinde Anayasa Mahkemesi'nin verdiği bir karar ile kendilerinin yeniden yargılanma ve serbest kalma hakları oluştu. Bu iyi bir gelişme.

 

Gelelim son söze;

 

Selam Gazetesi sahibi ile kimi yazar ve çalışanlarının Uğur MUMCU suikasti ve diğer suikastler ile suçlanarak, haklarında 2000 yılında soruşturmalar ve davalar açılmasına ve yıllarca bu davalarla uğraşmalarına rağmen;

 

& Suikastte asli fail olarak gösterilen Abdulhamit ÇELİK'in olay günü İstanbul'da düğünün olması,

 

& Gazete yazar ve çalışanlarının ise bu düğüne katılmış olması,

 

& Buna rağmen hem Abdulhamit ÇELİK'in hem gazete sahibi ile kimi yazar ve çalışanlarının suikastle ve örgütlü suçla suçlanmaları;

 

& Yıllar sonra Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip ERDOĞAN ve üst düzey bir çok insanın telefon konuşmalarının yine Tevhid Selam Örgütü ismi kullanılarak yasa dışı olarak  dinlenmiş olması,

 

& 2014'te Yargıtay'ın ilgili Dairesi'nin yıllar sonra Selam Tevhid Örgütü diyerek karar alması, bir dergi olan Tevhid ile yine gazete olan Selam isimlerinden Selam Tevhid örgütü tanımlamasının oluşturulması,

 

Olayın gerçek yüzü ve tarihi süreci ile birlikte; yıllar sonra Anayasa Mahkemesi'nin de bu konuda karar verdiği dikkate alındığında; olaya dair çok ciddi hatalar içeren operasyonlar, yani kumpaslar olduğu gerçeği ile ortaya çıkıyor.

 

Bu durum, yukarıda kısaca özetlediğimiz olayların ve ortaya çıkan gerçeklerin ortaya koyduğu bir husus. Kaldı ki yıllar sonra Sayın Cumhurbaşkanımız bile bu isim kullanılarak Fetö tarafından dinlendi.

 

Ve bu noktada biz şu soruları soruyoruz.

 

"Bu operasyon hatalarını yaptıranlar ve operasyona bilinçli şekilde katılanlar kimlerdi? Yönelten neydi? İç ve dış bağlantıları neydi? Bunlar kimlerdi? Yaptıkları nelerdi? Bu şekilde büyük hatalar açık olduğuna göre, suikast failleri ile bu kumpas operasyonlarını yapanlar ya yaptıranlar aynı kişiler miydi? Ya da aralarında herhangi bir ilişki var mıydı? Bunlar Fetö'nün işi miydi? Yeniden ve bilhassa bu işler dış güçlerin işi miydi? İçerideki bağlantıları neydi, kimlerdi? O gün bu hatalara neden olanlar şimdi neredeydi?"

 

Daha bir çok soru var. Bu soruların cevaplanması, hem 1990'lı yılların faili mechullerini aydınlatmaya katkı sağlayacak, hem de Fetö'nün bu olaylarla bağlatısının olup olmadığını, iç ve dış bağlantıları, asli failleri, belki de bu yapının gelişim şemasının ne olduğunu daha açık şekilde ortaya koyacak.

 

Bu yönüyle de; günümüzdeki çalışmalarda bu hususların da dikkate alınması gerekiyor diyerek yazımızın neticesine gelmiş bulunuyoruz.

 

Allah'ın (c.c.) selamı ve rahmeti üzerinize olsun.

Yazarın Diğer Yazıları