Semih Gündüz

O İnsanlar Kimlerdi? 15 Temmuz'un Gerçek Ruhu...

Semih Gündüz

  • 1557

~15 Temmuz'un Ruhu: İslam, Allah rızası, ...

15 Temmuz bir milat oldu. Bunun üzerinden gündem devam edip gidiyor.

15 Temmuz, yani 15 Temmuz 2016'nın son vakitlerinden, 16 Temmuz 2016'nın sabahına kadar devam eden, kısmen 16'sının gün sonuna kadar giden, ülkemizin kaderinin gidip geldiği süreç.

Bir gece vakti bir kısım askerin kalkışması, önce kimi yerlerde vatansever askerlerin müdahelesi, sonra sokaklara akın eden mücahidlerin, yani sivil vatandaşların cevabı. Silahsız, kavgasız, dik durarak, gerektiğinde ölümüne mücadele içeren bir direniş.

Bu direniş, demokrasi direnişi diye isimlendirildi. Günlerce bunun üzerinden nöbetler tutuldu. Ancak, 15 Temmuz gecesinin ve 15 Temmuz gecesi insanlarının ruhu demokrasi miydi? Hedeflenen, sadece seçilmiş olana dokunulmasın mesajı mıydı?

İşin başında şunu söylemek gerekir. Sonraki günlerde büyük kalabalıklar meydanları doldurdu. Bir çok insan ve grup bir araya geldi. Buluşma noktası Türk Bayrağı oldu. Bu sevindirici. Hem de çok sevindirici. Bu notu düştükten sonra, 15 Temmuz'un ruhuna doğru ilerleyelim.

Demokrasi önemli, ancak bir insan canını bunun için verir mi? Sabaha kadar, bomba, kurşun altında bu sıkıntıya, can pahasına girer mi?

Bunları aramak gerekirse; Allah'u Ekber diye ilerleyen, bekleyen, canını sakınmayan bu insanlar kimlerdi?

Bunları ifade etmemin amacı, hak elde etmek değil, mal, mülk, makam beklentisi değil. Ancak, bir olay var ve durumun açıklanması ve ortaya konulması gerekiyor.

15'ine dönelim. Bu insanların ortak nidası, Allah'u Ekber'di, Ya Allah Bismillah Allah'u Ekber'di, Recep Tayyip ERDOĞAN'dı. Ancak, Allah nidası en fazla tekrarlananıydı.

Buradan yola çıkarsak, direkt bir isim,bir grup ismi falan vermeyeceğim. Ancak bu insanların temel birleşme noktası İslam'dı ve Allah rızasıydı.

Bunun önemi de şu, sonraki günlerde yapılan toplantılara demokrasi nöbeti desekte, ilk etapta darbeci askerlere cevap verenlerin ortak noktası İslam'dı, Allah rızasıydı, zalime ve zulme dur demekti.

Bunu ifade etmek, olayın orta noktasını açık şekilde ortaya koyduğundan, çok önemli.

Bu insanlar ne yaptı, nerede durdu?

Ellerinde silah yoktu, gürültülü, zarar verici o askeri araç ve silahlara karşı, sadece kalpleri, narin ses ve duruşları vardı.

Katkıları neydi?

Darbeciler kimi yerlerde doğrudan ateş etse, ezip geçse de; kimi askerler vatandaşları görünce etkilendi, olayı sorguladı. Vicdan muhasebesi yapmak zorunda kaldı.

Darbe için çıkmış askeri unsurlar, polisleri ve polis noktalarını doğrudan vurmaya niyetliyken, vatandaş araya girince geri çekilmek, beklemek ve durmak zorunda kaldı. Vatandaş araya girmediğinde rahatça vuruyordu. Vatandaşlar, önemli noktalara, yerlere, polislere ve polis araçlarına siper oldu. Askeri araçlara ve darbecilere set oldu.

Bu vatandaşlar, erler için, anaydı, abiydi, ablaydı, amcaydı, teyzeydi... Geçen gün askere uğurlayanlardı. Rütbeli bu durumda askersiz kaldı.

Kimi zaman, rütbelinin, ayakkabı aldığı esnaftı, kombisini tamir eden tamirciydi, çocuğunu okuttuğu okulun öğretmeniydi. Rütbeli de durdu.

Ancak, terör örgütüne (ciddi manada) katılmış, gönül vermiş olduğunu sandığım darbeci askerler -tüm rütbeler için-, sokağa çıkan vatandaşı da dinlemedi. Yapacağını yaptı. Ateş etti. Top attı, kurşun attı. Özellikle uçaklar ve helikopterler hiç bir şey dinlemedi.

Buna rağmen, sivil vatandaşlardan etkilenen askerler ve rütbeliler, darbecileri yalnız bıraktı. Bu da darbenin gerçekleşmesine mani olan unsurlardan, belki de en önemli unsur olarak ortaya çıktı.

O zaman, 15 Temmuz gecesinin ve 15 Temmuz gecesi mücahitlerinin ortaya koyduğu temel neydi?

El cevap;

"İslam, Allah rızası, şehadet arayışı, zalime ve zulme dur deme, vatan sevgisi, Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip ERDOĞAN".

Allah yeni darbelerden korusun. Son günlerde terörist saldırılarda şehit olan kardeşlerimize rahmet, yakınlarına sabırlar, yaralılara acil şifalar ve bütün milletimize başsağlığı dilerken; Allah'ın selamı üzerinize olsun.

Yazarın Diğer Yazıları