Varol Yüksel

BİR BELGESELİN DÜŞÜNDÜRDÜKLERİ

Varol Yüksel

  • 1286

Sevgili Dostlarım,

Üç dakika kadar süren fakat beni derinden etkileyen bir belgeselden size söz etmek istiyorum.

Belgesel Afrika'daki bir yaşamdan küçük bir kesit sunuyor bizlere.

Afrikalı bir yerli olan Mahalahari, Kalahari çölününün derinliklerine gitmeden önce su kaynağı bulmak zorunda. 

Mahalahari, Babunların (bir maymun türü) her zaman gizli bir su depolarının olduğunu ve bunu hiç kimseye söylemediklerini de çok iyi biliyor.

Bu yüzden Babunlardan bu gizli su deposunun yerini öğrenmesi gerekiyor, öncelikle de bir babunu ne yapıp yapıp yakalaması gerekiyor.

Öncelikle yakınlarında bulunan bir karınca yuvasının tepesine dikkatli bir şekilde bir delik açar ve bu deliğin içersini Babunların çok sevdiği kabak çekirdeği ile doldurur.

Bu işlemi yaparken bir Babun'un özellikle kendisini izlemesini sağlar, çünkü Babunların tedavi edilemez derecede meraklı olduklarını çok iyi bilmektedir.

Ardından Babun'un kendisini göremeyeceği kuytu bir yere saklanır ve meydanı babuna bırakır.

Babun aslında insanlara hiç güvenmez fakat deliğin içersinde ne olduğunu öğrenmek için meraktan ölmektedir.

Merakını yenemeyen babun vaziyeti yakınen incelemek üzere karınca yuvasının yanına gelir ve elini zorlukla girebilen deliğe sokar. Çok sevdiği kabak çekirdeğine ulaşmanın mutluluğu ve sevinci yüzüne yansır ve sevinçle bağırmaya başlar. 

Delikteki çekirdekten hemen bir avuç alır, çekirdek dolu olan avucu yumruk haline geldiğinden, elini dar olan yuvadan çıkaramaz.

Oysa avucundaki kabak çekirdeklerini bıraksa eli yumruk olmaktan kurtulacak ve elini kolayca delikten çıkarabilecektir.

Ne kabak çekirdeklerinden vazgeçebilmekte  ne de elini yuvadan çıkarabilmekte iken ne yapabileceğini bilememenin sıkıntısı ile olabildiğince bağırmaktadır.

Babunu yakından takip eden Mahalahari, hemen karınca yuvasının yanını gelerek Babunu kolaylıkla yakalar. Babun elini yumruk yapmaktan vazgeçmiştir ama artık çok geç kalmıştır.

Babun'un önlenemez merak duygusu ve kabak çekirdeğini aşırı sevme zaafından faydalanma üzerine kurulan ve Babunu yakalamak için kullanılan çok akılcı bir taktiktir bu.

Uygulanan taktiğin sadece birinci safhası yani ara hedef başarıyla gerçekleştirilmiş ve babun yakalanmıştır. 

Oysa nihai hedef Babun'un yakalanması değil yeri sadece babun tarafından bilinen suyun olduğu yere ulaşmaktır.

Mahalahari, Babunu bir ağaca bağlar, bu bölgede nadiren bulunan tuz parçacıklarını Babun'un yanına bırakır. Babun'un bunları şeker zannederek büyük bir afiyetle yiyeceğini bilir.

Esir olduğunu ve bir adım sonra ne olabileceğini hesap edemeyen babun çok sevdiği zaafı bulunan fakat şeker zannettiği tuzu afiyetle yer.

Bir müddet sonra adete ciğeri  susuzluktan kavrulan ve ne yapacağını bilemez halde kıvranan bir babun vardır artık karşımızda.

Mahalahari, ertesi sabaha kadar sabırla bekler, çaresiz bir şekilde bekleyen zaaflarının mahkumu olan Babun'un  konuşmaya hazır olup olmadığını anlamak için yakından incelemede bulunur.

Mahalahari, Babun'u serbest bırakır, susuzluğu had safhaya ulaşan babun kendisini takip eden olup olmadığına bakmadan, yerini kimselere söylemeyerek gizli tutuğu su kaynağına doğru hızla koşmaya başlar.

Mahalahari'nin uyguladığı taktik başarıya ulaşmıştır. Zaaflarının esiri olan babun ise su kaynağının deşifre edilmesine mani olamamıştır.

Bir sonraki yazımda; bu olayın kendi hayatımıza nasıl tatbik edildiğini/edilebileceğini  incelemeye ve buradan ne gibi dersler çıkarabileceğimiz hususu üzerinde duracağım inşallah...

Yazarın Diğer Yazıları