Varol Yüksel

BİR KORE GAZİSİYLE HASBİHALve HATIRA GETİRDİKLERİ...

Varol Yüksel

  • 1367


BİR KORE GAZİSİYLE HASBİHAL ve HATIRA GETİRDİKLERİ...

Yeni insanlarla tanışmak için toplu taşıma araçlarını kullanmak iyi bir tercih olmalı. Dün akşam saatlerinde yine  eve gitmek için otobüsteydim. Bir duraktan yaşlı bir zatın otobüse binmesi üzerine, yanımda oturmakta olan bir genç salınarak yürümeye çalışan bu sevimli ve yaşlı zata yer vermek üzere yanımdan kalktı. İsminin daha sonra Mustafa Yıldız olduğunu öğrendiğim yaşlı amca yanıma oturmuştu bile.

Sohbet etmekten ve etrafındaki insanlara konuştuğunu duyurmaktan hoşlandığı her halinden belli olan Mustafa amca ile koyu bir sohbete başlamamız için fazla bir zaman geçmesine gerek kalmamıştı.

" 1945 yıllarında İstanbul'a geldim, buralar bomboştu, bir tane bile ev yoktu o zamanlar buralarda" diye söze başladı, maziye dalan gözleriyle.

Sadece benimle konuşmakla kalmıyor bazen sesini yükselterek etrafındaki yolculara da sesini duyurmaya çalışıyor onların da sohbete iştirak etmelerini ister gibi bir tavır sergiliyordu.

"Yaşlandım artık" diye sözüne devam etti. "Ama çok şükür sağlığım yerinde. Ben hiç evde duramam, canım sıkılır, dışarı çıkar gezerim, hele hele iki yıl önce hanımı kaybettikten sonra evde tek başıma duramaz hale geldim" dedi. Hafiften yaşaran gözleriyle hanımını hala unutamadığı ve hasretle eşini özlediğini her haliyle belli ediyordu.

"Maşallah dinç görünüyorsun amca" diye sohbeti devam ettirmeye çalıştım.  
"86 yaşımdayım ben delikanlı" dedi. 

" Gerçekten mi , maşallah hiç göstermiyorsunuz" diye şaşkınlıkla cevap vermem üzerine; cüzdanından  1931 doğumlu olduğunu gösteren kimlik kartını  büyük bir keyifle çıkararak hafifçe tebessüm eden simasıyla bana gösterdi. 

Hakikaten kimlik kartında 1931 doğumlu ve Sinop/ Boyabat nüfusuna kayıtlı olduğu yazıyordu. Sadece ben değil sohbetimize kulak misafiri olan otobüsteki diğer yolcularda çok şaşırmışlardı. Mustafa amcanın, bizim bu şaşkın halimizden keyif aldığını gizlemeye de pek niyeti  yoktu hani.

"Biliyor musun ben Kore gazisiyim" dedi. 
"Maşallah amca"dedim, yine daha önce söylediğim gibi.
"Biliyor musun, ben gazi olduğumu söyleyince, beni Kıbrıs gazisi zannediyorlar, beni 20 yıl daha gençleştiriyorlar" dedi yine keyifle.

"4 yıl önce Kore savaşına katılan biz gazileri bir uçakla Kore'ye götürdüler, savaştığımız yerleri bizlere gezdirdiler, Kore'nin başşehir olan Seul' de şehir turu yaptırdılar" diye sözlerini sürdürdü.

" Ooo, ne kadar güzel bir düşünce, harika bir uygulama bu" diye sevincimi belli ettim.
"Devletimizi canı gönülden tebrik ederim, ne kadar güzel bir davranış, na kadar güzel bir jest bu diye" sözüme devam ettim.

"Bizi  Kore'ye, Türkiye değil, Kore devleti götürüyor, Kore Havayollarına ait uçakla gidiyoruz, bizi Koreliler davet ediyor, onlar ağırlıyorlar" dedi. 

"Tamam şimdi anladım, binlerce kilometre uzaklıktan vatanlarının kurtarılmasına yardımcı olmak için gelen bu kahraman insanlara; minnet duygularla teşekkürlerini sunmak için yaptıkları muhteşem bir davranış olsa gerek" dedim. 

Bu organizasyonun altında çok büyük bir emek olduğu da aşikar. Devletimizin de yardımcı olduğu muhakkak tabiki. Kore savaşına katılan gazileri araştırıp yaşadıkları yerleri tespit etmek, bulmak, gezi işini organize etmek kolay bir iş olmasa gerek.

Kore halkının vatanlarının kurtarılması için ölümü göze alarak binlerce kilometre uzaktan gelen bu insanlara karşı; yeryüzünden "vefa" duygusunun, "minnettarlık" hissinin hala kaybolmadığının en güzel yolla ifade edilmesini vurgulayan bu asil davranış ne yalan söyleyeyim gözlerimi yaşarttı. 

Kore'den süratle sıyrılıp, acaba benim ülkemde; sayıları artık iyice azalan belki de şimdilerde hiç kalmayan Kurtuluş Savaşı Gazi'lerimizi bir araya getirmeyi, savaş meydanını onlara gezdirmeyi, eski günleri hatırlamalarına yardımcı olmaya sebep olabilecek bu tür faaliyetler yaptık mı? diye sormaktan kendimi alamadım.

Kurtuluş Savaşı Gazilerimizden hayatta kalan belki kalmadı artık ama Kıbrıs Gazilerimiz hayattalar henüz. Yani Onlara bir nevi teşekkür manasındaki altın fırsat henüz kaçmadı. 

Bu jesti Kuzey Kıbrıs Türk Devletinin yapması elbette çok daha şık olur belki ama zararı yok biz de yapabiliriz ve dahi yapmalıyız....

Bu mukaddes toprakları vatan yapan aziz şehitlerimiz kanları ve kutlu gazilerimizin gözyaşlarıdır. Bu vatan onların bize emanetidir. Onlara çok şey borçluyuz. Dolayısıyla onlar için ne yapsak azdır vesselam...
iPad'imden gönderildi

Yazarın Diğer Yazıları