Varol Yüksel

GENÇLERE YARDIM ETMELİYİZ!!!

Varol Yüksel

  • 1125

GENÇLERE YARDIM ETMELİYİZ!!!

Dostlar, günümüz gençleri ile alakalı şöyle bir tespit de bulunsam yanlış yapmış olur muyum? 

Şu an 50' li yaşlar civarında olan bizim kuşağın gençlik yıllarında sahip olduğu maddi imkanlarla; günümüzde ulaşılan maddi imkanları mukayese ettiğimizde (istisnaları olmakla birlikte) günümüzdeki maddi imkanların daha üst seviyelerde olduğunu görürüz. 

Bizim neslin çocukluluğun geçtiği 1960-1980 li yıllar maddi imkanların bu kadar iyi olmadığı, nisbeten yoklukların olduğu, hatta bazı tüketim maddelerinin temininde güçlüklerin çekildiği, uzun kuyrukların oluştuğu sıkıntılı dönemlerdi. 

İnsanlar elde ettiği gelirle ancak ailesinin zorunlu temel ihtiyaçlarını karşılayabilmekteydi. Kimseye muhtaç olmadan, borça-harca girmeden yaşamayı hedefleyen bir anlayış hakimdi. Bunu becerebilen ailelerin sayısı da pek fazla değildi.

Mesela ben küçük bir memur ailesinin ilk çocuğuydum. Çocukluk döneminden hiç unutamadığım " iki tekerlekli bir bisiklete" sahip olmayı çok istememdi. Fakat maddi imkanlarımızın elvermemesi sebebiyle bir bisikletim hiç ol(a)madı, ne zaman iki tekerlekli bir bisiklet görsem bu içimde saklı kalan hatıram canlanır, hafiften gözüm yaşarır.

Bu sıkıntıları yaşayarak büyüyen bizim neslin günümüzdeki maddi imkanları, geçmişle kıyaslanmayacak şekilde daha iyi olduğu bir gerçek. 

Hal böyle olunca biz çocuklarımıza, ailelerimizin bize geçmişte sunduğu maddi imkanlardan daha fazlasını sunuyoruz veya sunma gayretinde oluyoruz.

"Ben gençliğimde bu imkanlardan mahrum kaldım, gözbebeğim canım yavrum mahrum kalmasın", " yavrum herşeyin en iyisine layıktır" vb. cümlelerin hemen her aile de sıklıkla kullanıldığına şahidim. 

Bu tür yaklaşımla yetiştirilen gençlerin maddi bir çok ihtiyaçlarını karşılanmış oluyor tabiki. Ancak farkında mısın bilmem, böyle yapmakla son derece doyumsuz bir nesil yetiştirmiş oluyoruz hem de kendi ellerimizle. Istedikleri hemen herşeye çok kolaylıkla ulaşan günümüz gençleri bu yüzden -kadir, kıymet bilmez-oluyorlar. Sunduğunuz bir imkanın hep daha iyisini, hep en son modelini arar hale geliyorlar. 

Bu tehlikenin farkına varan ABD' de aileler; haftanın bir gününü "çocuklarına hayır deme günü" olarak tespit ediyorlarmış. Anne ve baba ortak belirledikleri bu özel günde çocuklarının her türlü taleplerine, gayet makul bir talep bile olsa, HAYIR diyorlarmış. Bu sayede çocuklarına; hayatta her istediklerinin ol(a)mayacağının dersini vermek istiyorlarmış.

Bir Rus atasözü ise; "kendi ellerinizle bir canavar mı yaratmak istiyorsunuz: o halde, çocuğunuzun her istediğini yerine getirin" diyor.

Biz dahi; çocuklarımız yarın kendi ayakları üzerinde kaldıklarında, hayat mücadelesine tek başına atıldıklarında, ailelerini her zaman yanlarında ol(a)madıklarının farkında oldukları zaman; bocalamamaları, telaşlanmamaları için bizim için zor dahi olsa ; "HAYIR, OLMAZ" demesini becermeliyiz diye düşünüyorum.

Bunu beceremezsek; teknolojinin özellikle internetin sağladığı imkanlarla her türlü bilgiye çok kolaylıkla ulaşabilen, sahip olamadığı herşeyin ızdırabını çekmeye adeta yönlendirilen gençliğimizi; tüketim çılgınlığının en üst seviyelere ulaştığı, marka takıntısının çocuklarımızı esir ettiği böylesi bir dönemde; yavrularımızın zihninden "kısa yoldan köşeyi dönme" anlayışını da bir an evvel çekip çıkarıp kurtarmamız şart. 

Gençlerimize küçük yaştan itibaren, imani, kurani ve insani dersler vermeli, güzel ahlakla bezenmelerini için elden gelen herşeyi yapmalıyız. 

Yoksa gözbebeğimiz gençlerimiz elimizden kayıp gidecekler, materyalizm bataklığında saplanıp kaybolacaklar diye çok korkuyorum.

Yazarın Diğer Yazıları