Varol Yüksel

SOSYAL BASKI VE İNSAN DAVRANIŞI

Varol Yüksel

  • 1493

SOSYAL BASKI ve İNSAN DAVRANIŞI

Batılıların "Sosyal baskı" diye adlandırdıkları fakat biz de daha çok "Mahalle baskısı" olarak anılan bir kavram üzerinde durmak istiyorum.

İnsan sosyal bir varlık olması hasebiyle toplum içersinde yaşar. Pek tabii olarak da; olaylar karşısındaki tutum ve davranışları içinde bulunduğu toplum içinde şekillenir, duygu ve düşünceleri toplum içinde biçimlenir. 

İnsanın duygu ve düşünceleri ile tutum ve davranışları üzerinde toplumun etkisi var mıdır varsa bu etki ne kadardır? sorusu zihinleri hep meşgul edegelmiştir.

ABD'lerinde sosyal baskının insan tutum ve davranışları üzerindeki etkisinin hangi oranda olduğunun tespiti gayesiyle bir test yapılıyor. 

Bir ilanla ücretsiz göz muayenesi yapılacağı bildirilir. Göz muayenesi olmak isteyenler müracaat ederler. Geniş bir bekleme salonunda, göz muayenesi olmak üzere bekleyen 8 veya 10 civarında kadın ve erkekten oluşan bir gurup bulunmaktadır. Bu insanlar oyunun bir parçasıdırlar ve kendilerinden istenildiği şekilde davranmak üzere orada bulunmaktadırlar. Bekleme salonunda olup bitenleri kayıt altına almak üzere gizli kameralar yerleştirilmiştir.

Test 3 aşamada yapılacaktır. 
Birinci aşamada: muayene olmak üzere bir bayan muayene salonuna girer, kaydını yaptırıldıktan sonra, muayene sırasını beklemek üzere koltuğa oturur ve dergileri karıştırmaya başlar.

Bir kaç dakika sonra bir "bip" sesi duyulur. Salonda bekleyenlerin hepsi ayağa kalkarlar, bir kaç saniye sonra yavaşla yelerine otururlar. 

Salona sonradan gelen bayan denek ayağa kalkmaz, ne olup bittiğini anlamaya çalışır, şaşkındır, niçin ayağa kalktıklarına bir anlam veremez.

Bu olay bir kaç defa daha tekrarlanır yani bir bip sesi ve hep beraber ayağa kalkma bir kaç saniye bekledikten sonra yerine oturma.

Deneğimizin bu olayın mantığını yakalaması fazla uzun sürmez: "bip" sesi: "ayağa kalk" demektir ama neden? 

Peki, siz onun yerinde olsaydınız ne yapardınız? 
Kendi kararlarınızı kendinizin verdiğinizi düşünüyor olabilirsiniz. Oysa sosyal baskı söz konusu olduğu zaman çoğunlukla beyinlerimiz kalabalığı takip ediyor. 

Bip sesleri ve ayağa kalkmalar devam ediyor. 

Sadece üç "bip" sesinden sonra bir bayan niçin ayağa kalkıldığını bilmediği halde, diğer insanlara tamamen neden uyum sağlıyor?

Testin ikinci aşaması: Bu aşamada; diğerleri giderse ne olur? sorusunun cevabı bulunmaya çalışılıyor ve test devam ediyor. Testin bu aşamasında diğer adaylar göz muayene olmak üzere sırayla çağrılırlar. Bu arada fasılalı olarak "bip" sesi ve ayağa kalkıp oturmalar devam etmektedir. 

Denek şimdi bekleme odasında tek başına kalmıştır. Olup biteni kayıt altına alan gizli kameralar ile deneğimizin davranışları takip edilmektedir. 

Sizce denek bundan sonra nasıl davranacak? 
Bip sesinden sonra neden ayağa kalkıldığını bilmediği bir davranış şeklini sürdürmeye devam mı edecek yoksa başlangıçta kendisine de anlamsız gelen bu hareketi sosyal baskı da olmadığı için terk mi edecek?

Bip sesi ve denek ayağa kalkar. Oysa artık tek başınadır, yanında hiç kimse olmadığı halde gurubun kurallarını uygulamaya devam eder. 

Testin üçüncü aşaması: "Salona olayla hiç ilgisi olmayan yepyeni birisi geldiğinde davranışlar nasıl olur, bir değişikliğe uğrar mı?" sorusuna cevap aranmaktadır. 

Salona bir bey denek gelir. Boş bulunan bir koltuğa oturarak muayene sırasının kendisine gelmesini bekler. 
Bir "bip" sesi duyulur. Bayan hemen ayağa kalkar, bey şaşkın bakışlarla ne olduğunu anlamaya çalışır. Bu olay bir kaç defa tekrarlanır. 

Bey dayanamaz ve bayana merakla: "Neden ayağa kalkıyorsunuz?" diye sorar. Bayanın verdiği cevap enteresandır: "herkes öyle yapıyordu, ben de öyle yapmam gerektiğini düşündüm" 

Sizce, bayan, yeni gelen beye ne yapması gerektiğini öğretecek mi? 

Biraz sonra bir "bip" sesi duyulur ve bayan hemen ayağa kalkar, bey biraz tereddüt etse de o da ayağa kalkar.  Bip olayı bir kaç defa daha tekrar eder ve beraberce ayağa kalkarlar.  

Salona yeni gelen deneklerde de tutum değişmez, bip sesi duyulduğunda hep beraber ayağa kalkan yaklaşık 10 kişilik bir grup vardır şimdi salonda.

"Bip sesi ve ayağa kalkma" buradakiler için olmazsa olmaz bir kural haline gelmiştir. 

"Beyinlere ne oldu?" sorusunun cevabını, Pensilvanya Üniversitesinden Johan Beseger şöyle açıklamaktadır: Bu sürü tarzı davranış geliştirmeye biz " sosyal öğrenme" diyoruz. Küçük yaşlardan başlayarak gurubumuzda başkalarının yaptıklarını gördükçe, beyinlerimiz onlar gibi davrandıkça resmen ödüllendirilir.

Teste katılan ilk bayan: " ayağa kalktıklarını gördüğümde, onlara katılmam gerektiğini düşündüm yoksa dışlanmış olacaktım. Buna devam ettikçe kendimi çok daha rahat hissettim" demiştir. 

John Beseger: "Uyumlu olmak sosyalleşmemizi sağlar, aynı zamanda kötü davranışlar geliştirmemizi ve yanlışları tekrar etmemizi de. Hiç bir şekilde bir saçmalık için ayağa kalkmayan bir asi bile eninde sonunda ayağa kalkacak ve bu düzene katılacaktır" şeklinde olayı yorumlar.

Bir sonraki yazımızda bu olayda katıldığımız ve katılmadığımız yönlerini ortaya koyarak "sosyal baskı" kavramını incelemeye devam edelim inşallah.

Yazarın Diğer Yazıları