Pertekli Deli Ersin…
Cemal İncesoyluer
- 1510
Terör örgütü PKK, özene bezene bir metin hazırlayıp servis yaptı.
İş temizdi.
Bir yandan şehit cenazeleri, kumpas ve kalleşlikle pusuya düşürdüğü asker, polis, koruyucuları gözlerini kırpmadan şehit ederken, öbür yandan da, bu ülkenin göz bebeği özel harekatçı bir başkomiseri derdest edip kaçırmışlardı.
Lakin, günler sonra ortada bir sorun vardı.
Çünkü, kendisini özel harekatçı başkomiser olarak tanıtan ve hatta terör örgütü PKK tarafından kaçırılan kişinin “Pertekli Deli Ersin” olduğu anlaşıldı.
5 Ağustos 2015 tarihinde özel harekat polisi Ersin Demirel, Yüksekova'da bir şantiyeye baskın yaparak inşaat işçilerini göz altına almıştı. Yüz üstü elleri arkadan bağlanmış ve yan yana dizilmiş işçilere, “Ne yaptı lan size bu devlet? Hepinizi tanıyorum ben. Kim ki hainlik yapıyor karşılığını görecek! Türk’ün gücünü göreceksiniz!” sözleriyle tehdit etmiş ve o anlar bu video çekimiyle belgelenmişti.
Deli Ersin’in PKK’lıların bulunduğu şantiyeyi tek başına basıp, bir manga teröristi yere yatırdığı ve kısa bir nutuk atmayı da ihmal etmediğini sadece medyadan öğrenmiyoruz, PKK yandaşı ajansı ve gazetesinden de haberi teferruatlı olarak okuyoruz.
Yalnız küçük değişikliklerle…
Birincisi, PKK yandaşı ajans bir grup özel harekatçı polis diyor…
Halbuki, PKK’lıların bulunduğu şantiyeyi basan tek kişidir.
Özel Harekatçı Başkomiser Ersin Demirel olduğunu açıklıyorlar.
Anlaşılıyor ki, özel harekatçı başkomiser dedikleri, bütün Elazığlıların yakından tanıdığı “Pertekli Deli Ersin Demirel” dir.
Pertekli Deli Ersin vakası, terör örgütü PKK’yı az buz madara etmemişti. PKK yayınladıkları mesajda, öyle bir yalan cümleler kurmuştu ki, nereden tutsanız elinizde kalıyor. Bir bakıma merhum Ahmet Kaya’nın “Nerden baksan tutarsızlık, Nerden baksan ahmakça” dizelerinin olduğu “Başım Belada” şarkısı aklıma geliyor.
İsterseniz, önce şu “Pertekli Deli Ersin”in hikayesini okuyalım:
Örgüte yakın yayın organlarında PKK tarafından kaçırıldığı iddia edilen ve fotoğrafı servis edilen kişinin, farklı tarihlerde çeşitli akıl ve ruh sağlığı hastaneleri ile rehabilitasyon merkezlerinde tedavi gören,Çanakkale Gelibolu doğumlu, 50 yaşındaki şizofreni hastası Ersin Demirel'e ait olduğu öğrenildi.
Hastane kayıtlarına göre, Aydın Kuşadası SÇEK Özel Pamuk Bakımevinde kalırken 27 Şubat 2012'de bakımevinden kaçarak 8 Mayıs 2012'de Şırnak'ın Silopi içesine giden Demirel'in Verimli Jandarma Karakoluna gidip "ben teröristim" şeklinde ifade verdiği ve ruh sağlığının yerinde olmadığının anlaşılması üzerine Silopi Devlet Hastanesine gönderildiği belirlendi.
Yapılan tetkikler sonucu, yatarak tedavi görmesi gerektiği için, Silopi Cumhuriyet Başsavcılığının 9 Mayıs 2012 tarihli yazısı ile tedavi için Elazığ Akıl ve Ruh Sağlığı Hastalıkları Hastanesine gönderilen Demirel'e burada yapılan tetkiklerde "bipolar affektif bozukluk" tanısı konuldu; hasta, tedavinin ardından 11 Temmuz 2012'de taburcu edildi.
Cüneyt Arkın filmlerini bilirsiniz.
Battal Gazi, Zaloğlu Rüstem, Kara Murat, Köroğlu…
Kahramanımız, düşman askerlerine karşı tek başına yalınkılıçtır ve manga manga, bölük bölük, tabur tabur düşman kuvvetlerini tek başına darmaduman eder.
Deli Ersin’in hikayesini okuyunca, film gerçek olmuş dedim içimden.
Baksanıza, terör örgütü PKK’nın yandaş gazete ve ajansında yayınlanan haberde, tıpkı Cüneyt Arkın filmlerindeki lejyoner kumandanları gibi, “çok kalabalıklardı” dedikleri gibi, teröristlerin bulunduğu şantiyeyi tek başına basan “Deli Ersin’i ni de bir grup özel harekatçı polis diye lanse ediyorlar.
Filmlerde bir çok tekrarlanan repliklerden birisi de “çorbacılar” lafzıdır ki, bazen bu söz “karavanacılar” diye de kullanılır. “Pertekli Deli Ersin Demirel’de, terör örgütünün bu katliamları bir deliyi dahi delirttiği gibi, tepeden tırnağa silahla kuşanıp, şantiyeyi basıvermiş.
Kahraman uydurma da PKK terör örgütünün üzerine tanımam. “Hendek kahramanlarından” tutun da, kimya ve fizik formülleri gibi kodladıkları terörist timlerine izafe edilen oluşumlarına kadar, nerden baksanız tutarsızlık ve kendilerini olduğundan fazla gösterme çabalarına çok gülüyorum.
Aziz Nesin’in gülmece hikayeleri (Fil Hamdi gibi) bir yana, en çok da “Zübük” romanına uygun faaliyetleri, gerek PKK terör örgütünü, gerekse siyasal uzantısını anlamaya yetiyor.
Türkiye Cumhuriyetinin bir Afrika Kabile Ülkesi ya da “Muz Cumhuriyeti” olmadığına ilişkin kafalarının basması için, etkin mücadele gerekiyormuş. Neydi o höt höt demeçler?
Bir deliyi bile duble delirten bu zulüm, bu kan tutulması, bu katliamlar; inanın bu milletin içinde daha onbinlerce “Deli Ersin”in olduğunun açık işaretidir.
PKK’nın öteden beri istediği bin yıllık Türk-Kürt kardeşliğinin dibine dinamit koymaktı.
Fakat, artık başaramayacaklarını en akıl fukarası dahi anlamıştır.