Mustafa Toygar

AKP iktidarını en çok CHP'liler istiyor gibi!

Mustafa Toygar

  • 657

 

Daha çok demokrasi olsun,

Yargı bağımsız, herkese adalet olsun,

Beton ekonomisinden üretim ekonomisine geçilsin,

Devlette ehliyet ve liyakat sahipleri görev üstlensin,

10 Milyon Suriyeli vatanlarına gönderilsin,

Devlet, tarikatlar koalisyonu görüntüsünden kurtulsun,

Velhasıl daha güvenli ve müreffeh bir ülke olalım istiyoruz…

Peki, bunlar nasıl olacak?

Demokrasi ile yönetilen ülkelerde, halkın iradesini temsilen siyasi partiler vardır, bu partiler seçime girer aldıkları oy oranıyla mütenasip yönetimin bir parçası olurlar.

Türkiye’deki mevcut Başkanlık sistemine göre bir parti ya da partiler grubu seçimde yüzde 49,9 oy alsa dahi 5 yıl boyunca muhalefette kalacak demektir. Başkanlığı ve TBMM de çoğunluğu kaybeden ve muhalefet pozisyonuna düşen parti ya da partiler grubunun muhalefetinin de bir anlamı olmayacaktır. Çünkü ülkeyi bu süreçte tek adam kararnamelerle yönetecektir. Mecliste çoğunluğunuz var ise bu kararnameleri geri çevirme yetkiniz de olacaktır ancak çoğunluk karşı tarafta ise muhalefet parti milletvekilleri 5 yıl boyunca meclise gidip-gelecek maaşlarını alacak, ara-sıra deşarj mahiyetinde konuşmalar yapacaktır, o kadar…

AKP iktidarını en çok CHP’liler istiyor gibi!…

Türkiye’nin bugünkü durumuna somut olarak bir bakalım. Son beş yılında; MHP, BBP, Doğu Perinçek’in VP destekli olmak üzere 20 yıldır AKP iktidardadır. AKP’nin uzun iktidar dönemi ve başarısız yönetimi, yıpranmasına sebep olduğundan bugün itibariyle Türkiye’de tek başına iktidara gelebilecek bir parti yoktur. Hatta tek başına değil, iktidar bloku olarak dahi tekrar iktidara gelmeleri, muhalefet blokunun yanlış yapmaması halinde zor gözüküyor.

Bu nedenle olsa gerek, iktidar partilerini teşkil eden blokun oyları yapılan anketlerde, zaman zaman yüzde 35’in altına düşerken, bazen yüzde 40’ın üstüne çıkabiliyor. Tersinden de okuyabiliriz, Türkiye’de her şey kötüye giderken muhalefetin oylarındaki iniş ve çıkışları nasıl açıklayacağız?

Cüsseli iki partinin etrafında oluşturulan, adına altılı masa denilen; CHP, İYİ P, SP, DP, DEVA, GP partilerinin oluşturduğu muhalefet blokunun sürekli oylarını artırmaları gerekmez mi?

Türkiye’de hiçbir şey değişmezken muhalefet oylarının iniş çıkış göstermesinin sebebi ne olabilir?

Gayet basit, ana muhalefet partisi CHP’den bir dangalak çıkar, bir açıklama yapar, sadece CHP’nin değil altılı masa denilen blokta yer alan tüm partilerin oyları düşer. Bu nedenle benden uyarması altılı masa seçimleri çantada keklik görmesin, CHP’den birkaç dangalak çıkar açıklama yapar keklik kafesten uçar gider.

CHP'nin Parti Meclisi Üyesi Nevaf Bilek, Diyarbakır'da partisinin il kongresinde yaptığı Kürtçe açıklamada Diyarbakır için 'Kürdistan'ın bir şehri' ifadelerini kullandı. Bilek "Diyarbakır, Kürdistan'ın bir parçasıdır.” dedi. HDP’lilerin hatta PKK’lıların bile cesaret edemedikleri sözleri maşallah CHP’lilerden duyuyoruz.

CHP İstanbul Milletvekili Gürsel Tekin de geçtiğimiz günlerde katıldığı bir programda sarf ettiği "İktidarımızda HDP'ye bakanlık verilebilir" çıkışı Millet İttifakı ortağı İYİ Parti ile gerilim yaratmıştı.

Gelelim İzmir Büyük Şehir Belediye Başkanı Tunç Soyer’e… 9 Eylül İzmir’in Kurtuluşu dolayısıyla yaptığı konuşmada ne demiş:

"Yüz yıl önceydi. Bu toprakları yönetenler, gaflet, delalet hatta hıyanet içindeydi" diyen Soyer sözlerini şöyle sürdürdü: "Gençleri, kadınları, çocukları, geleceği hiç düşünmediler. Sadece ve sadece saraylarındaki saltanatı korumak için bütün bir milleti ateşe attılar. İnsanlık onurumuzu, bağımsızlık tutkumuzu ve yaşam hakkımız ayaklar altına aldılar, teslim oldular. Bir sabah emperyalist ülkelerin askerleri, kirli çizmeleri ve kirli emelleriyle körfezin sularını ve güzelim şehrimizi işgal etti."

Bu konuşmada özne yok, dolayısıyla Atatürk de yoktur, Yunanlılar da yoktur, hıyanet içerisinde olanlar kimler onun da öznesi yoktur. 9 Eylül İzmir’in kurtuluşu, Büyük Taarruz ve Başkomutanlık Meydan Muharebesi Kurtuluş Savaşımızın son noktasıdır ve aslında Türkiye’nin kurtuluşudur. Başkomutanı da Mustafa Kemal Atatürk’tür. Atatürk’ten nasıl bahsetmezsin Tunç Bey… Düşman da Yunanlılar, onlardan nasıl bahsetmezsin Tunç Bey…

Kim bu Tunç Soyer?

12 Eylül döneminde Ankara Sıkıyönetim başsavcısı işkenceci Nurettin Soyer’in oğlu. Tunç Beyin, babasının yaptıklarına bir itirazı yokmuş…

Peki, Nurettin Soyer kim?

Önce, Türk Ocakları Onursal Genel Başkanı Nuri Gürgür’e bir kulak verelim: “bu kişinin tavrını yadırgamamak gerekir diye düşünüyorum. Ne de olsa babasının oğlu.12 Eylül darbesi sürecinde açılan MHP ve Ülkücü Kuruluşlar davasında Nurettin Soyer 980 sayfalık iddianamesinde Türk milliyetçiliği fikir ve düşüncesini, Türk Ocakları dahil bütün milliyetçi kuruluşları suçluyor, başta Türkeş olmak üzere 222 kişinin idamını talep ediyordu. C-5 adlı işkence odasında 12 kişilik solcu polis ekibi onun bilgisi ve isteği doğrultusunda ülkücü gençlere insanlık dışı çok ağır işkenceler uygulayarak Türkeş aleyhinde ifade vermeye zorlanıyorlardı. Baba ve oğlunun ortak özelikleri tarih bilincinin ve sevgisinin olmayışı, tarihimize, olaylara ve şahıslara sadece benimsedikleri solcu ideolojinin penceresinden bakmaları; yarım yamalak çoğu kulaktan dolma bilgilerle hükümler vermeye kalkışmaları. Boşuna “ot kök üstünde durur“ dememişler. Tablo ortada.”

Bir de o dönem MHP davalarının avukatlığını yapan Av. Şerafettin Yılmaz’a da kulak verelim: “Diyarbakır'da işkence yapacakları seçip Ankara'ya getirdiler. Diyarbakır işkenceleri buraya taşındı. İstiklal Marşı'ndan nefret edecek hale getirdiler. O günlerde hiçbir zaman yargıda olamayacak uygulamalar yapıldı. Duruşma sırasında sanığın kız kardeşi, eşi gibi ailesini getirip sözle ifade edemeyeceğim şekilde muamele ve hakaretler yaptılar. Bunlar savcılık değil haydutluk yaptılar. Öyle ki mahkûmlar yapılanları ailelerine anlatmaya utandı. İnsanlık sınırını zorlayan işkenceler yapıldı. Hitler'in mahkemelerinde bile böylesi şeyler olmadı.” (30.01.2019 YENİ ASIR)

Uzatmayalım, Nurettin Soyer’in Türk Milliyetçilerine reva gördüğü işkenceler saymakla bitmez. Ne demiş atalarımız:  “Yavru kuş yuvada gördüğünü yapar” ya da “Armut dibine düşer”

İzmir’de CHP ceketini koysa kazanır belki ama Türkiye genelinde Tunç Soyer sayesinde kaybedeceklerini hesap dahi edemezler. Her şeye rağmen CHP’nin yüzde 25-26 bandını aşamamasının sebebi bunlar. İYİ Partinin de desteklediği Tunç Soyer, onların da oylarını aşağıya çekecektir kaçınılmaz olarak.

Her seferinde dostlarımıza; CHP değişti, daha milli, daha sosyal demokrat, daha din ve vicdan özgürlüklerine sıcak bakan bir hale dönüştü diye telkinlerde bulunsak da, bizi mahcup etmek için ellerinden geleni yapıyorlar.

Yazarın Diğer Yazıları