Mustafa Toygar

Milli Savunma Bakanı Akar kendisini kurtarmış!...

Mustafa Toygar

  • 539

Milli Savunma Bakanı 'MSB) Hulusi Akar, Güney Doğumuzdaki 11 ilimizde 40 binden fazla can kaybına, on binlerce binanın yıkılmasına sebep olan Kahraman Maraş merkezli depremde Silahlı Kuvvetlere yönelik eleştirilere cevap niteliğinde 20 Şubat 2023 tarihinde bir basın toplantısı yaptı.

Bakan Akar, adeta savaş ceridesi tutar gibi ceride tutmuş ve bunu “biz gerekeni yaptık ve talimat bekledik” dercesine kamuoyu ile paylaşıyor.

Sayın Bakanın, 9 Şubat 2023, yani depremin üçüncü günü yaptığı açıklamalara baktığımızda, Silahlı Kuvvetler ancak üçüncü günden itibaren vaziyet alabilmiştir ki o dahi yeterli değildi. Yapılan açıklamalara göre yaklaşık 30 bin mevcutlu askeri birliğin görev aldığı ifade edildi..

MSB ’lığınca saat 04.17 de depremin olmasıyla beraber tutulan ceridede, “saat 05.00 de MSB bünyesinde Afet Acil Durum Kriz Merkezi teşkil edildi. Genelkurmay ve Kuvvet Komutanlıkları da çalışmalarına başladı”  deniyor.

Sonrasında da; “Saat; 05.10 da Milli Savunma Bakanı Akar, Cumhurbaşkanı Erdoğan’a ilk raporları sundu” deniliyor.

Milli Savunma Bakanı Akar kendisini kurtarmış!...

Peki, 05.15’den sonra cerideye ne yazılmalıydı?

“05.20 Cumhurbaşkanı Erdoğan, Milli Savunma Bakanı Akar’a; ‘Silahlı Kuvvetlerin tüm imkân ve kabiliyetlerini kullanarak gereğini yapın’ talimatı verdi” Elbette böyle bir talimat verilmedi, verilseydi mutlaka yazılırdı. Helikopter, uçak ve küçük çaplı istekleri olduğunu da kayıtlarda görüyoruz.

Kara Kuvvetlerinin kuruluşu M.Ö 209 yılıdır, yani 2232 yıllık bir kuruluş, dünyada örneği pek azdır. Gelenekleri vardır, her konuda planlamaları ve tatbikatları vardır. Osmanlı’nın son dönemlerinde başlayan darbe yapmak gibi kötü bir geleneği de oluşmuştur. Ancak son düzenlemelerle bu ihtimalin tamamen devre dışı bırakıldığını düşünüyorum. Böylesine büyük felaket yaşadığımız günlerde kim nasıl darbe düşünebilir, kim böylesine bir ihanetin içerisinde olabilir? Niçin bunu söylüyorum, sosyal medyada abuk-sabuk iddialara rastlıyoruz, TSK’nin gayrı darbe söylemi ile yan yana getirmeyelim, bu ülkemize kötülük, Silahlı Kuvvetlerimiz için de büyük bir bühtandır. Darbe teşebbüsleri bu ülkeye ihanettir. 15 Temmuz darbe girişimi sonrası TSK de hainlerin temizlendiğine inanıyoruz, temizlenmemişse kabahat iktidarındır.

TSK kışladan çıkarsa, darbe yapar vehmi Türkiye’yi zayıflatır ve bazı riskleri de beraberinde getirir. Biz, 21 yıllık iktidarın bu konuda gerekli tedbirleri aldığını, böylesi bir kuruntu içerisinde olmadıklarını düşünmek istiyoruz.

Talimat verilseydi aynı gün, ikinci deprem olmadan, 100-200 bin kişilik askeri birlik tam teçhizatlı, iş makinalarıyla deprem bölgesinde olurdu. 11 ilimizde de aynı gün; yaşam üniteleri, seyyar fırınlar, seyyar sahra mutfakları, su depoları, seyyar tuvaletler, ilk yardım çadırları, seyyar sahra hastaneleri, sahra jeneratörleri, barınma çadırları, çadır sobaları kurulmuş ve de en önemlisi arama kurtarma timleri faaliyete geçmiş olurdu. Türkiye’de hiçbir kuruluş Silahlı Kuvvetlerden daha hızlı ve seri hareket edemez. Devletin diğer kurumları, diğer belediyeler, sivil kuruluşlar ve uluslararası yardımlar- arama kurtarma ekipleri gelinceye kadar pek çok mesafe alınmış olurdu. Koordinatör de TSK olmalıydı ki, planlama kusurları minimuma indirilebilirdi.

Emekli Genelkurmay Başkanı olan Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar belli ki vicdanen çok da rahat değil ki tarihe not düşüyor. Komutan, lider demektir biz yine de Akar’dan bir lider duruşu sergilemesini beklerdik.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın deprem sonrası iyi niyetli çabalarını yok sayamayız. Hatta depremin birinci gününden 16ncı gününe kadar en fazla mesai yapan, en çok yorulan, en çok çaba sarf eden sayın Erdoğan’dır.

Cumhurbaşkanı Erdoğan nasıl yorulmasın ki insanüstü bir çabayla deprem bölgesindeki 11 ilimizi ve bazı ilçeleri ikinci kez geziyor ve aksaklıkları yerinde tespit ederek; bakanlarına, valilerine, belediye başkanlarına, kaymakamlarına, genel müdürlerine ayrı ayrı talimatlar veriyor. Buna can mı dayanır, Allah kolaylık versin. Saydığımız makam sahibi zatlar talimat almadan inisiyatif kullanarak vaziyet de alamıyorlar.

Bu sistemde kim olursa olsun daha fazlasını yapamaz, kimse kusuru Cumhurbaşkanı Erdoğan’da aramasın, kusur sistemdedir. Maalesef tek adam rejimi depremin altında kalmıştır.

Yazarın Diğer Yazıları