Mustafa Toygar

MHP'de neler oluyor? Bahçeli Ülkücü iradeye boyun eğecek mi?

Mustafa Toygar

  • 2339

        Öncelikle, kalbinden bir operasyon geçiren MHP genel başkanı Sayın Devlet Bahçeli’ye geçmiş olsun dileklerimizi iletmek isterim. Allah(cc) acil şifalar versin.

         Sayın Bahçelinin rahatsızlığını, özellikle sosyal medya üzerinden politik malzeme yapanları da ayıplıyorum. Politikacı, yazar, sanatçı, bürokrat ya da öne çıkan her kim olursa olsun; sağlık durumlarının ve özel hayatlarının bir takım hesaplar adına kullanılması çok çirkin bir davranıştır. Belki de bu konularda genel bir ahlak yasası çıkartılmalıdır. İnsani duyguların ve değerlerin önüne hiçbir şeyi koyamayız. Sosyal medyadaki bazı çirkin ifadelerin; Sayın Meral Akşener, Sinan Oğan ve Koray Aydın ile bir alakası olduğunu düşünmüyorum. Öbür taraftan, Sayın Bahçeli’nin kendi sağlığını politik malzeme olarak, asla kullanmayacağını da en iyi o çirkin ifadeleri kullananlar biliyordur. Bahçeli’yi elbette biz de eleştirdik, eleştireceğiz de. Ancak eleştirilerimiz üstelendiği görevle ilgili olabilir.

 

         Şimdi gelelim MHP’de neler olduğuna.  MHP’de ilk defa olarak lider bu denli yoğun eleştiriliyor. 500’den fazla “Büyük Kurultay delegesi” olağanüstü kurultaya gidilmesi için imza veriyor. Üstelik yıllarca “Lider, doktrin, teşkilat eleştirilemez” ilkesi neredeyse MHP’nin anayasası gibi kabul edilmişken; lider de, teşkilat da yoğun şekilde tartışılıyor. Zaman zaman lider de, teşkilat da münferit olarak tartışılmıştır elbette, ancak tartışmayı açanlar da kapı dışarı edilmiştir. Ancak bu sefer çok başka, önce tüzük kurultayı müteakiben seçimli kurultayı yapılarak, önümüzdeki seçimlere partiyi güçlü ve bütün olarak sokabilmeli.  Aksi halde, muhalif sesler büyüyecek; kırgınlıklar, küskünlükler artacaktır. Netice olarak da, 5 ayda 80 milletvekilini 40’a düşüren bu yönetim MHP’yi barajın altında bırakma riskiyle karşı karşıya bırakacaktır. MHP bu sefer barajın altında kalırsa da bir daha toparlanması o kadar kolay olmayacaktır.

 

         01 Kasım seçimlerinin hemen sonrasında; “Bahçeli istifa” seslerine karşı, Sayın Bahçeli şöyle bir açıklama yapmıştı; "Ülkücü hareket birçok zorlu süreçten geçti. Ben mücadelemi devam ettireceğim, beni ancak ülkücü irade gönderir. Onun dışında kimseye boyun eğmem"  Bahçeli bunları söylerken, parti yönetiminin kendi belirlediği bin kişilik delege heyetini ülkücü irade olarak görmüş ve onlara fazlasıyla güvenmişti.

 

         Ancak işler Bahçeli’nin öngördüğü gibi gitmemiş, parti yönetiminin belirlediği kongre delegeleri isyan bayrağını çekmiştir. En başta Bahçeli olmak üzere hiçbir ülkücünün, MHP’nin AK partiye alternatif oluşturabileceğini düşündüklerini zannetmiyorum.  MHP tabanı; yorgun, bitkin ve en kötüsü de umutsuz.1999 seçimlerini temel alırsak, 16 yıl boyunca yapılan; milletvekilliği, mahalli ve cumhurbaşkanlığı seçimlerinin tamamında başarısız olmuş bir partinin genel başkanı koltuğuna bu kadar ısrarla yapışması insanın aklına başka şeyleri getiriyor.

        

         Yeniçağ gazetesinden Ahmet Takan köşesinde, “MHP Genel Başkanlığı koltuğuna oturtulduğu günden bugüne kendisine verilen görevleri tam layıkıyla yapmış bir isimdir. Tam manasıyla üstün bir vazife adamıdır Doktor Devlet Bahçeli!.. “ Bahçeli’nin misyonu neydi? Ülkücü camiadan yükselen ses; “Ülkücü Hareketi kafese koydu, pasifize etti” deniyor. Hatta Üniversiteden bir arkadaş; “Neredeyse iki ülkücü bir araya gelip sınamaya bile gidemiyor” diyordu.

    

         Yine, MHP genel merkezinde Devlet Bahçeli’ye çok yakın olan bir arkadaş; “Son bir buçuk senedir, Bahçeli çok sinirli, agresif ve hatta kırıcı olabiliyor” diyordu. Belli ki yolunda gitmeyen bir şeyler vardı. Deniyor ki; “Devlet Bahçeli’yi kendine bıraksalar; ne Türkiye’de yapılan milletvekilliği seçimine ne de partisinde yapılacak genel başkanlık seçimine hayır demezdi.”

 

         500’den fazla, (tüzük gereği olması gerekenin iki katından fazla) kurultay çağrısı için imza toplayan muhaliflerle ilgili, gazetecilerin yönelttiği soruya Bahçeli’nin cevabı gerçekten akıllara zara; "MHP'nin kongre süreci 18 Mart 2018 tarihinde olacaktır. Ondan öncesi bizi ilgilendiren bir konu değildir. İmzayı kim ne kadar toplarsa toplasın müracaatı halinde kabulü mümkün olmayacak ve yasal haklarını kullanma yolu da açık olacaktır. Bizimle değil, mahkemelerle haklarını savunmalarını tavsiye ederiz."

 

          Bu inatlaşmanın partiye çok zarar vereceği aşikârdır. Bu şartlarda, MHP mutlaka seçimli büyük kurultayını yapmalıdır. Bahçeli kendine ve ülkücü iradeye güveniyorsa; “hodri meydan” demeli, güven tazelemelidir. Genel başkanlığı; Meral Akşener veya Sinan Oğan, ya da bir başkası kazanırsa da MHP yeni umutlara yelken açacaktır.

Yazarın Diğer Yazıları