Made in İngiliz aklını 'Misyoner İstihbaratçılar' deşifre ediyor
İngiliz arşivlerindeki derin kazıdan çıkan bir kitap 'Misyoner İstihbaratçılar'... Dr. Berna Çaçan Ongun'un titiz araştırması, 'Silahsız Haçlı Seferi'nin İngiliz aklı tarafından nasıl bir istihbarat makinesine dönüştürüldüğünü çarpıcı biçimde belgeliyor.
Charles Dickens’ın “Her yer bulduklarından daha kötü şekilde terk eden mükemmel baş belaları” olarak nitelediği misyonerlerin Osmanlı topraklarındaki görünmez dünyası, İngiliz arşivlerinin derinliklerinde yürütülen yıllara yayılan bir çalışmayla nihayet gün yüzüne çıkıyor.
Ünlü sanatçı Burhan Çaçan’ın yeğeni olan Dr. Berna Çaçan Ongun’un titiz arşiv araştırmalarına dayanan Misyoner İstihbaratçılar, Hayat Yayınları’nın “Deşifre X Kitaplar” dizisinin üçüncü eseri olarak gazeteci Kamuran Akkuş yayın danışmanlığı ve editörlüğünde yayımlandı.
Misyoner İstihbaratçılar, Ongun’un İngiliz arşivlerindeki adeta derin kazısıyla ortaya çıkmış bir inceleme araştırma eseri. Ongun kitabı “din”, “seyahat”, “bilimsel araştırma” ve özellikle “arkeoloji” perdesi altında yürütülen İngiliz istihbarat faaliyetlerini, Osmanlı’nın kalbine işleyen bir “silahsız Haçlı Seferi” bağlamıyla belgeliyor.
İngiliz Emperyal Zihninin Uzun Yüzyılı
Eserin ilk bölümü, 19. yüzyılı “İngiltere’nin Altın Çağı” olarak ele alıyor. Dr. Ongun’un analizine göre, 1400–1922 arasında üç kıtayı birleştiren Osmanlı coğrafyası, İngiltere’nin hem Hindistan yolu hem de Rusya’nın güneye sarkmasını durdurma planları için kritik önemdeydi. Londra, görünürde Osmanlı’ya yakın duruyor; fakat arka planda “kaleyi içeriden çözme” stratejisi yürütüyordu.
“İngiliz aklı”nın ekonomik cephedeki en sert hamlesi Balta Limanı Antlaşması oldu. Antlaşma, Osmanlı ekonomisini bağımlı bir düzene sürüklerken, misyonerler ve arkeologlar bu yeni dönemin sahadaki “bilgi toplayıcıları”na dönüştü. Tanzimat ve Islahat Fermanları’nın hazırlanış süreçlerinde, yerel etnisitelerin politik olarak konumlandırılmasında ve Şark Meselesi’nin Avrupa masalarında şekillenmesinde İngiliz misyoner ağlarının etkilerine dikkat çekiliyor.
Ongun, Batı’nın 19. yüzyıldaki “Kürt sempatizanlığı”nı da ayrı bir başlıkta değerlendiriyor; bu yaklaşımın modern politik projelerle bağını arşiv belgeleri üzerinden gösteriyor.
Kitap, güncel misyoner hedeflerinin hâlen “10/40 paraleli” denilen hat üzerinde yoğunlaştığını kaydederek İngiliz siyasetinin sürekliliğini vurguluyor.
William Jowett: İngiliz Misyonerliğinin Zihin Ustası
Kitabın omurgasını, Kilise Misyoner Cemiyeti’nin (KMC) öncü ismi William Jowett oluşturuyor. Jowett’in 1815–1820 arasında Malta merkezli yürüttüğü faaliyetlere ilişkin orijinal belgeleri ilk kez Türkçeye, bu eseriyle Ongun tam metin olarak aktarıyor.
“Christian Researches in the Mediterranean” adlı metinler, İngiltere’nin Ermeni, Süryani, Keldani, Bulgar ve Arap toplulukları üzerinden kurduğu etki politikasını belgeleyen en önemli kaynaklar arasında yer alıyor.
Jowett’in yöntemleri, modern istihbarat literatürüne öncülük edecek ölçüde sistematikti:
• Yerel dil öğrenimi ve yerel kanaat önderleriyle bağlar
• Eğitim kurumları üzerinden nüfuz inşası
• Doğu kiliselerini “aracılık kurumu” olarak kullanma
• Kutsal metin dağıtımı kisvesi altında demografik-psikolojik raporlar hazırlama
Ongun, Jowett’in hazırladığı raporlarda Müslüman topluluklara yönelik karalama kampanyalarının açık izlerini gösteriyor.
Bir Operasyon Üssü Olarak Malta
19. yüzyıl başlarında Malta, İngiltere’nin Doğu Akdeniz’deki en etkili istihbarat–misyoner üssüydü. Malta Matbaası, Osmanlı topraklarına yönelik kültürel ablukayı oluşturan yayınların merkezi hâline gelmişti.
Basımı yapılan İncil, risale ve propaganda kitapları; İzmir, Ayvalık, Sakız Adası, Atina ve İstanbul’daki okullar, kiliseler ve yerel misyonerler aracılığıyla dağıtıldı.
• İzmir: Evanjelik Rum Okulu, Jowett’in operasyon çemberinin en önemli ayağıydı.
• Ayvalık: Rum Milliyetçiliği’nin entelektüel karargâhı.
• Sakız Adası: Rum Akademisi merkezli geniş bir dağıtım ağı.
• Atina: Atina Rum Okulu’nun etrafında kurulan yeni operasyon merkezi.
• Mısır: El-Ezher’e nüfuz etme planı, Nil Deltası’ndaki çalışmalar ve Avrupalı seyyah akınlarıyla birlikte ayrı bir stratejik alan.
Jowett’in Yunanistan’da bir süre gözaltına alınması bile faaliyetlerinin çapını gölgeleyemedi; İngiliz konsolosluk ağı tüm operasyonu desteklemeye devam etti.
Arkeolojinin İstihbarata Dönüşen Yüzü
Ongun’un çalışmasının en çarpıcı bölümlerinden biri, İngiltere’nin ilk kadın istihbarat subayı Gertrude Bell’e ayrılmış.
Bell’in 1909’da Babil kazılarına katılması, görünenin aksine yalnızca bir arkeolojik merak değildi; aşiret yapıları, enerji kaynakları ve kabile ilişkilerine dair ayrıntılı raporlar İngiliz devlet aklının sahadaki stratejilerine yön verdi.
Bell’in yakın dostu T.E. Lawrence ise 1910’da “arkeolojik araştırma” bahanesiyle Mezopotamya’dan Mısır’a uzanan petrol bölgelerini haritalandırıyordu.
1921’de Winston Churchill’in Giza Piramitleri ziyareti sırasında Bell ve Lawrence’ın aynı heyette bulunması, arkeolojinin diplomasi ve istihbaratla iç içe geçtiğini simgeleyen tarihsel bir kare olarak kitapta yer alıyor.
Bir başka bölümde Agatha Christie ve eşi Max Mallowan’ın Orta Doğu’daki kazıları anlatılıyor. İngiliz Arkeoloji Okulu’nun kurucusu Bell, başkanı ise Tümgeneral Percy Cox’tu. Bu okul, Ongun’un değerlendirmesine göre, yalnızca akademik bir kurum değil, “sahasını bilgiyle kontrol eden bir İngiliz gölge aygıtı”ydı.
Dr. Berna Çaçan Ongun
Silahsız Haçlı Seferi’nin Anlamı
Ongun’un analizine göre misyonerlik, 19. yüzyılda “dini tebliğ” olmaktan çıkmış; Osmanlı’nın sosyal, kültürel ve siyasal damarlarını çözmeyi hedefleyen geniş ölçekli bir istihbarat modeline dönüşmüştü.
Arkeolojik kazılar, okul ve hastane açılışları, seyahatnameler ve bilimsel misyonlar, İngiliz politik aklının çok katmanlı birer aracıydı.
Dickens’ın misyonerleri “baş belaları” olarak tanımlayan sözü, bu sürecin Osmanlı toplumu üzerindeki uzun vadeli etkilerinin tarihsel bir özeti niteliğinde.
Kitaptan bir pasaj
“Batı, hayalî ‘Şark Meselesi’ çerçevesinde inşa ettiği doğunun emperyalleştirilmesi — başka bir ifadeyle sömürülmesi — politikasını çok önceleri uygulamaya koymuş; bunun kesin çerçevesinin çizilmesi ve fiiliyatta netleşmesi ise on dokuzuncu yüzyılla birlikte belirginlik kazanmıştır. İngiltere, Fransa ve Rusya gibi devletler başı çekse de İngiltere baş aktördür. Kendi ifadeleriyle ‘Orta Doğu’ dedikleri coğrafya üzerine haritalar çizilmiş; bu sınırlar doğrultusunda stratejiler belirlenmiştir. Bu bakımdan bölgeye ajanlar çeşitli kılıklarda gönderilmiştir: kimi zaman bir konsolos, kimi zaman bir arkeolog, kimi zaman da bir Arap şeyhi… Evet, Müslüman kılığında bir bedevi şeyhi olarak dahi karşımıza çıkan söz konusu kişiler, bu coğrafyadaki yerel unsurları etkilemekle kalmayacak, onlara akıl hocalığı da yapacaktı. Müslümanları kimliklerinden ve benliklerinden uzaklaştırmanın en pratik ve ekonomik yolunu bulan Batı, emeline kısmen de olsa ulaşacaktı.”
Eserden başlıklar
I. Bölüm – İngiltere’nin Altın Çağı: On Dokuzuncu Yüzyılın Süper Gücü: İngiltere, İngiliz Emperyalizminin Aktif Ajanları: Misyonerler, İngiltere Osmanlı’ya Yanaşıyor, Osmanlı Ekonomisinin Kalbine Saplanan Hançer: Balta Limanı Antlaşması, Bir Millet Dizayn Ediliyor: Tanzimat ve Islahat Fermanları, Batı’nın Gerçek Yüzü: Şark Meselesi Hezeyanı, İngiliz Entrikaları: Sultan Abdülhamid’in Gözünden Kaçmıyor, Kürt Sempatizanlığı: Bir Batı Projesi, Misyonerlerin Yirmi Birinci Yüzyıldaki Hedefleri: 10/40 Paralelleri
II. Bölüm – W. Jowett: Strateji, Yargı, Eylem: Misyoner William Jowett: Topluma Nasıl Sızıyor?, Jowett’in Akıl Hocaları, Bir Batı Masalı: Orient Express (Batı’nın Emperyal Yolcuları), Jowett’in Sinsi Planı: İncil ve Kutsal Metinler, Lancaster Sistemi: İngiliz Hegemonyası, Operasyonların Bir Parçası: Yerel Dil Kullanımı, Misyonerlerin Oltasındaki Yem: Eğitim Kurumları, Müslümanlara Ulaşmanın Yolu: Doğu Kiliseleri, Tarihsel Gerçeklerle Jowett’in Müslümanları Karalama Kampanyası
III. Bölüm – W. Jowett: Operasyonları, Osmanlı Toprakları – Doğu Akdeniz (1815–1820): İngiltere’nin Osmanlı Hayali, Jowett’in İletişim Ağı: Piskoposlar, Okul İdarecileri, Konsoloslar, Akdeniz’in Misyoner Yatağı: Malta, Osmanlı Topraklarının Kültürel Ablukası – Malta Matbaası, Hangi Eserler Basıldı?, Basılan Yayınları Kimler Dağıttı?, Jowett’in Operasyon Hattı, Misyonerlerin Göz Bebeği: İzmir, İzmir Operasyon Merkezi: Evanjelik Rum Okulu, Piskoposlarla Dirsek Teması, Rum Milliyetçiliğinin Arka Odası: Ayvalık, Ayvalık Operasyon Merkezi: Ayvalık Akademisi, Zengin Rumların Yuvası: Sakız Adası, Jowett Gözaltına Alınıyor, Sakız Adası Operasyon Merkezi: Rum Akademisi, Kültür Başkenti: Atina, Atina Operasyon Merkezi: Atina Rum Okulu, Misyonerlerin Afrika’ya Giriş Kapısı: Mısır, Mavi Nil Meselesi: Avrupalı Akını, Mısır Niçin Önemli?, Mısır’da Neler Oldu? – Mısır Valisi Mehmet Ali Paşa, Mısır: Misyoner Çalışmalarının Ana Kucağı, Misyonerlerin Mısır’daki Hedefi: El-Ezher Üniversitesi, Jowett’in Nil Deltası’ndaki Operasyonları ve Palavraları
Bakmadan Geçme

