Erhan Başyurt yazdı: Adalet kovuldu hukuk tatilde

Tivibu ve Turkcell'den sonra bir diğer dijital yayın platformu olan Digiturk de Fetullah Gülen destekçisi medya kanallarına karşı karartma kararı aldı. Bakın Gülen destekçisi Koza-İpek Grubu'nun gazetesi bu gelişmeyi nasıl yorumladı?

  • 1226

 Konuyla ilgili bir yazı kaleme alan BUGÜN Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni Erhan Başyurt da söz konusu uygulamanın Anayasa'ya aykırılığını belirterek bu adımların olası yaptırımlarına da dikkat çekti.


İşte Erhan Başyurt'un 'Adalet kovuldu hukuk tatilde!' başlıklı o yazısı...

Hesap vermemek için ülkeden 'adalet'i kovdular. Suçüstü yapan polislere kelepçe takıp, savcıları sürdüler.   

Artık hukuksuzluklar birbirini izliyor.   

Her güne 'bu kadarı da olmaz' dediğimiz yeni bir 'gerileme' ile başlıyoruz.   

Medya grupları basılıyor.   

Taşlı sopalı organize saldırılar yapılıyor. 
 
Yazarlar 'organize suç çeteleri' tarafından dövülüyor.   

Gazetecinin başına polis silah dayıyor.   

Dizi senaryosundan, köşe yazısından gazeteciler hapse atılıyor…  

Medya önce baskı ve korkutma ile 'oto-sansür'e zorlandı.   

Şimdi şiddeti ve hukuku sopa gibi kullanarak apaçık 'sansüre' zorlanıyor. 
 
Tivibu ve Turkcell gibi kamunun kontrolündeki platformlar, özgür kanalları kararttılar. 
 
Bizden uyarması

Şimdi de TMSF'nin gizli bir şekilde Katarlı olduğu iddia edilen bir firmaya sattığıDigiturk, 7 kanalı yayından çıkarttı.     

Bir savcı yürüttüğü soruşturmayı gerekçe göstererek, mahkeme kararı olmadığı halde yazı göndermiş.   

Digiturk de savcının böyle bir yetkisi olmadığı halde, gelen yazıyı 'talimat' kabul etmiş…  

Dedik ya adaleti kovdular… Artık mantık ve hukukilik aramak boşuna…   

Anayasal Suçları Araştırma Bürosu savcısı eliyle anayasal suç işleniyor.   

Üstelik kapattırılan kanallardan birisi Yumurcak TV, yani savcı çizgi kahramanlardan korkmuş, okul çağı öncesi bebelerin 'silahlı terör örgütü'kurmasından endişe etmiş.  

Digiturk'e yazmış, Katarlı meçhul finansörler de 'emir' telakki etmiş.  

Bizden uyarması, Gültekin Avcı'nın sadece 7 köşe yazısı gerekçe gösterilerek'silahlı terör örgütü kurmak ve yönetmek, darbeye teşebbüs etmek ve askeri casusluk' ile suçlanıp hiçbir delil sunulmadan tutuklanması, artık her gazetecinin 'terör' gerekçesiyle tutuklanmasını mümkün kılıyor.   

Bizden uyarması, bir savcının kendi başlattığı bir soruşturmayı gerekçe gösterip,özgür medya kanallarını kapattırması ve özel teşebbüsün de buna uyması, artık tüm medya kanallarının karartılabilmesine imkn sağlıyor. Hlihazırda haklarında benzer soruşturma yürütülen kanallar ve gruplar var...
 
Cevap bekleyen soru

Bizden uyarması, son dönem kabul edilen iddianamelerde (Tutuklu hakimler, Tahşiye ve 25 Aralık) delil ve gerekçeler bir fecaat. Herkes HTS kayıtları üzerinden, içerik olmadan, aynı baz bölgesinde olduğu için suçlanabilir. Sadece konuştuğunuz kişiden değil, konuştuğunuz kişinin konuştuğu kişiler nedeniyle de artık terörle suçlanabilirsiniz. Dahası yurtdışından gelen 'otomatik alışveriş mesajları' da sizin dış bağlantılarınız olarak yer alıyor…  

Dedik ya, adaleti kovdular. Hukuk tatile çıktı.  

Kanuna, delile artık gerek yok. 'Kurt, kuzuyu yemeyi kafaya koymuş' bir kere,'gözünüzün üzerinde kaş olması' yeterli bahane…  

Şaşırtan aslında bu değil…   

Cevap bulunması gereken soru şu: Halk özgürlükleri bir bir elinden alınırken, adalet kovulup hukuk iktidarın sopası haline getirilirken, muhalefetin halka erişim mecraları planlı şekilde daraltılırken, baskı ve zulümler dalga dalga büyürken caydırıcı demokratik ortak bir tepki neden ortaya konulamaz?..

Bakmadan Geçme