"Gezi'den beri darbe süreci yaşıyoruz"
Son 13 yılda yakalanan istikrarın, devletin yeniden yapılandırılma sürecinin ve ekonomik büyümenin belli odakları rahatsız ettiğini ifade eden SDP Başkanı Ayhan Ogan, '7 Haziran'dan sonra başlatılan süreç, bağımsız politika izleyen Türkiye'yi durdurma girişimidir. Gezi olaylarından beri bir darbe süreci yaşıyoruz' dedi.
Özlem Doğan - Milat
Bu Pazar Türkiye sandık başına gidiyor. 7 Haziran'dan bu yana yaşanan terör saldırıları ve diğer gelişmelerin sandığa nasıl yansıyacağı merak ediliyor. Sandıktan tek başına iktidar mı çıkacak, yoksa 7 Haziran'daki gibi oy dağılımı koalisyonu mu işaret edecek? Seçim öncesi gelişmeleri Sivil Dayanışma Platformu Başkanı Ayhan Ogan'la konuştuk.
KÜRESEL KIRILMA DÖNEMİ
Türkiye'de yaşanan her olay uluslararası kamuoyu tarafından da yakından izleniyor. Dünyanın gözlerinin üzerimize bu denli çevrili olmasının nedeni nedir?
Son 13 yılda yakalanan istikrar, devletin yeniden yapılandırılma süreci ve ekonomik olarak büyüme ortada. Küresel bir kırılma dönemi yaşıyoruz. Siyasi ve ekonomik belirleyiciler değişiyor. Bu süreçte Türkiye ulusal bir değişim yaşadı. Küresel değişimdeki paylaşım savaşları, Türkiye'yi doğrudan merkeze oturttu. 7 Haziran'dan sonra başlatılan süreç, bağımsız politika izleyen Türkiye'yi durdurma girişimidir. Gezi olaylarından bugüne kadar bir darbe süreci yaşıyoruz. Türkiye'nin değişimini minimuma indirip sınırları içine hapsetmek ve etki gücünü azaltmak istiyorlar.
Muhalefet partileri ve onlara destek veren medya kuruluşları adeta söz birliği içerisindeler. Birbirine benzemeyen bu oluşumlar aynı söylemleri neden paylaşıyor?
İç çatışmaları körükleyerek terör üzerinden Türkiye'de siyaseti yeniden dizayn etmenin peşindeler. Seçmeni etkileyerek AK Parti'ye tek başına iktidar imknı vermemek ve Erdoğan'ı başkan yaptırmamak en önemli hedefleri. 2013'ten beri yaşadığımız darbe sürecinin temel argümanı bunlardır. 1 Kasım'da, Türkiye yakaladığı son yıllardaki etki gücünü devam mı ettirecek yoksa durduracak mı bunu oylayacağız.
KÜRESEL GÜÇLER İTTİFAK KURDU
Çözüm Süreci Türkiye için tarihi bir fırsatken PKK'nın terör eylemleri neticesi son buldu. İç ve dış güçlerin sürece olan olumsuz tavrı sizce neden?
'Çözüm Süreci, Kürtlerin de ortak bir devlet ve ortak bir gelecek vizyonunda buluşturulması demekti. Bunu Türkiye'ye yaptırmadılar. Zira süreç devletin elini güçlendirecekti. Küresel güçler, içerdeki uzantıları ve bazı komşu ülkeler Türkiye'ye karşı bir cephe oluşturarak ittifak kurdular. Mısır, Tunus, Libya, Suriye ve Irakta da bu darbe girişimleri eş zamanlı bir komple proje olarak aynı çevreler tarafından başlatıldı.
PKK'nın arkasındaki küresel güçler, terör örgütüne ne gibi destek ve vaatlerde bulunuyorlar?
Türkiye'yi durdurmak için Kürt kartını masaya koydular. PKK'ya Suriye'nin kuzeyinde bir devlet vaat ettiler. Her türlü askeri, lojistik ve siyasi desteği veriyorlar. PYD PKK'nın Suriye'de kurmuş olduğu yapıdır. Kendine muhalif tüm Kürtleri o bölgeden sürüp attı. PKK'nın bir devletinin olması için; seküler temelli modernleşme süreci Kürtler üzerinde bir proje olarak uygulanma başlandı. Bunu yapabilmek için Kürtlerin gelenekten ve dinden koparılmaları lazım. Bunun içinde Kürt halkına devleti düşman bellettiler. Terör örgütünün saldırıları Kürtlere devlet kurma ya da yaşam standartlarını yükseltmek için değil, PKK'ya devlet kurma mücadelesidir.
KÜRT HALKI OYUNUN FARKINDA
PKK'nın tüm sabotajlarına rağmen devletin tüm imknlarını ortaya koyarak hassasiyetle sürdürdüğü iki yıllık 'Çözüm Süreci'nde barışı teneffüs den bölge halkı, oynanan oyunu fark etmiyor mu?
Halk oyunun farkında. Kürtler siyasal bilinci yüksek bir toplum. Fakat PKK bölgede, 'Bize devlet kuracaksa İsrail, ABD ya da İran'la da işbirliği yaparız' bilinci yerleştirmeye çalışıyor. Ayrıca dış destek de alıyorlar. Böyle bir sözde devleti, uluslararası camia tanıyıp partner olarak uçaksavar dahi verebilir. Çünkü sınırımızda; Türkiye'nin hinterlandı olan Ortadoğu'da seküler bir bölge oluşturmak istiyorlar.
Bölge halkı geçmişte yaşadığı acılarla bugün devlet tarafından kendilerine verilen hakları ve çabayı kıyaslarsa PKK'ya dur der mi sizce?
Türkiye'de Kemalist rejim ancak 1950'ye kadar dayanabildi. PKK'nın hkimiyetinde bir devlet, kantonlar ya da yönetimler Kürtlere ne kazandıracak ya da ne kadar sürdürülebilir. Anadolu halkı seküler temelli bir devletin toplumu dizayn etmesine karşı çıkıp Kemalist anlayışı nasıl bozduysa, Kürtlerinde marksist temelli bir PKK'nın dizayn etmeye çalıştığı bir projeye karşı çıkacağını düşünüyorum.
HDP'Yİ ANA MUHALEFET YAPMANIN PEŞİNDELER
HDP'nin PKK ile bağlantısı ortada. Kendini ulusalcı milliyetçi olarak nitelendiren parti ve gruplarda HDP'yle aynı söylemler içerisinde. Birbirine benzemeyen bu oluşumları aynı noktada birleştiren nedir?
HDP'nin en temel özelliği; bu ülke insanın dinine, manevi değerlerine, ülkesine, devletine, bayrağına hasmane düşmanlık içinde, aidiyet hisleri zayıf olan kesimlerin çatı partisi olmasıdır. Türkiye'deki İslam karşıtı olan kesimleri HDP'ye kaydırma çabası güdüyorlar. Kısmen CHP'de toplanmış olan marjinal sol gruplar ve Alevi oylarının HDP'ye kaydırılmasını ve silahlı bir örgüt eşliğinde HDP'nin ana muhalefet olmasını istiyorlar. Türkiye'nin uzun yıllar başını ağrıtacak bir proje peşindeler. Bunların hiçbiri yerli ve milli aktörler değil. Dışardan destekleniyorlar. Demirtaş da bu projelerden biri.
Bu projenin amacı nedir?
Türkiye'de batıcılık siyaseti CHP, milliyetçilik siyaseti MHP ve İslamcılık siyaseti Menderes ve Özal üzerinden üç ana damarda toplanmıştı. Misyonu olan batıcılık siyasetini CHP'nin yanı sıra HDP'ye vermeyi hedef edindiler. Sermaye, medya grupları ve bir takım entellektüel geçinen kesim, Türkiye'de batıcılığın 100 yıldır temsilcisi. Bunlar milletin değerleri adına değil, yabancı misyonların çıkarları uğruna bir mücadele yürütüyorlar. Görevleri Türkiye toplumunu dönüştürmek.
YERLİ OLDUĞU İÇİN ERDOĞAN'A DÜŞMANLAR
Yerli ve milli olan siyasete, siyasetçiye ve projelere olan düşmanlıkları sizce bu yüzden mi?
Erdoğan'a milletin beraberliğinin ve tarihsel misyonunun sembolü olduğu için saldırılıyor. Türkiye batının kontrolünde, uluslararası statüsü küresel güçler tarafından belirlenen ve denetlenen bir ülke olma pozisyonunu devam ettirsin istiyorlar. Bu yüzden 1 Kasım çok önemli. Türkiye koalisyonları taşıyamaz. Büyük sıkıntılar yaşanır. Güçlü bir tek parti iktidarına ihtiyacımız var. Milletimizin bütün bunları hesap ederek bir tepki ortaya koyacağını düşünüyorum.
*** Erdoğan'a milletin beraberliğinin ve tarihsel misyonunun sembolü olduğu için saldırılıyor. Türkiye batının kontrolünde, uluslararası statüsü küresel güçler tarafından belirlenen ve denetlenen bir ülke olma pozisyonunu devam ettirsin istiyorlar.
*** Sermaye, medya grupları ve bir takım entellektüel geçinen kesim, Türkiye'de batıcılığın 100 yıldır temsilcisi. Bunlar milletin değerleri adına değil, yabancı misyonların çıkarları uğruna bir mücadele yürütüyorlar. Görevleri Türkiye toplumunu dönüştürmek.