"Beyaz Toros'tan JİTEM'ciler indi PKK'lılar bindi"

Başbakan Davutoğlu'nun danışmanı Taha Özhan AK Parti'nin Kürtlerin mesajını aldığını söyledi. Çözüm sürecinde paydaş olma kriteri Özhan'a göre PKK'nın silahsızlanması ve HDP'nin rasyonelleşmesi. Al Jazeera'ye konuşan Özhan, PKK'nın eylemleri için ise, 'Beyaz Toros'un içinden JİTEM'ciler indi, PKK'lılar bindi' benzetmesinde bulundu

  • 1288

 

Başbakan Davutoğlu'nun danışmanı Taha Özhan Al Jazeera'ye konuştu.

Siz daha önce de muhalefet partilerinin 2015 güncellemesi yapamadığını söylemiştiniz. Ama 7 Haziran’da gördük ki, seçmen AK Parti’den de bir güncelleme bekliyor...

 AK Parti o güncellemeyi hızlıca yaptı.

Siyasal, sosyolojik ve tarihsel olarak AK Parti’yi diğer partilerden ayıran özellikler var. Sosyolojik olarak ayıran en temel özellik, AK Parti’nin çok renkli, farklı sosyolojik yapılardan oluşması. Normalde bu cümle çok kaotik bir parti tarifi ortaya çıkarır. Ama şöyle bir şey gerçekleşiyor, bunların tamamını yatay kesen ve farklı çekirdek grupları ‘kovalent bağ’ (ortak bağ) ile bağlayan bir yapı var. Kovalent bağlar çok güçlü bağlardır. Bu türden bağları oluşturabilmeniz için bir tarihsel derinliğinizin ve sosyolojiyi yatay kesen unsurlarınızın olması lazım. O yatay kesen unsur ancak farklılıkları bir arada bu kadar güçlü bir şekilde tutabilir.

Diğer partilerde böyle bir farklılık veya zenginlik yok. HDP’nin farklılıklardan oluştuğu, koskoca bir balon ve medya şişirmesidir. Külliyen palavradır. HDP’de taban belli ölçüde, siyasi elitleri ise neredeyse her konuda aynı şeyleri düşünen, tüketen, aynı kalıpları telaffuz eden, inanan aktörlerden oluşuyor. CHP’de sosyolojik olarak inanılmaz monolitik, birbirine benzeyen, çok tek tipçi, aynı şeylere inanan, aynı sloganları tüketen bir yapıdan bahsediyoruz.

Niğde’den AK Parti’ye oy vermiş, orta sınıf bir insanı alın, Ağrı’dan AK Parti’ye oy vermiş orta sınıf başka bir isimle yan yana getirin. Birçok konuda farklı farklı şeyler söyleyeceklerdir. Ama onları birleştiren bağ, AK Parti dediğimiz yeni Türkiye’nin taşıyıcı ajanından ibaret. AK Parti o sosyolojiyi tahkim ediyor, etmeye de devam edecek. Ettiğinden dolayı seçim gecesi harita o şekilde çıkıyor.

 Güncelleme bitti mi AK Parti açısından?

AK Parti bu canlılığını koruyacaktır. Tarihsel ve sosyolojik zemin böyle olmaya devam ettiği sürece. Türkiye’nin taşıyıcı unsuru olma sorumluluğu da AK Parti’yi istese de, istemese de dinamik olmaya itmektedir. AK Parti değişimci karakterini korumak durumunda kalmaktadır. AK Parti’yi bile aşan bir misyondan bahsediyoruz burada.

Kampanya boyunca mahalle toplantılarına gidiyorum. Özellikle alt gelir gruplarından eğitim düzeyinin düşük olduğu toplantı yerlerinde yaptığım konuşmada 622’den, 1071’den tarihsel referanslar veriyoruz. Dönüyoruz kadim dönemlerden bir peygamberden bahsediyoruz; 1453’ten, 1946’dan bir şey söylüyoruz …

CHP’li akıl 1923’ün gerisine gidecek bir tarihsel derinliğe ve perspektife sahip olamaz. MHP tarihte kaybolmuş bir parti. Bir yerlere referans yapabilir ama bugünle insicam sağlayamaz. HDP ise zorlasanız 1980 Diyarbakır Cezaevi'nden geriye gidemez. Bu siyasi partilerin vereceği tarihsel referansların büyük kısmı negatif referanslardır. Bir travmadan bugün gelip bir kurucu siyaset inşa etmeye çalışan çelişkinin içerisine düşen yaklaşımlardır. Biz geçmişte yaşanmışlıklara referans veririz, oradan kurucu siyasi iradenin ortaya çıktığına dair örneği söyleriz, bugüne geliriz. Bambaşka iki dünyadan bahsediyoruz.

“Normalleşmenin kolay anahtarı: Yeni anayasa”

Normalleşmeyi AK Parti ile birlikte yapabilecekleri bir tane kolay anahtarı var: Yeni anayasa. Çünkü bahsettiğim bütün marazları içinde barındıran, bize zoraki imzalatılan ortak sözleşmemiz 1980 darbesinin ortaya çıkardığı anayasadır. Millet olarak buna gönül rahatlığı ile imza atıldığını kimse söyleyemez. Bu sözleşme tarihin çöplüğüne atılır, yeni bir sözleşme hep beraber yazılır.

Kentsel dönüşümleri bilirsiniz; muhakkak bir, iki tanesi evini yıktırmaz. 10 kilometrelik alan yıkılmıştır, iki tane gecekondu orada kalır, farklı sebeplerle direniş sergiler, haklı – haksız. Muhalefet partilerinin durumu bu. Üç gecekondu bir yerde duruyor. Israrla yaşanan acı gerçeği görmek istemiyorlar.

Bu kentsel dönüşüm, bu siyasal dönüşüm yaşanacak. Gönül ister ki herkese yeterince ev imkânı verecek olan, herkese yeterince alan sunan bu zemine gelirler, bu binada kendilerine hak ettikleri dairelerini alırlar. Ama bu siyasal dönüşüm muhakkak yaşanacak, geri dönüşü yok.

Zorla da olsa mı?

 Zorla değil, hayır. Niye zorla olsun? Zaten çökmüş bir yapıdan bahsediyoruz. Bunun üzerinden nostalji geliştirmek siyasal bir tavır değil. Psikolojik bir tavır. Hayatın gerçekleri ile kavga eden bir tavır. O gecekondularda insanlar çok zor şartlar altında yaşıyorlar. Ama eğer destek verilirse, yeni yapılacak bu siyasal kurucu inşa sürecinin estetiği, derinliği, sofistikasyonu, kuşatıcılığı hep beraber yapılabilir. Bunun da zemini yeni anayasadır.

Burada işbirliğine en yakın parti CHP mi olur?

Hayır. Hepsi. Hiçbir ayrım gözetmeden. Bizim açımızdan MHP’nin de, HDP’nin de, CHP’nin de yeni anayasa sürecinin pozitif ve kurucu birer unsuru olmayı başarmaları gerekiyor. Bu sorumluluk tamamen AK Parti üzerine kalmamalı. Ama AK Parti, üzerine kalırsa da, elinden geleni 2010’da nasıl yaptıysa yapacaktır. Ama bu parçalı olacaktır, kısmi olacaktır. Biz istiyoruz ki, darbe anayasasını değiştirmekle iktifa etmeyelim. İstediğimiz, yepyeni bir anayasa yazılsın.

Cevabı aranan sorulardan biri de çözüm sürecinin bundan sonra nasıl devam edeceği. Bu konuya şuradan başlayalım: Kürt seçmen AK Parti'ye ne mesaj verdi?

Kürtler şunu söyledi: AK Parti'nin olmadığı bir Güneydoğu cehenneme dönüşüyor. AK Partisiz Güneydoğu anlamsız bir yere dönüşüyor. Öz yönetim fantezileri, saçmalıkları altında, tek parti totaliter yapısının baskısına dönüşüyor. Kürtler buradan çıkmak, bundan kurtulmak için destek verdiler.

“Beyaz Toros’un içinden JİTEM’ciler indi, PKK’lılar bindi”

Beyaz Toros'un içinden JİTEM'ciler indi, PKK'lılar bindi. Hâlâ o beyaz Toros dolaşıyor, birilerini evinden kaçırıyor, bir yerde yargılıyor, infaz ediyor. Bu sürdürülebilir bir durum değil. 1 Kasım’a bir hafta kala AK Parti’li isimleri Nusaybin’de, Van’da PKK’nın katletmesine verilen tepkidir. Bu sahneler en son 1990’larda beyaz Toros’tan inen JİTEM’ciler marifetiyle yaşanırdı. Şimdi aynısını PKK yapıyor ama HDP şizofrenik bir şekilde ‘katil devlet’ diye yalan söylemeye devam ediyor. Bütün bunlar seçmen tarafından cezalandırılmıştır.

Bu mesajı HDP'nin, PKK'nın ne kadar alacağı şüpheli. Ama AK Parti mesajı almıştır. AK Parti Kürtlere kucak açmıştır, Kürtler de Türkiye omurgasının bir parçası olmayı AK Parti köprüsü üzerinden hayata geçirmişlerdir. AK Partisiz bir Güneydoğu'yu tahayyül edemediklerini bu seçimde çok açık bir şekilde göstermişlerdir. Bu trend çok daha güçlü bir şekilde devam edecektir.

Nasıl devam edecek peki çözüm süreci?

Çözüm süreci dediğiniz şey, çözülecek sorunun muhatabının rasyonalitesi ile doğrudan orantılıdır. Karşınızdaki muhatap aldığınız aktör, sorunun doğrudan parçası hatta merkezinde bulunan unsur ne kadar rasyonelse o kadar ilerleyebilirsiniz.

Altı yıl önce çözüm sürecinin çözmesi gereken başlıklar ile bugün çözmesi gereken başlıklar arasında devasa bir fark vardır. 2009'da açılım süreci başlarken çözüm sürecinin en önemli başlıklarından birisi Kürtçe televizyonun açılmasıydı, Kürtçe propaganda yapılabilmesiydi; cezaevlerinde, mahkemelerde dil serbestiyetinin olmasıydı.

Şimdi neredeyse anayasadaki bir, iki madde hariç, onları da değiştirmeye AK Parti'nin tek başına imkânı yok, çözüm sürecinin demokratikleşmeye müteallik başlığı kalmadı. Birkaç mevzuat ile ilgili ufak tefek şeylerin dışında. Türkiye’nin tamamını ilgilendiren demokratikleşme süreciyle çözüm süreci artık insicam içerisinde. Yani özel düzenleme alanları neredeyse ortadan kalktı.

 

Bakmadan Geçme