İmar Barışı ve Kamu Arazilerinin Kiralanması (4)
Dr. Vehbi Kara
- 31543
Ülkemiz başta olmak üzere gelişmekte olan diğer uluslar ve eski komünist ülkeler; bu temsili süreci tam olarak yaşayamadıkları için sermaye yetersizliği sorunu ile karşı karşıya kalmaktadırlar. AB Süreci ile birlikte eski komünist ülkelerde bu sorun aşılmaya başlamış ise de diğer gelişmemiş ülkelerde sermaye yetersizliği hala en önemli sorun olarak durmaktadır.
Bu durum adeta hisse senedi ihraç edemeyen şirketlerin problemine benzemektedir. Temsil edilmeyen varlıklar birer ölü sermaye şeklinde karşımıza çıkmaktadır. Dünyadaki insanların altıda beşi; mülklerini temsil edecek ve sermaye meydana getirecek süreçten yoksun bulunduğu için kalkınma hamlelerinde başarılı olamamaktadır. Sorun işte bu kadar basittir aslında…
Çünkü insanların evleri vardır fakat tapusu yoktur, mahsul üretir fakat hiçbir kayda geçmez. Şirketlerinin büyük bir çoğunluğunun hukuki statüsü yoktur. Toplu iğneden başlayıp nükleer reaktöre kadar her türlü teknolojik gelişmeye uyum sağlayan bu insanların ekonomik gelişme konusunda sermaye meydana getirememelerinin en önemli nedeni işte bu temsil belgelerinin eksik olmasıdır. Buna ruhsatsız işlemler de denilmektedir.
İnsanlığın çözmesi gereken problemlerden bir tanesi, mevcut olduğu bilinen fakat gözle görülemeyen bazı olayları kavramak ve onlara erişim sağlamaktır. Zira gerçek ve faydalı olan her şey; elle tutulur, gözle görülür değildir. Örneğin zaman gerçektir ancak saat ve takvim ile temsil edildiğinde etkin bir şekilde kullanılabilir ve yönetilebilir. İşte bunun gibi tarih boyunca insanoğlu elleri ile dokunamayacağı şeyleri aklı ile kavrayabilmek için yazı ve müzik notalarını keşfetmiştir.
İşte imar barışı ile birlikte kamu arazilerinin kiraya verilmek sureti ile değerlendirilmesine bu açıdan bakmakta yarar vardır. Gelecek yüzyılın en önemli göstergesi; varlıkların, tapu ve benzeri araçlar ile temsil edilmesidir. Batılı ülkelerin zamanında yapmış olduğu mülkiyet reformları, kayıtdışılığı önleyerek sermayenin faydalı hale gelmesine neden olmuştur. İşte bizde bunu yapmak zorundayız.
Temsil belgelerinin yani tapu ve benzeri kayıtların olmaması onları birer ölü sermaye haline getirmiştir. Bu nedenle ilk bakışta “döküntü” olarak görünen birçok maddeden sermaye ortaya çıkarmak mümkün olmamaktadır. Güçlü kurumlar meydana getirilmeden de ekonomik kalkınma gerçekleştirilememektedir.
Sahiplenme duygusu yani malikiyet, ozalit plana bakılarak inşa edilmiş veya sözlüğe bakılarak tasvir edilebilmiş bir şey değildir. Kökeni muğlaktır ve anlaşılması güç bir yönü vardır. Bununla birlikte gelişmenin anahtar kavramlarından bir tanesidir. Batının gelişip güçlenmesinin en önemli nedenlerinden bir tanesi olarak değerlendirilmektedir. Diğer bir tanesi ise hürriyet ve serbestlik konusudur.
İmar barışına bu gözle bakmak, ezbere konuşmamak ve uygulama esnasında hakkaniyete dikkat etmek gerekiyor. Allah hükümetimize ve belediyelere bu konuda muvaffakiyet nasip etsin. Çünkü sanıldığından da çok önemlidir, vesselam…