128 milyar dolar meselesi nedir?

Son günlerde “128 milyar dolar nerede?” sorusuyla yeni bir algı operasyonuna başlandı.

İşin enteresan tarafı bu algı operasyonunun başını da 2001'de ekonomiyi toslatan ve bankalarda en az 50 milyar doların hiç edilmesinde bürokratik sorumluluğu olan bir siyasi partinin yöneticilerinin çekmesi de dikkati çekicidir.

Bu yöneticiler, bu kadar paranın iddia edildiği gibi buhar olmayacağını da herkesten önce bilirler.

Bu iddiada bulunanlar, ya ekonomi bilmiyorlar ya da bile bile halkı yanıltıyorlar.

Türkiye’nin aşağı yukarı yıllık yurt dışıyla 300 milyar dolarlık ticaret hacmi bulunmakta, 40 milyar dolar da cari açığı vardır.

Ayrıca yıllık 50 milyar dolar enerji (petrol, doğalgaz vs.) ödemesi bulunmaktadır.

Ekonominin tabiatı gereği, devlet vatandaşın döviz talebini de karşılamak zorundadır. Aksi halde ekonomiye güven kalmaz.

Bir diğer husus da bütün dünya altın rezervlerini artırmaktadır. Dolayısıyla Türkiye de artırmaktadır.

Türkiye dünyada dolaşan ucuz sıcak paradan yararlanarak altyapı yatırımlarını tamamlamıştır. Kredi verenler de elbette sözleşmeleri dolar üzerinden yapılmasını istemektedirler. Bu bir finansman tercihidir. Yoksa Türkiye’nin bu projeleri bütçe imkanları ile 20 yılda bitirmesi mümkün olmazdı.

Yine bu algıyı yürütenler, bir taraftan çıkıp bazı iş adamlarının mallarına el konulmasını ve bunun fakirlere dağıtılmasını istiyorlar. 2023’te de iktidara geleceklerini söyleyen karşı ittifakın liderinin, bu söylemle iktidara geldiği gün ülkede para kalmadığını göreceklerinden ve 6 ay içinde ülkeyi 2001’de olduğu gibi krize sürükleyeceklerinden bile haberler yok. Bunu bile akıl etmiyorlar. Yazık!