Cemal İncesoyluer

Akşener'in uzun yürüyüşü…

Cemal İncesoyluer

  • 1125

Aslında geç başladı. MHP’de bir değişim arzusu hep vardı.

Merhum Başbuğ Alpaslan Türkeş’in varlığında, hiçbir ülkücü genel başkan değişimi konusunu aklının ucundan dahi geçirmezdi ama, ondan sonra bu ihtimal hep konuşuldu.

Önceki gün Tokat’taydı ve MHP’de önce tüzük değişikliği, ardından da olağanüstü kurultayda genel başkanlığa aday olacağını söyleyen 5 isimden birisidir, Meral Akşener.

Siyasi hayatına bir çok şeyi eklemiş, MHP’de de 2007 yılından bu yana siyasi aktör olarak görev yapıyor. Türkiye Meral Akşener’i salt MHP’deki siyasetiyle tanımıyor. Evveli var. DYP’de milletvekiliydi ve koalisyon hükümetindeki İçişleri Bakanı olarak yaptığı görevde, parıltılı bir siyasetçi olarak hafızalara kazınmıştı.

 

Dönemin Başbakanı Tansu Çiller’in adeta sağ kolu, sırdaşı ve yol arkadaşıydı.

 

Terör örgütü PKK ile mücadelesi, bu ülkedeki her bir vatanseverin gönlünde taht kurmuştu. Tabii, farklı sesler, o dönemdeki uygulamalara ilişkin eleştiriler ve özellikle “faili meçhul infaz” kavramıyla paralel iddialar da olmuştu.

 

90’lı yılların şartlarıyla, bugünün koşulları arasında ciddi farklar olmasına rağmen, bugünden düne baktığımızda, Akşener’e yöneltilen terörle mücadele anlayışıyla ilgili haksızlık yapıldığını daha iyi anlıyoruz. Eğer, peşinden gelen hükümetler, hassaten DSP-MHP-ANAP koalisyonunun iki binli yıllara bakiye bıraktığı iğdiş edilmiş terör gerçeğinin en önemli aktörlerinden Meral Akşener olduğunu bir hakkı teslim olarak ifade etmeliyiz.

 

Peşinden MHP’de siyaseti ve TBMM Meclis Başkanvekilliği.

 

Meral Akşener’in meclis yönetimi, adeta bir kadının siyasetteki sembolü olmuştu. Dirayeti, gücü, üslubu ve ironi yüklü esprileri, Akşener’in MHP’de yıldızının parlamasına sebep oldu.

 

Fakat geç kaldı.

 

Eğer partide yolunda gitmeyen bir şeyler varsa, Akşener bunları Meclis Başkanvekiliyken ve elbette parti disiplini çerçevesinde küçük anekdotlarla söylemeliydi.

 

MHP’nin önceki iki kurultayının hiç değilse birinde MHP Lideri Devlet Bahçeli karşısında genel başkanlığa aday olmalıydı. Çünkü, MHP tabanına, ülkücülere ve bu ülkenin insanlarına uzun izahlar yapmak zorunda kaldığı, “İyi de, 1 Kasım seçimlerinde aday gösterilmediğiniz için mi, MHP’de değişim olması gerektiğini anladınız ve ciddi sorunlar bu seçim sonucuyla birlikte mi çıktı?” gibi sorularla karşı karşıya kalmaktadır.

 

Mesela, artık Koray Aydın’ın genel başkanlığa adaylığı ciddiye alınmıyor. Ne zaman kurultayda aday olsa, peşinden milletvekili, daha sonra da önemli bir görev veriliyor. 7 Haziran seçimlerinden sonra, MHP’nin Meclis Başkanvekilliğine getirilmesi, Koray Aydın hakkındaki Bahçeli’nin stepnesi iddiası hiç kuşkuya yer vermeyecek kadar sahicidir.

 

Meral Akşener ile ilgili “Cemaat ve Paralel” yapılanmanın, daha doğrusu Fethullah Gülen’in Truva atı olduğuna dair yayılan dedikodu ve iddialar, başka soruları da peşinden sürükler. Akşener’in böyle bir durumu, 1 Kasım seçimlerinden sonra ve tam da parti içi muhalefet kanadın en ciddiye alınacak aktörü olarak ortaya çıktığı zaman mı anlaşıldı?

 

Siyasette karalamanın da bir sınırı olmalı. En azından iftira ve yalana öykünen iddialar, muhataptan ziyade müddeileri daha da zan altında bırakır. Herkeste bilir ki, Akşener’in İçişleri Bakanı olduğu dönemde, terör örgütü PKK ile çok etkin mücadele başlatılmış, bölgedeki kanaat önderleri ve ciddi cemaatlerle de yakın diyalog seçilmişti. Akşener’in, bölgedeki kanaat önderleriyle bizzat görüşmeler yaptığı da sır değil.

 

8 Nisan’da tüzük kurultayını “Kayyumlu” taleple mahkemeye taşıyan muhalefet cenahı, yol haritalarını da buna göre belirleyecekler. Mahkemenin nasıl bir karar vereceğini bilemem. Ama, kayyumlu kurultay talebi, MHP’lilerin tabanını incittiğini ve üstelik bu durumun MHP genel merkezi için çok ciddi bir malzeme olduğunun altını çiziyorum.

 

Sanırım, MHP’nin muhalefet kanadı da bu taleplerini izah etmekte zorluk çekiyor. MHP’nin çok güçlü damarı Ülkü Ocaklarıdır. Genel anlamda, ülkücü tabanın bu konuda temkinli davranmasının temelinde de bu yatıyor.

 

Meral Akşener, çok önemli bir siyasetçidir. Yukarda ifade ettiğim gibi, bu yürüyüşünde çok geç kalmıştır. Kendine göre haklı sebepleri olabilir. Tokat’ta olduğu gibi iyi bir rüzgarda aldığı görülüyor. Akşener’in yelkenlerine dolan bu rüzgar, mahkemenin verdiği kararla enerjiye dönüşüp-dönüşmeyeceği ise, 8 Nisan’da mahkemenin vereceği kararla anlaşılacaktır.

 

Kabul edelim ki, MHP’de hala Devlet Bahçeli’nin gücü, bütün tabanın hücrelerine kadar işlemiştir. MHP gibi ideolojik partilerde değişimin zorluğu da ortadadır. Üstelik, tüzük kurultayı yapılsa bile, bu kurultaydan muhalefetin istediği bir sonucun çıkacağını söylemekte mümkün değil. 1200 delegenin 540 kadarı imza vermiş. Geri kalan delegeler hala Bahçeli’nin yanında gözüküyor.

 

Akşener ve diğer genel başkan adaylarının birinci eşiği mahkeme kararı. Peşinden tüzük kurultayından sonra olağanüstü kurultayda da bir aday etrafında birleşme gibi bir sorun var ki, siyasette böyle feragatların zor olduğunu da söylemeye bile gerek yok.

Yazarın Diğer Yazıları