Cemal İncesoyluer

Muhalefetin anatomisi: Devlet yoksa halk olacak mı?

Cemal İncesoyluer

  • 498

Yakın tarihte örnekler ortada. "Demokrasi getireceğiz" dedikleri Libya, Irak, Suriye, Afganistan gibi ülkelerde devlet yerine başka unsurlar parça bölük iş başına getirildi. Türkiye de 42 yıllık terör örgütü, siyasal bir zemin bularak ülkenin bölünmesine ilişkin eylemleri sürüyor. Terör örgütü PKK'nın tutuklu lideri Abdullah Öcalan için, "Apo'nun heykelini dikeceğiz" diyen HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş'ı cezaevinden çıkarmayı kendisine görev edinmiş başta CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere kimi muhalefet parti ve liderleri, çok tehlikeli bir oyunun aktörleri olarak bu tiyatroda yer alıyor.

Özellikle 6'lı masanın liderleri, 2023 Haziran'ında yapılacak cumhurbaşkanı ve genel seçim için yaptıkları toplantıların temel hipotezi, "Güçlendirilmiş parlamenter sistemi ve HDP'nin desteğiyle Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın iktidarına son vermek" şeklinde. Bu hedef uğruna herşeyi meşru, emperyal güçlerin taleplerine razı, terör örgütlerine hümanist bakışı temel alan anlayışa rağmen, iktidara geldiklerinde somut projeden yoksun bir savrulma ile "Hele bir iktidar olalım da gerisini o vakit düşünürüz" mantalitesiyle inkişafi görüşmelerini hız kesmeden sürdürüyor.

Muhalefetin anatomisi: Devlet yoksa halk olacak mı?

Edirne Cezaevi’nde 5,5 yıldır tutuklu bulunan eski Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Selahattin Demirtaş, Artı Gerçek için kaleme aldığı yazıda muhalefet partilerine yüklendi. Terör örgütü PKK'ya iltisakını hiçbir zaman saklamayan HDP eski eş başkanı Selahattin Demirtaş, zindandan 6'lı masayı adeta top atışına tuttu. Değme gülmece/mizah yazarlarına taş çıkartırcasına, adeta kafa bulan Demirtaş, 6'lı masanın voltran aparatı olan Kılıçdaroğlu, Akşener, Davutoğlu, Babacan ve Karamollaoğlu'nu tiye aldı. Alaycı bir uslüple kaleme aldığı mektupta Demirtaş, ilginç bir de meclis ve oy hesaplaması yaptı.

Malum, Demirtaş'ın sübut bulmuş eylem ve suçları nedeniyle Edirne Cezaevinde 5,5 yıldır cezaevinde bulunuyor. Muhalefetin liderlerini özenle takip ettiğini belirten Demirtaş,  “Söylemlerini, eylemlerini, söylemediklerini; mimiklerinden beden dillerine kadar tüm hareketlerini analiz etmeye çalışıyorum” dedi. Demirtaş şunları yazdı:

“Peki muhalefet bu yüzde 70’lik kitleye ne diyor? İşte sorun da burada. Henüz derli toplu şekilde bir arada duracak ve ortak bir söylem üretip ortak bir sloganda ‘Voltranı oluşturamadıkları için aslında hiçbir şey söylemiyorlar. O kadar çok ve gereksiz şeyi tam bir kakafoni şeklinde söylüyorlar ki, sonuçta hiçbir şey söyleyememiş oluyorlar. Kendimi bazen kararsız bir seçmenin yerine koyarak liderleri veya parti sözcülerini izliyorum. Acaba hangisi beni ikna edecek diye objektif bir şekilde düşünmeye çalışıyorum. Mesela aylık gelirim ortalama bir memur maaşı, kira ödüyorum, kredi kartı borçlarım birikiyor, sürekli gıda ve giyim harcamalarımızdan kısarak hayatta kalmaya çalışıyoruz. Çocuklarım var, onların geleceklerini düşünmek zorundayım. Bu reel durum ve çaresiz ruh halimle, kurtuluş nerede diye partilere bakıyorum. Sade bir çözüm yolu duymak ve ikna olmak istiyorum. Bu durumda muhalefeti izliyorum.

İki cumhurbaşkanı bir başbakan

Muhalefet bu seçimde iki cumhurbaşkanı, bir başbakan ve 1301 vekil çıkarabilecekken iktidar ise bir cumhurbaşkanı ve 500 vekil çıkaracak. Demokrasimiz açısından kıvanç duyulacak bir tablo. Böylece tek adam sistemi de çökmüş oluyor tabii. Çünkü ülkeyi üç cumhurbaşkanı, bir başbakan ve 1801 vekil birlikte yönetecek.

Utanmıyor musunuz?

Tek bir soruyla bitireyim. Şu perişan haldeki on milyonlara bakıp da hiç mi utanmıyorsunuz? Ben siyasetçi olarak çok mahcubum, hapiste bile utanıyorum. Meğer siz kararsız seçmenden daha kararsızmışsınız. Lütfen artık kendinize gelin. Durumun vahametine ve ciddiyetine uygun bir duruşla ortak ve somut bir mesajda buluşup memleketi uçurumun dibinden çıkarın. Sorumluluk da vebal de hepinizdedir."

Özetle bunları söylüyor, Selahattin Demirtaş. 6'lı masanın suflecisi olduğu sır değil. Muhalefetin anatomisini birkaç örnekle özetlerken, herşeyi mubah gören tavırları, Türkiye'nin terör örgütlerine teslimi gibi bir aymazlığa parantez açtıklarının farkındalar mı? Eğer bile isteye yapıyorlarsa,  çok tehlikeli bir oyunun içerisindeler. Devlet yoksa, ekmeğin olmasının bir önemi yok. Hangi ideolojiden olursanız olun, yerli ve milli değilseniz, emperyalist ülkelerin kullanışlı elemanı ve aparatı olmaktan kurtulamazsınız.

Yazarın Diğer Yazıları