Cemal İncesoyluer

CHP fabrika ayarlarına mı dönüyor?

Cemal İncesoyluer

  • 1247

Cumhuriyet Halk Partisinin, Türkiye’nin 1946 yılında çok partili döneme geçmesiyle birlikte, tek başına iktidar yollarının kapanışı bir milattır.

AK Parti’nin 2002 ruhu ve fabrika ayarlarına dönüşüyle, CHP’nin durumu arasında bir benzerlik yok. 1 Kasım seçimleriyle birlikte, CHP’de yeniden hizipleşme dönemi başlamıştır. CHP’nin fabrika ayarlarına dönüşünü, yeniden hizipleşme ve klikleşme anlamında ifade ediyorum.

Belki sizlere tuhaf gelecek ama, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na haksızlık yapıldığını düşünüyorum. Çünkü, CHP’nin 6 seçimdir bir türlü gerekli sıçrayışı yapamayışının tek sorumlusu Kılıçdaroğlu değildir. CHP’nin tarihinde, 1946 yılından bu yana zaten tek başına iktidar kavramı yok.

12 Eylül öncesinde, merhum Bülent Ecevit’in liderliğindeki CHP, son 65 yılın en büyük oy oranını almasına rağmen, yine de tek başına iktidar olamamıştı.

Ecevit, 14 Mayıs 1972'de Mustafa Kemal Atatürk ve İsmet İnönü'nün ardından Cumhuriyet Halk Partisi'nin üçüncü genel başkanı oldu. Parti, Ecevit'in genel başkanlığı ve Demokratik Sol akımıyla büyük bir ivme kazanarak yükselişe geçti. Bunun en somut göstergesi dönemin CHP'sinin oy oranlarındaki değişimdir. 1969 seçimlerinde CHP'nin oyları % 27,37'e kadar gerilemişken, 1973'te % 33.30'a, 1977'de % 41.38'e yükselmiştir. "Umudumuz Karaoğlan!" sloganları da 1973 seçimlerinde atılmaya başlanmıştır.

12 Eylül’de diğer partilerin (MSP, MHP, AP) kapatıldığı gibi, CHP’de darbecilerin kadrine uğrayarak kapatılmıştı. 1983 yılında yeni partiler kurulmuş, CHP’nin muadili kurulan Halkçı Parti’nin başına da Necdet Calp getirilmişti.

 

DARBEDEN SONRA HALKÇI PARTİ

Halkçı Parti 12 Eylül 1980 Darbesinden sonra başbakanlık müsteşarlığı yapan, CHP'nin eski genel başkan İsmet İnönü'nün de özel kalem müdürlüğünü yapmış olan Necdet Calp ve arkadaşları tarafından kuruldu. Mucip Ataklı, Ahmet Kemal Aydar, Engin Aydın, Neriman Elgin, Fahrettin Özdilek, Mustafa Kemal Palaoğlu, Bahriye Üçok da kurucular arasındaydı. Calp genel başkan, Yılmaz Hastürk de genel sekreter oldu.

SODEP'in kurulması HP'nin gelişmesini önemli ölçüde engelledi. SODEP, HP'yi muvazaa ile suçluyordu. Ama Milli Güvenlik Konseyi SODEP'in kurucularını veto edip partinin genel seçimlere katılamayacağı anlaşılınca, HP için gelişme imkanı doğdu. Bazı kurucuları Milli Güvenlik Konseyi'nce veto edilmekle birlikte HP kurucu sayısını tamamladı ve kendini sosyal demokrat ilan eden tek sol parti olarak seçime katıldı. HP seçime giren partiler arasında milletvekili aday listesi, Milli Güvenlik Konseyi'nce en çok veto edilen partiydi.

6 Kasım 1983 genel seçimlerinde HP toplam 5,277,698 oy (yüzde 30.46) alarak 400 kişilik TBMM'de 117 milletvekilliği elde etti ve ana muhalefet partisi durumuna geldi. Ama HP'nin muhalefeti yetersiz görülüyor ve sürekli eleştiriliyordu. Parti içinde de yönetime karşı eleştiriler vardı.

28 Mart 1984 yerel seçimlerinde HP toplam 1,524,667 oyla, oyların ancak yüzde 8.87'sini aldı ve hiçbir yerde belediye başkanlığı kazanamadı. Partinin oy kaybının büyüklüğü seçime SODEP'in de katılmasından ileri gelmiş, birkaç ay önce genel seçimde kazanılan oyların çoğu SODEP'e kaymıştı.

29 Haziran 1985'te yapılan HP Büyük Kongresi'nde parti yönetimi önemli ölçüde değişti; daha önce partinin genel sekreterliğinde bulunan Aydın Güven Gürkan genel başkan, Halil İbrahim Şahin de genel sekreter oldu. Gürkan'ın başkanlığında HP, SODEP ile birleşmek için yoğun girişimlerde bulundu. 17 Ağustos 1985'te Halkçı Parti Küçük Kurultayı toplandı ve SODEP ile birleşilmesi yolunda ilke kararı aldı. 21 Eylül'de iki parti arasında birleşme protokolü imzalandı. 2 Kasım'da toplanan HP Olağanüstü Kurultayı partinin tüzük ve programıyla birlikte adını da Sosyaldemokrat Halkçı Parti (SHP) olarak değiştirdi. Üye sayısı 33'ten 80'e çıkarılan Merkez Karar ve Yönetim Kurulu'nun (MKYK) 47 yeni üyesinden 40'ı SODEP'li, 7'si de HP kökenliydi. Böylece MKYK üyelikleri SODEP ve HP kökenli üyeler arasında eşit olarak bölündü. 3 Kasım 1985'te toplanan SODEP Olağanüstü Kurultayı'nda da SODEP kendisini feshederek SHP'ye katıldı.

CHP’nin Ecevit ile başlayan döneminde, hizipleşmelerde kendisini gösteriyordu.

O dönemde iki hizip vardı. Baykalcılar (Deniz Baykal) ve Topuzcular(Ali Topuz).

Her iki isimde, Ecevit’in siyasete kazandırdığı kişilerdi. Hatta, Deniz Baykal genç yaşına rağmen CHP-MSP koalisyon hükümetinde Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı yapılmıştı.

12 Eylül darbesine kadar, ne Baykal’ın, nede Topuzun Ecevit’e karşı hizipçiliği bitmedi.

 

CHP’DE KILIÇDAROĞLU DÖNEMİ

26 Mart 1994 yerel seçimlerine aynı siyasî kulvardaki SHP, DSP ve CHP ayrı ayrı girdi. Sonuç tek kelimeyle hüsrandı. Çünkü üç sol parti toplam ancak %25 oy alabilmişti. 

2011 genel seçimleri'nde iktidar olmak isteyen Kılıçdaroğlu 81 ilin tamamını gezerek rekor kırdı. Fakat seçimlerde CHP kısmi başarı sağlayarak bir önceki seçimlere göre oylarını 4 milyon arttırdı ve 25,98 oy alarak mecliste 135 sandalyeye sahip oldu. Anamuhalefet olarak kalmaya devam etti. Fakat CHP'den milletvekili seçilen Mustafa Balbay ile Mehmet Haberal'in tahliyelerinin reddedilmesiyle 28 Haziran'da Kılıçdaroğlu, CHP'nin basına kapalı grup toplantısından sonra yaptığı açıklamada, "Halkın seçtiği milletvekillerinin yemin etmesine izin vermeyen, antidemokratik ve hukuk dışı uygulamaların parçası olmayacaklarını" ifade etti ve "Bu anlayış, ilke ve demokrasi inancıyla yeminleri engellenen milletvekili arkadaşlarımıza yemin etme yolu açılmadıkça, biz CHP milletvekilleri de yemin etmeyeceğiz." diye ekledi. TBMM'de yeni dönemin ilk oturumu ve yemin töreni 28 Haziran'da yapıldı fakat CHP, Genel Kurul'a katılmasına rağmen geçici meclis başkanı olan Oktay Ekşi hariç diğer CHP'liler yemin etmedi. 8 ve 11 Temmuz 2011 tarihlerinde AK Parti ve CHP arasında yapılan görüşmelerin ardından iki parti anlaşmaya varınca CHP'li milletvekilleri, 11 Temmuz'da Genel Kurul'a "Egemenlik Milletindir" kokartıyla gelerek yemin ettiler.

30 Mart 2012 tarihinde yapılan olağanüstü kurultayda CHP tüzüğü yenilendi. Ön seçim zorunlu hale getirilerek örgütün milletvekili adaylarını belirleme gücü arttı. %33 kadın kotası getirilerek yönetimde kadınların etkin görev almasının yolu açıldı. %10 gençlik kotası ile gençlerin partide genç yaşlarda tecrübe almasının yolu açıldı.

Kemal Kılıçdaroğlu, 17-18 Temmuz 2012 tarihinde yapılan 34. Olağan Genel Kurultayda 1164 oyun tamamını alarak yeniden genel başkanlığa seçildi.

 

CHP’NİN KRONİK HASTALIĞI

5 Eylül 2014 tarihinde Ankara'da gerçekleştirilen CHP 18. Olağanüstü Kurultayı'nda Muharrem İnce ve Kemal Kılıçdaroğlu karşı karşıya geldi.

Cumhuriyet Halk Partisi, 2014 cumhurbaşkanlığı seçiminde Milliyetçi Hareket Partisi ile ortak aday çıkarma kararı aldı ve İslam İşbirliği Teşkilatı eski genel sekreteri Ekmeleddin İhsanoğlu'nu aday gösterdi.

Ekmeleddin İhsanoğlu'nun seçimlerde %38,44 oy alarak kaybetmesi üzerine CHP'de muhalifler hareketlendi. Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu muhaliflerin olağanüstü kurultay için yeterli imzayı bulamayacağını düşünerek tüzüğün kendisine verdiği yetkiyle kurultayı toplama kararı aldı. Aynı gün CHP Yalova Milletvekili ve Grup Başkanvekili Muharrem İnce, yapılacak 18. Olağanüstü Kurultay'da Kemal Kılıçdaroğlu'na karşı adaylığını açıkladı. 5 Eylül 2014'te Ankara'da düzenlenen kurultayda Kılıçdaroğlu 740 oyla tekrar genel başkan seçildi, İnce 415 oy aldı.

CHP Kılıçdaroğlu liderliğinde 7 Haziran seçimlerinde yüzde 25, 1 Kasım seçimlerinde de yüzde 25.3oranında oy aldı. Kronik bir sırayla CHP’nin 1946’dan bu yana aldığı oy oranlarına baktığımızda, tek başına iktidar olacak bir güce hiçbir zaman ulaşamadığını görebilirsiniz.

Aslında sorun, CHP’nin Kılıçdaroğlu sorunu değil.

CHP’nin bir yapısal sorunu var. Geçmişten gelen tortuların, halk hafızasından bir türlü gitmeyen uygulamaların faturasını bugün Kılıçdaroğlu’na çıkarmaya çalışanlar, dün de Ecevit ve Baykal’a çıkarıyordu.

Ne zaman tescilli bir başarısızlık, parti içinde kaotik bir ortam olsa, o bildik kronik hastalık tezahür eder. Tıpkı, Baykal’ın Ecevit karşısında en önemli hizipçi olması gibi, Baykal’ın karşısında da Önder Sav dikilmişti. Bugün ise, CHP’nin temel hastalığı Kılıçdaroğlu karşısında Muharrem İnce, Umut Oran ve Mustafa Balbay gibi bulundukları makama Kılıçdaroğlu sayesinde gelenlerle nüksediyor.

Özetle, bir süre ara verilen kronik hastalık şimdi yeniden CHP’nin tüm uzuvlarını sarıyor. Yani, aslında CHP fabrika ayarlarına yeniden dönüyor ve umut yerine bıkkınlığı resmediyor.  

 

Yazarın Diğer Yazıları