Cemal İncesoyluer

Kerkük-Musul ve bir tabur asker…

Cemal İncesoyluer

  • 1401

Bu iki şehir, 90 yıldır içimizi kanatan bir meseledir.

Lozan’da kaybettiğimizi bilmeyen yok. Ama anlaşmaya göre, özelde Kerkük-Musul’la ilgili özel bir başlık yoktur. Yine de bağlayıcı bir hükümle bu iki şehri de kapsayan bir madde ile kaybettiğimiz bir gerçektir.

Lozan anlaşmasına ilişkin çok yazılıp-çizildi, kimine göre Lozan bir zaferdir, kimisine göre de hezimettir. Fakat, Lozan’la ilgili en önemli bir gerçek vardır ki, Ege’de 200 kadar ada ile Kerkük-Musul kaybedilmiştir.

Daha önce Bayır Bucak Türkmenleriyle ilgili bir yazı kaleme almıştım.

Suriye, Irak ve İran’da Türkmenler, Rusya Federasyonunun boyunduruğu altında Gagavuz Türkleri, Çin’in baskı ve zulmü altındaki Doğu Türkistan… Velhasıl, Batı Trakya’yı da mercek altına aldığımızda geniş bir coğrafya’da Türk varlıkları asırlardır  ya asimile ediliyor, ya da kökenleri ve inançları nedeniyle ağır bir baskıya muhatap oluyor.

Irak Hükümetini de rahatsız eden Türk Hükümeti'nin yeni adımı, aslında aralarında Türkiye’nin de bulunduğu “ittifak ülkelerinin” ortak kararlarının sıra görevidir.

Komandolar, DAEŞ işgaliyle Tel Afer’den kaçan Türkmenleri eğitecek. Mehmetçiğin donatacağı binlerce Türkmen, memleketlerini terör örgütünün elinden kurtaracak. DAEŞ işgali öncesi Tel Afer’de 410 bin Türkmen yaşıyordu.
Türkiye, Irak'ın kuzeyindeki en önemli kentlerden Musul'un yakınına önceki gece bir tabur asker sevk etti. DAEŞ terör örgütünün işgali altındaki Musul'a 12 kilometre uzaklıktaki Başika bölgesinde konuşlanan Türk askerine çok sayıda tank ve zırhlı araçlar da eşlik etti.


Haberleri okumuşsunuzdur. Musul ya da Başika Kampı'na gönderilen bir tabur Türk askeri, şu zamana kadar binlerce kişinin dünyanın gözü önünde katledilmesine karşılık Ankara Hükümetinin attığı bir adımdır. Bu adım caydırıcılığının yanı sıra, Türkmenlerin özellikle DAEŞ ile mücadelesinde askeri eğitimi amaçlamaktadır.

Irak'taki peşmerge güçlerine bir yılı aşkın süredir yoğun eğitimler veren Türk Silahlı Kuvvetleri'nin Irak'ta yeni bir üs kurması, bazı çevrelerde yığınla soru işaretine neden oldu. Mehmetçiğin Kuzey Irak'ta yıllardır zaten bulunan askeri üslerine yenisini neden eklediği sorusunun cevabını Yeni Şafak araştırdı. Alınan bilgiye göre Türk subayları Musul'un dibine, 'Tel Afer operasyonu' için yerleşti.


DAEŞ, Tel Afer kasabasına girdiğinde 210 Türkmen'i hunharca katletmiş ve görüntülerini sosyal medyadan paylaşmıştı. Türkiye, Tel Afer'in DAEŞ kontrolüne geçmesiyle birlikte İran'ın Şii Türkmenlerden oluşan Aşti Şahabi isimli grupları içine almasından oldukça rahatsız olmuştu.

Türkiye’nin zor bir coğrafya içerisinde yer aldığını herkes biliyor.

980 kilometrelik bir sınır komşumuzda yaşanan kaos, hatta iç savaş elbette Türkiye’yi yakından ilgilendiriyor. Sınır komşumuzdaki ateş, bir adım sonra Türkiye’ye de düşüyor. Bu konuda, “Yurtta Sulh, Cihanda Sulh” vecizesine ve Gazi Mustafa Kemal’i referans yapanlar, 1937 yılındaki Hatay (Antakya) adımlarını ve hazırlıklarını bir tamam okumalıdır. Ne yazık ki, yakın tarihimizi öğrenme konusunda son derece ketumuz. Bunun elbette birkaç nedeni var. En başta, okullarda yıllarca okutulan “resmi tarih ya da resmi ideoloji” adıyla hazırlanan kitaplar, toplumun tarihten çok hikaye ve menkıbeler okumasına sebep olmuştur.


Yaşayan ve değişken dış politika zemininde isabetli adımlar atan AK Parti Hükümeti, Cumhurbaşkanı Erdoğan’la kurduğu doğru ilişkiyle, etrafımızda olan bitene tribün seyircisi olmuyor. Hem oyun kuran, hem de kurulan oyunlarda belirleyici rol üstlenen Türkiye, ne yazık ki salt “beşler” ülkelerini değil, aynı zamanda içimizdeki renksiz ve korkakları da endişelendiriyor.

Savaşı göze almayan ülkelerin ahvalleri ortadadır. Bu cümleden hareketle, Türkiye’nin durumu da ortadadır. Almanya başta olmak üzere bir çok Avrupa ülkesi ve Rusya İkinci Dünya Savaşının başat aktörleriydi. Kazanan da, kaybeden de büyük bir ekonomik çöküntü yaşadıkları da ayrı bir gerçektir.

Aradan geçen 50 yıl sonra, aynı ülkelere bir bakın…

Bir de ikide bir İkinci Dünya Savaşına girmemekle övündüğümüz Türkiye’nin hali ahvaline bakın. Son yıllarda G20 ülkeleri arasında yer alabildik. Yani gelişmekte olan 20 ülkeden birisiyiz.

Dış politikayı etkisizlik, belirsizlik, çözümsüzlük ve yokluk olarak uygulayan siyasetçiler, Türkiye’nin bulunduğu durumdan da sorumludurlar.

ABD Başkanı ve AB Ülkelerinin liderleri karşısında el pençe duran Başbakanlar, Cumhurbaşkanları devri bitmiştir. IMF’ye kredi kuyruğuna giren hükümetler dönemi de bir daha geri gelmemek üzere kapanmıştır.

Bugün, Kerkük-Musul, Tel Afer, Başika gibi isimleri telaffuz ediyorsak, sınır ötemizdeki Bayır Bucak Türkmenlerine yapılan saldırılara karşı kafa tutuyorsak, Azerbaycan’ın yanında durup Ermenistan’a ayar verip, Rusya Federasyonu'nu da uyarıyorsak…

Bunların, Türkiye’nin hem ekonomi, hem de siyasi gücüyle rabıtalıdır.

İçte ve dışta rahatsız olanlar var mı?

Var tabiî ki. Öyle anlıyorum ki bu taife Türkiye’den daha çok rahatsız olacak!

 

Yazarın Diğer Yazıları