Cemal İncesoyluer

Siyasette vefa, bozadır…

Cemal İncesoyluer

  • 1224

Mevzilerinden çıkmaya başladılar.

1Kasım 2015 Pazar akşamı saat 22.30’u gösterirken, sonuçlarda netleşmeye başlamıştı ki, bütün kanallardaki seçim analizcilerden AK Parti’ye karşı ön yargılılar, AKP diye cümle kurarlarken, birden bire AK Parti demeye başladılar.

Değişim başlamıştı.

Bir bakıma, “Dön baba, dönelim…” kıvamının ipuçlarını alenen veriyorlardı.

Tevatür olarak halk diline pelesenk olmuş, “Siyasette vefa, İstanbul’da bir semtin adıdır, o semtle birlikte bir bozanın da markasıdır” evrilmesiyle karşı karşıyaydık.

7 Haziran’da bir yenilgi, bir sonun başlangıcı okumasını yapanlar, 1 Kasım seçimlerine girerken umutlarını alabildiğine köpürtmüş, AK Parti’yi son darbe için yumruklar sıkılmıştı.

Paralel Yapı Örgütü, geniş bir koalisyonun medya ayağını oluşturmuştu.

CHP, MHP ve HDP, bu koalisyonun siyasal ayağını oluştururken, öncülüğünü paralel yapının çektiği medya ayağında Doğan Grubu’da önemli görevler üstlenmişti.

Doğan Grubunun patronu Aydın Doğan, medya grubunun Amiral Gemisi Hürriyet Gazetesinin birinci sayfasında cumhurbaşkanına mektuplar yayınlıyordu.

7 Haziran’da yüzde 41’lere düşmüş AK Parti, kendisine toparlanma fırsatı verilmeden, el birliğiyle boğulacak, bir daha ayağa kalkacak mecali bulmadan abandone edilecekti. Kısaca ve kabaca hesap buydu.

Anketler, CHP’nin yüzde 30’lara, HDP’nin yüzde 15’lere ulaştığını, bilinenin aksine MHP’nin de yüzde 18’lere ulaştığını yayınlayıp duruyordu.

Saadet Partisi, baraj-maraj yok mesajlarını sosyal medyada paylaşıyor, cemaatin sözcülüğü rolünü üstlenen BBP’nin genel başkanı cemaat televizyon ve gazetelerinde sık sık boy gösteriyordu.

Bu hengamede seçim bitti.

AK Parti dışında; siyasal partiler, cemaat, malum medya ve anketçiler kaybetti.

Seçimin kazananı halk ve AK Parti’ydi.

O gece siyaset bilimciler, sosyologlar, gazeteciler, yazarlar büyük bir hayal kırıklığı yaşadılar.

Bütün bunlara, hep birlikte tanıklık yaptık.

Şimdi, Hürriyet Gazetesi yeni yayın çizgisiyle, cemaatin (paralel yapı) bir üniversite öğrencisinin evine baskın yapılıp arama sonucunda, nasıl suç delili üretildiğini ve bu genç kızın 27 ay boşu boşuna nasıl hapis yattığının haberini bir dosya olarak okurlarına sunuyor.

Aynı paralel grubun, kimlere kumpaslar kurduğu ve suç delili ürettiği anlatılıyor.

AK Parti’nin dördüncü tek başına iktidarı döneminde, hem bölücü terör örgütü ve siyasal uzantısının, hem de paralel yapının kirli çamaşırlarının harman edileceği sır değil.

Dönüşlerin, pişmanlıkların, bükemedikleri eli öpüşlerin ve bir kez daha halkın ferasetine şapka çıkarışların tanıklıklarını da yapacağız.

Bu yazının teması bunlar değil.

Girizgah babında kabul edin, lütfen.

Esasen, siyasette vefasızlığın can acıtıcı iki örneğini vermek istiyorum.

Her iki örneği de, ne yazık ki CHP’de görüyoruz.

CHP’de resmi olmasa da kurultay süreci başladı. Şimdiden CHP Lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na üç rakip çıktı.

Muharrem İnce, Umut Oran ve Mustafa Balbay…

İnce, geçen kurultayda da genel başkanlığa aday olmuştu. Muharrem İnce’nin tekrar aday olması anlaşılabilir bir durum. Çünkü, söz konusu kurultayda Kılıçdaroğlu’nu endişeye sevk edecek bir oyda almıştı.

En anlayamadığım, siyasette vefasızlığa en çarpıcı isim Mustafa Balbay’dır. Peşinden Umut Oran gelir.

Mustafa Balbay, 24. Dönem İzmir 2 . Bölge milletvekili, Cumhuriyet Vakfı Yönetim Kurulu üyesi,  Cumhuriyet Gazetesi eski Ankara Temsilcisidir. 6 Mart 2009 da hükümeti düşürmeye teşebbüs suçlamasıyla tutuklandı. 5 Ağustos 2013'te İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından karara bağlanan Ergenekon davasında 34 yıl 8 ay hapis cezasına çarptırıldı. 9 Aralık 2013 tarihinde tahliye edildi, 10 Aralık 2013 tarihinde milletvekili yemini ederek göreve başladı. TBMM XXIV. ve XXV. Dönem İzmir milletvekilidir. Balbay cezaevindeyken CHP’den seçilecek bir sıradan milletvekilliğine aday gösteren Kemal Kılıçdaroğlu’dur. Balbay, Kılıçdaroğlu’na karşı vefasını rakip olarak ödeyecek.

Umut Oran’da, hem milletvekilliğine aday gösteren, hem de PM ve MYK’da kendi listesinden seçtiren Kemal Kılıçdaroğlu’dur ve şimdi oda Kılıçdaroğlu’na karşı rakiptir.

AK Parti’de de bir çok isim vefasızlığın şehvetine kapıldılar ve şimdi hiçbirisini hatırlamıyoruz.

1 Kasım seçim sürecinde AK Parti’de “özgül ağırlığım var” diyen deneyimli bir siyasetçi yaptığı “bomba açıklamalarla” partiye ciddi zararlar vereceğini düşündüyse de, bu olmadı. Demek ki, toplumda bir özgül ağırlığı yokmuş diye yorumlandı.

Siyasette vefa, dostluk ve arkadaşlıkta vefa, ailede vefa, bizim öz kültürümüzdür.

Yazarın Diğer Yazıları