Cemal İncesoyluer

Un acte de guerre…

Cemal İncesoyluer

  • 1117

Avrupa’nın 11 Eylül’ü, 13 Kasım 2015 akşamında Paris’te yaşandı.

Fransa Cumhurbaşkanı François Hollande, dünyayı sarsan Paris saldırılarının sorumlusunun terör örgütü IŞİD olduğunu açıkladı. IŞİD/DAEŞ de Fransızca ve Arapça yayımladığı açıklamayla, saldırıları üstlendi. Örgüt, katliamın, IŞİD/DAEŞ kontrolündeki topraklara düzenlenen hava saldırılarına cevap olarak yapıldığını duyurdu. Paris saldırılarının plan ve organizasyonunun ülke dışında yapıldığını söyleyen Hollande, eyleme Fransa içinden yardım edildiğini belirtti ve ekledi: Bu bir savaş eylemi (Un acte de guerre)dir, cevabımız acımasız olacak…

Tabi, “terörü şimdi anladınız mı?” diye sorup “oh olsun” sadistliği içerisinde olamayız.

Türkiye’nin terör tezi, bugün başlayan G20 toplantısında tekrar edilecek.

Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın Paris katliamına ilişkin ilk açıklamasında, terörün dini, imanı ve ırkının olmadığına ilişkin sözleri, G20 toplantısında ki konuşmasının da ana teması olacaktır.

Bu yazının kaleme alındığı an itibarıyla, Paris katliamında 128 kişinin hayatını kaybettiği, 95’i ağır olmak üzere 250 kişinin de yaralandığı bilgisine sahibiz.

Daha önce IŞİD ile ilgili yazdığım birkaç yazımda, Selefi/Sünni anlayışı içerisinde bir çok dayanaksız fıkhi hüküm üzerine hareket ettiklerini, bunun içerisinde “Dar-ül harb ve cihad” fasıllarının da etkili olduğunu ifade etmiştim. Fıkhi kaynaklarının güncellemesi yapılmadığı, yeni tefsirlerinde yeterince yazılmayışı, temel sorunumuz ve olaylara bakış açımız bakımından son derece sorunludur.

DAEŞ terör örgütü bir sebep-sonuç ilişkisi bakımından, yeterince analiz edilmedi.

Dünyada iki terör devleti var, artık. Birisi, “Siyonist terörün” devleti İsrail, diğeri de Suriye ve Irak’ta toprak sahibi DAEŞ terör örgütüdür.

Irak’ın üçte bir oranında topraklarını DAEŞ’e kaptırmasının temel nedeni, geçen dönemdeki Irak’ın Şii Başbakanı Nuri El Maliki’nin yanlış politikalarıdır. Irak’taki Sünni kitleye karşı uyguladığı ağır baskı ve sindirme politikaları, Ortadoğu, Afrika ve Arap Yarımadasındaki Müslüman ülkelerdeki demografik yapı gereği, aşiret kümeleri tarafından içten içe tepki yumağını büyüttü.

Irak’taki Sünni aşiretler, Şii Maliki yönetimine karşı DAEŞ’e el altından destek verdiler.

DAEŞ, henüz dünya tarafından tam olarak tanımlanabilen bir terör örgütü değildir.

Geniş sayılabilecek toprağa sahip bir devlet sahibi terör örgütü vasfındadır.

O nedenle, müttefik koalisyon ülkelerinin hava sortileriyle DAEŞ’e karşı bir savaş kazanmaları mümkün gözükmüyor. Burada, içinde Türkiye’nin de bulunduğu müttefik devletler, Paris katliamı bir “musibet” şeklinde ele alınıp, G20 zirvesinde muhtemelen Türkiye’nin tezi tartışılacak.

Esad Beşşar’ın akıbeti konusunda Rusya ile İran bir tarafta, Fransa, Almanya, ABD, Suudi Arabistan ve Türkiye gibi bir çok ülke öbür yanda 3 yıla yakın bölgede kan deryası oluşurken çözüm arayışı sürüyor. Fakat, DAEŞ konusunda Rusya ve İran’da diğer müttefik ülkelerle aynı noktada buluşabiliyor.

Fransa IŞİD'e karşı NATO destekli yapılan hava operasyonuna en büyük desteği veren ülkelerden biri. Hava operasyonları sırasında IŞİD çok ciddi kayıp verdi. Aynı zamanda Antalya'da yapılacak zirve IŞİD'in geleceği için çok önemli. Çünkü buradan çıkacak karar IŞİD'in geleceğini belirleyecek. Kararı verecek ayrı kutuplar ise dünya tarihinde belki de ilk kez aynı fikirde. Amerika da, Rusya da, AB de, Çin de IŞİD teröründen kurtulmak istiyor. Tüm ayrı kutupları bir araya getiren IŞİD, bunun farkında. Bu nedenle tüm dünyaya "beni Suriye'de vursanız da, ben ülkenizde sizi vururum" mesajı vermek istiyor.

Cizre’de Silopi’de, Suruç’ta, Silvan’da ve daha bir çok yerleşim birimlerinde uygulanan “sokağa çıkma yasağına” tepki gösteren AB ülkeleri, sanırım koskoca şehir Paris’te uygulanan olağanüstü hal ve sokağa çıkma yasağını da izah edemeyecekler.

Yahut, artık Türkiye’yi anlama zahmetinde bulunacaklar.

PKK terör örgütüne karşı makul ve müşfik yaklaşımda bulunan Fransa, Almanya, İsveç, Belçika ve Hollanda gibi ülkeler, artık terör kavramını evrensel tehlike olarak kabul edecekler. Hiçbir terör örgütünü, “bana dokunmayan yılan bin yaşasın” mantalitesi içerisinde değerlendiremeyecekler.

Türkiye’nin terör tezi, G20 zirvesinde daha değerli hale gelmiştir.

Paris katliamından sonra, muhalefetteki hiçbir politikacı “katil devlet” diye açıklamalarda bulunmadı.

Başta HDP eş Başkanı Demirtaş ve diğerlerinin Ankara Garındaki katliamından sonra yaptıkları açıklamaları bir kez daha okuyup, bu siyasilerin neyin kafasını yaşadıklarını ve utanıp-utanmadıklarına bakabilirsiniz.

Yine, Türk medyasının attığı manşetlere, monşerlerin yazdıkları yazılara bakıp, bir de Fransız basınının Paris katliamından sonra manşetlerine bakıp, durumumuzu ölçebilirsiniz.

Mevzu, terör örgüleridir.

Bu PKK’dır, DAEŞ’tir, DHKP-C’dir.

HDP eş başkanı Selo’dan bir açıklama bekliyorum. Katil Fransa Devleti ve Cumhurbaşkanı Hollande demesini, üstelik malum medyanın da bu açıklamayı büyük bir iştah ve şehvetle manşetten vermelerini teklif ediyorum.

Bu mudur?

Yazarın Diğer Yazıları