Dr. Vehbi Kara

Hükümetimiz Uyuyor Mu?

Dr. Vehbi Kara

  • 568

Bundan bir yıl önce Ocak 2016 ayında, 8 kişilik bir heyetle Ankara’da hükümet yetkilileri ile görüşmeler yapıldı. TBMM ve MSB' lığı yetkililerine ordudan atılan askerler ile ilgili “Mağduriyetlerin giderilmesi ile ilgili yasa teklifleri” sunuldu. Fakat gelin görün ki “orduda başörtü yasağının kalkması” dışında hiçbir olumlu gelişme yaşanmadı. Hala on binlerce insan mağdur durumda ve yasal hakları olan konuların hiçbirisinde en küçük bir ilerleme sağlanamadı.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, Başbakan Yıldırım ve hükümet yöneticileri şu hususu iyi bilmelidir ki eğer bu güne kadar ayakta kalabilmişler ise onlara en büyük desteği verenlerin başında “ordudan atılan dindar askerler” gelmektedir. 15 Temmuz darbesi başarısız kalması, halkımızın iman gücü ve bu askerlerin üstün çabaları sonucunda meydana gelmiştir.
Çünkü dindar askerler sadece Allah’tan korkar, “ölürsem şehit kalırsam gaziyim” anlayışı ile hareket eder. İşte bu insanların hem maddi hem de manevi gayretleri sonucunda FETÖ örgütü başarısız kalmış, her il ve ilçede canla başla çalışan on binlerce vatanperver asker halkımıza öncülük etmiştir.
Bu dindar olduğu için ordudan atılmış askerler, darbecileri her ortamda köşeye sıkıştırmış askeri tecrübelerinden yararlanarak sivil halkı örgütlemiş darbecilerin karşısına dikilmişlerdir. FETÖ örgütünün yaptığı en büyük hata ordudan attıkları dindar askerlerin bir gün karşılarına çıkacağını hesap edememiş olmasıdır.
Bu asker kardeşlerimiz sayesinde cesaret alan halk, tankların karşısına korkusuzca çıkabilmiştir. Allah’ın verdiği manevi kuvvet ile Türkiye’nin her yerinde yüzlerce tank, uçak ve askeri araçla kolayca darbe yapacaklarını zanneden zındıka komitesi, büyük bir tokat yemiştir.
Vatandaşlarımız, ordudan atılan vatansever askerler, görevini yapmıştır da peki hükümet üzerine düşen vazifeleri yapmış mıdır? İşte zurnanın “zırt” dediği soru ve nokta budur. Maalesef klasik politikacı yaklaşımıyla “olur, tabii ki yaparız, sen merak etme!” denilerek insanlar oyalanmış hiçbir iyileştirici uygulama yapılmamıştır.
Hâlbuki bu gözleri kör olmuş hamiyet duyguları zayıflamış yöneticiler dindar insanları ordudan atacaklarına onları koruyabilselerdi kimse böyle darbelere teşebbüs edemezdi. Basında benim gibi yazarların “Kamikaze Fetullahçı Darbe” ikazlarını da dinlememişlerdir. Kısaca büyük vebal vardır zira oturduğu koltuğun hakkını veremeyen her insandan hesap sorulmalıdır.
Yetmedi, Yüksek Askeri Şura kararlarına şerh koyup binlerce askerin ordudan atılmasına sebep olanlardan bir tanesi de iktidarda olan hükümet üyeleridir. Evet orduda yaşanan dindar asker kıyımı bitmiştir, çünkü orduda dindar asker kalmamıştır ki! Sakın ola bundan övünmesinler!
ABD öncülüğünde FETÖ örgütü bu durumu fırsata çevirip darbeci Kamalistlerden aldıkları destekle “tereyağından kıl çeker” gibi kolayca darbe yapacağını zanneden hainler çok yanıldılar. Nasılsa hükümet uyuyor diyerek bu cesaretle halkın üstüne ateş açmaktan çekinmediler.
Şimdi yargılamaları devam eden bu darbeciler son derece küstah bir biçimde mahkemelerde edepsizliklerini devam ettiriyorlar. Çünkü biliyorlar ki darbe sonrasında kendisini gizlemiş binlerce asker darbeci ve memur, fırsat kolluyor. Faşistlerin arka bahçesi olan kışlalarda namaz kılan, eşi başörtülü subay ve astsubay yok ki. Cami açsan ne fayda, buraya gidecek adam var mı?
Dost görünüp alçakça darbeler yapan ABD, darbe elebaşısı Feto’yu teslim etmediği gibi Avrupa ülkeleri de fesat ve fitne için hazır kıta bekliyorlar. Öylesine deşifre oldular ki utanmadan hayasızca darbecileri destekleyen açıklamalar yapabiliyorlar. Çünkü hükümet pısırık davranıyor. Aç canavara sevgi beslemek onun iştahını açar. Dönüp dişinin kirasını da isterler. Mısır’da gördük, resmen Faşist Sisi darbecisini desteklediler. Hala da hürriyet ve özgürlüğün katlini yapan bu faşistleri desteklemenin verdiği şuursuzlukla, 15 Temmuz darbecisi hain Feto’culara kucak açıp firar edenleri koruyabiliyorlar.
İşin tek iyi tarafı “İki Yüzlü Yalancı Batı” dünyasının iç yüzünü görmüş olduk. İçlerini dışa çevirsen yılan, domuz ve maymun suretini, alacak bu şerefsiz Avrupalıları bu suçüstü olayından daha iyi olarak teşhis edemezdik.
Lakin hükümetten de vermiş olduğu sözleri yerine getirmesini bekliyoruz. Bakın neler vaat etmişti:
1. TSK Disiplin Kanununun yürürlüğe girdiği 30 Ocak 2013 Tarihleri arasında yargıya kapalı (YAŞ Kararı) ve açık (Kararname ile) idari işlemlerle TSK'den çıkarılmış subay, astsubay, uzman ve askeri öğrencileri kapsayacak şekilde ve emsallerinin özlük hakları ile geçmişe dönük haklarına kavuşturacak hükümleri içeren iki ayrı kanun teklifi meclisten geçecekti. Hiçbir gelişme sağlanmadı.
2. AK Parti Millet Vekili Sayın Reşat Petek tarafından Kanun Teklifi formatına uygun hale getirilmesini müteakip TBMM AK Parti Grup Başkanlığına resmi yazı ile sunulan bu teklifler öylece bekliyor. TBMM AK Parti Grup Başkan Vekilliğince gerekli incelemeyi ve TBMM AK Grup Başkanları Toplantısında görüşülmeyi müteakip her hangi bir değişikliğe gerek görülmeden 29 Mart 2016 tarihinde, hazırlanan diğer yasa teklifleri ile birleştirilmesi ve AK Partinin sahiplenmesinin sağlanması amacına dönük olarak, AK Parti Genel Merkezine gönderildiği halde işlem yapılmamıştır.
3. Yasa teklifleri, TBMM'de üçüncü kademe makama ulaşırken, İcra organlarında da MSB'lığı ve Genelkurmay Bakanlığı kademelerinden de TBMM'ne sevki için girişim ve takipleri devam ettiği halde sonuçlandırılmamıştır.
4. Yasa tekliflerinin TBMM'den geçmesi için Cumhurbaşkanımız, TBMM Başkanımız, Başbakanımız, Milli Savunma Bakanımız ve Genelkurmay Başkanımız nezdindeki girişimlerden de hiçbir netice alınamamıştır. İşte darbeciler bu uğraşılardan sonuç çıkmadığını gördükleri için hain darbe için cesaret kazanmışlardır.
5. Bu arada, 6191 Sayılı yasadan yararlanıp da araştırmacı kadrolarında görevlendirilen arkadaşlarımızdan emsallerinin TSK'dan emekli olmaları nedeniyle emekliliğe sevkleri devam etmektedir. Danıştay’da bekleyen yüzlerce dava sonuçlanmamıştır.
Evet, hem ülkemizin hem de İslam âleminin mukadderatı ile alakalı olan önemli bir referandumun arifesindeyiz. Ben de çift başlılığın ortadan kaldırılması ve daha iyi bir performansla yönetimin sağlanabilmesi için “evet” oyu verilmesi için çaba gösteriyorum. Fakat bu desteğim, süresiz değildir. Özellikle asker arkadaşlarım ile ilgili olarak yapılan müracaatlar neticelenmediği takdirde başta Erdoğan olarak bütün hükümet yetkililerinin karşısına dikilmekten geri durmayacağım. 16 Nisan referandumu sonrasında hükümet şimdiki bu konforu bulamayacak bunu bilmiş olmasında fayda vardır, vesselam…

 

Yazarın Diğer Yazıları