
Lozan'ın Anlam ve Önemi (1)
Dr. Vehbi Kara
- 720
Lozan’ın aslında bir hezimet olduğunu Cumhurbaşkanı Erdoğan sayesinde en inatçılar dahi anladılar. Ne ilginçtir ki bunu anlatan yüzlerce yazı, makale, seminer, konferans hiç birisi Erdoğan’ın sözleri kadar etkili olmadı.
Erdoğan tarihte emsali az görülmüş hatiplerden bir tanesi. Öyle ki söylediği her söz gündem oluyor ve yapmış olduğu yorum ve analizler toplumun her kesiminde derin yankı buluyor. Allah’tan böyle bir lider mazlumların ve inançlı insanların safında yer alıyor. Bugüne kadar olduğu gibi diktatörlerin, darbeci ve kibirli yöneticilerin yaptığı gibi zalim ve zorbaların safında yer almış olsa idi işimiz bir hayli güç olacaktı. Ne diyeyim Rabbim zeval vermesin…
Lozan konusunda Erdoğan’ın sözleri çok önemlidir. Bu konuda ne kadar yazı yazılsa ve ne kadar tartışılsa azdır. Zira bu coğrafyadaki insanların geleceği bu anlaşma ile tahdit altına alınmıştır.
İslamiyet’in bu topraklar üzerinde hakim olmasının önüne geçilmesi; Lozan denilen Sevr Anlaşmasının birkaç madde dışında aynı maddelerinin yer aldığı anlaşma ile mümkün olmuştur. Bu anlaşmaların bir de gizli hükümleri vardır. İşte bu gizli hükümler ülke olarak belimizi doğrultamayacağımız maddelerden meydana gelmektedir. Örneğin Ayasofya’nın Cami olmaktan çıkarılıp puthane yapılması bu gizli maddelerden sadece bir tanesidir.
Sakın “puthane” tabiri ile mübalağa yapıldığı anlaşılmasın zira bugün Ayasofya’nın her tarafı resimler ile doludur. Bu resimler kişilere tapınmayı sembolize eden putçuluğun en bariz özelliğidir. Haşa Allah yerine insanları tanrılaştırmışlar önlerine geçip serfürü etmektedirler. Yok öyle değil diyenler zahmet edip bir baksınlar Putçuluk mudur değil midir ondan sonra konuşsunlar…
Lozan’ın ne derece önemli olduğunu Şubat ayında bir sempozyumda dile getirmeye çalışmıştım. Akademya Dergisi ve Üsküdar Belediyesinin ortaklaşa düzenlediği “Yürüyen Büyük Doğu Sempozyumu”, Üsküdar Bağlarbaşı Kongre ve Kültür Merkezi’nde 24-25 Haziran 2016 Cuma-Cumartesi günleri Avrasya Salonu’nda gerçekleştirilmişti. Sempozyum kapsamında, “Bediüzzaman Said Nursi ve Necip Fazıl Kısakürek Dostluğu” başlıklı bir sunum yapmıştım.
Bu sunumda Bediüzzaman ile Necip Fazıl arasındaki fikir ve düşünce birliğini, dostluk ve kardeşlik konularını dile getirmeye çalışmıştım. Öyle ki sunumda yer alan bir husus herkesin çok dikkatini çekmişti o husus da şudur:
Bediüzzaman’ın eserleri içinde çok az sayıda iktibas vardır. Yani başkasının eserini aynen alıp yayınlamamıştır. Irakta yayınlanan bir gazete haberi haricinde diğer bir metin ise Necip Fazıl Kısakürek’e ait olan “Lozan’ın İçyüzü” başlıklı yazıdır. Büyük Doğu’nun 29. Sayısında yayınlanan ve Lozan anlaşmasının perde arkasındaki gerçekleri cesurca ifade eden bu yazı özetlenerek Risale-i Nur Külliyatındaki yerini almıştır. Bunun haricinde başka bir iktibas neredeyse yok gibidir.