
Serdümen Metal Mayk
Dr. Vehbi Kara
- 932
Denizcilerin kullandıkları kendilerine özgü birçok deniz âleti vardır. Bir kısmı 2 bin yıl öncesinden keşfedilmiş olup bazıları ise daha henüz 5-10 yıl önce bulunmuştur. Örneğin pusula ve cayro, daha sonra da cayrodan geliştirilen otoplot yeni bulunmuş seyir yardımcılarıdır.
Daha önce çalıştığım bazı gemilerde otoplot arızası vardı. Gemi ve uçakların önemli bir parçası olan otoplot; düzgün çalışmadığı zaman bu sefer elle kumanda edilmek zorunluluğu vardır. Bu yüzden bir kişi devamlı olarak dümenin başında bulunur.
Bir gemide Çanakkale Boğazını geçip Ege Denizine açılınca otoplotumuzun ayarlarını kontrol ettik ve sonunda problemi çözdük. Bu sayede 24 saat boyunca bir gemicinin köprüüstünde devamlı vardiya tutmasına gerek kalmadı. Bir kişiden tasarruf ederek geminin diğer işleri için adam arttırılmış oldu. En az bir gemici kadar işe yarayan otoplottan ve Amerikalı denizcilerin takmış olduğu isimle bu önemli seyir yardımcısından, Metal Mayk’tan bahsetmeden olmaz. Onun hikayesine geçmeden önce şu otoplot denilen seyir yardımcısını bir hatıram ile birlikte anlatayım.
Denizdeki gemilerin pusula ile yön bulduklarını zannederiz. Bu doğru değildir, zira gemiler kısaca “cayro” adını verdiğimiz elektrikli pusula ile yönlerini bulurlar.
Cayro pusula, bildiğimiz pusuladan farklı olarak gerçek kuzeyi gösterir. Bulunduğumuz mevkideki coğrafî etkilerden (variation) ve gemi bünyesindeki manyetik alandan (deviation) etkilenmez. Bu haliyle klasik pusulanın pabucunu dama atmıştır. Fakat aklınıza gemilerde binlerce yıldır kullanılan pusula olmadığı falan gelmesin. Bütün gemilerde pusula bulundurmak Uluslararası Denizcilik Örgütü (IMO) kurallarına göre mecburidir. Zaten aşağıda anlatacağım bazı seyirlerde niçin bulundurmak gerektiği anlaşılacaktır.
On yıl önce G. Kore’den gemi teslim almak üzere yola çıkmıştık. Gemimizi teslim aldıktan sonra 40 günlük yolu boş geçmemek için yine Kore’den demir saç yükledik ve Türkiye’ye doğru seyrimize başladık.
Singapur’a kadar gayet güzel bir seyir yaptık. Burada kumanya ve yakıt ikmalini yaptıktan sonra yeniden seferimize devam ettik. Acele de ediyorduk, zira Yaz Musonlarına yakalanma ihtimali vardı. Nitekim Aden Körfezinde yani Hint Okyanusunun hemen bitiminde Arabistan Yarımadasının güneyinde Muson fırtınalarına yakalandık.
Somalili korsanların etrafında cirit attığı Sokotra Adasının kuzeyine demirlemek zorunda kalmıştık fakat fırtınanın biteceği yoktu. Mayıs ayı bu fırtınaların başlangıç zamanıydı ve bütün yaz boyunca devam edecekti. Çaresiz “Vira Bismillah” diyerek demir aldık ve adanın saçak altından çıktık.
Çıkar çıkmaz da fırtınanın göbeğine düştük. Fırtına her geçen saat daha da etkili olmaya başlamıştı. Üstüne üstlük cayromuz da arıza yapmıştı. Bu sefer yine emektar pusulamıza iş düşmüştü. Pusula ile yola devam ettik.
Fırtına ile boğuşmak yerine poyraz rotasına dönmeyi denemeye karar verdim, zira denizle kavga etmeye gelmezdi. Rotayı kuzeye çevirince fırtınanın etkisi hafifledi ve süratimiz de artmaya başladı. Sabah saatlerinde ise Arabistan kıyıları görünmeye başlamıştı ve fırtına kıyıya yaklaştıkça etkisini yitiriyordu. Yeniden Kızıldeniz rotasına döndük ve Aden Limanından su ikmalimizi yaparak Süveyş Kanalına kadar geldik.
Kanaldan cayro çalışmadan geçmemiz mümkün değildi. Onarımını beklemek ise günlerce sürebilirdi. Bu nedenle kanal kılavuz kaptanlarına fark ettirmeden kanalı emektar pusulamızla geçtik ve Türkiye’ye vardık. Ancak İzmir’de cayronun onarımını yapma imkânını bulabilmiştik.
Cayronun arızalanması otoplot dediğimiz cihazın da çalışmasına mani olmuştu. Bütün bu arıza süresinde dümeni ele alarak kullanmak zorundaydık. Hâlbuki açık denizde dümen daima otomatik pilot ile yönlendirilir, serdümen kullanmaya gerek kalmaz.
Bir şeyin kıymeti ancak olmadığı zaman anlaşılıyor. Yıllar önce yine cayromuz arıza yapmıştı ve bir ay boyunca Pasifik’te pusula ile seyir yapmak zorunda kalmıştık. İşte, bir geminin en önemli âletlerinden birisi, anlatmaya çalıştığım bu cayrodur.
Cayro ilk olarak 1908 yılında kullanılmaya başlanmıştır. New York’lu Elmer Ambrose Sperry adlı bir kişi tarafından tasarlanmıştı. Sperry’nin cayro pusulası manyetik kuzey yerine gerçek kuzeyi gösteriyordu ve daha önemlisi artık çelik materyalden yapılan gemilerden ve âletlerinden etkilenmiyordu. Kendi yatay ve dikey ekseninde serbestçe dönebilecek şekilde monte edilen bir disk, kaidesi nereye taşınırsa taşınsın konumunu ve yönünü değiştirmiyordu. Bu gerçekten çok önemli bir buluştu ve zamanla bütün gemilerde kullanılmaya başladı.
Amerikan Donanması bir adım daha ilerleyerek “Metal Mike” adını verdikleri cayro kumandalı otomatik dümen sistemini geliştirmişti. Artık serdümen yerine gemiyi kullanan komutan, rotayı kolayca düzeltebiliyordu. Bu hâli ile insan hatası da ortadan kaldırılmıştı ve Metal Mike serdümenden daha iyi performans gösteriyordu. Zamanla otoplot bütün gemilerde, hatta uçaklarda kullanılmaya başlandı.
İnsanın aklına “Kanal ve boğazlardan geçerken otoplot kullanılır mı?” sorusu geliyor. Kesinlikle kullanılmaz. Zira dar su geçitlerinde otoplot gerekli manevrayı yapmakta çok geç kalmaktadır. Neticede bu âlet de bir kul yapısı, emniyetli olmadığı düşünülerek daima otoplot yerine cayro pusulanın başına serdümen geçer ve dar kanallar Metal Mayk olmadan insan kontrolünde geçilmiş olur.
Günümüzde koskoca gemiler 6 bazen 7 kişi ile kullanılabilmektedir. Teknoloji sayesinde makinelere tonlarca yük vurulabilmekte, kol gücüne gerek kalmadan onlarca insanın yapabileceği işleri bir iki insan yapabilmektedir.
Şimdilerde GPS pusula icat edildi. Yani uydudan alınan sinyallerle yön bulabilme imkânı var. GPS (Küresel Yön Bulma Sistemi) pusula, cayroya göre hem daha ucuz hem daha az yer kaplıyor. Fakat otomatik pilot cihazları pusuladaki en ufak değişikliklere cevap verdiği için GPS pusulalar gemilerde ana yönlendirici olarak kullanılmıyorlar. Bu konuda cayrolar hâlâ en güvenilir seyir yardımcısıdır.
Denizler, Allah’ın bize verdiği büyük nimetlerdendir. Dünya ticaretinin yüzde 75'i hâlâ denizler aracılığı ile yapılıyor. Rızkın yüzde 90’ı da ticarette olduğuna göre denizlerin önemi daha bariz biçimde ortaya çıkmaktadır. Yüzbinlerce tonluk gemiler deniz üzerinde yüzmekte ve küçük bir parmak hareketi ile yol almaktadırlar. Bu kadar büyük kütlelerin nizam ve intizam altında hareket etmesi ancak Cenab-ı Allah’ın takdiri ve yardımı iledir. İşte intizam sırrı ortaya çıkmaktadır. Meselâ, büyük bir gemi, en küçük bir oyuncak gibi çevrilebilir.
Cenab-ı Allah, Rahman Suresinde “Denizlerde dağlar gibi kurulmuş akıp giden gemiler Onun varlık ve birliğine, kudret ve rahmetine işaret eder. Rabbinizin nimetlerinden hangi birini inkâr edersiniz” buyurmaktadır. Gerçekten de insan düşünüp tefekkür ettiğinde insanlara verilen nimetlerin ne kadar çok olduğunu anlıyor. Pusula ve cayro gibi cihazlar insanların yarattığı değil; keşfettiği cihazlardır. Allah dünyayı, elektrik ve atomları bu keyfiyette yaratmasa idi mümkün değil bu cihazlar çalışmazdı. Nasıl ki dünya hareket ettikçe manyetik alan meydana geliyor ve pusulamız manyetik kutup noktasını gösteriyor, aynı şekilde elektrik enerjisi de cayroyu hakiki kutup noktasında sabit tutmaktadır.
İnsanlar, hatalı bir yolu seçerek sadece bir isim takmakla yetinmekte Allah'ı düşünmemeye çalışmaktadır. Bu durum ise nimetleri adileştirip basitleştiriyor. Aslında basitleşen insanlardır. Verilen nimetlere karşı şükretmek yerine nankörlük ederek Yüce Yaratıcımızı unutmak ne büyük hatadır, vesselam..